çi BAĞCILIK; Bağları nasıl ve ne zaman gübrelemelidir ? Bağlardan mahsul alındıkça, diğer avazide ekilen nebatlarda olduğu gibi, toprak yavaş yavaş kuvvetini kaybeder, Binaenaleyh toprağın kaybettiği gıda maddelerini gübrelerle iade etmek mec- buriyeti vardır, ki verilmediği takdirde buslat daima azalır. Toprağa gübre vermekle, evvelâ as- manın neşvünemasına badim mevaddı gadaiyenin topraktaki Oo miktarını arttır zmş oluruz. Saniyen: toprağın hükmi hassasını, münssip bir tarzda, ıslah etmiş oluruz. Asmalar da diğer nebatlar gibi, toprak- tan azot, hamızı fosfor, potas magn kireç, süd, hadid, kükürt, silis gibi mad- deleri alırlarsa da, bunlar meyanında en mühimleri hamızı fosfor, potas, azoltur, binaenaleyh bu üç gıda madde: rağa indesi lâzımdır. İşte bu maksatla da bağlarda gübre- leme meselesinin ruhu, ve manası anla- şilmiş olur. Diğer maddelerin o kadar ehemmiyeti yoktur, çünkü rakta bol bol bulunurlar. onlar top- Asmalara gübre verileceği zaman yal- hız bir maddenin, meselâ; azot veya fosforun verilmesi doğru değildir, bu- nun fena tesirleri görülür. Binaenaleyh n201, fosfor bilhassa bağlar için potaslı gübrelerin şok mühim rolleri vardır. Bağlar için e gübre çiflik gübresi - hayvanat gübresi - dir. Çiflik gübre- sinde bağlara, asmalara lâzım olan gıda maddeleri bol bol bulunur, ayni zaman- da çiflik gübresi toprağın bikemi hassa- larını düzeltir, ıslah ve tadil eder. Yak nız verilecek gübrenin en iyi muhafaza edilmiş olması, kuvvetini kaybetmemiş etmek lâzamdir. Bağlara taze çiflik gübresi katiyyen ve- rilmemelidir. Göbrenin iyi tahallül et- mesi, pişmiş olması lâzımdır, Beygir, hayvanat bakariye, koyun gübresi karışık olursa daha iyidir. Maa- mafih, inek gübresi bağlar için daha iyi- dir. Bağlara her üç senede bir bol gübre verilime kâfidir. Ba takdirde bir dönü- me - bin metre murâbbasma - 4000-4500 kilo verilirse kâfidir. Gübrenin bu mev- simlerde verilmesi muvafıktır. Bağ bo- zumundan sonra sonbaharda verilmesi daha iyidir. Gübre bağın toprağma müsavi bir tarzda yayılır ve derhal çapa veya bel ile toprağa gömülür. Havalar müsaid değilse biraz beklemek zaruridir. Gübrenin uzun müddet toprak yüzün. bulünmasına dikkat i | | KÜMES: Kümeslerde, Tavuk tünekleri nasıl olmalıdır? DE dan, yalnız kaz, ördeklere tünek lâzn değildir; bunlar kümes zeminine konu- lan ot veya saman üzerinde tüneklerler. Hindilere de tünek lâzımdır, hatta, bun- lar tavukların tüneklerinden daha yük- sekte yapılırlar, Kümeslerde, ge celeri, o tavukların istirahat o mahajle- ri tüneklerdir. Kö“ mes hayavanatıne Tünekler, kümeslerin münasip mabal- | İerine tesbit edilirler ve ekseriyetle tah- ta çitalardan yapılmalıdır. Çitaların genişliği 9 - 10 santim, Kas Tınlıkları da 4 - 5 santim olursa kâfidir. I Çitalar yerine kümeslerde, bazan yuvı lek, ince sırıklar koyarlar ki: Bu katiy- yen iyi değildir. Hayvanlar geceleri ti- aşağı oyuvarlanmamak için ayaklarını sıkmağa mecbur kalırlar ki, bu cihet istirahatten ziyade tavukları müthiş yorar. neklerken Tüneklerin daima yere muvazi ve bir hizada bulunması lâzımdır. Biri yuka- nda, diğeri de aşağıda olursa tavuklar, hep yukarı tüneklere çıkmak isterler ve bu suretle biribirlerini taciz ederler. Ve- rilecek tünek irtfar tavukların cinslerine göre yapılırlar, 60 - 80 santim irtifam- da olması kâfidir. Piliçler için tüneklere bir merdiven ilâvesi lâzımdır. Tüneklerin uzunluğu 2 - 3 metre olursa iyidir. Ekseriyetle tes- mimizde görüldüğü gibi tünekler, ya kümesin tavanına asılmış bir halde olur ve yahut ta yere çakılan istinad direkleri üzerine veya duvara tesbit edilirler, olmasi lâzımdır. Bu tarzda tavuk haşereleri, bitleri için iyi bir melce olmuş olur. Ay- nı zamanda (temizlenmesi, dezenfekte edilmesi de müşküldür. Bir tavuk için takriben 15 - 20 santim tünek uzunleğü kâfidir. Binmenaleyh tavukların adedine göre yapılacak tüneklerin uzunluğu ve adedi meydana çıkar. üyük cins tavuklara tünek uzun- Tuğu daha fazla verilmelidir. Resmimizde, A tüneklerin (tavana asılmış şekli keza a da yan duvarlarına vazedilmiş şekillerini gösterir. Burada yalnız tüneklerin maktaları görülmekte, uzunluğu görülmemektedir. Bunun uzun- İuğu tavukların adedine göre, söylediği- miz şekilde yapılacaktır. BRE EM de yayılı kalması katiyyen doğru değil dir. Zira, gübrenin amonyak mâddesi kaybolur, Gelecek yazımızla da bağla- ra verilebilecek kimyevi ve madeni gübrelerden bahsedeceğiz. Tüneklerin o duvardan uzak SEVENLER YOLU Edebi Roman — Çok dans edecek misin? — başka kimlerle dans edeceksin? — Hayır. Genç kız şaşırdı. Başını kaldırdı. Doktorun yüzüne baktı, O, o kadar dalgındı ki ne söyleneni anlıyor ne söylediğini biliyordu. — Ne var? Genç adam kendini topladı: — Bir şey yok! Ve gülmeye çalışarak ilâve etti: — Şarap ağır geldi galiba... Uyku- mu getirdi. — Çok mu içtin! — Bilmem! Herhalde çok içmiş olacağım. — İstersin oturalım. — Yok.. dans edersem daha iyi açı- rım. — Ama benden ve yengemden baş- kasile.. — Evet, evet, anlıyorum. — Yengem meydanda yok. Gör- dün mü sen? Genç adamın başı sert bir hareket- Bürhan Cahid MORKAYA Tefrika No. 75 le kalktı: — Hayır! Dans bittiği zaman Şermin ona be- raber genç kadını aramalarını teklif etti, Fakat doktor yorulduğunu ileri- ye sürerek onu yalnız bıraktı. Genç kadın yandaki küçük salona çekilmiş sigarasını içiyordu. Şermini yalnız görünce o kadar s6- vindi ki eskiden olduğu gibi kolları- nı açarak ona kucağında yer verdi. Biribirlerine o kadar alışmışlardı ki genç kız bu en mesud gününde onun böyle durgun, neşesiz kalması- na tahammül edemiyordu. Üstüsle sorduğu suallere genç ka- Gih cevap bulup vermek için epey müşkülât çekti. Dalma lâkırdı mevzuunu değişti- rerek bu suallerdein kurtulan genç kadın şimdi bir bahane bulup herkes- ten evvel düğünü terketmek için plân düşünüyordu. Bugün hayatmın belki en fena bir günü olmuştu. Bunu inkâr edemi- yor, kendinden saklıyamıyordu. Fa- kat buna rağmen mesud ve neşeli gö- TI EBZ a Kışın, yasemin dalları salonlara konulan vazolarda nasıl çiçek açtırılır Yasminum Nudiflarum İnsanlar, daima, tabiatte mevcut ilk- bahar ve yaz çiçeklerini, kışta da gör- mek isterler ve onları koklamakla zevk duyarlar. Bu suretle ruhu sıkıcı karan- hik kış günlerini bahara kalbetmek ister- Jer.. İşte, bu meyanda ilkbuharda çiçek açan, güzel kokulu, beyaz, sarı yasemin- lerin, insan, bu mevsimde de çiçeklerini, hoş kokularını etrafa neşrettiğini — gö- rürse Yahu açılır. Vakıâ, Japon cinsi Y. Japonica yase- minlerin, kışın da havaların güzel gitti- gi , dışarıda, bazan çiçek açtıkları gi mektedir. e Maahaza, bu mevsimde, dışarıda çiçek açmıyan ya seminlerin, çiçek açmamış ince keserek bunları resmimizde gibi, suyu havi bir vazo içerisine koyar ve bunu sicak bir mahalle birakırsanız bu yasemin dallarındaki çiçek tomur- cukları uyanırlar ve yaprak vermeden bir müddet sonra, resmimizde görüldü- ğü gibi, güzel güzel, sarı renkte çiçekler açtıklarını ve Jâtif kokularını heşrettik- lerini görürsünüz... Bunun gibi, yasemine benzer Hama- melis Japonica denilen şüceyr halinde- ki nebatın dallarını da, bu mevsimde kesip su içerisine koyarsanız bunlann da kısa bir müddet zarfında çiçek aç. tıkları görülür. Böyle vaktinden evvel görülen çiçek. ler çok enteresan olmakla beraber bu hal insanların nazarı dikkatini celb ve zevklerini uyandırır... Resmimiz, sarı Japon cinsi yasemin dallarının vazolarda nasıl çiçek açtıkla. nnı göstermektedir. Şimdi dizlerinin üzerinde ağırlığını ilk defa hissettiği genç kızın neşesini o kadar şımarıkça buluyordu ki bu işkenceden kurtulmak için ona misa- firlerile Meşgul olması, Ağırlaması için ısrar ediyordu. > Yanlarma gelen Leylâ hanım kızı- nı gene Nerminin dizlerinde görünce çıkıştı: Haydi bakalım kocanın yanına, Hoppalığı bırak, Salonda herkes se- ni soruyor, Demirhan elleri cebinde deli gibi dolaşıp duruyor. Herhalde © da seni arıyor, Genç kız bir kuş heyocanile fırladı. Büyük salonun kapısında kayboldu. Yengesile yalnız kalan genç kadın biraz rahat etmişti. Leylâ hanım kızımın bu mesud gü- nünde tahmin edildiğinden daha en- dişeli görünüyordu. Yalnız kaldıkları zaman içini çek- | ti: — Kaç haftadır ne çektim bilsen Nermin; bu kız o kadar saf ki beni deli edecek. Âdeta ona kapalı bir ter- biye verdiğime pişman Oluyorum. Yirmisini geçiyor, hâl& çocuk.. üyle hareketleri ver ki kulağını çekeceğim geliyor. Şimdi herkes onu beklerken seninle burada çene çalmanın sırası mı? Bu kız kocayı arkadaş sanıyor <A m e | E- KÜ e Mİ Lİ . Sebze bahçelerinde bulundurulması elzem olan toprak hazırlama aletleri Sebze ekilecek toprak ne kadar gü- zel hazırlanırsa orada yetişecek sebze- ler de o kadar muvaffakıyetle yetişirler. Bilhassa sebze yetiştirilmesinde en siya- de mühim olan toprağın hafriyatında kullanılan aletlerdir. Biz bu aletler hak- kında kısaca izahat vererek, aletlerin resimlerini dercetmekle iktifa edeceğiz. Resmimizde görülen hafriyat aletleri meyva ve çiçek bahçelerinde de kulla- nılacağı cihetle, sebze, çiçek ve meyva bahçesi bulunan her ev sahibinin bu aletleri tedarik etmesi zaruridir. Sebze bahçesi yapılan veya yapılacak yer, taşlık veya ağaç kökleri bulunan bir toprak ise, buranın fenni bir şekilde ba- zrlanması için, resmini dercedeceğimiz. aletlerden başka, bizim bildiğimiz ağn keskin adi bir kazmaya da ihtiyac var» dır. ” Bahçe toprağı hafriyatında en ziyade kullanılan çatal bel, kürek ve kürek bel- dir. Çatal beller, ya iki çatallı, bizim bah- givanların kullandıkları bel ve yahut da 3 - 4 dişli Avrupa çatal belidir, bu diğerlerine nazaran daha | kulanışldır. Sapı sağlam ve tutulacağı yerde bir kab- zasi vardır. Bu bel, ayni zamanda çiçek ve meyva bahçelerinde de çok kullanı- har. Kürek ve kürek bellere gelince: Bun- ların da üç nevi vardır. Birincisi ağzı yuvarlak âdi kürek, toprak işlerinde çok lüzumlu bir alettir. İkincini, ağzı keskin müustatil şeklinde olan kürektir. Bu Av- rupavari olan kürek, hafriyatta, ağaç çıkarmakta, bilhasan çimliklerden, kır- lardan yeşil çim plâları çıkarmakta müs tameldir. Topraktan çıkarılan çim blek- Yarı bahçelerde mahallerine konulursa yekdiğerine iyice temas ederek birleşir- ler. Üçüncüsü de, derin kirizmede kulla- pılan uzun kirizme kürekleridir ki, bah- gelerde sü olukları, künklerinin yesleş- tirilmesinde mühim vazifesi vardır. Adi hafriyatta kullanılan veya sürül müs, bellenmiş bir araziyi kabartmakta veya ekilmiş olup ta sertleşmiş toprağı kabartmak, gübreleri parçalamakta kul- lanıları çatal çapalar da mühimdir. Bu çatal çapa meyva bahçelerinde, bağlar- du çok kullanılır. Binaenaleyh bahçele- rimizin kıymetli bir aletidir. Bununla beraber ekilmiş, çapaya muh- tac nebatların toprağının çapalanmasın- da kullanılan, boğazların doldurmağa galiba. Halbuki Demirhan ağır başlı, genç olmasına rağmen çök temkinli bir erkek, değil mi? Sen nasıl bulu- yorsun? Genç kadın karışık bir rüyadan uyanir gibi silkindi. Yengesinin bü- tün söylediklerini anlıyordu. Fakat kafası o kadar başka şeylerle meşgul dü ki birdenbire cevap veremedi, Son- ra hararetten kurumuş, çatlamış gi- bi gerilen dudakları ağır, isteksiz kı- Buldadı: — Bilmem. Evet, öyle görünüyor. — Son günlerde çok düşünceli. Geçenki hastalığı herhalde sarsmış olacak. Doktorların hastalıklarını bilmiş olmaları da ne fena değil mi? Allah vermesin iyi olmıyacak bir has- tahğa tutulsalar kimbilir neler dü- şünürler. Ne ıztırab çekerler. Genç kadın mırıldanır gibi cevap verdi: — Tabii değil mi ya.. bilmek ozlı- rab çekmektir, — Hayırlısile karı koca kalkıp git- seler de ben de üzüntüden kurtul sam. Bundan sonra artık sana da iş düşüyor Nermin. Genç kadının kurşuni gözleri çak- maklandı: — Niçin yenge? — Onları İstanbulda yerleştire- ceksin. yanyan, sebze tahtaları parsellerini ha zulamakta kullanılan çapalar da vardir, Bunlar da bir kaç nevidir. ğ Resmimizde görüldüğü gibi, ağzı kes” kin olan cins veya yerli bahçivanların kullandıkları ağzı ay şeklinde yuvarlak olan, bostan çapası namı verilen çapa" lar da mevcuttur, Her ikisinin de sebz€ bahçelerinde kıymetli vazifeleri vardır. Küçük parsellerin kabartılmasından otların öldürülmesinde, fidelerin yerler, rine dikilmesinde kullanılan ve küçük çapa veya tırtıl namı verilen alet te vat”, dır. Bu, hem sebze bahçelerinde ve heri de çiçek bahçelerinde kullanılır. Sebze bahçelerinde hafriyattan sonra topraği tesviye etmek, toprak üzerindeki taşls* rı, otları toplamak, küçük topaçları kır” mak, ince tohumları karıştırarak topr#* ğa gömmek vazifesini gören bir de ta“ rak vardır. i ,Resmimizde görülen tarak matluba muvafıktır, kolu bittabi daha uzun ols” cakür N ün 0 AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı arilerimizin suallerine cevap verecek) (AKŞAM) im ziraat mütehassssı her nevi ziraat bahisler'ne dair soru- İacak suallere cevap vermeye ha- zırdır. Gönderilecek mektupların üzeri- ne (Çifçiye mahsus) kelimesinin ilâvesi lâzımdır. Okuvucularımız her hafta bu sü- tunlarda ziraate ait müteaddit ya- zılar okuyacaklar ve mütehassısımı- za sordukları meselelerin cevapla" nn bulacaklardır. — Yal, Fakat hayret edişindeki mânası?“ Yığı kendisi de anlamakta gecikmedi. Gülümsemeye çalışarak ilâve etti: — Öyle ya, Doğru yenge! v — Doktor Demirhan İstanbulu hiç bilmiyor. Avrupaya gelirken bir kağ gün kalmış. O kadar! Sermin dersen iki yılda bir sana gidip bir kaç haftâ misafir kaldığı zaman ne gördise O kadar. Halbuki şimdi orada yerleş” çekler, doktor kabine açacak, bir hastaneye girecek. Rütün bunla” ri çekip çevirecek biri lâzım. Artık | Ahmed Melih bey de, sen de elinizde geleni esirgemezsiniz. Bizim Göztepe” | deki küşk biliyorsun ki kirada, Z€ ten boş ta olsa orada oturamazlai: Gene sizin taraflarda bir apartıma” | arıyacaklar, Bizim Serminin becer&“ ceği işler mi bunlar? : Genç kadın bir masal dinler gibi gözleri yengesinin dudaklarma t8“ kılmış dinliyordu. Ne garib : erdi bunlar. Artık kalbi bu kadar h€ | yecana, bu kadar harekete ta edemiyordu ve şimdi yeni yeni işke” eceler hazırlamyordu. Yengesi l Melihten bahsederek onun hen kapanmıyan bir yarasını bilmi; deşmiş oluyordu. İstanbula gidince bu mesele geni tazelenecekti, â (Arkası var) | |