14 Haziran 1932 Sahife 5 Amerikadaki gibi Gençler ticaret odası açılıyor Odaya ticaret mektebi talebesi ve gençler girecek Amerikada gençleri ticarete alıştırmak için bir ticaret odasi teşkil edilmiştir. Bu fikir, ticaret mektebi muhitinde hatıra gelmiş- tir. Ticaret mektebinin (bazı muallimleri, talebe arasında böyle bir ticaret odası teşkilini düşün- mektedirler, Bu odaye ticaret mektebi ta- lebesi, ve yahut ticarete yeni sülük eden gençler dahil olacaktır. Gençler ticaret odası, banka- larda, ticari müesseselerde stajiyer arıyanlara âzasını tavsiye edecek- tir. Bundan başka, gençler ticaret odasında bulunan âzalar, fabrika- larda, limanlarda, nakliye mües- seselerinde tetkikat yapacaklardır. Bu maksatla oda memleketi- miz dahilinde muhtelif seyahatlar yapılmasına tavassüt edecektir. Gençler ticaret odası teşekkül edecek olursa, Istanbul ticaret odası buna müzaharet edecektir. Gençler ticaret odasının mü- teşebbisleri, Amerikadaki ticaret odasının nizamnamesini istemiş- lerdir. Ilk mahsul Bursada ilk koza ve arpa borsaya getirildi Bursa, 12 (Hususi) — Bu yılın ilk yaş koza mahsulünü Karsak köyünden Yandım Ali oğlu Ah- met ağa getirmiştir. Elli dokuz kilo dört yüz dirhemden ibaret olan bu koza 101 kuruştan satıl- mıştır. Ilk arpa mahsulünü de Aksun- gur köyünden Osman kızı Fatma hanım getirmiştir. Bu mahsul altmış iki okkadır. Borsa idaresi Ahmet ağaya on lira, Fatma hanıma da yedi buçuk liralık bir pulluk hediye etmeğe karar vermiştir. Zahire tacirleri Borsanın kendilerini tenvir etmediklerinden şikâyetçi Buğday ve zahire tacirleri, Anadoludaki Oyağmur vaziyeti hakkında, ticaret borsasından kâfi derecede malümat alamadıkların- dan şikâyet ediyorlar. Evelki gün her tarafa bol yağmurlar yağdığı halde, borsa salonunda yalnız Trakyaya ve bir iki yere yahmur yağdığına dair bir telgraf vardı. Halbuki Anadolu ile münasebeti olan tacirler, husüsi surette daha çok malümat almış- lardır. Fakat bu haberleri alamı- yanlar vardır. Borsa koridorlarında, Ömer Abit hanında, bazı buğday sim- sarları, iç Anadoluya yağmur yağmadığına dair ortaya bazı yalan haberler atmaktadırlar. Bu adamlar fiatleri arttırmak maksadiyle, bu haberleri uydur- maktadırlar. Borsa komiserliği, bu gibi yalan haber çıkaran kimseler hakkında takibat yap- malıdır. ? Borsaya dün gelen telgraflarda, Anadolunun her tarafında yağ- mur yağdığı bildirilmekteydi. Bu haber buğday fiatlerin üzerinde iyi tesir yapmiştur. Bursa telefonu Ücretlere mühim zam yapıldı Bursa 11 (Hususi) — Şehrimiz- deki telefon ücretleri, yeni sene münasebetile arttı. Geçen sene 25 lira olan telefonun yıllığı 27 buçuk liraya çıkarıldı. Fakat artış farkı, zahiren iki buçuk lira gibi cüzi bir miktar- dan ; ibaret göründüğü (halde, hakikatte, geçen senekinin belki yedi sekiz mislidir. Yıllık ücret yirmi beş lira iken, her müşteri, telefondan bilâ kaydü şart istediği gibi, istifade “ ediyordu. Memleketin parasızlık ve işsizliğini bilenler için, bu bedel bile çok görülürken, yeni tarife, telefon alanları gayet müş- kül bir vaziyette bırakmıştır. Yeni şekil şudur: Telefon ücreti gerçi yirmi yedi buçuk liradır. Bu para ile ancak beş yüzkonuşma yapılabilecektir. (Yani, telefonu olan bir adam, verdiği yirmi yedi buçuk liraya mukabil, günde ancak bir buçuk defa konuşmak hak- kını haizdir. Günde bir buçuk konuşma ya- pacak adamın - hele bir müesse- senin - telefona ne ihtiyacı ola- bilir ki?, Beş yüz konuşma bittikten sonra, yıl nihayetine kadar jmüş- teri, her konuşma için dört kuruş üçret vermeğe mecburdur. Bu hesaba göre, günde on beş konuşma yapan müşteri senede yüz seksen lira vermek gibi çok ağır ve nisbetsiz bir yük altına girmiş olacaktır. Bu ağırlığa, Bursa gibi geliri kıt ve ticareti durgun bir şehrin tahammül edemiyeceği aşikârdır. Bu suretle, şimdi yüz seksen beş kişiden ibaret olan telefon müş- terilerinden (o kaçının O kalacağı cidden merak ediliyor. Telefon muhavereleri son gün- lerde çok azalmıştır. Idare, say- ma makinesi de getirmediği için, konuşmalar (santral (omemurları tarafından hesap edilmektedir. Kuvvet şampiyonu İngilterede kuvvet şampiyonu bir o demirci vardır. Bu demirci kollarile kalın traktör çenberini bükebilmektedir. Her gün bir çok kimseler (© demircinin (dükkânı önünde toplanarak bunu merakla seyrediyorlar. Tiftik ve halı Sanayi birliği bir teşebbüste bulundu Tiftik ve halı ihracatı mukabi- inde, kontenjan listesine idhal olun- mıyan eşya idhaline başlanmıştır. fakat sanayi birliği bu tarzdaki mübadele usulümüzün sanayiimizi müteessir ettiğine kanidir. Bunun için iktisat vekâletinin nazarı dikkatını celbetmiştir, Birlik halı ve tiftik ihracı mukabilinde, hangi eşyanın içeriye gireceği tesbit edilmesini istiyor ve listeye memlekette yapılan malların kon- mamasını talep ediyor. Paris mülâkatı Fransa - İngiltere i anlaşıyor mu? Iki başvekil Avusturyaya yardım meselesini görüştü Paris 13 — Ingiliz başvekili ve kızı Versay şatosunu ziyaret et- mişlerdir. Akşam İngiltere sefa- rethanesinde hususi 'bir ziyafet verilmiştir. Iki başvekil ve Ingiliz hariciye nazırı saat 11,18 trenile Cenevreye hareket etmişlerdir. Fransız gazeteleri mülâkattan memnun görünmektedir. Gazeteler iki hükümetin birlikte hareket etmek imkânı hasıl olacağını ümit ediyorlar. Iki başvekil dün en ziyade Avusturyanın mali vaziyeti ve Tuna meselesile meşgul olmuş- lardır. Bursada şeker fabrikası Bursa, 12 — Başvekil Ismet paşa hazretleri, Rusya seya- hatlerinden (OAnkaraya (o avdet- lerini müteakip orada bulunan valimiz Fatinbeye de Bursada bir şeker fabrikasile Merinosçu- luğun temini inkişafı maksadile yün, ipek ve kumaş fabrikalarının tesis edileceğini vait ve tepşir etmişlerdir. Mançuride Japon ve Çin kuvvetleri arasında müsademe Londra, 12 ( Hususi) — Tok- yodan gelen haberlere göre Japon süvari kuvvetleri şimali Mançuride Çin askerlerile müsademe etmiş- tir. Çinliler çekilmeğe mecbur kalmışlardır. Japonlar son Çin kuvvetlerinin de teslim olmasını bekliyorlar. Çinlilerin Japon cephesini yarmak teşebbüsü neticesiz kalmıştır. Dün sabah Izmirde şiddetli bir zelzele oldu Izmir, 13 (A.A.) — Bugün saat 6/30 da, şehrimizde oldukça şid- detli bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur. Hindistanda Hint milliyetperverlerinin bir içtimaı Poona 13 (A.A.) — Hint milli- yetperver (o cemiyetinin 27 inci senelik konferansı münasebetile bir nutuk söyleyen cemiyet reisi M. Devadher, Hint hükümetini cemaat meselelerini fazla izam etmiş olmakla muvaheze etmiştir. Mumaileyh, hükümeti Madras ve Bombay eyaletlerinde hususi emirnamelerin pek ziyade şiddetle tatbik edilmiş olmasından dolayı tevbih eylemiştir. Hatip, hükümet tarafından itti- haz edilmiş olan tedbirlerin halk- taki merareti arttırmaktan ve istikbal için ortaya yeni bir takım müşkiller çıkarmaktan başka bir netice tevlit etmemiş olduğunu söylemiş ve meriyet müddetleri hitama erecek olan hususi emir- nameleri hükümetin tecdit etme- mesinin muvafık olacağını ilâve etmiştir. Büyük Britanyanın mayıs ayındaki ithalât ve ihracatı Londra, 13 (A. A.) — Ticaret nezaretinin (o tebliğine (mazaren mayıs ayı zarfındaki ithalât nisan ayına mazaren 2,248,157 İngiliz liralık bir fazlalıkla 55,735,344 sterlinge baliğ olmuş ve bu ay zarfındaki ibracat ta geçen aya nisbetle 4,584,929 ingiliz liralık bir noksanlıkla yalnız 30,196,984 sterlinge yükselebilmiştir. AKŞAM"ın tefrikası: No: 141 GÜNÜN HABERLERİ Eğer Istanbul daki hükümet bir izmihlâl içtima- ının ölüm çalır- tıları bir musiki ruhnüvaz olma- dığını idrak ede- bilseydi, bu idrak » hayatı menfanın bunca fecayına rağmen (o bhayat için (o hürriyet, bürriyet için de adalet lâzım ol- duğu (o hakikatı esasiyesini o bu sahifelerde ta- mime hasrı hayat eden vicdanlar mazlümlarına - herkesten evvel kendisini tebrike sevketmesi lâzım gelirdi. Hâlâ mezarcı- lar kazmakta ol- dukları mezarın lâhtını tahtı sal- tanatın teşkil edeceğini bilmiyorlar. Fakat ricalı hükümetin, bu meş- um, mezarcıların pek mahdut olan ufku siyahı tefekkürlerine sığmayan bu rakidi milletin yarım asırdanberi seri ve metin terakki ile ilerliyen lisanı irfanı belâğati mütezayidei daime ile mütekelli- meynine ilka ediyor. Hakikatın taammümüne gayret, neşrine him- met, asrımızın kuvveti ile yürü- mektir. Binaenaleyh heyeti muhtereme- nize Osmanlılık namına tecdidi şükran ile mektubumu kapıyorum. Paris: 21 Temmuz 1903 Sabahaddin Apdülhamit endişede, fakat... Prens bu mektupla Sultan Hamide - neşesini tamamen alt üst edebilecek - iyi bir darbe vurmuş oluyordu. Vakıa bu dar- benin tesiri çok uzun müddet devam edememiştir. Bunun böyle olacağını nasılsa (kestirebilmiş olan Paris sefiri Münür paşa, bu mektubun intişarı üzerine bilhassa sarayı endişeden kurtarmak için arka arkaya Yıldıza taze taze raporlar göndererek prens Saba- haddin beyle Ahmet Riza beyin anlaşabilmeleri imkânı olmadığını yazdıktan başka, Avrupadakilere işittirebilmek içinde her rast geldiğine: — Jön türklük, Paris kongre- sinden sonra olmuştur, zaten, adamakıllı yaşadığını da kimsenin göremediği bu teşkilât ve kuvvet bundan sonra büsbütün yok de- mektir, diyor, battâ bazı Paris gazetelerine de bol paralar vere- rek aynı şeyleri yazdırabiliyordu. Yıldızdan mütemadiyen gelen telgraflara, hep aynı suretle cevap veriyor, o günlerde kendinden başkasının saraya bu hususta bir şey yazmaması için çırpınıyordu. Prens Sabahaddin bey Münür paşanın yaydığı bu şayialara da (Osmanlı) da neşrettiği bir ma- kale ile 2 kânunusani 1904 tari- hinde şu suretle cevap vermiştir: Prensin cevabı “Jon Türklerin hali hazırından bahsederken süferamızdan biri- nin yakından tanımış olduğum bir zata şu sözleri söylediğini işittim: — Jon Türk, Jon Türk deni- 14 Haziran 1932 ZINDAN HATIRALARI KARLA AY ZA EE Zİ Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * ” Merhum Hüseyin Tosun bey yor, ortada belli başlı bir iki kişi var, onlar da yolcu makamın- da, fakat hakikat halde Jön Türk kalmamıştır. Bunlardan iki kişi hergün sefarete ağlamağa geli- yorlar, ne istediklerini soruyorum, bir şey demiyorlar, muttasıl ağ- lıyorlar... Sefirimizin isabeti nazarına inan- mak lâzım'gelirse genç Türklüğün göz yaşlarından Obaşka alâmeti mevçudiyetini gösterecek bir şey kalmamış demek oluyor. Fakat Her bakılan şey görülmez. Kürret arzın üzerinde insanların iptidel zuhurundan bu ana kadar bir damla suya bakmamış bir adam tasavvur olunabilir mi? Binlerce, belkide yüz binlerce senelik zamanlar içinde milyar- larca insanlar bu katreye bakmış- lar, bunun ile mubafazai hayat etmişler... Bununla beraber birkaç sene evveline gelinceye kadar bir damla suyun kürreviyeti içinde ekseriyetle ihtiva edegeldikleri cihan hayatı bu bir damla içinde küçüklüğile büyüyen, yahut kü- çüklük ile büyüklük arasındaki farkı silip süpüren bu kâinatı görebilmişler mi? Genç türklük hadisesi bir hadisei içtimaiyeden başka bir şey değil, fakat öyle bir hadise ki ne kadar eski olsa gene mem- leketimiz için bir hayat ve memat meselesi olmaktan hali kalmayor, kalmayacak. Buna dair sefirimizin edindiği fikri anladık. Memleketimizde muhalefeyn de dahil olmak üzere mühim bir ekseriyetin bu, yahut buna mü- masil fikirler taşıdığı meçhulümüz değil, fakat bizi işgal eden cihet, (bugün jön türk kalmadı) hükmü verilirken bu hadisei içtimaiyeye görülerek mi, yoksa görülmiyerek mi bakıldığıdır ? Bunu anlıyabilmek için bizim her halde meseleye görerek bak: maklığımız ve bittabi keyfi ve şahsi hükümlerden ictinap etmek- liğimiz lâzım. Jön Türklük nedir ? (Jön Türkler) sözünün ifham ettiği mana milyonlarca efrattan mürekkep bir cemiyetin, bir ada- mın yahut bir fırkai kalilenin baziçei hevesatı, makburu istipdadı olmamak, bu maksada o vusul için teessüsünü istediği idarede meşrutiyet, yani hükümeti efkârı umumiye teftiş altında bulundur- mak... (Arkası var)