Sahife 6 Akşam İKTİSAT VE TASARRUE sam re li ll Tasarruf terbiyesi Biriktirme bir itiyattır ve her itiyat gibi mükteseptir. Binaena- leyh bir terbiye eseridir. Fakat bı terbiyenin mevzuu, çocuğu | para biriktirmeğe alıştırmak gibi dar manalı değildir. Zamanımızda tasarruf, her şey- den evvel enerjinin tasarrufu ma- Enerjinin yani sây kuvvet ve sây vasıtaları, sermaye gibi enerji hasılalarının hesaplı ve tutumlu bir surette kullanılması ve muhafazası işi ta- sarrufun ve bu itiyatları uyandır- mak işi de tasarruf terbiyesinin mevzuunu teşkil eder. nasını verir. Zamanımızda enerji ancak bir | kollektivite (o yahut daha kısa manasile ancak bir millet camiası içinde hasılasını ( verebilir. Şu halde tasarruf bir millet işi ve tasarruf terbiyesi de millet eba- .dında bir milli terbiye meselesi- dir. Bu terbiyenin mevzuu, | | İ yahut | milli enerjinin en tutumlu ve en hesaplı | bir surette kullanılması ve muha- | fazası usullerini (o milletin genç nesline ve. bütün halk kütlesine vermekten başka bir şey olamaz. | Filhakika dikkat olunursa görü- lür ki, ferdin münhasıran kendi refi için kendi çömleğinde para biriktirmesi ve tasarrufun sadece | bu mikyasta dar manalı bir para | biriktirme mes'elesi telâkkisi an- çak eski zamana aittir. Böyle bir biriktirme bu günün iktisat şart- larında ancak bir iktisat irticam- | dan başka bir mana ifade etmez. Bugün tasarruf edilen para, mübadele sirkülasyonlarından çe- kilip karanlık yerlerde gömülen ve saklanan para değildir. Bilâkis bir cemiyet emtiası olan paranın gene cemiyet içindeki mübadele kanallarında dolaşarak nemalan- ması ve nema getirmesi demektir. Kaldı li bu para tasarruf işi de umumi tasarruf (faaliyetlerinin şekillerinden biri, (o binaenaleyh para tasarrufu terbiyesi umumi tasarruf terbiyesinin yalnız bir vechesidir. Gerek millet içinde ferdin, gerek milletin umumi heyetinin sâya, kuvvete, hülâsa enerjiye müteallik bütün faaliyetlerinde hesaplılığın, tutumluluğun ve plânlılığın itiyat haline getirilmesidir ki, asıl ta- sarruf terbiyesinin tam mevzuunu teşkil eder. Bir çocugun küçük yaşlarında harçlığını, kitabını, eşyasını, vak- tini, sıhhatini hesaplı kullanması yollarından tutunuz da, milletin milli ziraat, milli sanayi, milli kredi, milli münakalat, hülâsa milli sây ve sermaye işlerinin her sahasında en hesaplı en randmanlı yani en çasyonel bir şekilde ça- lışmasına kadar bütün milli faali- yetlerin tanzimi milli tasarruf işi- nin mevzuuna gelir. Zannediyorum ki, şimdi Tasarruf mücadelesinin ilk davası bizzat tasarruf mefhumunun bu şekilde ve millet mıkyasında tayini ve bu mefhuma uygun bir Milli Tasarruf terbiyesi p ânının bütün taktik ve stratejik hatlarile derhal tanzim ve tesbitidir. Sevket Süreyya Aramak Bulmak Almak Satmak İçin bir küçük koydurunuz, derhal satıcı bulursunuz. Çünkü AKŞAM Bütün Türkiye'de en fazla satılan gazetedir. Akşam'a ilân alıcı ve I meşhur dansör Bobun zevcesi ve | ! mışlardır. i tayyareci 40 defa sudan , geçen prens! Londrada yuvarlak masa konferansla- rından biri kapanırken ötekisi açıldı Hsipaw hükümdarı 40 defa suya girdikt " cşağıda ve zevc3si sora hamandan çıkı'cr, h ümda Hindistaıdan gelen habeiler, Birmanyada yeniden karışıklıar başladığını bildiriyor. Birmanya Hindistanın şarkında ve Hindi Çini kıtasında geniş ve zengin bir memlekettir. Vaktile burası bir imperatorluktu. lagilizler Hin- distandaki Türk imperatorluğunu mahvederek burada ufak tefek yerli hükümetler bıraktıkları gibi Birmanya oimperatorluğunu da imha ederek Şah hükümetleri namile maruf bazı beylikleri kırakmış'ardı. İngilizler Bimanya imperatorlu- gunu imha ettikten memleketi, çografi yakınlığı itiba- rile Hindistana ilhak etmişlerdi. Fakat Hindistan da istiklâl hareketi ilerledikten sonra İngiliz- ler muhtariyeti oolacak (Hindistanı küçültmek için Birmanyanın ayrıl- masından menfaat görmüşler ve birinci ve ikinci Hint yuvarlak masa konferanslerıda bu hu- Bir milyon lira! Kocasını baştan çıkardığı için bu kadar tazminat istiyor! Nev Yorktan bildirildiğine göre dans arkadaşı Mis Muriel, koca- sını baştan çıkardığından dolayı, franklık ( bir milyon ira) bir | tazminat davası açmıştır. Bob ile Muriel N.w /orkun en | lüks ve en kib r kaparelerinde, kıvrak danslarile şöhret kazan- Miss Adel Ryan ise bakır kralının torunudur. Miss Muriel'in kocasına karşı açtığı talâk davasile beraber, | Miss Adelden taleb ettiği 12 bu- ! çuk milyon frank tazminat davası, New York kibar muhafilinde son- suz dedikodulara sebebiyet ver- mektedir. Leföbre, Höliopolis'te Kahire, 9 ( A'A. ) — Meşhur Lef&bre, saat 10 da Helyopolide karaya inmiştir. Mu- maileyh hemen Vadilhalfa'ya mü- | teveccihen havalanmıştır. sonra bu | i mi ! da muhtariyet vermek istiyorlar. | ve susta sonu: na kadar 1s- rar etmişler- dir. Bu esnada Birmanyada İngilizlere karşı şiddetli bir isyan çık nıstı. Bu isyanı tes- kin, için İngilterey: para ve asker cihetinden epice pahalıya mal olmuştur. İngilizler Birmanyanın müstem- leke olarak! idaresine madığımı anladıklarından buraya- Bunun için Londradaki ikinci Hint yuvarlak masa konferansı i dağıldıktan sonra Londrada Bir- nasıl olsa istiklâl yahut vasi | 'nanya yuvarlak konferansı açıl- mıştır. Bu konferansa iştirak ! edenler arasında bir kadın, muh- telif hükümet mümessilleri vardır. Bunlardan biri Sir Hke'dir. Hsinav hükümdarı olan bu zat Kadın avukat Fransadan sonra (İngilterede de kadın avukatlar çoğalmağa başlamıştır. Resmimiz bunlar ara- ! sında çok temayüz eden mis Katherine (o Hendrick | isminde genç bir kadını gösteriyor. Mis Hendrick geçende mühim bir | cinayetin müdafaa vekilliğini yap- mış ve davayı kazanmıştır. Genç kadın avukat çok sevimli aynı zamanda büyük bir talâkate maliktir. imkân ol- | Rugby ve Oksfordda tahsil ettiği halde 1930 se vesinde pederinden tevasüs eylediği tahta oturduğu sırada yerlilerin âdet ve ayinlerine riayet etmeğe mecbur olmuştur. Bu asri terbiye görmüş hü- I kümdar tetevvüc etmezden evel Hayipow nehrinin üzerine bomba çubuklarından kurulmuş hamamda binlerce tebaasının zevcesinin ve Avrupalıların gözü önünde defa sudan geçerrk maddi ve manevi umum ©'nahlardan ve pisliklercen te nizlenmiştir !.. Gayet müvm olan bu taharet, hazır bulunan ruhaniler tarafın- dan şahitlerin huzurunda bir | | ! | 13 Kânunuevvel 1931 ISTANBUL HAYATI “Şişeyi çektim mi —— imahmurluğum açılırl,, İçi dışına dina çamurulu, eski perdesünün kemeri . arka- n kuyruk gibi sürünüyor. s, bağır açık, limon kabuğu tepesinde (okalan (melon meyhanede ( yanlışlıkla gibi şapkayı giydiği belli. Sarhoş mu, sarhoş, burnunun ucunu görmiyor. Saba- hın alaca karanlıgında dükkâların kepenklerine çarpa, çarpa Tak- s'me doğru ilerileyor. Kendisi de rereye gittiğinin farkında değil. Arada bir duvara yaslanarak kanlı gözlerini müşkülâtla açıp etrafa bakıyor, kekeliye kekeliye mırıl- danıyor: — Iskele bomboş, hâlâ vapur | gelmemiş, evde, düğüne davet- liyim dedim amma, yutarlar mı hiç?. Şu iskelenin kenarında bek- i leyeyim bari. Söylene, söylene yan sokaklar- dan birine saptı. Bir aralık yerde sürünen potin bağlarına ayağı dolaşti, bir apartımanın eşiği üze- rine büzülmüş uyumakta olan çocukların üzerlerine yuvarlandı. Küfrederek (oçocuklara (o bağır- i mağa başladı: kırk | vesikaya tahriren tesbit edilmiştir. | Smokinli cellât Almanyada bir katil nasıl idam edildi? Almanyada, idam hükümleri, vaziyetin fecaatile karışık bir | gülünçlükle yapılıyor. ! — Fetzner namında biri, bir adam | öldürmüş, ve zevcesinin sigorta bedelini alabilmesi için kendi büviyet cüzdanını maktulün cebi- ne yerleştirmişti. / Aradan bir müddet geçtikten sonra Fetzner yakalanarak muha- keme edilmiş ve idama mahküm olmuştur. Idam hükmü Bavyerada Ratisbonne şehri ohapishanesinir avlusunda infaz edilmiştir. “ Monsieurde Berlin ,, | yadedilen | | | cellat ile yamakları, smokin lerdir. Cumhuriyet müddeiumumisi arkasında işlemeli herminden ya- pilmış bir cüppe bulunduğu halde | Kiyotinin: yanına gelerek elinde | tuttuğu bir sopayı üç parçaya | kırmış ve sonra mahküma hitaben şu mutat sözleri söylemiştir: | — Mahüm! Yaşamak hakkını | kaybettiniz. Cellât vazifenizi ya- Ipınız. Cellât ile 2 yamağı, makkümu | yakalayarak ( getirilen O bıçağın | altına kafasını koymuşlar ve bir | saniyede kellesini uçurmuşlardır. ve beyaz eldiven giymiş | olduğu halde siyasetgâha gelmis- | i | | — İskelenin kenarına bu kadar yakın oturulur mu hiç. Bir de denize ( yuvarlanırsanız o aklınız başınıza gelir. (Bin müşkilâtla çamurların içinden kalktı, cebin- den bir avuç ufak para çıkarıp birer, birer saydı. Hay allah kahretsin, hepsi 60 kuruş kalmış, eve necevap vere- ceğiz bilmem. Sözde işe giriştik, ilk aylıkla bir az eğlenelim, dedik. Ne eğlendik yal. Otuz altı lira, yağ gibi erimiş gitmiş. Bu esnada kolkola girmiş, sendeliyerek gelen iki sokak ka- dınının aralarına girdi, derhal abpap oldular. — Kusura bakmayın - dedi - sizin bara da gelecektim amma vakit bulamadım. Kadınlar yılışık bir kahkaha attılar, ikisi iki koluna girdiler. — Ayol bizim bara geldin ya!. Beraber polka oynamadık mı?. — Ha, biraz aklıma geliyor, lâkin polka, molka derken bizim 36 kâğıt suyunu çekmiş, cepte 60 kuruş kalmış. Kadınlar, kendilerine mahsus bir lâübalilikle iki koluma 'asıldılar, — Hadi bize gazoz içir. Çok hararetimiz var. Kaşlarını çattı, geriye doğru asılarak, — Yooo - dedi - onu yapamam. Altmış kuruş para var. Çocuklara on paralık bir şey almadan ilk aylığı yedik. Üstelik bir de sar- hoş sarhoş eve gidilemez. Şimdi bir ellilik konyak alırım, vapurda onu çektim mi, hem ısınırım, hem de mahmurluğum açılır, on kuruş ta vapur parası, tamam alt- mış, sanki hesaplamış ta ayırmı- şım... Kadınlar illâ gazoz içireceksin, diye kollarından çekiyorlar çeki- yorlar, o, sarhoşluktan ayılmak icin bir şişe daha konyak almak istiyor. Etraflarına toplananlara hiç aldırış bile etmeden uzun münakaşadan sonra, nihayet uyuş- | tular, diye | Gene kol kola girerek yan sokaklardan birinde kayboldular. GER. Müsabakamız Hediyeli müsabakamızın a e sualini sorduk. Sualler dün bitti. 5 sualin cevaplarını, cevap varakasına yazın ve beşini birden kesip: 24 Kânunuevvele kadar Akşam spor müsabakası dairesine gönderiniz.