Karagöz Ali, Sultan Azizin Bon devir baş pehlivanlarının en ilerilerindendir. Sultan Azi- zin baş pehlivanlarından idi. Karagöz lâkabını ona Sultan | Aziz vermişti. Sultan Aziz, o- | nun bir gün güreşini seyretti. | Makarnacı ile güreşmişlerdi. Makarnacı, beş saat güreştiği | halde bir türlü Karagözü mey- dandan çıkaramamıştı. — Huzur | | güreşi yapıyorlardı. Makarnacı, yüz kırk okkalık gövdesile yetmiş, yetmiş — beş okkalık Karagözü bir türlü ça- Hümına getirip yenememişti. Yı lan gibi olan bu pehlivan tam| beş buçuk saat sular kararında | ya kadar Makarnacı Hüseyine | | Bem dayanmış ve hem de onü Tüşkül vaziyetlere — düşürmüş- tü. Hattâ, az kalsın da yene - cekti. , İşte, bu, güreşten sonra Sul- İ tan Aziz, Aliyi yanına çağıra- rak ve sırtını okşadıktan sonra: — Ali, senin lâkabını Kara- göz koydum.. — Dedi. Bundan sonra, Ali, Karagöz “Ali diye anıldı. Kara kaştı, ka- ra gözlü bir adamdı. “Yağlanmalar - bitmişti. Eşler tutulacaktı. Deli, Hafızın gözü — bir gömlek aşağı bulduğu için ona eş verebilecekti. Çünkü bu sudetle güreşi denk düşil ve başa kalacakları daha ko- laylıkla seçmek mümkün ola - caktı. Cazgırın Deli Hafızı bir göm lek aşağı alması tabil idi. Çün- kü Deli Hafız Yürük Aliye ev- velce mağlüptu. Eşler tutuldu. Deli Hafiz, Yürük Ailye düştü. Zaten, Ha- fiz da böyle istiyordu. İlk hızla Yürükle tutuşmak kendisi için de bir avantajdı. Küçük Ybrahim, — şaşkın bir halde idi. Fakat ustasına karşı —duruşu, hal ve etvarı küçük rahimi korkutuyordu. İbrahim, İğüçük olmakla beraber Alide anı sarpça görüyordu. Aliyi okkasız ve hafif görmekle be- raber her nedense İbrahimin yumgmıe bir sızı hâsıl olmuş- Mm kendi köylülerinin »yanında büzülmüş olduğu halde oturmuştu. Gözlerini meydana dikmişti. Ustası güzel baş — pehlivan peşrevi yapıyordu. — İbrahim, | Yürük Alinin peşrevine de göz| atmıştı. Ali bir ceplân çevikliğile bir 'yandan bir yana sıçrayıp döne- Tek öyle güzel ve tetik pesrev yapıyordu ki, insanın onu tak- dir etmemesi imkânı yoktu. Küçük İbrahim de Yürük Ali- nin peşrevini - takdir etmekte| gecikmedi. O anda yüreğine bir ağrı girdiğini hissetti. Ken- di kendine düşünüyordu — Bu herif pehlivan!.. — Allah vere de bu sefer de| mstayı yenmese!.. İbrahim yanında — bulunan| usta ve ihtiyar pehlivanlar - dan Razgradlı Mustafaya dö- nerek: z — VUsta, bu Ali Yaman bir| #eye benziyor.. Diyince, Mustafa: — A be küçük neden anla- gin? — alımından... — Yalmız çalımından mı?. — Usta, tetik ve güzel çır- piniyor. — A be kızan! oğlu pehlivandır.. — Okkası az değil mi?.. Deyince, gülerik O pehlivan Ali gibi olacaksın | Ali tehlikelidi | — Ah. Ben onun yarısi ka- dar olsam ne isterim usta', — Olacaksın be?.. Senin ça lımın da ona benziyor.. — Amma yaptın usta?. — İnşallah kalırsam seni öyle göreceğim... — Usta, ben de söyle mey-| danda güreşeceğim ha!.. | — Muhakkak.. Sen iyi bir pehliyan olacaksın?, — Ne kadar sonra?. — Eh! Sekiz on sene ister İb- | ram!.. * — Çok be usta!.. | — Oğlum. İnsan yirmi beşin- den sonra pehlivan olur.. Dur | bakalım... — Usta, benim usta ne ya- pacak dersin bugün?.. — Orasını Allah bilir. Fakat J — Küçük sen nasıl görüyor- sun bakaliım?, * y wş ae a — Hiç!.. aK KN — Hiç deme! Düşündüğünü söyle!. — Ne söyliyeyim usta?.. — Kimse yok burada.. Ben de kimseye söylemem. - Söyle bakalım nasıl görüyorsun? — İyice- tutuşsunlar ondan sonra söylerim usta!.. — Aferin sana!.. Bir kere tutşsunlar bakalım ha!.. — Evet!. Fakat sen nasıl gö- rüyorsun usta?, — Benim kanaatim, Deli Ha- fiz Yürük Aliyi meydandan çı- karamaz.. T — Ne diyorsun usta?.. L — Öyle... Meğer ki, müdafaa göreşi yapıp güreş berabere w 1 AÇAi od 9 İki pehlivan kapışmıştı. Deli Hafız, çok canlı ve hamleli gü- reşiyordu. Yürük, Deli Hafızin birkaç hamlesini kolaylıkla defetmek- le beraber müukabil - oyunlarla da bozdu. Oyunun beşinci dakikasında Yürük Alinin hasmını toparla- yıp sürdüğü görüldü. Ve bir an içinde derleyip toparlayıp hasmını bir hamam bolçası gi- bi altına aldı. Yürük, Hafızı çok kolaylıkla düşmez yerden bir ot kopara : rak dişleri arasına sıkıştırdı. Hiddetlendiği âşikârdı. Fena halde kızmıştı. Yürüğü — yine fazla göl Nasıl olup ba- rınamamıştı karşısında?. Yürük hasmını altına alır almaz iç kazık şiraze alarak askıya çekmeğe başladı. Hafız, hasmının bu. tehlikeli oyunundan kurtulmak için der- hal harekete geçti. Şirazeyi sök tü. Fakat Alinin bir oli iç ka- zıkta idi. Ali tekrar şirazeyi doldurdu. Hafız yine girazeyi söktü. Bu suretle mücadele müthişleşti. Nihayet, Hafız kazığı da bu- dayarak tehlikeden tamamen kurtuldu. Fakat Ali bırakmadı bu sefer de hasmını sarmala - dı. Kol kapıp bastı | Bu hareketler biribirini. te- kip ediyordu. Ali Hafızı kolay - lıkla ters döndürmeğe çalışı - yordu. Mavi sathında fıkırdaşan su- gazez HİKÂYE UFKUMUN YILDIZ! Yazan: damlalarını bir anda köpükten dalğalar yapıveren Kara Deni- zin kustuğu sert rüzgürların taşını toprağını savurduğu ev çatlak sırıtkan duruşu, renği ile evden ziyade kocaman bir iske- | lete benzer. Hergeleci Ibrahım Yazan: Sami Karayel | bir ters girtlak manevra | altından kalkamı; Bütün bir kış yapılan tamira- | ta rağmen ne damlası kesilebil W miş, ne de küflü kiremitlerinin fırtına önünde katlanmasının önüne geçilebilmişti... Hafif rüzgârın sıtmalılar gi- bi titrettiği ev poyrazın kolla - rında bir Kış uzunluğunca be - gik gibi sallandı; durdu.. Bile bile tabiatın işkencesine katlandım. Bu evden, bu so - kaktan uzaklaşamazdım. Çün - ü bu sokak bu ev sevdiğim kı- zan yolunun üstünde bulunuyor- du, Kışm karlı, yağmurlu giinle- | kol baskisile 15m Deli Hafız, rak doğruldu. kolunu kurtara- Ters dönüp bir| kalkmak | âkih, az kalsın Alinin| ile a-| çık düşüp yeniliyordu. | Alttaki mücadele şok sürdü. Deli Hafız bir türlü hasmının | ordu. Üste de| rçok tehlikeler atlatmıştı. — | ük İbrahim gözlerini mey a dikmiş ustasının halini yrediyordu, Ustası hiçbir. o- yunu eksik yapmıyordu. Pakat Alinin tutuşları, mukabil hare- ketleri daha kuvvetli ve atikti. Nihayet bir alay mücadele - den sonra her nasılsa bir tek paça kapışile Deli Hafız döğ- rulabildi. | İki pehlivan ayakta ense en- seye gelmişlerdi. Fakat, Hafı -| zan üzüldüğü ve ezildiği mu - hakkaktı. İlk güreşe girdiği gi- bi hamlesi yoktu. Biraz çekin- genlik vardı halinde... Sebebi de ilk hamlede Yü- rük Ali, Hafıza daha baskın gelmişti. Hafız vaziyetin — vahametini anlayınca hamlelerini geri aldı. Güreşi müdafaaya dökmeğe ka- rat verdi. Başka da çare yok- tu. Küçük İbrahimin heyecan - dan kalbi dişari - firlıyacaktı. Ustasının hali berbattı. Elinden gelse meydana çıkıp Yürük A- liyi kendisi tutacaktı. O derece hırslanmıştı. Küçük İbrahimin - bu halii gören, ve Deli Hafızan tutumu- nü da bir usta gözile seyreden Mustafa — pehlivan İbrahime dönerek: — İbrâm ne oluyorsun öyle?. — Hiç usta! — Hele, heli de dıınmıyorsun?:/. ai istedi, Olduğun yer- UAŞ F Bengini uçmuş be? ÇS 0 . Ustanın halini gördün w Kot e ler | « y . — A be kızan! Dilin mi tu- tuldu söylesene be?.. ah — Ne söyliyeyim usta?. * “ — Hani tutuştuktan sonra söyliyecektin?. — yt A — Ortada işte!, — Evet ortada amma, nasıl| görüyorsun ?. — Vallah usta, Ali bugün da- ha Üstün güreşiyor.. — Aferin sana İbram usta be?.. Hd — Avaba neden usta?, » * — Hafız, idmanı fazla ka- gçırmış.. — Amma yaptın usta?.. Faz- la idman yapmak zarar mı?. | — Elbette kizan be!, Fazla yemek de zarardır be!.. — Fazla idmandan mı bu şimdi?. — Öyle... Kesiklik geldi Ha | fıza!.. S | — Çok fena!. V b — Yenecek Ali onu.. — Sus usta be!. | — Ulan sen nasıl görüyor -! suün?. | — Ben de fena görüyorum.. (Arkası var) | | ri sıkintılı geceleri bitmek, s0- kakların yol vermeyen çamürla- rı bir türlü kurumak bilemedi. İlkbahar hangi diyardasın? Güneş hanği dağların ardında- sın!.. Elinde bir Okul çantası; ben daireye giderken o Okula gi- der. Ben çalışırken © Okuldan dönerdi. Potresi: Ablak asık bir çeh - re, gözler batık, sevimli bir en- dam şeklinde ifade edilebilir. Önceleri gözlerimi sokaklarda kayboluncaya kadar sürtükleyen | (Şet Söz) sonraları gönlümtü de| Bir hezımetm ' tarihçesi (Baş tarafı 1 nuyorlardı. Alman mer (Montbard)ı aşamamıştı Ayni günde sabahın saat nunda, Almanlar - (Clameoy) i işgal ederek şiddetli bir ileri eketi ile (Chartite) istika metinde terakkiler kaydettiler. Ööle üzeri (Avallon) ve (Mont-| bard) zaptedildi. Nihayet sol -| da Almanlar nehrini | (Auxonne) noktasından geçme muvaffak olarak evvel 1 ve akgşam Üüzeri de ançon)u ele geçirdile Yine 16 Haziran günü şimal- (Dijon) etrafında | vücude getirmeğe - başladıkları çenberi gittikçe daraltıyorlardı. Almanlar kıt'aları (Dijon) da| nihayet bulan ne kadar yol var- sa hepsinden akın akın .3chrv yaklaşıyorlardı. bri müdafaa eden bir avuç Fransız askeri düşmanın bu ke sif ileri hareketini durduramaz- | dı. Lâkin şehirdeki hava dafi| topların - şiddetli faaliyeti ve müdafilerin sayfada ) ezi ise| 'ne) düşmana Kkahra-| manca karşı koyarak dört beş alman zırhli arabasını parçala- | ması düşmana şehirde büyük bir kuvvet bulunduğu zehabını | vermişti. Şehri müdafaa eden küvvetlerin mensup bulunduğu | 8 inci mıntaka komutanı Gene- | ral (Pagezy) şehirdeki garni - zonun (Chalon)a nakli için ted- birler almakla meşgul bulunur- ken iki Almari mükâaleme me muru gelerek beyhude yere kan dökülmesine ve şehrin — ihitiva ettiği san'at eserlerinin tahribi- ne meydan verilmemesi için (Dijon)un teslim olmasını talep ettiler. Fransız Generali Alman mü- kaleme memurlarının şehrin be- | lediye ditesinde kabul etti ve bir saat süten müzakerelerden sorira teslim keyfiyetinin bahis mevzuu - olamıyacağını — lâkin (Dijon)un açık şehir ilân edil- mesini âmirlerinden — istifsarı il (Pagezy) — nin, hemen muhâberede bulunacağı kararlaştırıldı. Şehirdeki gar- nizonla ealiha, ve mühimmatın şehirden naklini Almanlar ka- bul ediyorlardı. General (Pagezy) şehrin ha- Tiçle muhabere vesaitinden mah rum bulunduğunu nazarı dikka- te alarak binbir müşkülâtla (Chalon)a kadar giderek Ge- neral (Georges) la görüşebildi. Ve (Dijon) un serbest şehir i- lân edilmesine âmirinin muva- fakatini istihsal etti. Almanlar Fransızların kıt'aların ve mal- zemenin nakli için istedikleri 48 satlik ' mühlet yerine ancak bir kaç saatlik bir mühlet verdiler- se de ricat başlamış bulunduğnu dan bu bir iki saat içinde hem kat'aların, hem de Malzemenin nakline muvakkaiyet elverdi. Fransızların mütareke | ah talebi ” Yine 16 Haziran günü zar- findadir ki (Bardeaux) da buuln makta olan Fransız kabinesi reisi (Reynaud) istifa ediyor ve | yeni hükümeti teşkil eden Ma- Teşal (Petain) İspanya sefiri Wasıtasile düşmandan mütare- ke talep ediyordu. Artık Pransa harbi tamamile; kaybetmiş ve boynunu düşma-| nının satırına teslim eylemişti. Bundan sonraki harekât düş-| man için bir askeri tenezzühten başka birşey olmamıştır ve 24 Haziranda mütareke imzalan-| dığı vakit bir zamanlar - yalniz Avrupanın değil belki dünya- nin en küdretli ve en ehemmi- yetli bir kara devleti olan Fran sanın orduları artık tamamile inhilâl etmiş bulunuyordu. SON İ almağa başladı. Bu sefer sürük-| leyerek değil koşturarak, biz ta- nışmağa gönülden başladığımız için, konuşmaya ne bir aracı n de bir merasime dik. lüzum görme- | O kadar çok seviyormuşum ki. | Onu düşünüyor, onu anıyor, hat- ta onu sayiklayorum, Muhit dar ve dedikodücu. Bu kadar sevdi-| Zim ona ilk sözli söylemek içir o kadar güçlük çektim ki... Bü- tün kulaklar bizi dinliyor, Bü - tün gözler Bize bakıyor gibi geldi... Nihayet sararmış beniz, titrek | Fenerbahçe | 2- 3 Beşiktaş ta Fenerbahçeyi ÜDARAŞTAŞT AŞ PI TE IIT DŞE DŞT DG NRTTAADENDAR SD -Dün yapılan maçlar hararetli oldu Beşiktaş Fcnerbahçeyı, Galata- saray da İstanbulsporu yendi Milli küme maçlarına dün stadında “oldukça kalabalık bir seyirci kütlesi ö-| nünde devam edildi. Galatasaray, — İstanbulsporu 3 - 1 mağlüp etti. | < | YÇ Maçların tafsilâtı — — Galatasaray: 3 - İstanbulspor: 2 İlk müsabakayı - Galatasaray | la İstanbulspor takımları yap-| tılar, * Takımlar: Galatasaray: Osman, Adnan, Faruk, Musa, Enver, — Salim, Salâhaddin, —Mustafa, — Cemil, Eşfak, Mehimet Ali . İstanbulspor: Fikret, Rüştü, | 4x Sefer, Sabri, Tarık, Faruk,| İsmet , Kadir, Mükerrem, Sü- leyman, Fahri. ye ada Oyuna Galatasaray başladı . Top biraz ortalarda dolaştıktan | sonra İstanbulspor — kalesine yerleşmeğe muvaffak olan Sa- ma kırmizi — forvetleri Cemilin | topu gelişi güzel savurmasiyle elde ettikleri ilk fırsatı hebaret-| tiler. Hemen biraz sonna da, Salâhaddin Sarısiyalil forvet-. ler arasından sökerek götür düğü topla beraber avuta çık-| ti. Zamanla oyunun — hızlandığı görülüyordu. | İstanbulsporluların ortadan | kısa paslarla inkişaf ettirmeğe galıştıkları akınlar, Galatasa -| ray müdafaasında kölaylıkla ke-| 'siliyor, Selâhaddinle Mustafa arasında mekik dokuyarak iler-| leyen top Mehmet Aliyi buldu. Güzel bir ortaya mükemmel bir | kafa — konduran Mustafa Ga-| latasarayın ilk golünü attı. Bu sayı sarı siyahlılara hız verdi. Sağdan, soldan mütema- di hücumlarla beraberliğe u- laşmak için bütün gayretlerini sarfediyorlar .Fakat Galatasa- ray müdafaasının enerjik — o- yunu — İstanbulsvorluları — bir| türlü gayelerine ulaştırmıyor -| du. Nihayet ortalardan topu kaparak ilerleyen Kadire, En-| verin çelme takmasiyle bir firi- kik kazanan İstanbulsporlular Tarığın sıkı Şütüyle beraber - liğe kavuştular. Bu sayı — her| iki takımı da gayretlendirdi . Karaılıklı akınlar — birbirini| takip etmeğe başladı. — Fakat Galatasaraylıların daha hâkim kları görülüyordu iyah S seferin enetjik leleriyle uzaklaştırılırken Meh- met Ali, Cemilden aldığı p sıkı bir şüte tahvil ederek ikinci Galatasaray gölünü de Bul oya sık sal bri ve kalede beliren ham- Azmi Selât z bir bildim. sesle “seni seviyorum,, diye | Bvet Benzim, sarı, sesiti tit rekti, Onu artan bir gönül mü- habbetiyle seviyor ve ret mekten © derece korkuyordum ki Azraille karşılaşan heç isan gibi idim... edil. Ret edilmek gönlümü doldü -| ran sevda âlevinde yanmak; ışık| veren, fişkiran bir hayat kaynar ğanın bir anda sönmesi kurüma- sı dermekti o... Kalin bulutlarla yüzünü pe - çelamiş bir ssinanin koynunda kalbleri göğüslerini döven iki *| kısmı Sari kırmızıliların üstün, | | ref yı ile beraber Galatasaray| hlar üstünlüklerini — büsbütün arttırdılar, — Toplar — havadan yerden avutları boylarken sa- rıkırmızı tazyikinden kurtulma- ğa muvaffak olan İstanbulspor- | lular sağdan inkişaf ettirdikleri hücumlariyle Galatasaray kale- sinde belirdiler ve Süleymanın hafif bir vuruşiyle beraberliğe ulaştılar. Top oralarda dolaşır- | ken birinci devre bu şekilde bitti. İkinci devrenin mühim bir kısmı Galatasarayın ezici hâki- Mmiyeti altında geçti. | Sarıkırmızlı / forvetler — za-| man zaman hızlarını arttırarak | İstanbulspor kalesini sıkı — bir çember içine almağa muvaffak olüyorlarsa da bir türlü galibi- | yet göllerine ulaşamıyorlardı. Mükemmel gol pozisyonlarına giren Cemil fırsatları heba e- diyor. Arasıra Galatasaray taz | yikinden kurtulabilen İstanbul- sporlular da Yâptiklari akınlar - dan bir netice alamıyorlardı.. Nihayet Cemilin geri pasını sıkı bir şüte tahvil eden Eşfak üçüncü Galatasaray golünü at- tı. Oyunun bundan sonraki| fakat randımansız - ovunlariyle geçti ve maçı 3 - 2 kazandılar. Beşiktaş: 3 - Fenerbahçe: 1 Günün son — ve haftanın “en | mühim kanşılaşmasını Beşiktaş la Fenerbahçe takımları yap- tılar. Maç oldukça heyecanlı ve çetin bir hava içinde geçti. Takımlar: sie Ha A LE$iR | Fenerbahçe: — Cihat, Lebib, Murad, Ömer, Zeynel, Abidin, | Fikret, Naci, Ali Rıza, Niyaği, | Rebii. ** Beşiktaş: Mehmet Ali, Hüs- | nü, Yavuz, Rifat, Halil, Hüse- | yin, Şakir, Hakkı, İbrahim, Şe- f , Şükrü. Merhüm Şeref için bir daki- ka süküttan sonra oyuna Be-| | siktaşın akıniyle başlandı. Fe-| ner müdafaasında — kolaylıkla | kesilen siyah beyaz akını sarı lâcivertlilerin sağdan inkişaf e- | den hücumu takip etti. Rüzgârı lehlerine alan Fener- | liler, Beşiktaş kalesinden eksil- miyorlar. Fakat siyah beyazlı- | ların enerjik oyunu sarı İâcivert hücumlarını neticesiz bırakıyor. Hüsnünün yerinde müdahaleleri Yavuzun topu zaman zaman sökerek Çıkardığı görülüyordu. , OÖyün çok seri cereyan ediyor. Şükrünün ortaladığı topu Ci- büyük bir mahâretle Be- nih arasından i ben ve - uttu kollarım- bir gül dıni ve n S h de n kok üm in: damiyle o kadar güzel, o kadar 1 ki Ay öteki yüzünden Gün gibi... | Kötü zihniyetin aramızı açtı. ğından beridir sevgilimin gözle mrülmüş hayalile avu nüyörüm, | bir yüzünd rimde Zaten Hayalden daha tatlı ve| avutucu he vârdır ki.. sevgisini gönlümden hatıraları- | ni hâfızamdan sileceğe Benze - | miyor. - Ve Şen Söz - uflkuma do | ğan sfemada Batmayacak ve e-| bedi parlayacak olan gönlümün | tek yıldizidır.., Çağlar| * ray), 2 Biraz sonra da Rebünir taladığı töp Ali Rızanın kafa- siyle avudu boyladı. Fenerbahs çe hâkim.. Fikretin sürerek or« taladığı top gene siyah be« yaz kaleyi karıştırdı. Fakat Ni- yazinin savurduğu top bir tür- lü kaleyi tutmadı. Hemen biraz- - sonra omhl' or< | dan ileri doğru vurulan topla karışan Beşiktaş kalesinde Ni- yazinin çektiği şütle sarı lâci- vertliler — galibiyet — sayılarma kavuştular. Bu gol siyah beyazlılara hız verdi. Sık sık Fener kalesine inmeğe — muvaffak oluyorlardı. Şerefinin Hakkınınm bir iki sıkı gütleri Cihadın elinde kaldı. Fakat Şükrünün — ortaladığı topla karışan Fener kalesinde töp ayaktan ayağa dolaştıktan sonra Şakir ve sıkı bir şütle sa- | rı lâcivert ağlarını buldu. Be- raberliğe ulaşan Beşiktaşlılar gayretlerini bir anda #rttirıver- diler. Bemen biraz sonra da ortadan siyah beyazlı forvetle- rin arasında ilerliyen top Hak- kının birkaç Fenerlinin arasın- dan süzülmesile sarı lâcivert kalede tehlikeli oldu. Hakkıdan geri bir pas alan İbrahim ikinci | Beşiktaş sayısını da yapıverdi. Ve birinci devre bu şekilde bit- | ti İkinci devrede rüzgârı lehle- rine alan Beşiktaşlıların dur - madan rakip kaleye aktıkları ordu. Hakkinın savur - üt Cihadın elinde kaldı. güzel bir vuruşumu da kale direkleri kurtardı. Zamanla siyah beyaz hâkimi- yetinin arttığı görülüyordu. Sık sık Feper kalesinde beliren Be- şiktaş forvetleri bir netice ala- mazken sağdan inkişaf eden bir Fener akını siyah beyaz kalede oldukça tehlikeli anlar geçirtti Fikret sökerek gi topu kısa bifemesafeden avuda yol- landırdı. | Tekrar Fener kalesinde beli- ren Beşiktaşlılar Şükrünün or- taladığı topla mükemmel bir gol pozisyonuna girdiler ze Şakirin geri pasını sıkı bir şüte tahvil eden İbrahim takımına üçüncü golü de kazandırdı. Mağın bundan sonraki kismt her iki tarafın da karşılıklı ve neticesiz akınlarile geçti. Ve si- yah beyazlılar sahayı 1-3 galip terkettiler. Oğus GÜNEY, Güreş müsabakaları anbul güreş ajanlığı tara- f dan te ip edilen gür 1 dün Fatih gi pildi mü « ireş ku lübünde k heyecanlı geçen karşılaş lardan şu neticeler alınmış « 56 kilo: 1 — Emin (Kasım- 2 — Muzaffet (Güreş), Kilo: 1 — Halil (Güreş), İsmet (Kasimpaşa), 8 kilo: 1 — Hasan (Güreş), Panayot (Kurtuluş), kilo: 1 — Faik (Güreş), Ahmet (Kasımpaşa), kilo: 1— Hüseyin (Anka- 2 — Rızik (Kasımpaşa), 79 ra), 8T kilo: 1 — Müstafa (Gü- reş), Ağır: 1 — çöbam (Gütütasa — Afmet (Bediktai),