Atina maçları bizi gene düşündürdü Dört beş sene sonra ne yapacağız ? Atina maçlarından sonra yalnız bugünkü vaziyeti düşünerek mü- teessir olanlar çoktur. Maçları buradan takip edenlerin müteessir olmalarından tabii ne olabilir?.. Fakat bir de Yunanistandan dönenleri dinlemeliyiz. Oraya gi- denler bugünden ziyade yarını hesapliyarak avdet ettiler. Maçlar hakkında yazilan, söyle- nen fikirler, ikinci maçı kazanma- dığımızın yegâne sebebi olarak Bulgar hakemi işaret ediyor. Ikinci maçta bizimkilerin gali- biyete lâyık bir oyun oynadıklarını Yunanlılar da tastik ediyorlar. Bu günü düşünürsek Atina maçi- için bir teselli noktası bulabiliriz. Ikinci maçı manen kazandığımızı iddia etmek suretile bugünkü te- essürümüzü biraz azaltabiliriz . Daha ileri giderek ikitci oyunu kazandığımızı düşünsek bile, ne çıkar?... Mademki birinci maçı haklı olarak kaybettiğimizi her kes tastik ediyor... Bugün muhakkak olan bir şey vardır: O'da sekiz sene evel fut- bol'ün”fesini bilmiyen Yunanlıla- rın şimdi bizimle boy olçecek dereceyi bulmuş olmalarıdır. Yukarda Atinadan avdet edem- lerin bugünden ziyade ge düşündüklerini söylemiştik. Gidi; gelmeler, Yunanistandaki busnasalı faaliyeti anlata anlata bitiremiyor- lar, Her araziden birer kale direğinin dikildiğini gören sporcularımız, bir sene sonra Yunan futbolcularile de müsavi şansla karşılaşamıyacağımızı söy- lüyorlar. Atletizmde beynelmilel dere ceye erişmiş olan Yunanlılar dört beş sene sonra futbolda da bizi çok geride bırakmış olacaklardır. Yunanistanda 13 antrenör çalı- şıyormuş.. oHer klübün birer sahası ovarmış. Bizim Taksim stadyomu gibi yerlerde talim maçlarını bile oynamıyorlarmış... Buna mukabil biz inadınâ ge- riliyoruz. Şehir stadı gene uykuya daldı. Kulüplerimizin hali fena.. Yeni oyuncu yetişmiyor. Tek tük ye- tişenlerinde kıymetleri geçici... Zaaf her tarafımızdan belli olu- yor.. Dört beş sene sonrâ ne yap&- cağız ?.. Tehlike zannetiğimizden çok büyüktür. Tedbir almalıyız. Ni- zâarname mi, (heyetler mi me lâzımsa yeniden yapalım... Yoksa bu gidiş, fena bir gidiştir.. Açık konuşmak zamanı gelmiştir. Hatır gönüle bakmadan iş başında iş yapamıyanları teşhir etmeliyiz... Kâzip şöhretler peşinden sürük- lendiğimiz seneleri telâfi etmek için yepyeni bir sistemle çalış- mağa mecburuz... Yazık oluyor.. Idarecilik unvan- larım bir süs gibi taşıyanların sandalyaları boşaltacağı zamani çoktan geçmiştir. Masa başında pinekliyenler ev- lerindeki (oOodalarında istirahat buyursunlar.. Spor idaretiliği, nazariyecilik, tefsircilik degildir. Bir usul tutturmuş gidiyorüz. Her kabahati sporculâra yüklüyo- ruz.. İş başındakilere bakanlar azdır.. Biz bundân sonra evvelâ iş başındakilerinin küsurlarını tet- kik edeceğiz. Zira sporcular ida- recilerdeni sonra gelir... Yeni bir Demseyarıyorlar Yamyamları boksör yapacaklar Boş bıraktığı yeri yâmyamiarla doldurmak isteyen sabik cihâh şâmipiyornu Demsey ânireMan esnasirida Amerikâ ve Avfüpâda ve sıklet boksör buhranı vardır. Boks meraklıları da hafif siklet lerden ziyade ağırlara râğbet gösteriyorlar. Fâzla para kazâi- mak isteyen menajerler şimdi ağır adâği avcılığına çıkmışlardır. Dört senedir medeni milletler arasından çok iri adamlar bulmak üzere sarfedilen emeklerin heba olduğunu ( tecrübelerle (anliyan bâzı menajerler taharriyatı vahşi kabileler içine Kadar uzatınışlardır. Son zamanlarda, 'kellesin koltu- ğuna alarak yâmyamlar arasında « ağır sıklet boksör aramağ a çıkan Conston ismindeki Amerikalı ma- nejer bazı dostlarına şu sözleri söylemiştir. — Vakıa çok tehlikeli bir sey- yahate çıkıyorum. Bu arada belki hayatımı kaybedebilirim . Fakat bir böksör yetiştirebilirsrm yâm- yâmlardan kurtaracağım hayatımı ebediyen sigortalamış olacağım. Şehirlerde büyümüş, şehirli baba ve ânadan gelmiş adamlar için- den çelik gibi, yenilmez atletler çıkmiyor. İşte 135 kiloluk müt- biş Karnera. Işte çelik pazılı Ispan- yol Paolino... Bunlar şehirli kanindan oldukları için bir parladı, bir sön- düler. Halbuki koca Demsey, kanında bir az Hintli karışık olduğu için senelerce Ring krallığı etti. Amerikalı kendini yamyanlara kaptırmadan dönerse, yakında belki bir yamyam dünya şampi- yonu göreceğiz. Merkezi Avrupa kupası maçları hakkı Zanetti'nin planı Italya federasyonu azasından M. “Zanetti , Merkezi Avrupa kupası maçlarının mustakbel şekli hakkında bir proje hazırlamış ve geçenlerde Turin de oynayan Ital- ya- Macarisâtan Maçından sonra Macar gazetecilerine bu bapta beyanat vermişti. Italyanlar bu projeyi mekerzi Avrupa kupası komitesinin ilk içtimaımda mevzuu- bahis edecelerini ve neticeden de ümit var olduklarını beyan etmek- tedirler." Bu projeye nazaran merkezi Avrupa kupası maçlarına Italya, Macaristan, Avusturya, Çekosla- vakya, İsviçre ve Yoğuslavya olmak üzere her memleket beşer takım gönderecektir. Zanetti'nin bu projesine naza- ren ber takım biri kendi memle- ketinde diğeri rakip memlekette olmak üzere iki maç yapacak. Maçlar liğ üsulu üzre olacaktır. Galibiyet 2 sayı, beraberlik bir sayı, mağlübiyet sıfır sayı ala- caktır. Neticede hângi memleket takımları en fazla sayı almışlarsa o memleket merkezi (Avrupa kupası galibi ilân edilecektir. Bu vaziyete göre bir çok ta- kımlar merkezi Avrupa kupâsı maçlarına dahil olacaklardır. Şüphesiz bu hal mucibi mem- nuniyettir. Fakat küvvetler ara- sındaki müsavati bozacak olan bu vaziyet küpa maçlarının şim- diye kadar olduğu gibi büyük bir alâka ile takibini gevşetmiyecek midir? İşte bu projenin en zaif noktası. Bir Yunan takımı daha geliyor Maç kadıköyde yapılacak Futbolcularımız Atınada iken Yunanistan Okupasi (şampiyonu Enosis klübü ile anlaşmışlardır. Enosis klübü Istanbuldan giden muhacirlerin meydana çıkardığı bir teşekküldür. Fatbolün Yunanistanda tâammü- müne sebep olan amillerden biri olan bu kulüp epey kuveflidir. Geçen o seneki (o Yunanistan kupasını (o kazanan (o Eneosisliler futbolcularıyla beraber Yunanis- tanın güzide atletlerile (nisan ayının sonunda gelecekler. G. S - F. B klüplerile karşıla- şacak olan futbolcularile beraber atletlerimizle karşılaşacak olan Yunan atletleri için Kadıköy stadi hazırlanacaktır. Kâdıköy Sahasının ihyasi için yapilan bu teşebbüs het halde hayırlıdır. Taksim sahasiriın ber- bât tribünlerinden kurtülacak olan ahali de Kadıköyüne geçmekle memnun olacaklardır. Atletlerimizin şimdiden hazır- larimağa başlamaları düşünülecek bir iştir. Her halde Nisan sonunda çok beyecânlı günler geçireceğiz. Hiç olmazsa nisan ayinda spor mMerak- klarını sevindirebilsek. Almanların meşhur muhacimi Almanların meşhur ve beynel- milel oyuncularından R. Hofmann yeniden sakatlanmıştır. 11 Kânunusani 1932 ei Tabbi müsahabe : Kulağa su kaçabilir mi? Kulak akıntıları Her gün işitiyoruz : “Çocuğun kulağına banyo yaparken su ka- çırdık; şimdi akıyor,. Kulaktan akan bu cerahat zararsız bir akıntı telâkki ediliyor. Günlerce pamukla silmekle iktifa ediliyor, nihayet ateş ve ağrının başlama- sile hekime müracat ediliyor. Kulaktan akıntı gelmesi bir has- talıktır. Pek gayri sıhhi olan evletimizde banyo yapılırken ve yapıldıktan sonra çok dikkat edi- lecek noktalar vardır. Bunların hiç birisini bilmiyoruz. Banyoda sıcağa alışan çocuğun vücudu bir müddet sonra sabit olmayan odanın hararet derecesi düşünce odanın içinde nezle olu- yor. Halbuki çocuklarda burunla orta kulağı vasleden ince bir ka- nal (Trompe d' Eustache) vardırki bu kanal çocuklarda büyüklerde- kinin aksine olarak gâyet geniştir. Burundan kulağa hava girme- sini temin eden bu kanal âynı zamanda mikroplu sümüklerini kulağa nakline hizmet eder. Orta kulağa giden mikroplar dört tarafı kapalı “bir tavla zarı gibi olan bu boşlukta faaliyete geçer, iltibap tevlit ederler. Buna orta kulak iltihabı diyo- ruz. Bu suretle üç tarafını kemik ve bir tarafını kulak zarının teşkil ettiği bu boşlukta toplanan cerahat bir parça akmak için bir yol, bir delik arıyor, çok ince bir zar olan kulak zarinı tahrip ediyor, ve kulak borusunu takip ederek dışarı akıyor. Kulak akıntısının sebebi yalnız burun nezelsi değildir. Grippe, , kızıl, kızamuk, tifo, kuşpalazı v.s. hastalıklar esnasında kanda mev- cut olan mikroplar orta kulakta tevezzu ederek iltihap husule getirir ve akintı yaparlar. Dikkatsiz ve kulak tedavilerine alışık olmayan ellerde kulak yıka- nırken husule gelen cerihaların mikroplanmasile de akintı husule gelebilir. Bâzı kimselerde kulak zarı çok mukavimdir. Bunlar da kulak zarı kendi kendine delin- mez. O vakit kulak zarına tarafımızdan yapılan oufak bir müdahale ile kulak zarının arka tarafındaki cerahate mecra verilir, Bu suretle akıntıyı suni olarak biz temin etmiş oluruz. Cerahatli akıntı ile müterafik kulak. iltihaplarının müddeti bir ilâ üç hafta kadar devam eder. Ilk günü tedaviye başlandığı tak- dirde kulak zarı üzerindeki delik tamamile kapanır ve tekrar mua- yene olunduğu zaman deliğin eserine bile tesadüf etmek im- kânsız bir hale gelir, külak hali tabiide olduğu gibi işitir. “Kulağın akması eyidir, akıntıyı kesmek fenadır,, gibi pek manasız bir zihniyet daha vardır. İçerisi kurü bulunması icap eden ve dört tarafı kemikle mabtut olan bir boşluktan cerahat gelmesi hiçte doğru değildir. Bu hal parmağr- nızın ucundan cerahat gelmesine benzer. Buna nasil tahammül edemezsek 'kulağınkine daha çok sinirlenmemiz lâzım gelir. Maatte- essüf akmazdan evvel ağrıyan kulak aktıktan sonra tâmamile ağrısız oluyor. Hastalık ağrısız olupta yüzümüz, gözümüz gibi nazara çarpmayanyerlerde olacak olursa pek ehemmiyet yermiyoruz. Fakat düşman sessiz ilerler, kulak akıntısı da böyledir. Ehem- miyet verilmiyen kulak akıntısı bir gün öyle görültülü ve hayat için vahim bir vaziyet arz eder ki bunun önüne ancak pek seri ameliyat usullerile geçmek kabil olduğunu hergün görüyoruz!.. Dr. Mükerrem Emin Bizim kağınlar Sm gibi.. Anadolunun kağtı arabaları pek iptidai şeydir. Fakat bunun yalnız bize münhasır olmadığını Avrupa gazetelerinden birinde çıkan yukarıki resimden anladık. Bu resim Portekizde kullanılan ve kâğnıya çok benziyen bir arabayi gösteriyor. Portekiz köylüleri şimdiye kadar bununla nakliyat yâpiyorlardı. Şimdi oradada bü arabaların ortadan kaldırılması düşünülüyor. Ahmet Hicabi halı ticarethanesi Antika Gördös, İsfahan, Keşan, Kirman hali ve seccadeleri - Her nevi Türk ve İran halıları. m... pe Simdiki müsait fiatlardan lâzim olan halıları ticarethanemizdin en uygun şeraitle tedarik edebilirsiniz. Çarşuyikebir, Sahaflar No. 41 - 43 istifade ederek evinize