12 Haziran 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

12 Haziran 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EĞ Filmler Bir mevsim böyle geçti "ürk sineması, bir mevsimi daha ar- kada bıraktı. Bu arkada bırakılan göstermemektedir. Çünkü, türk sine- ması 1950 den bu yana yanızca teknik ilerleme kaydetmiştir. Bu teknik İler- lemenin yanısıra zorunlu olan “öz” unutulmuş, yıllar yılı “milli bir türk sineması” için gerekli olan herhangi bir atılışa ne yapımcılarda,,ne de Se- naryocularla rejisörlerde rastlanmış- tır, Aradaki ferdi çıkışlar da, arkası getirilmediğinden, yarım bir başarıya olsun ulaşamamıştır Bugün için türk sinemasında fki büyük kuvvet hakimiyetini devam et- meci, işletmecinin hemen ardından da “star sistemi” gelmektedir, e İşletme- ciler, yapımcılara okendi isteklerine uygun filmleri büyük bir rahatlıkla kabul ettirmekte, yine bu “istek film- lerinde mutlaka “star sistemi"nin 0- yuncularını da (o oynattırmaktadırlar Bu yüzden geçen yıl ile başlayan yük- sek maliyetli filmler bu yıl da devara etmiş ve yapımcılarla işletmeciler yan- lış hesaplarını tâ Bağdatlara kadar götürdükten sonra geri döndürmüşler- dir. İşletmeci baskısıyla ayakta tutu- lan “star sisteminin oyuncuları, 1963-61 sinema mevsiminde (“altın çağ"larını yaşamışlardır ama, bu a!- tin çağ yeni 1964-65 sinema mevsimin- de de devam edecek midir? İşin orası, şimdiden bellidir. Mümkün olduğu ka- buyruk çalışma yolunu seçmişlerdir. Artık 60 bin liralar, bir mevsim içinde onbeş filmde birden oynamalar geç- mişe karışmıştır Yapımcılar yeni, fa- kat ucuz oyuncular peşindedirler. Star sistemine karşı ilk bayrak açış, Erman-Saner Filmden gelmiştir. Mev- sim sonunda külâhlarını önlerine kö- yup kesin hesaba oturan şirket sorum- luları, star sistemi oyuncularıyla film yapmaktan vazgeçmişlerdir. Türk sine- ma pazarında son beş yıldır bir çeşit önder şirket durumunda olan Erman- Sanercilerin bu yeni davranışı, ardın- dan yürümeyi bir gelenek haline ge- tirmiş olan ortanca ve kücük şirket- lerce benimsenivermiştir. Çünkü işle- rine Öyle gelmektedir ve uçurumdan kendilerini kurtaracak tek yol da bu- dur AKİS/37 NEM A Geride kalanlar Ml yılında sinema mevsiminde - moda, boşlangıçta bütünüyle belir- lenmediğinden - daha çok, bir kari- şıklık hüküm sürmüştür oOHer yerli film şirketinin listesinde her türden filme rastlanmıştır: avantürler, kome- diler, çocuk filmleri, melodramlar, v.s, Bu karışıklık, seyirciyi de etkile- miştir. Seyirciyi etkileyen sebeplerin başında, asıl “star sisteminin oyun- cuları gelmektedir, Seyirci, film tür- leri değişik olmasına rağmeri, oyuncu- larının hep ayni kişiler olması dola- yısıyla da yerli filmlerimize karşı hir bıkkınlık duymaya başlamıştır. Bün- ların ötesinde çevrilen yüzelliye yakın kadar uğraşabilmekte, ne de bunları sinemaya akta"ışta herhangi bir çaba gösterebilmektedirler. Buna kalkışsa- lâr bile, gerçekte imkân yoktur, O yüz- den herşey bir oldu bittiye getirilmek- tedir, Sinemanın gereklerini senar- yocusundan Oo yapımcısına kadar hiç kimse düşünmemektedir. MR dü- şünmek demek para ve zaman demek- tir ve buna yönelindiğinde ie film, astronomik rakamlara malolmaktadır, Geride bıraktığımız mevsim boyun- ca, samimi olarak iyiniyet gösterisine kalkışmış herhangi bir türk filmine rastlanmamasının tek sebebi burada- dır. Senaryocusu, yapımcısı, rejisörü, oyuncusu ve teknikerleri, aldıkları bir filmi mümkün ulduğu kadar çabuk el- den çikarmak ve hemencecik başka yenisine Obaşlamak amacındadırlar. Yani bütün filmlerimiz, üzerinde du- rulmadan ,İşlenmeden, gereği yapıl- Ayhan Işık ve Semra Sar : “Kırık Anahtar”da Kellim kellim lâ yen fa! türk filminin senaryo yazarları da an- cak dört, ya da beş kişi olduklarından, konuşmalardan tutunuz da olaylar di- zisine varıncaya kadar filmlerimizde herşey birbirine esen Bir filmi mümkün olduğu kadar ucuza çıkarmak çok az sayıda çalışma gücüne bağlı olduğundan, yapımcılar bu konuda en hünerli saydıkları kişi- lere filmlerini çevirtmişler, oo böylece eldeki yüzelli türk filmi de beş-on re- jisör arasında kolaylıkla bölüştürülü- Vermiştir. Normal olarak bir filmin çalışmasını o -çekiminden dublajının sonuna kadar - virmi, yirmibeş güne sığdıran bu gerçekten sihirbaz tipi re- jisörlerimiz yine çok normal olarak ne ellerine verilen senaryolarla (gereği madan çarçabuk kotarılıp pişirilmek- tedir. Bir filmi değerlendirme gü- cüne sahip tek yetkili, seyircimiz İse, bu gücünün henüz farkında değildir ve Anadoluda en ucuz eğlence araci sinema oldukça - seyirciyi uyandırâcak yayınların yokluğu, günlük gâzeteler- en uyarıcı tenkitlerin yavaş yavaş uzaklaşması, yerli lol yanlış uy- gulanan vergilendirm cabası ta- bii - bu hep böyle, e yu sürüp gidecektir de... Iki kuşak arası eçen mevsim, türk sinemasında he- men hemen her üç kuşak da -eski kuşak, orta kuşak ve yeni kuşak - film yapma imkânına sahip olmuştur de- nilebilir, Eski kuşaktan Faruk Kenç,

Bu sayıdan diğer sayfalar: