Sabri saate baktı, Tam altı... yl ve telâş içinde önündeki sabi lar: tedkik etmeğe koyuldu. Hay Allah müstahakını versin. Son dakikada bu ! İşler de nereden çıkmıştı? Şirndi Ma- | muhakkak kendi apartımanma | gelmiştir, Sabrinin apartımanının bir anahtarı da Macidede idi, Bugün pa altıda apartımanda randevuları var- di. Sabri beş buçukta işinden çikar | ğını tahmin ediyordu, Ne yazık ki iş- t€ hiç olmadık bir iş yüzünden geç işti. Maamafih genç adam öğle Üzeri apartımanına uğramış, çiçekler- 16, likörlerle, pastalarla, çikolatalar- İs Süslü bir sofra hazırlamıştı. Kalori- ferleri de açmşıtı. Macide apartıma- ma girince odaları sıcacık, sofrayı ha- zir, çiçeklerin kokusu etrafa sinmiş bir halde bulacaktı. Sabri önündeki işle- Tİ büyük bir süratle bitirdi, Altıyı yir- Mİ geçe işinden çıktı. Bir otomobi- 1 atladı. Apartımana koştu. Kendi anahtarile kapıyı açtı. İçeri girdi, — Macide... Ses yok... Sinemalarda olduğu gibi *belki bir yere saklanmıştır» diyc dü- Şündü, Öteye beriye baktı, yok, yok. Macideden eser yok... Birdenbire gö- zÜ duvardaki Macidenin resmine iliş- ti.. ve hayretle: — Aman buna ne olmuş?. diye ba- ğırdı.. Hakikaten Macidenin resmi görüle- cek bir hale girmişti. Genç kadının o güzel dudaklarının üstüne koskoca- Man bir bıyık resmi yapılmıştı. İnce, sivri çenesinden aşağı kocaman bir sa- kal sarkıyordu. Başına bir hotoz giy- dirilmiş, gözlerine de bir kelebek göz- lük takılmıştı, Macide bu halile ih- tiyar bir erkeğe dönmüştü. Resmin altına iğne İle bir mektup iliştiri. Mmişti, Sabri bu mektubu kaptı, Maci- denin yazısı... «Sabri, «Bu benim hayatımın en güzel ha- tırası olacak» diye benden aldığın fotografı bu maskara hale soğtuğu- nu göstermek için mi beni çağırdın?... Kabalığını bu derece ileri götüre- ceğine hiç ihtimal vermiyordum. Sa- ha özene bezene verdiğim bu fotogra- fın bu halini gördükten sonra bura- da bir dakika durmama imkân yok- tur. Beni artık katiyen görmeğe te- $ebbüs etme. fena halde kalbini kı- rarm. Büsbütün allaha ısmarla- dık...» Sabri şaşkına dönmüştü. Bu ne de- mekti? Bu fotografı hakikaten bu kadar maskara hale kim sokmuştu? İhtiyar hizmetçi kadının bunu yapma» sına imkân yoktu. Bundan başka Sabri öğleyin hizmetçiyi savmıştı. Halbuki © zaman resimde hiç bir şey yoktu. Hattâ Sabri öğleyin apartı- manda İşini bitirip sokağa çıkmadan ewvel Macidenin resminin önünde durmuş, onunla: — Saat altıda buluşuruz sevgilim. diye konuşmuştu. O zaman resmin ne bıyığı, ne sakalı, ne de gözlüğün var dı. O halde bunu kim yapmıştı?.. Ks- rar... Bu sırada apar'ımanın zili acı acı çalındı. Sabri: — Mutlaka odur, pişman oldu. Ge- ri döndü. Kapıyı açlı. Lâkin dehşet içinde geri çekildi. Gelen Macidenin kocası Necmi idi, Necmi son derece kıskanç, son derece sinirli, kavgacı, müthiş bir adamdı. Sabfiyi göğsün- den iterek içeri daldı, masanın üstün- de iki likör kadehi görünce cebinden koskocaman bir tabanca çikardı. Sab- rinin göğsüne dayadı: — Söyle rezil., karımı nereye sakla- dın?.. Sabri kekeledi: — Karınız burada yok.. ne münase- bet hem?. Burada niçin karınızı arı- yorsunuz?. Necmi bütün apartımanı, her yeri, karyolalarının altına kadar aradı. Bir şey bulamayınca mahcup Sabrinin yanına geldi: — Afedersin dostum.. Sana kar- şı büyük bir kabalıkta bulundum. Lâkin bu kıskançlık beni deli ede- cek.. emin ol, bana haber verdikleri gibi eğer onu burada bulmuş olsay- dım tereddütsüz ikinizi de öldürür. düm. Sabri Necmiye acıdı: — Vah dostum. dedi, hakikaten kıskançlık sende bir izlırap haline gelmiş. bir likör iç te öyle git... Necmi likörü içerken gözü duvarda- ki resme ilişti. Kahkalarla güldü. — Yahu Sabri. sen muzip oğlan- sın vesselâm. bu eskiden bir kadın resmi imiş galiba... Olur muzip he- rif değilsin hani... Zavallı kadıncığa- za bıyık, sakal, gözlük takacak ne vardı?.. Maamafih başkalarına kim bi- lir neler taktırıyorsun ya... Bu kim yahu?. Sabri çabucak bulduğu bir yalanı savurdu: — Hasis halam.. milyoner. geçen gün para göndermesi için yazmıştım. | Göndermedi. Ben de hiddetlendim., tuttum, ona sakal, bıyık, gözlük yap- tım. Hiddetimi böyle aldım. Necmi kahkahalarla gülüyordu: — Aman gider gitmez bunu Maci- deye anlatayım.. zavallı karıcığım. hakkında fena şeyler düşündüm.. ba- ri biraz onu güldürüp eğlendireyim.. diyerek dışarı çıktı... Sabri derin bir nefes aldı, Müthiş bir tehlike allatmıştı. Necmi yarı deli, yapacağı işin sonunu katiyen düşünmiyen — bir adamdı. Macideyi burada bulsa hakikaten tededütsüz kendisini öldürdü. Bu bıyıkları yapmakla, bu sakalı Ma- eidenin çenesine, bu gözlüğü gözüne takmakia meçhul insan onu muhak- kak bir ölümden kurtarmıştı. Şimdi evde Necmi karıma bu hikâyeyi an- lattığı zaman Macide kimbilir ne ka- dar sinirlenecekti. Sabri omuz Silkti: — Sinirlenirse sinirlensin.. deği. Az KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ Diyerek Seyid Haşimin üzerine atılmıştı. Odanın içindeki gürültüyüj işiten mücahidler kapıyı açmak imkânını bu- lamayınca, bir çare düşündüler. Ka birini kapıya tutarak tah- taları yakmak. Zaten Seyid Haşimi hazırlanmış olan müslüman zabitler, Ahmed Selimin cesedile karşılaşınca müvazenelerini kaybetmişlerdi. Bir kaç dakika sonra köşkün üst kısmından çıkan alevler tavanı ve sa- Çâkları sarmıştı. Seyid Haşim! evinin o yandığını görünce aklım oynatmış gibiydi. ar- tık ne yaptığını, ne söylediğini bil- miyordu. Ve bu sırada Molina kapı- nın sürmesini çekerek ateşlerin için- Ge yanmak tehlikesinden kurtul- muştu. Molina kendini müslüman zabitlerin kollarına atarak bayılmıştı. Molina tekrar müslümanların eli- De düşeceğini nerden bilsindi? İspanyol rakkasesini kucaklıyarak bahçeye çıkardılar. Seyid Haşim iki No 69 kılıç darbesile derhal yere devrildi. Fesad kaynağından başka bir işe ya- ramıyan Seyid Haşimin büyük köşkü gece yarısına doğru alevler içinde ya- ıp kül olmuştu. Mücahidler Molinayı kaleye kaçır- dlar.. onuda çekecekler ve köşkte olup bie ondan öğrene- ceklerdi, O gece Malkanın göbeğinden yükse- len ve saatlerce süren bu müthiş yan- gın denizdeki düşman donanmasını da telâşa düşürmüştü. Şehirde acaba neresi, kimin köşkü yanıyordu? Kara sakalı papas şehirde çıkan yangını uzaktan seyrederken, Seyid Haşimin evini mücahidlerin tutuştur- duğunu aklına bile getirmemişti, Zaten âteş iki saat sonra eski hızı- nı kaybetmiş bulunuyordu. Papas İgnas ertesi sabah askerle bir- likte gizli yoldan Seyid Haşimin evine gidecekti. O gece mücâhidler kaleye dönünce Ahmed Selimin Seyid Haşimin evin- de başı kesik olarak bulunduğunu söy- daha onun ünden öteki dünyea- yı boylıyacaktım. Aradan yedi hafta geçti. Artık Sabri Macideyi unul- muş, yeni bir maceraya dalmıştı. Neclâ... Şimdi Macidenin o gün masaya bıraktığı anahtar Neclâya ve- rilmişti. Maçidenin maskaraya çev- rilen tofografı duvardan indirilmiş, yerine Neclânın sıcacık bakışlı fot rafı konmuştu. Neclâ saat beş bu- çukta Sabrinin apartımanına geli- yor, her şeyi kendi evinde imiş gibi hazırlıyordu. : Saat altı olunca Sabri erine dönüyor, kapıyı kapar kapamaz | Genç kadın |. Neclâyı kucaklıyordu. sekize doğru Sabrinin apartımanından ayrılıyordu. Bir gün gene Sabri altı- da kendi anahtarile aparlımanın ka- pısını açtı. Hayret.. Neclâ yoktu.. ses- lendi. Neclâ yok.. gözleri duvara ili- şince az daha feryadı koparacaktı. Neclânın fotografı da aynen Maci- denin resmine dünmüüştü. Yalnız Nec- Janın sakalı Sivri keçi sakalı idi, ÜS- telik kafasına da iki boynuz takıl- mıştı. Resmin altına Neclâ müthiş bir mektup iliştirmişti. Neclâ: «Utanmaz rezil,. diyordu. Resmimi bu hale soktuktan sonra be- nİ nasıl apartımanına çağırmağa ©8- Saret ediyorsun?.» Sabri şaşkın şaşkın bu garip vazi- yeti düşündü. Bir ipucu bulmak için kafasını yordu. Lâkin nafile. hiç bir şey bulamadı. Pakat ahdetti. Bu, iki sevgilisine bıyık, sakal yapan eli yakalıyacaktı, Üç hafta içinde Zeh- Ta İle ahbap olmuşlardı. Bu sefer duvüra Zehranın resmi asılmıştı. Ni- hayet Zehrayı apartımanına gelmeğe kandırmıştı. Gene bir aksilik olma- ması için © gün erkenden saat Üçte apartımanma gitti. Anahtarla kapı- yı açtı. salone girer girmez şaşala- dı. Salonda bitişik apartımanda otu- ran komşusunun genç kızı Nilüfer vardı. Nilüfer kıpkırmızı kesilmiş önüne bakıyordu. Elinde bir kurşun kalem vardı, Zebranın üst dudağının bir tarafına bir bıyık yapmış, öleki bıyığı yapmağa vakit bulamamıştı. Sabri bu genç kızı merdivenlerde ba- zan görür, onunla konuşurdu. Kiraz gibi kütür kütür, çok güzel kızdı.'Ni- Tüfer ; — Bana darıldınız mı? diye sordu. Sabri: — Hayır. dedi, hem siz bir kere benim hayatımı kurtardınız. size te- şekküre borçluyum. Lâkin buraya nasıl girip bu bıyıkları yapıyorsunuz... Nilüfer haşari haşari cevap verdi: - Balkondan giriyorum. — Peki bu genç kadınlara düş manlığınız neydi?, Nilüfer kıpkırmızı kesildi: — işte onlara niçin kızdığımı dün- yada söyliyemem. siz anlarsınız. diyerek koştu. Balkondan tekrar öte» ki tarafa kaçtı. İki gün sonra du- varda haşari Nilüferin fotografı asılı idi, (Bir yıldız) 9 Könunusani cumartesi Öğle neşriyatı: Saat: 12,30 Plâkla 'Türk musikisi, 1250 Havadis, 13,05 Plâkla hafif müzik. 13,25 - 14 Muhte- lif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: Sant 18,30 Plâkla dans musikisi. 19 Şehir tiyatrosu ko- medi kısmı tarafından bir temsil, 20 Türk musiki heyeti. 2030 Münir Nu- rettin ve arkadaşları tarafındanu Türk| musikisi ve halk şarkıları, 21 Saat ayarı: Orkesira 22 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günkü proğram. 22,30 Plâkla sololar. 23 Son. 10 Kânunusani 937 Pazar Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Plâk- la hafif müzik, 13,25 - 14: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı — 18,30: Ambasa- dörden naklen varyete müziki, 19,30: Konferans; Selim Sırrı Tarcan tarafım- dan: 20: Müzeyyen ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 20,30: Belma ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 21: Saat ayarı: Orkestra, 22: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- nün programı, 2230: Plâkla sololar, 23: SON, HASAN DiŞ Fırçaları VE Dişlerin ve diş etlerinin hayatıdır. İki misli büyük 20 kuruş. Diş fırçalarının serti makbuldür. Mesine nev'inden en fevkalâdesinden yapılan Hasan diş fırçalarile temiz- yada mevcud bütün diş müstahzara- tının en mükemmeli olan Dantos diş macunu ile ve diş suyu ile birlikte is- imalinde dişler inci gibi olur. HASAN VE DANTOS markasına ve ismine dikkat ediniz. Hasan de- posu; İstanbul, Ankara, Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir. Istanbul 8 Kânunusani 1937 (&KŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât Ist, dahili 96,50fİş.B. Hamiline 10 Kuponsuz 1933 » Müessis 83/ istikrazı 97,S0İT.C. Merkez , Ünitürk | 22,85,—| Bankası 93,— » MN 2145.—)| Anadolu his. 22,50 » MM 21,35,—| Telefon 6,75 Mümessil | 41,70) Terkos 11,75 » Ni .38,20İ Çimento 13,45 e İttihat değir. 10,60 İş Bankası Şark >» 075 Para (Çek fintleri) Paris (170125) Prag Londra o 618,—) Berin oo 197,50 Nev York 79,35—İ Madrit © 7,58,10 Milâmo 150987) Belerad 3,5470 ARE va Se) e 42075 Cenevre 3,45,90 ra Brüksel o 4,7432) Penso o 445,— Amsterdam 1,45,10| Bükreş (o 108,41,42 Sofya | 64,72,50İ Moslova 2498,— —— e... Ticaret ve zah're borsası 8 Kânunusani fiatve muamelelsri 1 — İthalât: Buğday 462 çavdar 75 kepek 60, yapak 47 1/2 arpn 60 tftk 15 yulaf 40 misır 66 B. peynir 3/4 un 28, 3/4 susam 10 iç fındık 13 1/2 mercimek 1 3/4 pamuk yağı 17 3/4 familye 48 5 iç ceviz 8 1/4 ton. afyon 169 kilo, » İhracat: Razmol 596 fasulye 56 1/4. yapak 56 1/2 ten. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilo- sw 6 kuruş 17 paradan 6 kuruş 30 pa- raya kadar. Buğday sert kilosu 6 kuruş 32 paradan 6 kuruş 35 paraya kadar. Arpa kilosu 5 kuruştan 5 kuruş 3 pa- raya kadar. Çavdar kilosu 5 kuruş 26. paradan 5 kuruş 32 1/2 paraya kadar, Misir seri kilosu © 4 kuruş 30 paradan 4 kuruş 35 paraya kadar. Susam kilosıt 17 kuruş 30) paradan. Tiftik mal kilosu M0 kuruştan 145 kuruşa kadar. İç fin- dık kilosu 70 kuruştan. Yapak Anadol kilosu 63 kuruştan. Sansar derisi çifti 2733 kuruştan 3800 kuruşa kadar. Zerdeva derisi çifti 2925 kuruştan 3800 kuruşa kadar. 3 — Telgraflar 7/1/937 Londra misir Lâplata 2. ci kânun tahmili korteri 24 Şi. 1 1/2 Pe. Ki, 3 Kr 44 S. Landra keten tohumu Lâplata 2. ci kânun tah- mili tonu 12 Ster. 5 Şi Ki 7Kr.48 5. Anvers arpa Lehistan 2. ci kânun | şubat tahmili 100 kilosu 119 B. frank Ki. 5 Kr, 7 5 Liverpul buğday mart tahmili 100 Kbresi 10 Si. 1/8 Pe. Ki 6 Kr. 85 $. Şikago buğduy Hartvinter ma gıs tahmili Buşeli 133 5/8 sent Ki. 18 8. Vinipek buğday Manitoba © ma- yın tahmili 128 5/8 sent Ki. 5 Kr, 95 5. Hamburg iç fındık Giresun derhal tahmil 100 kilosu 156 R. mark Ki 79 Kr. 32 5. Hamburg iç fındık Levan derhal tahmil 100 kilosu 155 R. mark Ki. 78 Kr. 415. 10,— 22,71,50 lediler ve Selimin cesedini kaleye ge- tirdiler, Bu kara hâber karşısında ttriyen mücahidlerin bütün kurtuluş ümitle- ri bir anda sönmüş gibiydi. Müslü- manlar çocuk gibi ağlaşıyor.. asker- ler matem içinde döğünüyordu. Ahmed Selim... O, Endülüsü tarihin- de baslı başıma bir tarih yapmış; En- — İşte şimdi öksüzlüğümüzü duy- duk. Diyorlar ve istilâ tehlikesinin bir- büyüdüğünü görür gibi oluyor- Jardı, Şehir içindeki birleşikliği; istihkâm- larda göğüslerini düşmana siper eden bir avüç müslüman mücahidinin imanmı aşınmaz bir kaya parçası gi- bi daima takviye eden Ahmed Selim, Molinanın tuzağına düşmeseydi, Mal- ka kalesi belki de ebediyen bir müs- Jüman şehri olarak kalacaktı... Maolina gibi bir Hettanm hilesine kapılan bu meşhur kahramanın ölü- mü, kale içindeki bütün mücahidle- rin maneviyatını sarsmıştı, Ahmed Selimin ölümünü kardeşi İb- rahime haber verdikleri zaman, Zâ- yallı kötürüm ve yatalak genç birden- bire beyninden yıldırımla vurulmuş gibi sarsılmış ve yatağının içinde hün- gür hüngür ağlamağa başlamıştı. İbrahim, kendisini teselli eden ar- kadaşlarına: — Selimden ziyade memlekete acı- yorum. O sağ kalsaydı, Malkaya düş- man eli uzanamazdı, Demişti, Ertesi sabah, kötürüm İbrahim, sedye ile kale içine getirilmişti. Mücahidlere bir baş lâzımdı.. İbfahim yatakta kumanda etmeğe, harbi sedye içinde idareye ram ol- muştu, İşte, Türkler Mayorka adası önünde Portâkizlilerle döğüştükleri zaman, Malka kalesinin iç yüzü bu halde bu- Tunuyordu. Ve Molinx bu fırtmadan da yakası- nı kurtarmanın yolunu bulmuştu. İSPANYOL AMİRALİNİN GİZLİ YOLDAN GÖNDERDİĞİ ASKERLER.. Osabah bir taraftan kral ve krali- çeye müjdeciler giderken, diğer taraf- tanda mavnslara yüklenen askerler, gizli yoldan gitmek üzere surların di- İspanyol askeri sevinç içinde.. birer birer yola düzülmüştü. İspanyollar - evvelce de söylediği- mix gibi - Seyid Haşimin evinde (op- lanarak, bölük bölük şehre yayılacak» Jar ve Malkayı bu suretle içinden fef- hedeceklerdi. ki Fakat, evdeki hesap çarşıya uyma“ dı. rahip İgnas yer altından askeri peşine takarak yürüdü.. yolun sonuna geldiği zaman, boğucu bir odun kKo- kusu İle karşılaştı. Kara sakalı pa- pas a zaman, gece görünen alevin nereden çıktığını anlamıştı. Yolun s0- nu çökmüştü. otamamlle kapalı gör rünüyordu.. ve boğucu yangın kokusu içinde daha fazla kalmak imkânı yok- tu. Yer altında sira ile dizilen askerin dönmesi de çok güç; olmuştu. Nihayet tekrar geldikleri yerde LL " Yandılâr. 4 Rahip İgnas hadiseyi donanma pk. raline anlatmak üzere amiral gemisine koştu. * — Yol kapahdır.. ve asker odun ko- kusundan boğulma tehlikesi geçirmiş- tir. Yerliler Seyid Haşimin evini yak- miş olsalar gerek. rik Hanrikes çok sert ve her şeyden şüphe eden bir adamdı. Kral Ferdi-.