13 Kânunuevvel 1931 Gene damping Japon malları Mısırdan geliyor Son günlerde Japon ithalâtı gene çoğaldı Hükümet ( iktisadi ( tedbirler ittihaz ederken bizden mal almı- yan memleketlerden mal alma- mağa karar vermiştir. Japonlar bunu nazarı dikkate alarak türkiyede mallarını sat- mak için Iskenderiyedeki depo- larından mal getiriyorlar. Bu mal- lar gümrük kayıtlarında Mısırdan gelen eşya diye kabul edilmek- tedir. Bu şarait altında Japonlar biz- den bir şey almadıkları halde gene bize eskisi gibi mal sata- caklardır. Ticaret odası bu mesele hak- kında iktisat vekâletinin nazarı dikkatini celbetmiştir. Piyasada yaptığımız tahkikata göre, son günlerde Japon ithalâtı gene artmıştır. Bu artş Japon malla- rının fiatini düşürmüştür. Bun- dan bir iki hafta evvel Japon mallarının fiati yüzde 18 nisbe- tinde artmıştı. Şimdi bu nisbet yüzde ondan aşağı inmiştir. Hamburg piyasasında afyonlarımıza rağbet var Berlin Türk ticaret odası afyon piyasası hakkında alâkadar da- irelere bir rapor göndermiştir. Bu raporda Hamburg piyasasında Türk afyonlarına karşı yeniden rağbet başlamıştır. Türk afyonlari Rus ve Iran afyonlarından daha pahalıya satılmaktadır. Vapurculuk Eski gemilerin seferden meni isteniyor Dünya bubranı deniz nakliye işlerine çok tesir etmiştir. Geçende Kopenhağta (o beynelmilel (| bir nakliye konferansı toplanmış, bu mesele etrafında (omüzakeratta bulunmuştur. Konferans neticede navulların tekrar yükselmesi için tonajın azalmasına, yeni gemilerden bir kısmının (o bağlanmasına karar vermiştir. Nakliye buhranı bizde de var. Bizim vapurlarımız arasında da rekabet oluyor. Bu yüzden fiatler düşüyor. Ticaret odası deniz ticareti raportörü Ali Riza B. bu reka- bete mâni olmak için bizde de tonajın tahdidini ileri sürmektedir. Bu maksadı temin için çok gemilerin seferden menedilmesi isteniyor. Ihracat işi Geçen hafta Istanbuldan neler ihraç edildi? Geçen hafta içinde Istanbul limanından obariç memleketlere 830 ton aşya, 380 ton buğday ihraç edilmiştir. Bir hafta evvel 180 ton buğday ihraç edilmiştir. Ceviz ihracatı da artıyor. Ge- çen hafta 231 sandık ceviz sev- kedilmiştir. Bir hafta evvelki ibra- cat miktarı 134 sandıktı. Deri ihracatında da hafif bir yükseliş var. Geçen hafta ihracat 82 tondu. Bir bafta evel ise 36 ton ihraç edilmiştir. Afyon ihraca- atında bir fark yoktur. Geçen hatfta 30 sandık, bir evvelki hafta 39 sandık sevkıyat olmuştur. Elde 2340 sandık istok mal vardı. Geçen seneki istok 1726 sandıktı. Ahmet Musa efendinin katili idama mahküm oldu Zaro ağa ile beraber Ameri- kaya ve İngiltereye giden ve Irlandada öldürülen Ahmet Musa efendinin katili Edvard Kolistin Ingiliz Oo mehkemesi O tarafından idama mahküm edildigi burada bulunan pederi Musa efendiye telgrafla bildirilmiştir. Yunan - Bulgar İki hükümet arasında müzakere başlıyor Atina 10 (Hususi) — Bulgaris- tan başvekili M. Muşanof Ankara- da bulunduğu sırada Tevfik Rüştü bey, aralarındaki muallâk mesele- leri hal ve fasletmek için Bulga- ristan ile Yunanistan arasında müzakerata girişilmesi arzusunu izhar etmiştir. Bunun üzerine Bulgar başvekili Ankara Yunan sefirile mülâkatta bulunmuş ve iki hükümet arasında daha umumi bir itilâf akti için müzakerata girişilmesi karargir olmuştur. Yunan sefiri Atinadan almış olduğu talimat mucibince Yunanistanın Bulgaristan ile mü- zakerata girişmeğe amade bulun- duğunu ve bunun için Bulgar murahhaslarının Atinaya muvasa- latına intizar ettiğini Bulgar Baş- vekiline temin etmiştir. Mançuride harp Cemiyeti Akvam bir tetkik heyeti gönderecek Londra 1l — Mançurinde bir kaç gün süren bir sükün devre- sinden sonra yeniden mühim as- keri hareketler oluyor. Japonlar ileri hareketi için istikşaf yap- makta, Japon tayyareleri her gün uçarak bombalar atmaktadır. Cinliler arasındaki galeyan da şiddetleniyor. Her tarafta Çinli talebe büyük nümayişler yapmış- lardır. Bilhassa Şanghayda Ja- ponya aleyhinde yapılan nümayiş» ler çok şiddetli olmuştur. Cemiyeti Akvam meclisi uzun müzakerelerden sonra nihayet Mançuriye bir tetkik heyeti gön- dermeğe karar vermiştir. Heyet vaziyeti tetkik ederek harp ihti- mallerinin önünü alacaktır. Japon kabinesi istifa etti Tokio li ( A.A. ) — Kabine istifa etmiştir. Hükümette hasıl olan bu buhran, diplomasi vazi- yetten ziyade bilhassa mali ve iktisadi sebeplerle tacil edilmiş gibi görünmektedir. Çine karşı ittihaz edilen siyasetin tebeddülü ibtimali yoktur. Takma sakal doktorun muhakemesi Viyana 9 — (Vatan muhafızları) namındaki nimresmi askeri teşki- latın geçen teşrinisanide yapmak istediği hükümet darbasını idare edenlerden olup Baviyradan avde- tinde derdest edilen doktor Pfri- mer'in muhakemesine bir iki güne kadar başlanacaktır. Doktor yü- zündeki çirkin lekelerden dolayı bir takım sakal taşımaktadır. Bu sakalı muhakeme esnasında da muhafaza etmesine müddeiumumi tarafından müsaade edilmiştir. | | ———— Romanya sarayında Prens Nikola iki ay hapsedilecek Mahkeme izdivaç kararını hükümsüz addetti Viyana 11 ( Hususi) — Bir avukatın muallakası madam Dimit- resko ile evlenen Romanya kralı Karolun biraderi prens Nikola evvelce reis bulunduğu şurayi askeri tarafından iki ay evinde hapse mahküm edilmiştir. Şurayi askeri bu kararını, prensin amir- lerinin müsaade ve muvafakatını almaksızın evlenmiş olmasına istinat ettirmiştir. Prens bu iki aylık hapis cezasını Oraizada geçi- reçektir. Bükreş 8 ( Hususi ) — İlpov mahkemesi prens Nikolanın ma- dam Dimitresko ile izdivaci hak- kında kararını vermiştir. Mahkeme 1926 senesinde, kral ailesi için tanzim edilmiş olan nizamname ahkâmına istinaden bu izdivacı hükümsüz ilân eyle- miştir. Filhakika bu nizamname mucibince kral hanedanı mensup- larının evlendikleri zaman kralın muvafakatini almaları şart olduğu gibi adliye nazırının da evlenme memuru vazifesini görmesi icap eder. Gazeteler, omahkmenin bu kararından bahsederken, ilânen tebligat yapıldığı zaman prens ile refikasının kanuni ikamet- gâhlarında bulunmadıklarını ve kendileri de davada hazır bu- lunamadıkları o cihetle, hükmün kanunsuz olduğunu yazıyorlar. Prens Nikola bugün Bükreşe dönüyor. Kral ile mülâkatta bulu- nacaklar. Silâh kaçıranlar Irlandada bir çok kimseler mahküm oldu Dublin 9 — Gayri kanuni as- keri bir teşkilât vücuda getirmeğe çalışmak ve bu maksatla silah ve mühimmat (toplamak töhmetile Georkes ve Charles namında iki kardeş hapis cezasına mahküm edilmişlerdir. Birincisine beş, ikincisine üç sene verilmiştir. Bunlar şuradan buradan tedarik ettikleri silâları Dublinden bir kaç mil uzakta bir mağarada gizle- yorlardı. Mağaranın kapısı çalılıkla örtülü olduğundan burasını. hariç- ten ek mümkün olmayordu. Çalılığın arkasında da ayrıca bir demir kapı vardrı. Bu kapı o suretle yapılmıştı ki yabancı bir elin ona dokunması bütün depoyu uçurmak için kâfi idi. Mağaraya girebilmek için kapıdaki gizli tertibatı kaldırmak lâzımdı. Bunu, kapıda bazı tehlikeli marifetler olduğunu anlayan bir mütehassıs yapmıştır. Pipo saplanmış! Hançeresinde pipo bulunan adam! Steckholm, 9 — Iki seneden | beri hançeresinden rahatsız olan ve bu rahatsızlığı adi taharrüşe atfedilee gencin dün yepılan rontken muayenesinde istirabının sebebi meydana çıkarılmıştır. Bu genç iki sene evvel bir otoınobil kazası geçirmiş ve bu kaza esna- | sında ağzındaki pipo kırılarak parçaları gırtlağına saplanmış. Genç ıstırapı pipo parçasının bulunduğu nahiyeden daha aşa- ğıda his ediyor ve rontken mu- ayeneleri bundan dolayı illeti meydana çıkaramayormuş. İşte hasta dün bir daha muayene edilirken bunun farkına varılmış ve derhal ameliyat yapılarak pipo parçası çıkarılmıştır. LEAVE ZE EYE | ——— AAKŞAM''ın tetrikası: No 63 Sahife 5 13 Kânunuevvel 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roman — Vallahi ( aşkolsun!... Kim olacak bizim paşa; saçlı, sakallı, damat, torun sahibi adam! Hoca hanimin işi işti. Keyfine payan yoktu. Ben neyi bilmem? manasına, bir gözünü kırparak, ellerile (göstere göstere tarif ediyordu: — Öyleya sırmalar, mırmalar içinde, giyimli kuşamlı, şanlı şöh- retli bir erkek, Sebebi ziyaretin iki kahramanı yakasından yakalanmış demekti Biri paşa; şüphesi, cephesi yok. Ötekinin de bir genç kadın her halde bir çerkes cariye oldu- ğu, kör kör, parmağım gözüne gibi meydanda. Bu kadar malümat hoca hanım için kâfi ve vafidi. Içi ferahladı; kolları sıvadı; çeneye girişti. Öyle bir anlatıyordu ki hep ağzına bakıyorlar, (heyecandan yerlerinden kalkıp kalkıp oturu- yorlardı. Hoca hanımın teşhisi şu şekil- de idi: Paşa kadına vurgun, derdinden seyyah. Kadın çirkin taze değil amma içi çıfıt çarşısı. Yüze gü- lüyor, paraları çekiyor; sevgilisi var, hep ona yediriyor. Hattâ sevgilisini gizliden gizliye bulun- duğu yere bile alıyor. Kadının derdi günü kendine nikâh ettir- mek nikâh ettirince, genç, güzel değil mi, işvelenecek, cilvelene- cek; malı mülkü üstüne ettirecek. Arkası malüm; tekmeyi vuracak, boşanacak. Bak hayasız, fend- baza. Boşanmak yolunada agâlı. Tü rezil! utanmaz, arlanmaz! Işte bu maksatla büyüye dayan- mış; ayağına öşenmeyip hoca İ hoca dolaşmış, avuç dolusu para saçmış; nihayet karakaşlı, kara gözlü bir hanım önüne düşmüş, deniz aşırı bir yerde bir hocaya | götürmüş. Evvelâ hoca kendini ağır satmış nazlanmış; kadının kese- sinin dolu olduğunu anlayınca yumuşamış; 30 altına razı olmuş. Başlamış büyüye. Kaç büyüyü art arda dizmiş bilseniz. Hatsiz hesapsız. İlk maksat bu zavallı hatunu altetmek, ondan sonra Paşayı avucunun içine almak. Hele birkaç gün evvel yapılan o menhus, iblis büyüsü yok mu, insanlara değil akreplere, bay- kuşlara, ajderhalara bile tesir edermiş, O büyüye uğrayan, hafta geçmeden, taş ölçerim, yumurcaklar çıkarır, hüttalar gibi şişermiş. Kapının dışındakilerin şamatası artmıştı. Boyuna kütküt kapıyı vuruyorlar, Ayol içeride mıhlan- dınız mı? diye bağırıyorlardı. Hoca hanım artık lâfı kesmeğe mecbur kalmıştı. — Benim lâfım dobra dobradır diye başladı; allem etmek, kallem etmek âdetim olsaydı kapımın önü panayır yerine dönmezdi; Beykozlardan , Sarıyerlerden , Çamlıcalardan, Kartallardan ko- şup gelmezlerdi. Ben yorgunluğu, argınlığı üstüme aliyorum. Dedi- gimi, istediklerimi yapacaksınız, ötesine ( karışmayacaksınız işi bana bırakkın. Orasını da peşin söyliyeyim : Masrafı var, daveti var, eziyeti var. Hepisi kabulü- nüzse ne âlâ; yok değilse, onada sözüm yok; yine var olunuz güle güle gidiniz! Bu sözlere karşı ne denirdi? Yine hep bir ağızdan derhal, “kabulümüzdür!,, çevabını verdiler. Müellifi: Sermet Muhtar Bunun üzerine hoca hanım aya- ğa kalktı. Iyi saatte olsunlar davet için beneksiz bir kara ta- vukla paşanın bir kat çamaşırı ve davet masrafı olarak üç lira ge- tirilmesini tembih ettikten sonra hanım efendiye dönerek dedi ki — Hiç üzülme gözüm. O soy- suz karıya köprü üstünde avuç açtırmazsam, erkeğine ayağının altını öptürmezsem bana da aynalı hoca demesinler! Birer birer hoca hanımın elini öptükten ve avucunun arasına üç sarı lira sıkıştırdıktan sonra ertesi gün beneksiz tavukla çamaşır bohçasinı getirmek üzere odadan çıktılar, konağa döndüler. * Lİ “ Hanım efendi, iki kafadarile sık sık, Etyemezi boylıya dursun, paşanın hali gün geçtikçe ber batlaşıyordu. Tahir mollanın evindeki vaka olalı on gün geçmişti. Paşa on gün içinde sanki on yaştan fazla ibtiyarlamış, adam akıllı çökmüştü. Tahir mollanın evi tahliye edi- lerek Beşiktaş tarafında başka bir ev tutulmuştu. Çeşmicellât bu evde bir gün bile durmamağa azmücezmetmiş iken Şehrinin bin türlü kurnaz- lıklarına kanarak oyalanıyor, hâlâ Cemalden haber bekliyordu. Şehri, güya Cemalin eniştesine gidip görüşmüş, yerini öğrenmiş, gelip ballandıra ballandıra müjdeyi vermiş, sonra cebinden bir kâğıt çıkararak adresi okumuştu: Adapazarında, Hacıyusuf mahal lesinde (41) numaralı hanede Cemal bey. Havadis olarak da neler uydur- mamıştı. Cemalin Düzceyi büsbütün terk- edip Adapazarına yerleştiği, Şükrü efendi namında bir arkadaşile patates ektirip biçtirdikleri ve ticaret ( ettikleri , (delikanlının eski cahilliklerinden vaz geçtiği, gece, yündüz Saniye diye sayık- ladığı, hatta yeisten kaç kere intihara teşebbüs ettiği... Şehriye lâf mı yoktu? Şehri bir akşam bu haberi ge tiriyor, ertesi akşam cebinden bir zarf kâğıt çıkarıp bokkayı, kalemi önüne alıyor, (Nuru aynım Ce- malciğimi) serlevhası ve (Merhum ve mağfur pederinizle meyanedeki hukuku kadimeye istinaden... | mukaddimesile bir mektup karalı- yarak altına (Amcan: Şebri| im- zasıni atiyor, cevap geliyor, geldil teranesile dört beş gün geçiriyor, arkadan cevapsız kaldığına hid- detlenmiş gibi, yeni bir mektup doldurarak ve kenarına Saniye imzasile bir satır da ilâve ettirerek: — Daha kızarsam vallahi Ada- pazarına kadar giderim, o külha- niyi kulağından yakalarım! Di- yordu. Işte zavallı Çeşmicellât, her akşam bu mavallerin birini dinle- yor, inanıp kalıyor, Şehrinin gözünün içine bakıyordu. (Devam edecek) iki yankesici tutuldu Beyoğlu polis merkezi Şükrü ve Salih isimlerinde iki kişiyi tevkif etmiştir. Bunlar muhtelif yankesicilik cürümlerinden maz- nundurlar. Bu iki maznun Beyoğlu sulh ceza mahkemesine teslim edilmiş- lerdir. Mabkeme her ikisini, tevkif kararı vererek müzekkere ile adliyeye göndermiştir.