pe Aktör Şadi Ankaraya gitti Darülbedayi ropertuvarın- daki bazı piyesleri temsil edecek Bu piyeslerin İstanbulda: da oynanması çok muvafık Kaynana kelimesini lügatlardan silip atmalı Bütün kabahat gelinlerdedir «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? l Tetrika No. 7 Yazan: Mustafa Ragib saman Said Halim paşa, harbe girmemiz üzerine istifa etmişken istifasını neden geri aldi ? Said Halim paşanın oYeniköydeki yalısına gelen bazı hususi dostları, Said Halim paşa, pederi Halim paşa- nın vefatından sonra Mısırdaki meşhur derde : . kaynanalarını idare edemiyorlar Gieğa Bayan Y «Hissesi .şayia», eliha Avni aklıma gelince ..... a3 izine. “a 'Taksimdeki *heyecanlıtmutku- ©. bi ye araların. O söyler ve halkı çöşs © Çiçek iki böceks Way, Yanımda duran arkadaşım Eibi telif ve adap- E Ne a di te vodvilleri eski Rüşti. ükemmel halk Hatibi, des Darülbedayi sah» nesini tan e Çok Konferanslarını ve nutuklar ai ii ay, ödliğiniz genç hatibi, sof Kak- Anda da Mobllyesirinin siislediği salonun- mea birgı, m. Pencerederi dışirya şöyle hir tiyatronu Kup: hg ilişti, Taksler âbidesinin et- mak vazifesini a adlar bâvadin istifade için © üzerine © aldığı abalarını dışarı çıkarmışlar, hakkında birkaç Böyan Meliha Avniye sordum: gündeni ız) Sizce ideal evlenme yaşı hangisi- El dir ' rivâyet - dönü- Yağış m için en münasib evlenme tenha kiler evlenme yaşını. 18 olarak bürit “tmişlerdi. Hâttâ büyük bir mu- hiz T: «On dokuzuna gelmiş ve he heşi, LEriMEMİŞ olan bir genç kız an- “K hayatından bir sene kaybetmiş» > demiş. ei anneler kızlarını okadar çabuk SMdirmek isterlerdi ki: «Gözünü aç- Pek asım görsün..» sözü aralarında meşhurdu, in €skiler gibi' evlenme yaşını bu y * küçültmeği aklımdan geçirmi» “eğim. Sadece diyeceğim. ki: -<23. yar Ta Gelen evlenmemiş kız annelik ha“ bir sene kaybetmiştir. pa Demek: yirmi dördüncü yaş kız- İçin en müsait evlenme yaşı.. İde- Di Çift olmak için bu yirmi dört ya- ki genç kız kaç'yasında bir erkek-| VE tülermetidir2. » - > Bence İzdivaçta böyle tıpatıp mu- e bir yaş farki koymak hiç doğru “ğildir. <Evienecek erkekle kadının e Şukadar yaş bulunmalıdır» ye kati bir şey söylenemez. Bazan ismız kadın erkekteri 10 yâş kü- bi sü gayet iyi geçinirler, * bakarsı- ikisi'de'ayni yaştadırlar, saadet- —rİde hiç bir'gölge yoktur. Hâttâ ba- $ bakarsımz, erkek kadından bir iki çit çiktür. Dünyanın en sevişen Eri arasındadırlar. Fükat normal olarak erkekle kadın Bayan Meliha Avni Sözen idare edemiyorlar.. yoksa kaynana bir anneden başka bir şey değildir. — Bu sözlerinizle milyonlarca kay- mananın gönlünü kazanmiş oldunuz bayan Melihs Avni.. — Ben hakikati söylüyorum., hem kir gelin kaynanasını niçin sevmesin?, Bunu anlıyamıyorum.. bence evlen- me âşk Üzerine; aşk olmasa blş bir sempati üzerine kurulmalıdır. İnsani aşkla, sempati ile birleştiği bir adamın bütün mahevi taraflarını * 6- ver'değil mi? Halbuki bir kadin kocas sınıri bütün manevi cihetlerini, huy» lerini,'âdetlerini severse kaynanasını da sevmelidir. Çünkü kocasınâ bu huy- ları; bu âdetleri veren önun annesi, ya- ni kendisinin kaynanasıdır. Kocasın- daki manevi güzelliklerin hepsinin memba kaynanasıdır. Çünkü çocuğu na manevi güzellikleri veren annedir. Yip de, annesinde «kaynanadır» diye atında 10 yaş fark bulunursa « saa- | sevmemek pek garip olur. ae Sebeblerinden « biri daha' gatantı olur. lâkin ketiyen erkek bu yaştan bü- in “imamahdir. O takdirde işin içine &3İA hürmet karışır. Ür böyle kocası kendisinden çok Yük Olan kadmlara bakıyorum, za- ki lay Şaşımıyor.. Acaba karşılarında- babası mı? Kocası mı? Erkek eve gelince genç kadınlar BEYLİ ihtiyari ona bir baba şefkati gös-| t orlar. Aralarında büyük bir nesil a olduğu için genç kadın: «Kocam siki hafiflik telâkki eder.» diye 'en ÜÇtük: risşe hareketlerinden bile ka- ve neşesini kaybediyor, he öğün bu dünyamın en ıztırablı Yatlarından biridir. — Saadetlerinin tamamlanması için kadınların kaynanaları ile beraber mi Olürması 'lâzım?.. ' Kayanasız mı? alarır, weyhinde'bulunmuşlardı. ie Bence aileriin saadeti için Kadınlar ma İlk “bu sözüm garip gelmesin. izah “deyim... Sotarıta size evlâdlarını uzun. yıllar V i çocuklarının saadetini istemez? 8 haügi ; Mİ Yuvanın saadet içinde bulunmasını etmez?. Yuvayı benimsememiştir. Çünkü ken: “isine bu yeni yavada bir damga vurul- Muştur: “Kaynana... Ve karşısında müt- iyi cephe'alınmıştır: Gelin veya da- Kaynanalar şimdiye kadar çocuk” ye kağar görüştüklörim kayna- | mez. ba- | detleri hangi surette anne çocuğunun kurduğu Ye-İ; Yapmmşlarsa şehirden uzak. İnsan kaynanasını beğenir ve onu severse iki sevgi birden kazanmış olur, Biri kocası; biri de bir anne, kaynana- di... Hattâ şimdiye kadar gelinlerin kur- duğu cepheyi yıkmak, kaynanayı yu- vaya daha benimsetmek için bu kay- nana sözünü kaldırmak, kaynana ke- Timesini Jügatlardan Silmek lâzımdır. Bunun yerine anne denilsin; — Görüştüğüm birçok bayanlar ide- âl bir çift teşkil için erkekte güzelliğin dördüncü, .hattâ. beşinci plânda: oldu- ğunu söylediler. Ve hattâ ideal bir ko- ca olmak için erkek için güzellik hiç Tüzün değilmiş. — Benceideal kocada eli yüzü düz- gün olmak birinci plânda gelen şeyler- dendir. Bir söz vardır: «Kadının çirkinine ta» hanrmül edilmez.» denir, Fakat erke- ğin çirkinine ise hiç tahammül edii- — İdeal çift münzevi mi yaşamalı? Yoksa ahıbapları ile-beraber mi?, Sas- Ahbapları ile beraber. cemiyet inde... — Şehirde mi? Yoksa şehirden uzak» Özene bezene , yetiştiren « annelerden. |, iç, m3. 9 i — Eğer kuvvetli bir “aşk: ii Tibirlerini çıldırâsiye “seviyorlarsa er- Ayni manevi güzellikleri oğlunda se-| olacaktır. B. B. Şadi « yordu. Hatta söy- ,lendiğine göre sanatkâr, bu maksat- la şehrimizde eski, yeni sanatkârla- rın iştirakile bir tiyatro ekibi hazır- İ lamış ve bu heyetle Ankaraya gitme- Be Karar vermiştir. Bu rivayetler üzerins B. Şadi ile görüştük. Bize şu izahatı verdi: *— Ankara Halkevi temsil kolu rejlsörü Raşid Rıza, Halkevi sosyal yardım komitesi namma bir kaç tem- sil vermek üzers beni Ankaraya da- vet etti. Ben de bugün (dün) Ankâ- raya gideceğim. Ankarada “Halkevi temsil kolundaki gençlerle 'beraber İbnirrefiğin röpertuvarından i <Hissel ! şayia> yı «Sekizinci yi ve orada kâ- i Yar vereceğimiz bir iki piyesi oyna- dıktan sonra buraya döneceğim. Bu- rada bir ekip tertib ederek Ankaraya gideceğim katiyyen doğru değildir. İ, Ankarada bir şehir tiyatrosu -teşkil edileceğinden ve benim de 'bu işe me- mur edildiğimden haberdar değilim. Ben, sadece üç, dört temsil verdikten sonra geleceğim.» Aktör Şadinin vaktile.İstanbul Hal- kına seve geve-toranşa ettirdiği bu es- ki piyesler, sahnemizde senclerdenbe- ri hasrelini çektiğimiz :komedi ve vodvil ihtiyacını bugün de hatırlatı- yor, Sanatkârı İstanbul halkı da tek- rar sahnede görürse çok memnun Ankarâda oldu- ğu'gibi İstanbulda da bu piyesleri temsil etmesini temenni ederiz. Bahar havası İğ a İs ii! ii güneş ortalığı isıtiyordu. Son soğuk- , istifa sedip çekilirseniz, kek kadın için; kadın da erkek'için başı| yardan ve kar fırtınalarındı Wi başına birer dünya olur.. hatti bun- | bu hava herkesi cevindirmiş, bir çok Jar dünyayı bir tarafa bırakabilirler.. er talebelerini ge günkü kendi hususi dünyaları vardır. ni ir Retrimisdi ei Lâkin izdivaçları'bir aşk evlenmesi talebesi gezmeğe mi iyor. de bir fi evlenmesi ise 020» e la Şiiriyet, Kız sanat mektebinin — Ailenin saadeti için çocuk lâzım 935, 936 mezunları mın kurdukları yuvaya faydalı ola- | mıdır? Ve kaç çocuk saadet temin eder?) (o Maarif vekâletinden gelen bir teb- me Ben buluyorum. Onlar kaynanalarını | züm yoktur., — Lâzumdır.. fakat nihayet iki ço- liğ üzerine kız sanat mektebinden duk... Amma ben bunt umümiyet içini 935 ve 936 ders yılı sonunda mezun bütün-kabahali bilhassa gelin. | söylüyorum. benim çocuğa hiç yü-'| olanlar'orta mektep mezunu addedi- H.R. ES | ieceklerdir., i paşaya Odesanın bombardıman edil- diği hakkinda bir rivayet işittiklerini söylemişler, sadrazam bu rivayete inanmamış, ancak misafirlerinin 18- rarı karşısında vaziyetten şüphelen- miş ve bu rivayetin doğruluğunu an- lamak üzere geceleyin Enver paşaya telefon etmişti, Harbiye nazırı, sadrazama şöyle bir cevap vermişti: — Evet, böyle bir hâdise oldu, fa» kat yarın tafsilât alır, arzederim! Said Halim paşa, Enver paşanın bu bastan savma cevabı karşısında daha fazla izahat alrinğa cesaret gös- terememiş, fakat hayret içinde kal- mış ve devleti vakitsiz harbe girme- ge mecbur edecek şu hâdise hakkın- daki endişelerini yanındakilerden esir. gememişti. Gerçi Suid Halim paşanın, bizzat kendisi ile Alman sefiri Fon Vahgenhaym arasında imza edilen Osmanlı » Alman ittifak munhedesi- ne göre Osmanlı devletinin de AL manlarla beraber harbe girmesi şart- tı, Fakat, Sajd Halim paşa, harbe se- bebiyet verecek tecavüzün Rusyadan gelmesini istiyordu; Bahusus askeri hazırlıklarımız henüz bitmemişken sadrazam, Karadeniz vakasından do- ğacak neticeler karkısında ciddi endi- şeler içinde kaldr. ! Ertesi günü, Odösa ve Sivastopolun bombardımanından doğan vahim hâ- diseyi tetkik ve vaziyete göre bir ka- rar vermek Üzere toplanan - meclisi vükelâde harbe. . girmemize şiddetle muhelefet ederek' istifa eden nazır lardan sonra. Said. Halim paşa derin tereddüd ve endişeler geçirmiş ve İs- (ifasını yazarak padişahın vermeğe Karar verdiğini 'Talât beyle Enver pa» ga kat'i bir lisanla söylemişti. İ SADRAZAMI NASIL TERDİD ETTİLER? İ Sadrazamın böyle bir niyette bu: Iunduğunu hoş görmiyen Talât bey Sald Halim paşaya derhal Şu cevabi verdi; — Alman cefirile yapılan muahe- deyi imzalıyan biz değiliz. Mademki mukâdderatımızı ' Almanlara bağla- dık, imzanıza risyet buyurmanız lâ- ; #amdiri Enver' paşa da ayni mütaleaya -iş- tirak etmekle beraber Busırlı prensi Şu suretle tehdid etmiştir — İngilterenin orduca'askeri ha- » zırlığı henüz tamam değildir. Biz, en kısa bir zamanda Süveyş kanalını ge- çer ve Mısıra gireriz. Zatı devletiniz Musırdaki menfaat ve alâkalarınızı da teminat altına alamayız. Talât bey, arkadaşı Enver paşanın sadrazamı tehdid ettiğini görünce Sald Halim paşanın cesaretini büs- bütün kırmak için şu sözlerle Mısirlı ; prensin can damarına basmıştı: |, | — Evet, ordumuz Mısıra girdikten sonra Mısırda geniş mikyasta bir teş- kilâtı islâmiye yapmak lâzımdır.» Bu Kilâtın başına da Mısırda vaktile çok gevlleni ve tanılan eski! Misir: kadısi Yahya efendiyi geçirmek pek münasib olur; Öyle değil imi'şeyhislâm efendi? mniiştik Sadrazam, dahiliye nazırının neyi ima etmek istediğini pek iyi kavra- mıştı, Sald Halim ; paşa için ıztırab veren eski bir hâdiseyi hatırlatınak istiyen bu sözler Üzerine sadrazam hiddetlenmiş, fakat ses çıkaramamış- tı. «YAHYA EFENDİ» İSMİNDEN NEDEN BU'KADAR KORKMUŞTU? " Sajd Halim paşanın bu tehdidler karşısında bu kadar yılgın bir hale Yeşiyorlardı: gelmesi sebepsiz değildi, izah edeyim: Zeyneb hanım vakfının mütevelliliğine geçmişti. Meşrutiyetin ilânmdan ev- vel, bu vakıftan istifade eden #lâka- darlar Vakfın mütevelli tarafından hüsnü #dare'odilmediğini iddia etmiş- ler ve Said Halim paşa aleyhine Mı- sırda bir dava açmışlardı. O zaman Mısır! kadıliğnda bulunan Yahya <Lendi, davayı rüyet etmiş ve müdde- lerin taleblerini hak'ı bularak vsrdi- ği hüküm ile Said Halim paşayı mü- tevellilikten azletmişti. Sekiz seneden fazla Mısır kadılığını ifa eden Yahya efendi, çok dürüst bir zattı, Kahirede hefkesin hürmetini celbetmişti. Fakat meşrutiyetin tlânından son- ra Said Halim paşa hakkında evvelce verdiği bu karar sshebile Musa Kâzım efendi, ilk şeyhislâmlığı zamanım da Yahya efendiyi Mısir kadılığından âzletmiş, Sxid'Halim paşanın intika- mom almıştı. Yahya efendi Mısırdan geldikten az bir zaman sonra sırasile meclisi tetki- katı şer'iye reisliğine, Anadolu ve Ru- meli Kazasker'iklerine terfi ettirilmiş- ti. Şeybislâm Hayri efendi, Musa Kâ- zım efendi gibi hareket etmemiş, eski Misir kadısını Rumeli Kazaskerliğin- de muhafaza etmişti. Maamafih, bir müddet sonra Musa Kâzm efendi tekrar Şehislâm olmuş ve Yahya efendiyi de tekaütlüğe sevket- mişti, İŞLERİN MESULİYFTİ SAİD HALİM PAŞAYA NASIL YÜKLETİLİYORDU? İşte Karadeniz vakası üzerine Said Halim paşayı tehdid eden Talât bey, g9 zaman Rumeli kazaskeri olan Yah- ya. efendiyi Mısıra. : göndereceklerini söylemekle, Zeyneb hanım vakfı mü- tevelliMk hakisirndan -Sald Halim pa» şanın. büsbütün mahrum edileceğini anlatmış. oluyordu. Said: Halim paşa Wöyle bir tehdid karşısında istifa ke imesini bir daha ağzına almamış ve Harp kabinesi .riyasetinde kalmağa muvafakat etmişti. Görülüyor ki «İttihad ve Terakki» erkânı, Almanlarla ittifak etmek, har- be girmek, daha evvel de Edirneyi is- tirdada teşebbüs etmek gibi mühim siyâsi meselelerde doğrudan doğruya kendileri gözükmek istememisler, ken- di siyasetlerine tâbi, fakat halk naza rında da bir mazi ve'mevkileri olan Küçük Said paşayı, asker ve ordu na» zarında tanınmış Mahmud Şevket paşayı en sonra da Said Halim paşa» yı - münasib gördükleri çarelere baş- vurarak * sıraşile sadarete getirmiş- ler ve bu makamda sonuna kadar muhafaza etmişlerdi. Bundan baska “Talât bey, dahilt siyaset ve idare bas Kımından da Said'Halim paşadan is- tifade etmenin yolunu buluyordu. <İttibad ve Terakkiz nin bu tecrübe- Bi ve kurnaz lideri; sıkışınca, neticesi Menfi bir yola giden işlerden çoğu- nun. mesuliyetini: sâdrazama yüklet- inenin. kolayını bulmuş, kendisi el ditindan hareket etmişti, İşte bugünkü kongreye'riyaset et ie Üzere merkezi umuminin kapıst « önünde mükellef otomobilinden “iner- ten, başta Talât bey'olduğu * halde bütün İttihadcılar . tarafından hür- metle karşılanan sadrazamın mevkii z vaziyeti bu. merkezde idi. BİRİBİRİNE ZID FİKİRDEKİ İNSANLAR BİR ARAYA GELMİŞLERDİ Merkezi umuminin içtima salonu, memleketin her tarafndan gelen murahhaslarla dolmuştu, Bu mu tehhaslar, terbiye, meslek, seciye ve düşünüş bakimından biribirlerinden çok farklı, gayrimütecenis insanlar» dı. Meşrebleri, seviyeleri, bir kelime ile benlikleri biribirine uymıyan bu efen- diler, 'yalnız bir'nokta etrafında bir- , (Arkası var) dal Bikem minen e ei