EĞ Filmler Bir mevsim böyle geçti "ürk sineması, bir mevsimi daha ar- kada bıraktı. Bu arkada bırakılan göstermemektedir. Çünkü, türk sine- ması 1950 den bu yana yanızca teknik ilerleme kaydetmiştir. Bu teknik İler- lemenin yanısıra zorunlu olan “öz” unutulmuş, yıllar yılı “milli bir türk sineması” için gerekli olan herhangi bir atılışa ne yapımcılarda,,ne de Se- naryocularla rejisörlerde rastlanmış- tır, Aradaki ferdi çıkışlar da, arkası getirilmediğinden, yarım bir başarıya olsun ulaşamamıştır Bugün için türk sinemasında fki büyük kuvvet hakimiyetini devam et- meci, işletmecinin hemen ardından da “star sistemi” gelmektedir, e İşletme- ciler, yapımcılara okendi isteklerine uygun filmleri büyük bir rahatlıkla kabul ettirmekte, yine bu “istek film- lerinde mutlaka “star sistemi"nin 0- yuncularını da (o oynattırmaktadırlar Bu yüzden geçen yıl ile başlayan yük- sek maliyetli filmler bu yıl da devara etmiş ve yapımcılarla işletmeciler yan- lış hesaplarını tâ Bağdatlara kadar götürdükten sonra geri döndürmüşler- dir. İşletmeci baskısıyla ayakta tutu- lan “star sisteminin oyuncuları, 1963-61 sinema mevsiminde (“altın çağ"larını yaşamışlardır ama, bu a!- tin çağ yeni 1964-65 sinema mevsimin- de de devam edecek midir? İşin orası, şimdiden bellidir. Mümkün olduğu ka- buyruk çalışma yolunu seçmişlerdir. Artık 60 bin liralar, bir mevsim içinde onbeş filmde birden oynamalar geç- mişe karışmıştır Yapımcılar yeni, fa- kat ucuz oyuncular peşindedirler. Star sistemine karşı ilk bayrak açış, Erman-Saner Filmden gelmiştir. Mev- sim sonunda külâhlarını önlerine kö- yup kesin hesaba oturan şirket sorum- luları, star sistemi oyuncularıyla film yapmaktan vazgeçmişlerdir. Türk sine- ma pazarında son beş yıldır bir çeşit önder şirket durumunda olan Erman- Sanercilerin bu yeni davranışı, ardın- dan yürümeyi bir gelenek haline ge- tirmiş olan ortanca ve kücük şirket- lerce benimsenivermiştir. Çünkü işle- rine Öyle gelmektedir ve uçurumdan kendilerini kurtaracak tek yol da bu- dur AKİS/37 NEM A Geride kalanlar Ml yılında sinema mevsiminde - moda, boşlangıçta bütünüyle belir- lenmediğinden - daha çok, bir kari- şıklık hüküm sürmüştür oOHer yerli film şirketinin listesinde her türden filme rastlanmıştır: avantürler, kome- diler, çocuk filmleri, melodramlar, v.s, Bu karışıklık, seyirciyi de etkile- miştir. Seyirciyi etkileyen sebeplerin başında, asıl “star sisteminin oyun- cuları gelmektedir, Seyirci, film tür- leri değişik olmasına rağmeri, oyuncu- larının hep ayni kişiler olması dola- yısıyla da yerli filmlerimize karşı hir bıkkınlık duymaya başlamıştır. Bün- ların ötesinde çevrilen yüzelliye yakın kadar uğraşabilmekte, ne de bunları sinemaya akta"ışta herhangi bir çaba gösterebilmektedirler. Buna kalkışsa- lâr bile, gerçekte imkân yoktur, O yüz- den herşey bir oldu bittiye getirilmek- tedir, Sinemanın gereklerini senar- yocusundan Oo yapımcısına kadar hiç kimse düşünmemektedir. MR dü- şünmek demek para ve zaman demek- tir ve buna yönelindiğinde ie film, astronomik rakamlara malolmaktadır, Geride bıraktığımız mevsim boyun- ca, samimi olarak iyiniyet gösterisine kalkışmış herhangi bir türk filmine rastlanmamasının tek sebebi burada- dır. Senaryocusu, yapımcısı, rejisörü, oyuncusu ve teknikerleri, aldıkları bir filmi mümkün ulduğu kadar çabuk el- den çikarmak ve hemencecik başka yenisine Obaşlamak amacındadırlar. Yani bütün filmlerimiz, üzerinde du- rulmadan ,İşlenmeden, gereği yapıl- Ayhan Işık ve Semra Sar : “Kırık Anahtar”da Kellim kellim lâ yen fa! türk filminin senaryo yazarları da an- cak dört, ya da beş kişi olduklarından, konuşmalardan tutunuz da olaylar di- zisine varıncaya kadar filmlerimizde herşey birbirine esen Bir filmi mümkün olduğu kadar ucuza çıkarmak çok az sayıda çalışma gücüne bağlı olduğundan, yapımcılar bu konuda en hünerli saydıkları kişi- lere filmlerini çevirtmişler, oo böylece eldeki yüzelli türk filmi de beş-on re- jisör arasında kolaylıkla bölüştürülü- Vermiştir. Normal olarak bir filmin çalışmasını o -çekiminden dublajının sonuna kadar - virmi, yirmibeş güne sığdıran bu gerçekten sihirbaz tipi re- jisörlerimiz yine çok normal olarak ne ellerine verilen senaryolarla (gereği madan çarçabuk kotarılıp pişirilmek- tedir. Bir filmi değerlendirme gü- cüne sahip tek yetkili, seyircimiz İse, bu gücünün henüz farkında değildir ve Anadoluda en ucuz eğlence araci sinema oldukça - seyirciyi uyandırâcak yayınların yokluğu, günlük gâzeteler- en uyarıcı tenkitlerin yavaş yavaş uzaklaşması, yerli lol yanlış uy- gulanan vergilendirm cabası ta- bii - bu hep böyle, e yu sürüp gidecektir de... Iki kuşak arası eçen mevsim, türk sinemasında he- men hemen her üç kuşak da -eski kuşak, orta kuşak ve yeni kuşak - film yapma imkânına sahip olmuştur de- nilebilir, Eski kuşaktan Faruk Kenç,