22 Haziran 1934 AKŞAMDAN AKŞAMA Hususi hastaneler Bazı doktorlarımız gelirin muh- Eelif semtlerinde küsusü hastane” © ler açmışlardır. Hususi hastanele- yin memleketimizde şiddetle hir- edilen bir ihtiyaca tekabül ettik» leri şüphesizdir. Onun için, hemi kendi menfaatlerini düşünerek; hem memlekete ciddi ve hakiki bir hizmet imkânını temin ederek şekkür etmek, prensip bir borçtur. Fakat, prensip ile tat sindaki çok derin fark bu sahada 'da maatteessüf kendisini göster- smekten geri kalmıyor. Burada, İsim ve yer tasrih ederek neşriyat 4 ta bulunmak, ö tel kabul etmez, Mü- telealarımız sırf umumi menfaat moktai mazarından (| serdedilmiş umumi hükümler dairesinde kala- | cağı için tafsilâta girişmek İste | Fakat bugün bu hususi hasta- nelerle sıhhiye vekâletimiz biraz yakından ve çok daha ciddi bir Surette meşgul olsa zahmeti boşa gitmiş sayılamaz. Evvelâ açıkça söyliyeli Bazı hususi hastaneler hakkında çirkin ir rivayet var: Buraları İstanbulu İmeden hastasını tedavi ettir. mek yahul kendisi tedavi edilmek üzere İstanbula gelen taşralılar- 'dan para çekmek için açılmış bir ticarethaneden ibarettir deniliyor. Hususi bir hastane elbette ücretli olacaktır. Fakat bu ücretin bir haddi vardır ki bunu bilmiyen ite bu had artık sahiplerinin. insafına kalmış gibi oluyormuş. Bu, para ciheti. Sonra temizlik ve bakım ciheti. Bazı hususi has- taneleri şöylece bir gezmek bir doktor olmıyanlarda bile nahoş intibalar bırakır. Bazan, koridor- şralılara karşı ların tozu dumana katarcasına sü- pürge ile süpürüldüğünü, ve kal. kan tozların kapı altlarından ve aralıklarından odalara dolduğunu görürsünüz. Mütehassıs bir doktor gözü elbet- te daha başka kusurlar görecek: tir, Nasıl ki görüyorlar ve söylü- yorlar. Hastabakıcıları vazifelerini pek vukufsuzca telâkki etmişlerdi Meselâ, hastaların muntazam atte dereceleri alınması gayri vakidir. Biz bu dertlere sadece bir te- mas ve işaret ederek geçiyoruz: Ücret meselesi, Temizlik mesele: Bakım meselesi, ! İşle bu üç oktai nazardan hu- | susi hastanelerimiz pek ciddi bir teftişe tâbi tutulmalı. Hattâ, za bitai ahlâkiyenin hususi bir şubesi tarafından gizli ve mütemadi bir kontrolu altına konulmalıdır de- nilebilir. Ancak o zaman ücret meselesindeki vaziyet meydana gıkabil Doktorlar arasında bir bakıma iyi, fakat bir bakıma da çok fena bir tesanüt vardır. Biribirlerinin meslek kusurlarını örtmeğe ve ha- rice karşı fazla meyyaldirler. Fakat bundan hem memleketin sıhhati, hem doktor. luğun şeref ve haysiyeti mutazar- ır olabilir. Ait olduğu makam hemen sezdirmemeğe raf, ve ilmi bir tetkike se memleketin doktorluğu- nun haysiyetini kurtaracak bir iş görmüş olacağı muhakkaktır. Akşamci bu işe girişmiş doktorlarımıza te- |, Kadın müteahhit Hanımlar resmi dairelerde teahhüt işine giriyorlar İçtimai he hayat sahasında kadın, erkek far- kını kaldırdı. Bir çok hanımları- mız, şimdiye kadar yalnız erkek- lere münhasır olan sanatlara gir- diler. Hekim, avuk: mühendis, eczacı oldular. Hattâ zabıta mes- lekine giren hanımlar da vardır. Hanımlar içinde kendi başlarına dükkân, mağaza açarak ticaret edenler de vardır. imdi hanımlar arasında resmi dairelerin açtıkları müzayede ve irak ile mütenh- da Sandet hanim isşmin- kadın, ilk defa olarak bele- diye müteahi Bir kaç sene evvel zevcini beden Saadet hanım, kendisile il çocuğunun hayatını kurtarmak için ticaret hayatma atılmağa k: rar vermiş ve müteahhitlikle işe başlamıştır. Doktor Halil bey isminde bir zatın kızı olan Saadet hanım, su fıçılarına konulan kurşun mühür ve damgaların müteahhitliğini de- ruhte ettiği gibi belediyeye ait bir mal işi taahhüdü Kim sebep oldu? Bir otomobil kazası hakkında keşif yapılacak Balıkpazarı civarmda | fab- rika sahibi Ojalo efendi isminde birisi otomobille fabrikasının önünden hareket ettiği esnada Fransuva isminde bir çocuğa çar- Pip ağır surette yaralamış ve ço- cuk hastaneye | kaldırılıtışsa da biraz sonra ölmüştü. Fransuvanın veresesi, — Ojalo efendi aleyhine dava açmiş ve üçüncü ceza mahkemesinde mu- hakemesine başlanmıştır. Bu cek sede ölen çocuğun veresesi, Ojalo efendinin ölüme sebebiyet ver- mek suçundan cezalandırılmasıni ve ayrıca kendi de bin lira tazminat vermesini istemektedirler. Kefaletle serbest | bırakılmış) olan Ojale efendi ise bu kazaya ölen çocuğun sebebiyet verdiğini, bu işte kendisinin kabahatı olma- dığını iddia etmektedir. Mahkeme bu hususun için kaza mahallinde erine almıştır. Bir aile faciası Bir genç kızın kol ve ayakları kırıldı, bir kadına felç geldi. tur: Taksimde Ermeni Esayan mektebinin — karşısında madam izabel Asador oturmaktadır. Ken- disi Ermeni muharrirlerinden M. Asadorun dul zevcesidir. Kendi- si de Silel nam müstearile bir çok eserler yazmış ve münevver Er- meniler arasında ken him bir mevki temin etmiştir. Son zamanlarda madam Asa- dor ağır surette hastalanmış ve ke- Timesi matmazel Emmanın bütün. ihtimamlarına rağmen ölmüştür. Annesini çok seven matmazel Emma bu olmuş, annesinin naşı üzerine ati- larak saatlerce ağlamış, o esnada &vde bulunan akrabaları, , genç kızı alarak hava almak için balko- na çıkarmışlardır. Matmazel Emma balkonda mü- teessir bir halde dolaşırken mü- vazenesini kaybederek altı metre yüksekliğindeki balkondan aşaği- ya düşmüş, bu sukut neticesinde imden çok müteessir bacağı ve kolları kırılmıştır. Genç Fa- kız hastaneye kaldırılmıştı kat felâ dam Asadorun ölümünü ve mat- mazel Emmanın başına gelen feci kazayı gören akrabalarından ma- dam Vartanoşun teessüründen be- yin damarları patlıyarak kendisi. ne Felç gelmiştir. Hiddetli satıcı Pazarlıkta uyuşamıyan müşteriyi yaraladı Büyükdere civarında Hasan ir minde birisi orada dolaşan Meh- met isminde bir seyyar satıcıdan alış veriş etmiş ve pazarlık esni sında uyuşamadıkları için Hasan aldığı şeyi geriye vermişti Bundan fena halde hiddetlenen! satıcı Mehmet: «— Mademki alış veriş etmiye-| cektin, beni niçin yolumdan ala- koydun?» Diye Hasanla kavgaya tutuş muştur. Kavgada Mehmet eline geçirdiği büyük bir demirle Ha- sanın başına vurarak tehlikeli su- rette yaralamıştır. Hasan söz söy- liyemiyecek bir halde hastaneye Cuma günleri Taksim meydanı çok k: radyo da mevcut olduğundan bir çok kimseler la toplanarak saatlerce vakit geçiriyorlar. Resmimiz bunlardan bir kumını göt ihtilâf bitti Yeni hâlde 98 dükkân bulunacak dolayisile be- | lediye ile kabzımallar arasında | ihtilâf çıkmıştı, Kabzımallar hâl deki 64 dükkânı görmemişler | ve daha 30 dükkân ilâvesini iste- | mişler: Hâl projesi esasen 94 dükkân üzerinedir. Fakat bunlardan 30 Yeni yapılan Yeni çıkan istimlâk kanunu is- #imlâk işlerini kolaylaştırdığından bu 30 dükkân da şimdi yapılacak- tır, Bundan başka daha 4 dükkân ilâvesile mevcut dükkânların ade- di 98 i bulacaktır. Ruhsatsız silâh taşıyanlar Balatta Mesut isminde birinin üzerinde bir tabanca, Sirkecide Tevfik isminde birinde büyük bir bıçak, Ortaköyde Asador, Yağ- kapanında Refik isimle le iki kişide kama ve ustura. Kuruçeş- mede Mustafa isminde birinde ta» banca ve fişekler bulunmuştur. Si- Iâhlar müsadere edilmiş, sabip- leri mahkemeye yerilmişlerdir. Afyon mahsulü Tüccardan mı, yoksa köylüden mi alınacak? Yeni sene afyon mahsulü doğ- rudan doğruya afyon müstahsilin- den mi, yoksa tüccardan mı alı- nacaktır? Bu hususta uyuşturucu maddeler inhisarı nezdinde tah- 'kikat yaptık, İdare şu malümatı w «Tüccarimızin bu sene in- satacakları malları iyi bir fiat ile alacakları ve bu alım tım muamelesinde gerek serma- yenin tevsii, gerekse emniyetin tesisi noktasından faydalı bir rol oynuyacakları ve bunu liyakat ve samimiyetle yapacakları muhal haktır. Tüccarımızla şimdiye kadar olan temaslarımız bize bu kanaati «Köylü arzu eder veya hangi bir suretle mecbur olursa 75 kilo» Tuk bir sandıktan aşağı olmamak | üzere bize doğrudan doğruya da mal satabilir, Bunu vilâyetlere ta- mim ettik, Müsait şeraitle müba- yan yapan bir tüccara satış yap- ması hem köylü için, hem de bi- zim için bir çok kolaylıklar arze- den bir müuameledi, | O me güzel şey. Istanbulun resimleri Bazen İstanbulun bir çok semt- lerinde çekilmiş fotograflar. gö- züme ilişiyor. Hani doğup büyümö Istanbul. lu olmasam ve İstanbulu şimdiye kadar hiç görmeseydim bu foto- graflar karşısında ağzım açılacak: — Aman ne fevkalâde şehi Diye hayran olacağım. Bu foto- graflarda meselâ bir Taksim mey- danı görüyorsunuz aman efen- dim o ne muazzam bir meydan! Asfaltın ve sek apartımanların güzelli tada abide... Etrafında küçük bir parkçık... Uzakta muazzam. apartımanlar... Değme o Ayru- pa meydanları gibi bir şeyl. Fa- kat birdenbire bu fotoğrafı sey- rederken meydanın aslı, buradaki geliyor garip garip boynumu büküp fotoğrafı elim- den bırakıyorum, Ondan sonra bir Karaköy fo- toğrafına bakıyorum. Vay. vay, vay... Bu bizim bildiğimiz Kara- köy mü Ziraat bankasının bi- nası dağ gibi yükselmiş... Akay idaresinin mütevazi binası bile bir heybet almış. Ortada müthiş bir tramvay istasyonu, İleride bü- yük büyük mağazalar... Ideal bir Karaköy... Daha bunun gibi ne güzel man- zaralar... Ben bu fotoğraflari neye ben- zetiyorum biliyor musunuz? Eski- den evlenmeler, düğünler böyle üp, tanışıp, anlaşmadan, hat- tâ sevişmeden «fotoğraf teat denilen usul ile yapılırdı. D: bey ya zamanın meşhur fotoğraf hanelerinden birine, ya Febüse, ya Sebah Jövalyeye, yahut Be yazıtta tramvayın dönüş noktası 'daki fotoğrafhaneye gider, eli şa- kağında, koltuğunun altında ki tap, mütefekkir bir eda ile res- mini çekti Bu resimde kir düşmüş simsiyah olur, yüzde tek çizgi görünmez, sıskalar tombullaştıri- ır, kusurlar düzeltilir, ortaya za- anın zevkine uygun aslan gibi bir delikanlı çıkardı Bu resme bakınca — Aman ne güzel delikanlı! diye hüküm verilirdi, İşte İstanbulun bugünkü resim- leri de eski damatların fotoğraf- “larını hatırlatıyor. Hikmet Feridun lar Halı hırsızları Zabıta muhtelif semtlerde hali hursızlıkları yapan bir kaç yakalamış, ve bunların bir çok yerlerden çaldıkları halıları bul- muştur. Bulunanar içinde çok kıyı, metli halılar vardır. Zabıta bu halıların | bej ikinci şube ikinci kısım âmirliği teslim etmiştir, Halılardan ekse, Kadıköy civarındaki evlerden aşı- rılmıştır. Şimdi zabıta bunları s biplerine iade etmeye başlamıştır. Sahip çıkıp halının kendisine ait olduğunu isbat edenlere malları teslim edilmektedir. Evlerinden halı çalınmış olanlar Kadıköy tas hari komiserliğine veya polis ci şube ikinci kısmına müracaat ediyorlar. Iktisat vekâleti şirketler ve sigortalar müdürlüğü bey tayin edilmiştir. Remzi Saka bey pazar günü Ankaraya gide- rek vazifesine başlıyacaktır.