O zaman Italya sevincin en yüksek haddine varmış bulunuyordu.. Yazan: Hugo Mesisl Avusturya Tederas- yonu tek seçicisi Pazar günü Avusturya milli takımı, Pariste Pransa milli takımını bire kar- sı üki ide mağlüp etti. Fransa spor ma hajili bu maça büyük bir ehemmiyet veriyordu. Bunun içindir ki, Pariste ç- Ti «Viyana, 21 son kânun — Yuvarlak top sporunun bizde, Avusturyada dai- ma geniş bir şöhreti vardır. Bu, klüp maçlarında seyircilerin azalan rakka» mile bile sarsılamaz bir hakikattir. Se- yırcilerin azalmasının sebepleri kâfi aerecede malümdur, tekrara ne hacet! Gidip maçları görmek birçok kimse- lerma mal? imkânlarını aşan bir zevk ol. muştur. Bundan başka, klas takımla rımız pek azdır. Bununla, Viyanada iyi bir futbol oynanmadığını Söylemek is- temiyoruz. Hakikat olan bünun aksidir, Fakat Viyananın futbol meraklısı hem ubur, hem ağzının tadını'bilen kimse dir. O, «harika takım: Zâlnanını, geç- miş günlerin mükemmel takımlarını, Anstria'yı, Admira'yı, Viğnna'yı, Ha- koah'yı hatırlamaktadır; o, bugünkü tâkımların randımanından nadiren memnundur. Halkımızı haksızlık ediyor, çünkü Avrupada Viyana kadar klas takımla- rına malik olmakla iftihar edebilecek bir şehir yoktur. Avusturyada futbolün popüler oluşu şundan ileri geliyor ki, birçok sebep- lerle maçinra gitmekten imtina eden niyor veya milli «cn bir» tehlikeye dö- şer düşmez korkuya kapılıyor. Futbol oyunu Avusturyalının zihni- yetine uygundur, zira bu sporun tek- niği oyun olan her şeyi seven bu artist milletin karakterine tekabül etmekte- dir. Fakat ayni zamanda hem iftihar etmek istenilen bir futbol oynamak, hem de beynelmilel sahada ön safı İş gal etmek pek güçtür. 1936 mevsimi bize, yalnız muvaffakı- yetler getirmemiştir, ve buda Viyana- da Avusturya Tutbolüne kızgın olmak için kâfi bir sebeptir. Fakat aşağıdaki rakkamlar mukayese edilecek olursa, bu tenkidin pek haksız olduğu anlaşı- ur. 1936 FUTBOL MEVSİMİ 19 Son kânun — Madridde İspanya- ya galibiyet: 5-4. 26 Son knun — Porto'da Portekize galibiyet: 3-2. 22 Mart — Viyanada Çekoslovakya ile beraberlik: 1-1. 5 Nisan — Viyanada Macaristana İtalya milli takım futbolcüleri libiyet: 3-1, Beynelmilel takımların en iyilerile dığımızı da düşünmelidir. Hangi milli takımın buna benzer bir rekor tutacağını sorarız? Mil takımımız İspanyaya karşı par-| lak bir oyun gösterdi ve İspanyol takı- mıni kendi topraklarında ilk defa ola- rak mağlübiyete uğrattı. Çekoslovakya- ya karşı, hemen hemen devamlı olan saha avantaji dolayısile kazanılmış sa- yılan zafer, hücum hattımızın kısırlığı yüzünden elimizden kaçtı. Macaristana karşı maçımızı bir ta- rafa bırakırsak, Avusturyalılar İngilte- reye karşı olan maçta gene bir klas 0- yunu ve parlak bir atli gösterdiler. En kıymetli netice Romada elde €- dilmiştir. Habeşistan tamamile zapte- dilmiş ve İtalya sevincin en yüksek haddine varmıştı. Avusturyalı futbol- cülere karşı kazanılacak bir zafer, fa- şistlerin sporuna başka bir hususiyet verecekti. İtalyanlar, dostane maçların mutad gldişni çok aşan bir hızlılık gösteriyor- Jardı. Avusturyalılar hakikaten kahra- manca bir harp verdiler ve Roma stâ- dını mağlüp olmadan terkettiler. 'Te- vazüle kabul etmek lâzımdır ki, başka hiç bir milli takım daha iyisini yapa- mazdı, Budapeştede Macaristana kar- şı oynanan müteakip maçın ters gidişi, milli takımı teşkil eden yedi Austria 0- yuncusunun yorgunluğundan ileri gel- mişti .Bu oyuncular, klüpleri tarafın- dan kazamlan orta Avrupa kupasının pe Ağ raeğin mng iii “Bon olarak, üç müdafimizin fevkali- 'de parladığı bir temasta, İsviçreyi ken- Avusturya mili takımı «Hârika takım» adını taşıdığı sıralarda beynelmilel mühim bir maçta di toprağında mağiüp ettik. Oynadığı- muz sekiz maçta dn, müdafanmız ve muavin hattamız kendilerinden isteni- len yüksekliği gösterdiler. Hülâsa, geçen mevsimin her türlü memnuniyete değer demek- tir. Austria klübünün orta Avrupa ku- pasını kazandığı ve olimpiyat turnua- sında hakiki <heveskârlarıdan mürek- kep amatör takımımızın muhakkak profesiyonelleri ihtiva edenİtaiya ta- kımından hemen sonraki mevkii aldı- Bıdüşünülürse, Avusturya fntbolünün eskiden kazanılmış büyük şöhretini Ji- yakatle müdafaa etliğini kabul etmek lâzımdır. ESTİĞİ GİBİ A'llah şaşırtmasın! Bizim sabik Owens ne yapacağını, ne #öyliyeceğini şaşırdı, İşin içinden çika- mayınca benim sporla ve spor yazıcı- liğile alâkamı araştırmağa kalkınış. Bunun için de hayalhanesinde meyda- na getirdiği sözüm ona spor ansiklope- disinin muhtelif şubelerinde ismimi a- rıyor ve bulamıyor. Bulamaz tabili... Ben bir doktor tanırım ki, bahçeye müthiş merakı vardır. Her ağacın, her sebzenin ve her çiçeğin nasıl yetiştiğini, nasıl yetiştirildiğini bir bahçıvan gibi bilirwe en büyük zevki boş zamanların, da kendi elile tanzim ettiği bahçesinde kendi keyfine uğraşmaktır, fakat bu doktorun bahçıvanlar Tistesinde İsmi yoktur. Gene bir mühendis bilirim ki, bir Bolulu ahçıdan İyi alaturka, bir transatlantik <chef cuisinler» sinden mükemmeli alafranga yemek pişirir ve en büyük zevki boş zamanlarında mut. fağa inip kendi keyfine yemek yapmak, | tır, fâkst bü mühendisin ahçlar Jiste- sinde adı geçmez. Besimin, spor seyahatlerinde, Sofya- daki Balkantat dışında, bana raslama- yışı.da gayet tabiidir. Balkani- atta Bulgar federasyonu elâka- darlara olduğu gibi bana da -gazeteci aimin böyle farklara takılacağını bildi- gim içindir ki, ona benzetmekten hazer eylemiştim. Bunda dn isabet etiğim .meydana çıktıl. mamasa a DOANAY Ve DA a . v — - DIALININ İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KANI İRTEM' — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Teirika No. 820 Rumların bir'nümayişi ve Bulgarlara karşı çeteler tertibi “Teşebbüs olunan ıslahatın tesirsiz- liğini göstermek için Sarafofu tav siye «ettiği intizar müddeti uzadıkça Zaman itibarile sırası değil isede burada şunu da ilâve edeyim ki Bul gar komiteleri kendi hesaplarına yan- lış hareklerile evveldenberi Bulgarlar lehinde en haratli müvveddet hisleri- ni tesliyen İngilizleri de kendilerin- den suğutuyorlardı. Dırama jandar- ma tensik zabitlerinden İngiliz kay- makam Elliot beyi bir pusuya celbe- derek yaralamaları (18 temmuz 1907) bu tarzı hareketlerinden biri olmuş, Bu gibiler komite emellerine mu- halif tazyikler, para almalar, ailele- rin hususi işlerine, evlenmelere mü- dahaleler, tehditler, katiller ile Bul- garları bile kendilerinden tenfir edi- yorlardı. Bu da binlerce Bulgarın Amerikaya hicretlerini inlac eylemek- te idi. Bulgar çeteleri Rum patrikhane- sini tanımakta ısrar eden patriyarşist Bulgarları egzarşist olmağa icbar edi- yor, muhalefet edenleri fırsat düşür- dükçe imhadan çekinmiyorlardı. Komi- teleri ortalığı böyle kasıp kavururken Bulgarlar kendilerini hıristiyanlar ara- snân Makedonyanım “yegâne sâhibi diye satmağa çalışıyorlardı. Bu İse ne Yunarlıların, ne Sırpların işine gele- mezdi. Bulgarlarm patriyarişist Bul- garları, Rumları, Sirpları ezmek si- yaseti 1903 ihtilâlinden sonra Rumlar ve Bırplarda milli “mevcudiyetlerini muhsfaza gayretini teşd'd ediyordu. Nihayet onlar da Bulgar silâhma ay- ni cinsten mukabeleye karar verdiler, "Rumlar Bulgarlara karşı harekete Selânikte bir miting aktile başladılar. Mitingin tertibine avukat Adamidisin teşebbüsile Rum müteberleri ve tüc- car ile serbest meslek sahipleri ara- sından yedi kişilik bir beyet ayrıldı. Teşetibüs bütün Selânik Rumları ara- sında şayi oldu, ©'mart 1904 pazar günü birilerce Rum Ayarikola kitise- inde toplandı. Selânik merkez kay- makamı ve polis müdürü kiliseye ge- lerek Rum metropolidinden toplanan- masını İstediler, Rumların metalibi nazarı dikkate alınacağını vali namı- na beyan etiler. — Rumlar ise metropolitlerinden pro- testo heyetinin riyesetine geçmesini rica ettiler. Metropolit ne birini, ne ötekini yaptı. Duasmı bitirince met- ropolithaneye gitti. Hükümet kuvvet- leri nümeyişçileri kuvvetle dağıtmak istediler. Nümayişçiler rumca (hakkı. | mızı istiyoruz; kardeşlerimizin öldü- rülmesine artık tahammül edemeyiz.) diye bağırıyorlardı. Nümayişin men'i kabil olamadı. (4) Berlinde Vossiche Zeitung tara- Rumlar cemaatle metropolithaneye Gittiler. Metropolit balkona çıkarak nümayişçilere sükünet tavsiye etti, "Heyeti kabul ederek miting heyetince tanzim olunan protestonameyi aldı; gene balkondan hükümetin istenilen şeyleri nazarı dikkate alacağından emin olduğunu halka temin etti. Bu- nun üzerine Rumlar hiç bir hâdise almadan dağıldılar. O gün metropoliğ miting heyetini yanma alarak protes- tonameyi hükümete takdim etti. 'Protestonamede Rum Kiliselerine, papazlarına, hocalarına Bulgarlar tar rafından yapilan taarruzlardan sikâ- yet edildikten sonra (bu durumun uzaması bizlerde nönleti kendimiz tatbik etmeğe sevkeden muhafaza nefis duygusunun uyanmasını intac edebilir.) Denilmişti. Umumi müfettiş ve va» li Rumlara haklarının muhafaza olu» nacağına dair vaidierde bulundular. Fakat bu vaidler ancak Bulgar çete lerinin imhasile incaz olunabilecekti; bu çeteler ise imha * olunamıyordu. Bulgarlar Şarki Rumelide kalmış Rumlara da rahat nefes aldırmıyor” lardı, Bu da Yunanlıları sinirlendiri- yordu. Nihayet Rumlar protestona- mede denildiği gibi «adeleti kendileri tatbik eylemek üzere» bir (Makedon- ya müdafaa komitesi) teşkil eylediler. Bu komitenin icra heyeti şu meal de bir beyanname ile harekete geçece- ğini ilân etti: (Çoktanberi Bulgar komiteleri Ma- #edonya Rumların: tedhiş eyliyerek, bu kıtayı Bulgarlaştırmak için etme dik cinayet bırakmıyorlar. Bu hal hü- kümetin, jandarma zabitlerinin, ecnebi devletler mümessillerinin gözleri önün- de devam edip gidiyor. Ortaya sürülen islahat şimdiye kr dar buna mâni olamadı; bundan son- ra da olamıyacağı anlaşılıyor. Bu hal karşısında Rum unsuru da Bulgarlara karşı kendisini gitte da“ ha ziyade şiddetle müdafaa zaruretin- de kalmaktadır. Müdafaa komitesinin icra heyeti Av- rupa hükümetlerine ve halkına Make- donya Rumlarının Bulgarların vahşi yane taarruzlarına rçı müdafaasi için faydah bulduğu tedbirleri tatbike karar verdiğini bildirir.) 18 Teşrinievvel 1904 Avrupanın eski medeniyetine hay- mevki alıyorlardı. Bundan sonrn Makedonyada çoğu Yunan ordusunun ihtiyat zabitleri kumandasında Rum çeteleri meydan aldı; bu çeteler Rumlardan toplanan fından 1908 de neşredilen gizli bir Bul. | İL Sadun Galip | Ber aporu