Ç , Haftalık siyasi icmal Almanya harcın ilgasında ısrar ediyor - Amerika en çizade terki teslihat meselesine çok ehemmiyet veriyor Almanyanın artık haraç için, yani tamirat hesabına ne şimdi ne de ileride tediyatta bulunamı- yacağın (o başvekilin. ağzı ile resmen) beyan eylemesi üzerine hâdis olan yeni vaziyet hâlâ devam ediyor. Bidayette Fransızlar bu beya- natı Fransa devletine karşı mey- dan okumak olduğunu iddia ede- rek Almanyaya karşı tehditler savurdular ve bununla Almanyayı noktai nazarını değiştirmeğe icbar etmek istediler. Fakat Almanya bu tehditlere ehemmiyet vermedi ve tamiratın Şilgası bususunda sonuna kadar ısrar edeceğini teyi- den anlattı. Bu vaziyet karşısında Fransa hükümeti İngiltere ile uyuşarak Almanyayı yalnız bırak- mak istedi. Almanyanın sanayi kuvvetinden korkan bazı ingiliz mahafili ve gazeteleri Fransa ile uyuşmak lehinde propaganda yaptı. Fakat Ingiliz efikârı umumiyesinin tami- ratın ilgası lehindeki temayülâtı sarsılmadı. Bunun üzerine Fransızlar Alman- yanın tamiratı ödememesine muka- bil Avrupa devletlerinin Ameri- kaya olan harp borçlarını verme- mek hususunda müttehit bir cephe teşkil edilmesini ileri sürdüler. 'Tamiratın harp borçlarile bir- likte ilgasına taraftar olan Ital- yanların da bu müttehit cepheye alınacağı Pariste ümit edildi. Fakt Ingiltere ile Italya, Amerika tarafından hasmane ve nümayiş- kârane bir hareket yapılması muhtemel olan bu teşebbüse res- men iştirak etmekten çekindiler. Diğer taraftan Almanyadan her ne suretle olursa olsua para almak ibtimali yoktur. Bu vaziyet karşısında Fransa başvekili M. Laval yalnız başına Amerikaya müracaat ederek ta- miratın tecili yahut tenkisi mu- kabilinde Amerikanın da harp borçlarına karşı ayni muamelede bulunmasını iltimas etmiştir. Fakat bu teşebbüsten müsbet bir netice asıl olması şüphelidir. Çünki Ame- rika esas itibarile tamirat ile harp borçları arasında bir mü- nasebet olduğunu tanımaktan im- tina ediyor. Bundan başka Amerika Avru- palı devletlerin tamirat ve harp borçları meseleleri hakkında ken- di aralarında uyuşacaklarından emin değildir. Böyle bir itilâf hasıl olmadığı takdirde harp borçlarından feragat fedakârlığının Amerikanın iktisa- diyatı için bir fayda temin etmiye- ceğine Amerika hükümetince kati bir kanaat hasıl olmuştur. Maahaza bu teşebbüs Amerika ile Avrupa arasında müzakerat kapısını açmağa vesile olmuştur. Stimson Avrupaya geliyor Amerikanın nazarında en mühim mesele terki teslihattır. Milletlere derin nefes aldıracak ve iktisadi- yatın inkişafına hail olan maniaları izale edecek çare teslihat yükünün asgari dereceye indirilmesidir. Bunun için Lozan tamirat konfe- rarsına bir müşahit bile gönder- mekten imtina eden Amerika Reisicumhuru gelecek ayın ikisinde Cenevrede toplanacak terki tes- lihat konferansına hariciye nazırını gönderiyor. Amerikanın Cneevre konferan- sına bu kadar ehemmiyet verme- sinden burada gayet cezri tedbir- ler teklif ve-bunda ısrar edeceği anlaşılıyor. Büyük başın derdi büyük olduğundan cihan buhra- nından Amerika çok ıztırap çek- mektedir. Bütçesinde dört buçuk milyon yani bizim para ile takri- ben on milyon lira açık olan Amerika ayni yamanda on bir milyon işsiz amelesini beslemek ve kredi bulmakta müşkülât çe- ken mali ve sınai, müesseselerine yardım etmek (mecburiyetinde bulunuyor. Amerika hükümetinin bu ağır yüklerin altından çıkmak için ye- gâne umduğu memba terki tesli- hat sayesinde azalacak harp büt- çelerinden yapılacak tasarruftur. Bundan başka Amerika hükümeti siyaset âlemindeki gerginliğin sui- tesirini devletlerin teslihat raka- betinde görüyor. Bunun için Ame- rika meselerinde Avrupaya yardım edip etmemek için terki teslihat konferansının neticesini bekleye- cektir. Briant hariciyeden çekildi Haftanın mühim hâdiselerinden biride Fransa kabinesinin istifa- sıdır. Yeni kabineyi gene M. La- val teşkil etti. Sabık ve lâhik kabinelerin arasındaki fark M. Briandın hariciye nezaretinden çekilmesi ve yeni kabinede baş- ka bir vazife dahi almamış olma- sıdır. Filvaki bir senedenberi Fransanın harici siyasetine ait en mühim meseleleri M. Briand'dan ziyade M. Laval idare ediyordu. Maahaza M. Briandın resmen hari- ciye nazırı bulunması merkez ve sol cenah fırkalarına emniyet ve- riyordu. Lokarno misakından beri Fran- sanın harici siyasetin ouzlaşma esasına binaen idare eden sabık nazırın her zaman sulhperverane bir hattı hareket takip edeceğine dair Fransa efkârı umumiyesinin mühim bir kısmında ve alelümum hariçte kanaat hasıl olmuştur. Binaenaleyh M. Briandın kabi- neden çekilmesi, bunun hakiki esbabı ne olursa olsun M. Lavalın yeni kabinesinin mevkiini hem dahile hem de harice karşı çok zayıflatmıştır. M. Lavalın sol fırkaları kabine- sine almak için yapmış olduğu teşebbüsün o iflâs etmesi yeni kabinesi için diğer bir zaaf unsuru olmuştur. İşte bu sebeplerden dolayı M. Lavalın yeni kabinesi eskisinden çok zayıf olup münha- sıran sağ fırkalara istinat etmek- tedir. 103 milyon Alman var Berlin 21 (A.A) — Alman memurları federasyonunun mesleki organına nazaran yer yüzünde 103|E milyon Alman vardır: 63 milyon Almanyada, 21 milyon diğer memleketlerde, 15 milyon Ame- rikada, 3 milyon cenubi Ameri- kada, İ milyon dünyanın sair aksamında... 35 milyon Amerika vatandaşının da Alman neslinden olduğunu ilâve eylemek muvafık olur. Japon meclisi feshedildi Tokio 21 (A.A.) — Japon meclisi dün feshedilmiştir. Umu- mi intihabat 20 şubatta yapila- caktır. Kari'ierimizin | mükğfatlı fıkraları — 422 — | Eski paşalardan biri, kendisine kahve getirilirken tabağa dökerlerse müthiş kızar ve | bu yüzden bir çok uşak değiş tirirmiş. Son tut- tuğu bir arap uşak o paşanın kahvesini o hiç dökmeden getirmeğe muvaffak “oluyor- muş. Paşa memnun olmakla beraber hayret etmiş ve dayanamayıp sormuş: — Ulan fellâb, sen kahveyi dökmedön nasıl getiriyorsun?.... Bunun üzerine arap uşak gayet ciddi bir tavırla şu cevabı vermiş: — Gayet basit paşam, merdivenin basında kahveyi ağzıma &liyorum s0- nunda da ağzımdaki kahveyi fincana boşaltıyorum. Zeki — 423 — ED) Bir gün bir kaç yolcu Karşı yakaya geçmek için kayığa bin mişler (o kayıkta elinde kalın bir sopa yanında merkep bir papaz görmüşler yolcunun biri merkebin muttasıl titremekte oldu- Bunu görünce papaza niçin titrediğini sormuşlar papaz hey kuzum hey senin de boynunda yular ayağında nallar yawnda da eli sopalı koca bir papaz olsa sen de titrerdin demiş! Nedim — 424 — Küçük Baha, çok mütecessis- tir. Bir gün ba- basına sordu: — Baba, sen nerede doğdun? — İzmirde. — Annem? — Istanbulda oğlum. — Peki, ben? — Sen de Konyada doğdun. Baha, eli şakağında düşündü: — Ne tuhaf! Üçümüz nasıl oldu da bir araya toplandık: Birbirimizi. bulduk baba? Işık * e — 425 — Vaktile o bir mahpusa niçin hapsedildiğini s0- rarlar: — Hiç birader, der, yolda bir ip buldüm... Alip evime götürdüm.. — Canım buda kabahat mı? İnsan bu kadar şey için hapsedilir mi? — Ne bileyim ben... İpin ucunda bir inek bağlı imişi Benim bundan ne haberim. varll,, M. Ekrem, — 426 — Bir Yunanlı kendi : kavmini metettiği sırada bütün ohükema Yunandan çık mış olduğunu söylemiş, Muha- tabı demiş ki: Evet hakkınız var bütün hükema ve ukalâ sizden (çıkmış!), şimdi içinizde bir tane kalmamış! Nazmiye Fıkra mükâfatları Fıkraları dercedilen kari'lerimizin idarehanemize müracaatla mükâfat larını almaları rica olunur, İ FELEMENK BAHRİSEFİT BANKASI İstanbul Şubesi İdare merkezi: AMSTERDAM Mezun sermayesi: 25,000,000 FL, Tediye edilmiş sermayesi : 5,000,000 FL. İhtiyat o akçesi: (3,250,000 FL Galatada, Karköy palasta Telefon: Beyoğlu 3711/5 İstanbul tali şubesi : «Mer- kez Postanesi ittisalinde: Alla lemeci Han» telefon ; İs 569, Bilumum banka muamelâtı Emniyet kasaları icar İl Mürüve MACERALARI AHMET GEZMİ çi. t hanım öldü mü, öldürüldü mü? Sıra numarası: 12 Ahmet Cezmi: Mürüvvet hanım 27 nisan gecesi zehirlenerek öldül dedi. Bu sözleri derin bir ses- sizlik takip etti. Hadiye haykırdı: O gece konakta bir yabancı vardı! Ahmet Cezmi: — Bütün bunlar faraziye, dedi. — Olabilir. Mayısın 7 inci günü müddeiumumiliğe istidamı ver- dim. Neden? Sebebi var. Sabah- leyin serseri sersesi sokaklarda dolaşıyodum. Istanbulun köhne mahallelerinde dolaşmak eskiden beri mutadımdır.. Bu sokaklardan birinde baktım Mehlika. Behçetin öbür odada yüreği ağzıma geldi. Bu sözleri dinleyen- lerde bu son sözün aksülâmel yaptığına emindi. Musayı, Mehli- kadan başka, hepsi daha dikkatli dinlemeğe başlamışlardır. — Önümde gidiyordu. Ahşap, kafesli bir evin kapısını çaldı, girdi. Bu ev hali bir arsada idi. Sorup öğrendim. Bu ev, “Çipil Hafız, ın evi idi. Şemi Musa acı acı güldü. Cezmi sordu: — Bu Çipil Hafız da kimdir? — Polise sorarsanız size kim olduğunu söyler. Parmakizi var- dır. Iki defa, gizli ilâç satmaktan maznunen mahkemeye düşlü. Eskinen Mısırçarşısında dükkânı vardı. — Mahküm olmadı mı? — Hayır, kat'i delâil elde ede- mediler. Fakat Çipil hafızın ne mal olduğunu herkes bilir. Ahmet Cezmi söylendi : — Çipil Hafız... Çipil Hafız... Iyi amma Musa bey, Mehlika ha- nıma kaçta rasgeleiniz ? — On bire doğru. — Bu saatte gizli iş görülmez. — Doğru beyefendi, bunu ben de düşündüm: Bir çok ka- tiller, mücrimler yakayı nasıl ele veriyorlar ? Ihtiyatsızlık yap- tıklarından. Ahmet Cezmi Mehlikaya döndü: — Buna ne dersiniz? Gayet sakin cevap verdi: — Yalan. — Ayın yedinci günü Çipil Hafızın evine gitmediniz mi? — Hayır efendim Şemi Musa omuz silkti. — Küçükhanımefendi gittiğini tâbii, ifiraf edecek değil... Ahmet Cezmi dik ve sert bir sesle sordu: — MusaB. mayısın 7 inci günü Mürüvvet O hanımın (o öldüğünün onuncu günüdür. Mehlika hanım Çipil Hafızın evine ne için gitmiş olsun? — Para vermek için. — Ne parasını? — Aldığı zehirin parasını! Ahmet Cezmi başka bir dosya- dan bir kâğıt çıkardı: — İşte morgun raporu Musa bey. Otopsi neticesi hiç bir zebir alâimi görülmemiştir dersem ne dersiniz? — Amma demiyorsunuz... Anlı- yorum. “Musa bey, diyeceksiniz, bu karmakarışık bir iş, Içinden çıkılmıyacak. (o Hususi (o surette Mehlika hanımla görüşün, anlaşın..,, Ahmet Cezmi ok gibi yerinden fırladı. —Saçmalıyorsunuz. Buraya, bu işi meydana çıkarmak için gelen benim gibi bir polis memuru, size anlaşma teklif eder mi zannedi- yorsunuz ?.. Alın okuyur, işte rapor” Şemi Musa elini uzattı. Fakat heyecandan öyle titriyordu. ki, raporu okuyamıyordu. Mırıldandı; — Hatâ etmiş olacağım. — Hatâ ya.. Gelinde size hatanızı göstereyim. Oturun, ka- lemi alın, mektup yazacaksınız. — Yazayım özür, dileyim. — Özür dilemeğe hacet yok. Söyliyeceklerimi yazın: “Muhterem beyefendi.,, Şemi Musa yazmıya başladı: — Muhterem beyefendi.. Benim bin liraya ihtiyacım var. Yoksa haliniz fena olur.. Şemi Musa kalemi elinden attı. — Böyle şey yazamam... Bu aklımdan bile geçmedi... Bir sui- tefehhüm var. — Hiç para koparmak isteme- diniz mi? Ahmet Cezmi, Behçetin bulun- duğu odanın kapısını ardına kadar açtı. — Behçet bey, mektupları gös- teriniz. Behçet mektupları göstermeğe vakit bulamadı. Şemi Musa, yüzü- koyun kapanmış ağlıyordu. Ahmet Cezmi: — Otelinize gidin Musa bey, dedi, fakat bir yere çıkmıyın. Emirlerimi bekleyin. Şemi Musa sendeliyerek kapıya doğru ilerledi. — Affedin.. Hatâ ettim.. Fa- kirdim.. Amma kimsenin fenalı- ğını istemiyordum.. Çıktı. Mesele kalmamıştı. Mehlikaya yapılan isnat kökünden çürümüşü, Amma Ahmet Cezminin kaşları çatıldı. —Şimdi yalnız kaldık. Size Şemi Musa beye söylemediğim bir şeyi söyliyeyim: 27 nisan gecesi Mü- rüvvet hanım zehirlenerek öl- müştür. Bu sözler üzerine odaya derin bir ıssızlık çöktü. Behçet yıldı- rımla vurulmuşa döndü. Hadiye Muhlis yerinden fırladı: (Bitmedi) Vatandaş! Şeker bayramı için alacağın giyecek eşyasını yerli malların- dan almayı unutma! Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti Gi 1 Aylık abone 150 kuruş Muhterem karilerimize kolaylık Karileritmizden arzu edenler 150 kuruş mukabilinde gaze- temize bir ay için abone olabileceklerdir. Gazetemize bir aylık abone kaydedilecek muhterem oku- yucularımızdan ricamız: 150 kuruştan ibaret olan abone ücretini müddetlerinin hilamından evvel ve vakti zamanında idaremize göndermek, Aksi takdirda gazete irsalâtında oteahhur vukubulur ki bunu muhterem kari'lerimizin de arzu etımiyöceklerinden eminiz. mele