Iran ile hudut itilâfı dün Tahranda merasimle imza edildi. AKŞAM Amerikada iki milyar sermaye birlik yapıldı. ile bir mali — — Sene 14 — No: 4774 — Fiatı her yerde: 5 kuruş İm Londra 22 (Hususi) — Tamirat ve harp borç- ları meselesi müzmin bir şekil almıştır. Fransa, temmuzda bitecek olan moratoryomun daha bir sene müddetle temdidini, yani temmuzdan sonra bir sene Almanyanın tamirat parası vermemesini, iwğttefiklerin de Amerikaya olan borçlarını öde- memesini teklif etmiştir. Fakat bu teklifi kabule ne Almanya ne de Amerika yanaşmıştır. Almaya, bundan sonra hiç bir zaman tamirat namile para vermemekte “israr ediyor. Amerika da harp burçları mesele- sinin tamirat ile bir alakası olmadığında ısrar ediyor. Bu vaziyet karşısında Fransa çok müşkül bir mevkie düşmüştür. Almanyayı tamirat bedelini İİ vermeğe sevketmek için ne yapacağını henüz tayin İ) edemiyor. Ren havzasını işeal gibi tedbirlerin İngilizler bunun, neticesi şimdiden tayin edilemiyecek hâdiselere sebep olacağı kanaatindedir CUMARTESİ — 23 kânunusani 1932 hiç bir faide temin etmiyeceği, bilâkis bir çok masrafa sebep olacağı tecrübe ile sabittir. Bunun ( için Fransa İngiltere ile anlaşarak müttehit bir (/ cephe vücuda getirmek, bu suretle Almanya üzerinde manevi bir tazyik yapmak istiyor. Burada Almanyaya karşı Fransa ile Ingiltere- X nin müşterek hareket etmesini isteyenler mevcut (( olmakla beraber ekseriyet bunun aleyhindedir. Bunlar fazla tazyikin Almanyada, neticesi tayin // edilemiyecek inkılâplara sebep olacağı kanaa- tindedir. Fransız ve İngiliz başvekillerinin gelecek hafta Londrada görüşmeleri mubtemeldir, Bu mülâ- katta tahdidi teslihat meselesi de mevzuu bahis olacaktır. Fakat iki hükümetin noktai nazarları )) arasındaki büyük fark dolayısile kolayca bir itilâf husule gelmesi ümit edilmiyor. İlk tü rkçe kuran dün Ye- rebatan camiinde okundu Camide büyük bir kalabalık vardı, bir çok balk yer bulamıyarak dışarıda kaldı Hafız Yaşar bey türkçe kuran okurken Dün Yerebatan camiinde, büyük bir. kalabalık huzurunda Hafız Yaşar bey tarafından ilk defa olarak Türkçe kuran okundu. Gazetelerde Türkçe kuran tilâvet edileceğini okuyan halk daha saat on ikiden itibaren camic gelmeğe başlamıştı. Saat birde çami tıklım tıklım olmuş ve kapılar kapanmıştı, Bundan sonra gelenler hafif hafif yağınur yağmasına rağman avluda bekleşiyoalar. Camiin ka- “pısını yumruklayarak içeriye gir- mek için gürültü yapıyorlardı. Saat bir buçuğa doğru camiye gelen Hafız Yaşar bey bir türlü ireriye girmeğe muvaffak olamı- yordu. Bu esnade kalabalık cad- deyi de < doldurmuştu. Dışarda bekleşen kadınlar; — Hafiz efendiyi içeriye bırak- mayın.. Burada okusun.. kiler daha çok!.. diye bağrıştılar ve nihayet Hafız Yaşar bey bin 3urada- müşkilâtla zabıta memurları tara- fından içeriye sokuldu. OHafız Yaşar bey kürsüye çıkarken : — Aksiliğe bakın ki nezle de oldum.. Pek berbat bir haldeyim diyordu... Bir zat ayağa kalkarak halka bunu söyledi ve “Yâsin,, in tema- mını gelecek cuma büyük cami- lerden birinde tekrarlıyacağını da ilâve etti, Bu esnada birkaç kişi kalkıp Hafız Yaşar beye mektuplar verdiler, Bunlar hafızın tadirkâr- ları idi. Bu sırada Kılıç Ali ve Reşit Galig beylerde camie gelmişler, bin müşkülâtle bir yol açılarak kürsiye ( yaklaşabilmişlerdi. o ve Hafız Yaşar “Euzü besmele,, çeke- rek evvelâ yasinin arapça metnini yarıye kadar okudu. Sonra: “ Müşfik ve rahim olan Allahın diye türkçe besmele çekerek yâsinin türkçe metoine geçti. “rast,, makamile, yani aynen arapça kuran makamiyle okumağa başladı, Hafız Yaşar bey türkçe kurânı okurken coştu ve bir kaç sahife (okuyacağı (o halde (Devamı ikinci sahifede ) ismile ,, İran hududu tilafname dün akşam imza edildi Tahran, 22 — Harciye Vekili Tevfik Rüştü beyle Iran hariciye mazırı;Furuğı han arasında cereyan eden müzakere -hitâm bulmuş, hudut meselesi tamamen halledil- miştir. İtilâfname bu akşam imza olunmuştur. Tevfik Rüştü bey ve maiyeti cumartesi günü tayyare ile Bağdada hareket ediyor. Kuzu keser gibi.. Yunanistanda 5 yaşında iki çocuk küçük arkadaş- larını nasıl kesmişler? Geçen gün Anadolu ajansı, Yu- nanistanda, beş yaşında iki çocu- ğun, babalarının nasıl kuzu kes- tiğini taklit etmek için iki yaşında mini mini bir yavruyu boğazla- dıklarını. haber vermişti. o Son gelen Yunan gazeteleri bu fe- ci cinayet hakkında şu tafsilâtı veriyorlar: Anneleri tarlaya giden üç çocuk eve bırakılmışlardı. Çocuklardan biri, odada oynarlarken, masanın altında, bir ekmek bıçağı bulmuş ve küçük arkadaşlarına göster- miştir. Çocuklar bıçağı görünce, babala- rının bu bıçak ile sık sık tavuk ve kuzu kestiğini hatırlamışlar ve bunu oyun zannederek taklide karar vermişlerdir. Bunun üzerine iki yaşındaki çocuk, kuzu roliinü oynamağa (o muvafakat eylemiş, diğer iki arkadaşı da onu boğaz- lamak rolünü deruhte eylemiş- lerdir. Filbakika, çocukların en küçüğü yere yatmış, bacaklarını uzatmış, gırtlağını dışarıya çıkarmak için arkaya uzatmış, diğer iki çocuktan biri zebih esnasında, kımıldanmasını omenetmek için ayaklarının üzerine oturmuş, öteki de eline geçirdiği keskin bıçakla gırtlağını kıtır, kıtır O kesmeğe başlamıştır. ( Devamı ikinci sahifede ) kafasını Telefonlar: Tahrir 21686 — Idare 21434 — Klişe 20113 Geçen ogün, ispirto ( inbisarı hakkında düşün- düklerimizden bir kısmını yazmıştık. Bugün de tütün inhisar idaresin- den bahsedeceğiz. Malümdur ki tütün o inhisarı, 925 senesinde devlete geçmiştir. Tam yedi sene geçti. Bu müddet zarfında ( tütün inhisarı muhtelif şikâyetlere (o ve muhtelifh ücumlara uğradı. o Tütün inhisarı tam bir inhisar değildir. Çünki tütün tica- reti serbesttir. Bu vaziyet karşısında inhisar idaresi, meselâ yaprak tütün ihracatında tüccara (o rakip olmuştur. Diğer taraftan, inhisar idaresi, zürra da raemnun edemedi. Tütün mubayaatı, her sene bi: mesele olur. İzmir tütün tüccarı ve zürra, inhisarın az mal aldığından her sene şikâyet eder. Ankaraya Keyetler gönderirler. Bir yerde, istok mallar birikir, bu © vazifenin O inbisar idaresine ait olduğu iddia edilir. Inhisar mal almaz, tüccar vekâlete müracaat eder, bağırır. İnhisar bir miktar mal alır, inhisar idare- sinden yeni mahreçler istenir, Tüccar: “Mallarımız satılmıyor, inhisar bize mahreçler bulsun!,, der.. Sırası gelir, tüccar, inhisardan büsbütün şikâyet eder, inhisarın tamamile ( kaldırılması (istenir. Netekim İstanbul, İzmir ticaret odaları, bunu her fırsatta ileri sürmüşler, daima bandrolü iste- mişlerdir. Bu hâdiselerde, inhisar idaresi tüccar tarafından hep haksız gös- terilmiştir. Başta İzmir gazeteleri olduğu halde matbuat bile vakit vakit tüccarın noktai nazarını ve ticaret odalarının fikirlerini müda- faa etmiştir. Çok kere, hükümet bile, inhi- sar aleyhindeki şikâyetlere hak vermiş, tüccarın dediğini kabul ederek, ellerindeki malı, inhisar idaresine satın aldırmıştır. Bu hâdiselerde, inhisar mı, yoksa tüccar mı haklıdır? Bunu ayrı ayrı tetkik edecek değiliz. Biz, burada, tütün inhisar idare- sinin hangi nevi inhisarlardan olduğunu, hangi müesseselerin tesirinde kaldığını gözden geçi- receğiz. * Bizde, tütünün taribi tetkik edilecek olursa, görülür ki tütün hiç bir zaman serbest hir ticaret halinde kalmamıştır. 1010 - 1099 hicri seneleri memnuiyet devridir. 1099 - 1102 emanet suretile 176 sene de iltizam şeklinde idare edilmiştir. Abdülâziz devrinde, tütün işlet- Tütün meselesi Tütün inhisarı neden bek- lenen neticeyi vermedi? ünkü yalnız varidat düşünülerek eski rejinin usulleri aynen muhafaza edildi Tütün inhisar idaresinin merkezi mek inbisarı iki Galata benkerine verilmişti. 1290-1300 senelerine kadar da, tütün bandrol şeklinde idare edilmiştir. Bu devirde, Avrupa sermaye- darları, muhtelif memleketlerdeki mevaddı iptidaiye sahalarını elde etmek istiyorlardı. Bizde de demir- yolları, Ereğli kömürleri, bir takım nafıa işleri iyazlarla ecnebi sermayesine, intikal ediyordu. 1300 i senesinde, tütün inhisarı da bir grupa verilmişti. Reji, ilk tesis edildiği günden, feshedildiği güne kadar, şikâ- yetlerden kurtulmamıştır. İsti lâtı tahdit edişi büyük gürültü- lere sebebiyet vermiştir. Bu vaziyet, arazi sahiplerini, ve tüccarı hiç memnun etmemiş, za- man zaman, zürra ve tüccar saraya kadar arizalar göndermiştir. Hasılı, Avrupa kapitalizmi sis- teminin inhisarcılığı, Türkiyede öyle bir idare kurmuştu ki, zürra ve köylü, reji hesabına çalışan bir kütle haline gelmişti. Köylü yok bahasına, mahsulünü rejiye satıyordu. Bu arada kaçakçılıkla uğraşanlar, yollarda dağ başlarında rejinin muhafaza kuvvetlerile çar- Pışıyor, her iki taraftan ölenler de oluyordu. Reji, ekseri yerlerde, valileri ve zabıta kuvvetlerini ken- disinedaha ziyade alâkadar etmek için, bunlara rüşvet addedilebilecek parada veriyordu. Rejininin hükümetle olan mu- kavelesi pek ağırdı. Tütün satın alma tarzları, ziraati tahdit edişi, hep zürraı aleyhine olarak kurul- muştu. Zürrala olan münasebatı daima şikâyatlere sebebiye veri- yor. Mesele mahkemelere intikal edince, mukavele ve imtiyaz şe- raiti mucibince, zürra davasını kay- bediyordu. Netice itibarile, ecnebi serma- yesi, Türkiye tütün işini istismar etmek icin, kanunlar ve imtiyaz- lar dahilinde, devletin bütün müesseselerini de elde etmişti. ( Devamı on birinci sahifede ) a dim, örme şe Ge iy ye AL