Yazan : Muharrem aaiğ lekesiz. semada pırıl pıril yanan yaldızlar; yer yüzüne bir ışık Yağmuru gibi iniyorlardı. Kenanelinin dağları, ovaları: bağları, bahçeleri; bu ışık yağ- muru altında büsbütün güzelle- #erek hakiki bir cennet manza- rası teşkil ediyorlardı. Koca Kenanelinde olan yalnız bir kişi vardı; tabiatın bu eşsiz güzelliği ile hiç alâkadar olmıyordu. ayıramıyordu!. Peşinen söyleyelim ki bu a- dam genç değildi. Hattâ orta yaş hudutlarından da dışarı çık- Mış, insan ömrünün sonbaharı olan ihtiyarlık hudutlarmın çok | ötesine geçmişti. Ak saçları, ak kirpikleri ve geniş göğsünü ör- ten aksakalı ile tıpkı bir kış ilâ- hına benziyordu. | Kenan diyarında onu tanı- mıyan yoktu. Cünkü o, Kenan # yarının peygamberi idi.İbrahim | aleyhisselâmın torunu ve !shıııw kubun pevvamberliğini herkes Fabul ve tasdik etmişti. Yüzünden nur akan, bakış- hırından asalet ve risalet fışkı- ran Yakup ayni zamanda çok gtkatli bir baba idi. Öyle bir buba ki irşada memur edildiği insanların ©n ikisi er- kek, birisi nlııkil—reoa' üç evlâtla | Bu on üç eğlâd arasında bir tanesi vardı ki bu, Yakup na-| tarında, hıklknhn bir cihandı. | Allah, bu cihamı, sanki yalnız| Yakup, o yıl recede, gözlerini kucağında yac| 'an kendi cihanından ayırıp da utrafa bakamıyor, herkesin - ci-| hanı ile alâkadar olamıyordu. Yakup, sevgili oğlu Yusufa yar kadar kiymet — vermekte kaklı idi. Çünkü uşımdubo-; vi kucağında mışıl mışıh uyu - yan Yusuf, tarif edilemiyecek | | kader güzel bir çocuktu. Son- ya da, çok küçük yaşta iken an- nesini kaybetmiş, yetim kalmış- | tı. Babasından hem babalık, hem de annelik şefkati görme-| ğe ihtiyacı vardı. Ayni zaman- da, Bünyamin müstesna, diğer kardeşlerinin en küçüğü idi. Fakat Bünyamin de ayni an- neden doğmuştu ve Yusuftan daha küçüktü. O da Yusuf gi- bi anne öksüzü idi. — Yakup, Yusufu niçin Bünyaminden de| gok seviyordu? Çünkü —Rahil, —Bünyamii doğurur doğurmaz ölmüştü. | Yani Bünyamin, dünyaya gelir gelmez öksüz kaldığı için anne- sinin hayalini bile hatırlaya- mazdı. Halbuki Yusuf, öyle değildi. Annesini gayet iyi ha Yeni Sabah ABONE BEDELİ Ecnebi Krş. 2700 Krş. 1450 800 300 Türkiye 1400 780 400 180 SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK TAKVİM 16 Haziran 1941 PAZARTESİ 20 Cemaziyelevvel 1360 3 Haziran 1367 Gün Y8f, Ay 6, Yıl: 841 Hızır 42 Güneş Öğle ikindi 8,45 4,32 8B,33 — Ezeni K Ş4 1616 — Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 1200 203 6,25 — Ezani 1942 086 — Vasati BEF DİKKAT — €Yeni Babah> a gönderilen yazılar, ve evrak neşredilsin edilmesin tade olunmaz ve bunların kaybolmasın.. dan dolayı biç bir mesuliyet kabuli edilmez. HAZRETİYUSUF İLE GÜZELLER GÜZELİ ZULEYHAı | mişti. Bu itina, elbette sebepsiz *t .Daha on iki yaşmda iken her- töyle tübir etmişti; Kısa değnek — Yusufa, — kısa | değneğe olan n bir değ- nek de on bir erkek !bumı'mümddqıwuu— | düşünen Yakup, o zaman ciğer Zeki KORGUNAL tihyor ve masum kelbinden o- nun a) acısını söküp ata- Bu itibarla — Yakup, AA Mühim bir sebep daha vardı; Y , Yusufun ileride çok yımeeeginl. devlet ve ikbal Bahibi olacağını seziyor; hattâ buna bütün varlığı ile inam- yordu. Nasıl inanmasın ki or- tada güneş kadar ve| müspet deliller vardı. Bu deliller, Yusufun istikbalini daha şimdi- den tayin ve tesbit etmişlerdi. Diğer kullarını hemen hemen birbirinden farksız yaratan Al- lah, Yusufu halkederken çok | özenmiş; ona, insan hayalinin geniş hudutları dışında kalan fevkalâde bir güzellik bahgşet - olamazdı. —Dünya — kuruldu kurulalı güzelikte &— Şi gelmiyen Yusuf, kalbinin sa- fiyeti, henüz inkişaf halinde o- lan zekâsının parlaklığı ile de herkesin hayranlığını kazanmış- kesi kendisine hayran eden bir çocuk, ancak şerefli bir istikba- lin müjdecisi sayılabilirdi. Bir de rüya meselesi — vardı. Yusuf, beş sene evvel, yani ye- di yaşında iken bir rüya gör müştü. Şöyle ki: On bir tane uzun değnek, bir. daire şeklinde, yere dikilmiş duruyor. O sırada ansızm kısa bir değnek peyda oluyor, bu on bir değneği devirip — yere seri- yor. Yakup, © zaman bu rüyayı kardeşine işarettir. Yani Yu- suf birdenbire yükselecek, on bir erkek kardeşini mağlüp e- derek hâkimiyeti altına alacak- tır. nm.w devirip ye- re seren kısa değneğin ansızın peyda olması pek mânidardı. Bu, Yusufun da ansızın meyda- na çıkacağına alâmetti. Niçin? Yunı:.onııuıımıyn we uzak bir yerde mi bulunacak- Knluınııımınqlıııçmpıu- Yakup, Yusufun kardeşlerini mıglopulnegılıyw de mânalı buluyordu. Çünkü, cadele olmayınca galibiyet de, mağlübiyet de olamazdı. — Yu-| sufun kardeşlerine galip gele- bilmesi için onlarla bir mücade- le yapması icap etmez miydi? Her ihtimali inceden İnceye pâresini bağrına basmış: — Yavrum, sakın bu rüya- ni kardeşlerine söyleme! Diye ona sıkı sıkı tenbihte | bulunmuştu. | Yakup, bu rüyanın diğer o-| ğulları tarafından duyulmasını niçin istememişti? Yoksa on- lar, henüz yedi yaşında bir yu- murcak olan kardeşleri Yusufu sevmiyorlar mıydı? | Hayır! “sevmiyorlardı,, de- meğe kimsenin dili varmaz. Hem de çok seviyorlardı. Fakat ba- baları onu kendilerinden fazla sevdiği için bir taraftan da Yu- sufu kıskanıyorlardı. Bu kıs- kançlıklarını muhtelif vesileler- le izhar ediyorlar; babalarını â- deta sitem yağmuruna tutuyor- lardı. İşte Yakup, Yusufu daha faz- la kıskanmalarına meydan ver- memek — maksadiyle o rüyanın gizli kalmasını istemişti Yusuf, gördüğü rüyayı çok- tan unutmuştu. Lâkin aradan tam beş sene geçtiği halde, Ya- kup, bir türlü unutamıyordu. Akşamdanberi kucağında şıl mişil uyuyan Yusufun zel yüzünü — seyrederken hep o rüyayı düşlinüyordu. Yusuf, birdenbire uyanıp aya- Za kalktı, bir kaç adım geri sıç” radı ve sıtmaya yakalanmış gi- bi zangın zangır titremeğe baş- ladı. Ne olmuştu? Bir kötü bakış- linın nazarına uğrayıp çocuk çıldırmış mıydı? Yakup, neye uğradığını — şa- şırmış, oturduğu yerde dona kalmıştı — Yusuf! Bvlâdım! Ne oldu sana yavrum? Diye acı acı haykırdı ve ak- hai başına toplayıp ayağa kalk- tı. Hâlâ titremekte olan Yusufu m- gü- bile 'YENİ SABAR ..:ııın'—,.-n-ıız.»ımııı—” nn KAKDEREARERE GK Z F ındık ıhracatımız GAZİ Köprüsü Kabulü kat'isi neden yapılamıyor' Bir Alman firması tarafın- dan inşa olunan Gazi Köprüslü- nün kabulü kat'isi, sartnamede| mevzuubahis edilen kat'i kabul tarihini bir sene geçmiş olma- sına Tağmen henüz yaptlama - mıştır. Bunun sebebi, müteahhit fir- wnuhılhıdnbulumkııımhr Firma son günlerde müracaat ederek ede mevcut boya boya te min . Bele- — & ka a 2 Karabük fabrika-: ları ham naftalin vDeriyor Karabük Demir ve Çelik fab- rikaları her ay piyasaya on iki ilâ on beş ton ham naftalin ve-i rebilecek kudrettedir. Fakat| bunların istifadeye kablil bir ha- bağlıdır. naftalinden naftalin için bir va- tandaşın elinde bulunan paten- ti on bin Hiraya kadar satın ab fmak istemiştir. Patent sahibi ise bunu satmıyarak Karabük fabrikaları ham naftalin istih- salâtının kâmilen kendisine ve- rilmesini teklif etmiştir. Diğeni taraftan genç bir Türk kimya- geri bu ham naftalinleri ıslah ederek kilosunu 70 kuruşa ge- ÖYT ERLEN TUT DU * Bu yüzden fmdık fiyatla- istahsil lehine yükseldiği görülmektedir rının da müs ” Havalar mümait gittiği tak- dirde bu seneki fındık mahsulü, normal olacaktır. Başta İsviç- re olmak Üzere bazı memleket- lere fındık ihracatının artması, dahilf piyasadaki fındık fiatla- rını müstahsil lehine yükselt -« miştir. İç piyasadaki fındık fl- atları önce 37 kuruş iken bir ay kadar evvel 48 - 5l kuruşa çıkmıştır. İsviçreden gelen fın- dik - taleplerinin artması — ise Bon zamanlarda iç piyasadaki fındık fiatlarını F.O.B. Giresun Yapağı mübayaasına başlandı Yapağı ihracına müsaade ve- malümdur. Ancak ba- —a mutavassıtlar, uzak bir ihti- mal de olsa hükümetin y;rığı— Afrikadan betahsis Kap'tan ya- prhıhuı-nhıı—khdmdn Mahmutpaşa caddesinde 242 sayıda oturan —Arif manifa-| tura mağazasında hariçten ge| len balyalrat ip ile dükkânın üs- | tündeki kata çekmekte iken İp kopmuş ve bu İşle meşgül olan- lardan Leona çarpan balya müh- | telif yerlerinden yaralanmasına sebeb'yet vermiştir. Yaralı et-| fal hastahanesine kaldırilmış tır. 67, Levant 65 kuruşa — çikar- mıştır. İsviçre, bizden alacağı fmdıklara yüzde yüz serbest dö- vizle taliptir. Fiat olarak İsviçre fındıkla - rımıza S.LF, Köstence 60, Slo- vakya ise F.O.B. İstanbul 60 ku: rup fiat vermektedirler. Diğer taraftan şehrimizde bu- hman tanınmış bir Alman fin- dik firması mümessilinin, mer- kezden talimat almak üzere Al- manyaya gittiği haber veril - mektedir, Yumurta ihracatımız artıyor Son zamanlarda Almanlar, memleketimizden külliyetli mik tarda yumurta satın almağa başlamıştır. Almanyaya gönde- rilen yumurtaların ekserisi na- türeldir. Almanlar, alacakları yumurtaların bedelini yüzde yetmiş beşi peşin, yüzde yirmi beşini de vürudundan sonra ö- demeği şart koşmaktadırlar. Almanya; SLF, Varnâ bü- Yük sandık yumurtalara 35 li- Ta fiat vermektedirler, İhracat | arttığı “için iç piyasadaki yu - murta fiatları da 22-24 lira a- hili fiatların yükselmesine de- Eli, iç stokların erimesine de te- sir etmiştir. Bildirildiğine göre Hülen İstanbulda yumurta sto- ku-olarak son günlerde buzha- | meye gelmiş 200 büyük sandık | yaunurta bulunmaktadır. POLİSTE wriiki Et kütüğünü temizlerken kendini yaraladı Sirkecide Yalıköşktü cadde - sinde 52/54 sayılı dükkânda ke- | babaı Halil et kötüğünü kazı - | makta iken birdenbire bıçak kurtularak ayağına - saplanmış ve yaralanmıştır. Yaralı Esnaf hastahanesine kaldırılmıştır. Bir ev tamamen yandı Samatyada Hacıkadın cadde- sinde 76/78 numaralı ve Üm- mühan adında bir bayana ait bülunan evin üst katında ya - kaılan mangaldan kıvilam siç- ramasile kaplamalar tutuşmuş we süratle büyümüştür. Bv ta- mamen yandıktan sonra yangın döndürülmüş ancak bir kısım | eşya kurtarılabilmiştir. Evin si- gortah bulunduğu anlaşılarak tahkikata başlanmıştır. tabileceğini bildirmistir. Hâlen şehrimizde bulunan ve| bulunduğu bilinen naftalin sto- ku 10 ton kadardır. Bunlar, bir| Rumen tacirine aittir. Bundan | başka Süveyş yoluyla 11 ton,| Bulgaristandan da 20 ton naf- talin gelmektedir. | AARAAr |) MÜTEFERRİK Kabotaj Bayramı proğramı henüz hazırlanmadı Bazı gazeteler, her sene ol- duğu gibi bu yıl da 1 Temmuz- da tes'it edilmesi mukarrer o- len denizcilik ve kabotaj bay- ramı için bir proğram hazırlan-| dığını yazmış da neşretmişlerdir. Tahkikatımıza nazaran henüz böyle bir proğram hazırlanma- mıştır. Bize verilen malfümata naza- ran bazı gazetelerde çıkan bu seneki denizcilik bayramı prog- ramının uydurma olduğuna en güzel delil, hâlen İstanbulda bu Tunmıyan Yüksek Deniz Ticaret mektebinin de bundan — evvelki programlara bakılarak denizei- lik bayramına iştirâk ettirilme- ' sidizi ve bu programı | | — Ölü mle tehdit! — “Yaokızı bana verirler , yahut onu ölmüş bilirler ? Bir ölümle tehdit davasının son safhasına gelen — duruş- masına yetişebildim ve bu ternesan davayı dinliyerek rarını aldım. Okuyucularıma da yazıyorum Davacılar en- Şabo adında bir matbaacı ile karısı Şinorik ve yeğeni Neşatohidir. - Suçlu ise Bahaeddin oğlu Sırrı Yiğit adında cidden yiğit bir delikan- hdır. İddiaya göre, Sırrı Yiğit, senelerdenberi Neşatohi adın- daki güzel kıza (Askısar!) ol- makta imiş. Her fırsatta evle- rine gidip kapıyı çalıyor ve “ille bu kızı bana verin,, diye asılıyormuş! Bir kaç gün evvel gene sor- hoş bir İmlde eve gitmiş, to- Badüfen sade kiracıları Medi- ha varmış, kapıyı açmış. Bırri ona demiş Ki Onlara söy z bana verirl. müş bilirler. Y allah, İşte dava da bundan kop- muştur. Fakat iki kiracı kadın sahid olarak dinlendikleri za- man böyle bir lâkırdı duyma- dık eyin! 'Ya o kı- yahut onu öl- m alim- rını ve inın kendilerine bu şekilde tehdidler savurma - n söylediler Şinorik ile Neşatohi ise ses- sese yayı 1 basıyor. ve — Demliiş! demiiiş Şim- di sakloorlar Diye feryad edi kat mahkeme onlara kulak bi le asmadı. Şahidlerin ifad le sabit görülmiyen bu suç orlardı. dalayı Sırrı Yiğitin beraetine karar verdi. Suçlu da elini kolunu #alhya sallıya mahke - meden çıkıp gitti. f A a arlıyor İZMİR Fuarı Hazırlıklarına devam olunuyor 1941 İzmir Enternasyonal Fuarı hazarliıklarına şimdiden başlanmıştır. Bu seneki Fuarın da güzel olmasına çalışılmakta- dır. Bu sene, Fuara iştirak ede- xek devletlerin başında İngilte- re gelmektedir. İngiltere, geçen sene de Fuara iştirâk etmişti. İngiltere paviyonu, geçen sene de geniş bir alâka görmüş, paviyonda — teşhir edilen dö- minyonlara ait eşya ile İngiliz mamulâtı maddeler ve grafik- ler ziyaretçilerin bellibaşlı uğ- radıkları bir meşher olmuştu. İngiltere hükümetinden başka bu sene, İngiliz ticaret birliği de Fuara iştirük edeceğini bil- dirmiştir, Bu sene, Nevyork dünya sor- gisinde 125 kişilik bir kadro lie çalışan “Şeytan dolabı,, İzmir Fuarında 80 kişilik olarak vü- cude gelirilmiştir. Yurdun her tarafında Bu yıl ekim vazi- yeti çok iyi olmuştur Ziraat Vekâleti — tarafından yaptırılan tedkikler neticesinde bu yıl yurdumuzda zer'iyatın son derece iyi bir durumda bu- dunduğu tahakkuk etmiştir. Bun dan bir müddet evvel umumi e- kim vaziyetini tedkik etmek Ü- zere orta Anadoluya gönderi- len ziraat —mütehassısalrından mürekkep bir heyet araştırma- larını ikmal ederek — şehrimize dönmüştür. Heyetin alâkadar makamla- ra verdiği malümata göre bu yal yardumuzda- kışlık zer'iya- fin gayet iyi bir düurumda bu- | dundağu, yazlık, — zer'iyatın da | son günlerde yağân Yağmurlar dolayısiyle son derece mem- nuniyeti Mmucip 'bir durum ikti- sap ettiği anlaşılmıştır. | — Çukurova ve Ege bölgesinde de buğday ve pamuk zer'iyatına fevkalüde müspet şartlar da - hilinde devam edildiği haber a- hnmıştır. Bundan bir hafta evvel Adı nada iaşe müsteşarı Şefik So- yerin riyasetinde, Çukurovanın | büyük —müstahsil çiftçilerinin | yapmış oldukları toplantıda is- tihsalin teksif edilmesi ve mem leket — ihtiyaçlarını fazlasiyle layacak bir miktana geti rilmesi etrafında ahnan kararla rın bu devreye ait ekim va | yeti üzerine fevkalâde müsbet ve hayırlı neticeler husule geti-| at Vekilimiz B. Muhlis Eri Pazartesi günü det edecektir. Öğrendiğim Trakya bölgesind. yağmurlar yazlık m kişafını olmuş vindirmiştir. Bu arada pancar | ketli şehrimize n a son derece mütel müstahsil köylüyü se- mahsulünün ber yağmu a bulunduğuna i dir da zikredilmiye dı , tabiatm mebzulen ihsan et- | nimetlerden başka modern | t büyük r lar dolayısile rüm ret € ihsal işlerindi yurdüm ziraat nin haiz — olduğu gözden uzak tut ot E mıyan Cümhuri hmeti bu hususta da almaktadır edilen ve tedbir- | Amerikaya si- bir kısmı Bas âletler | zel stos * irilmesi leri pariş raya vâsıl olan ziraat nin biran evvel memi getirilerek temmuz ve bi yet için Ziraat Vekâleti Tâzımgelen teşebbünlere girişmiştir. devresine t | teyebilirler y | edip bu mecburi | katlanmak icap eder. 16 n A YAKVİMNDEN SBIRYAPRAK Haziran 1041 D aa Saz heyetleri ULUNAY Kemani Memduh, Kânuni Şem- sı, Lâvtacı Mihran, — hânende Hacı Karabet, Udi Afet ilâ.... Kıraathanelerde biraz yüksek- çe bir mahalde bu saz heyeti kânun çalanın yap: akord- la ufak makam çarpmaları yar par “dügâh,, perdesinde fazla karar vererek bir “üşşak,, fas- hına haşlar. Kemani Memduh hava cere- yarından korktuğu için sarı sa- mur yakah 'kalm paltosunu mu- hafaza etmiştir. Kürkün tüye leri kemanın sinesinden koparı- lan nâğmeleri falsolaştırmıyor. Kanuni Şemsi, edebe riayet için (muyiki perverana) - çaktır- mamak arzusiyle çay kadehi ile yuvarladığı Metaksa kon- yağındaki alkol kuvvetinik sat- hcan renginde irice burnuyla reklâmım yapıyor. Sarı Onniğin hüneri kadar şehlâ gözlerini de tevarüs eden Lâvtacı Mihran aşka geldiği zaman çıkardığı boğuk seslera fasıla vermiyor. Hacı Karabet, kırçil tıravı u- zamış, — dudaklarını tamamemi örten pos bıyıklarının Üzerine doğru inen minkari burnuma gözlüğünü takmış, Karamanlı Yazan : Mahalle bakkallarının zimem defterlerini hatırlatan — koca- man el yazması “Mecmua,, si- ni açmış, her şarkıyı kenarına yazdığı bamnarsum notasından okuyor. Hacı Karabetin elini, dilini tutan olmazsa dört saat “üşşak,, faslı okur. Bizde evvelden böyle idi Gençliğimizde —ekseriya içki olmıyan gazinolara gider, dinler- dik Kılıksızlıkların kusursuz, falsosuz fasıllar dinleterek — te- Hfi ederlerdi. Her gün tıraş olmazlar, ismokin giymezler, fakat Kendileriii - musikiye ver- miş emektar san'atkürlardı. Son zamanlarda — şöyle iç kisiz bir gazinoda saz dinlemek için içim titrerdi. Ekseriya mat. baaya gelirken yolumun üzerin: de bir kıraathanenin camekânın- saz — heyeti da gördüğüm ilân dikkatimi celbediyordu “... saatten... saate kadar mü- kemmel saz heyeti tarafından,, “Şetaraban ve Şehhaz fasılları,, Bir gün kâlktım, bu mu'tena fasılları dinlemeğe gittim. De- Kor içkili gazinolarda vördü- ğüm dekor. Kürsünün ilerisin- de asık suratlı iki bayan oturu- yor. “ Şetaraban'la Şehnaz fasılları perişan! “Nutku zarf,, lara sığdırilan nüğneler, besteyi bestelikten, semâiyi semâilikten çıkarıyor. Fasıldan sonra bayanlardan biri ayağa kalkınca, orada rast geldiğim ve benim gibi ümitle gelen bir dostuma — Haydi! dedim. Biz de kal- kalım... Ve gidelim! * Musikimizde — milli sesimizi muhafaza ediyoruz. 'Bundan ay- rılamayız. Fakat hiç olmazsa bunu halka “arzetmek,, — husu- sunda asril miy Münir Nureddinin bir kc rini dinledi zaman kendimi Paris'te Pleyel salonunda x diyorum. Sesi güzel kadı herhangi bir sazda sebill bi sıra sıra maları ancak Mısırın, Suriyenin, antanlarında bizim uyma- bir sebep ta- Bağdadın lür. Bu bei icap ettire tmiyorum. savvı Maksat bir artist dinlemekse birer birer gelip şarkılarını söy- Yok eğer kulak ka- dar nazarı da tatmin etmek isti- > zaman - musikiyi feda “görücülüğe, ULUNAY Keçi ağılında otlar tutuştu Galatada Necatibey raddesin Salıpazarı yokuşu 'Tulumba- nazında 10 sayıde oturan Alinin keçi ağılında bu lâmbası — parlıyarak 45 de otlar tutuş- se de vetişen itfa » trafından söndürütmüş — ve hkikata başlanmıştır. kı -a otobobil çarptı oğlu Yeniçarşı Çiçekçi so- Sent Antuvan hanında 4 numarada oturan Murat kız Agavni dün İstiklâl caddesin de bir kaldırımdan âiğenine ge- çerken şoför Hasan Agühın ida- resindelti 2221 sayılı otomobili çarparak bazı yerlerinden yara- e saat süratle lanmıştır. Yaralının müdavakı yaptırılmış şoför — yakalanmış tır. t