Bir kadın mebusumuz . rakının men'ini istedi (Baş tarafı 1 incl sayfada) Muhterem arl Dünyanın fev içinde bulunduğu mağının İ Böyle olduğu denizle tehlikesi | uharebeyi — kaybetmek| mümkündür. Hareketi arz gibi, | hastalık gibi büyük ve umumi| On senenin satışları 1930 - 1940 Rakı Şarap litre litre 1930 - 6.620.729 2.918.531 1931 6,136.596 2.513.420 1932 5.440.707 — 3.227461 1933 5.968.134 3.865.698 1934 5'609.738 1935 - 6.006.737 1936 6.489.646 1937 7.258.277 1938 7.483.626 1939 7.197.935 1940 5.743:100 (10 aylık) ’a!gy;hğnde - | bilirler. Fal | / felâketler olabilir. Lâkin bun- ların hepsi kabili telâfidir. Ka- lanlar sağ kalmışsa, felâketin cemiyetteki izlerini süratle sile- içki ve keyif| hirler bütün bu elâketlerin ldir. Çünkü bunlar | hali değil istikbali de öldürmek | ğmen | tedir. Böyle olmasına memlekette, son se nelerde içki istihlâki tezayüd etmiştir. İnhisarlar Vekâletin-| den aldığım bir istatistik son 10 sene zarfında içki sarfiyatında şu tereffuları kaydediyor: Votka Bira 27.082 Eğer bira ve şarabın sarfiya- tı artarken votka ve rakı gibi yüksek dereceli içkilerin mikta- | ı azalsaydı bu bir teselli olabi hirdi. Halbuki maalesef bütün rakamlar içki istihlâkinin gün- den güne arttığını gösteriyor. Bunun neticesi olarak son 10 senede hapishanelere girenlerin yüzde 40 1 sarhoşluk yüzünden, Mahküm olmuş kimselerdir. Sarhoşlukla cürüm arasında- ki münasebetleri içil Türkiyede men'i nununun tatbik edildiği sene ile kanunun kaldırıldığı sene ara- sındaki cürüm nisbetini ifade etmek küfidir. Kanunun mer'i olduğu - za- manda: Bir Kanun kalk- senede tıktan sonra Urfada B 12 den 426 suç işlenmiştir. lüyor ki içki insam ahlâk kuk kaidelerinin dışına çıkaran bir kuvettir. ve hu- çekip Belki in- sanlar ahlâksız doğmazlar. Fa- kat muvazenesiz ve irade kud-| retinden mahrum doğabilirler ki bu hal onları her türlü düşkün- lüğe mahküm kılar. — Meselâ, Nevyorkta yapılan bir tetkike göre ayyaş bir ailenin beş kızın dan 1200 evlât meydana gel- miştir. Bunlardan 300 ü çocuk- lukta ölmüş, 310 u profesyonel dilenci olmuş, 440 i da fahişe, 130 u mülcrim, katil, 20 si de hır- sız olmuştur. Pariste dejenere — çocuklara mahsus bir hastahanede 1000 çocuk üstünde yapılan tetkik Şu neticeyi vermiştir. 471 inin babası ayyaş 84 ünün anası ayyaş 68 inin hem babası, hem a- nası ayyaş. Ceman 1000 çocuktan 660 çocuk ana ve babasının hatası yüzünden malül bulunmuştur. Bundan başka gene son” 10 senede yalnız Bakırköy Emrazı Akliye * hastahanesine — giren 35.000 küsur hastadan 1111 a-| dedi içki yüzünden deliren kim-| gelerdir. Bu 1.111 adedi gahsan | alkolik olanlardır. Bir bu kadar da kendi içmediği halde ebe - veyni içer olduğundan — dolayı | hasta olduğunu kabu letsek ha-| ta olmaz sanırım. Asabi bünye itibarı ile pisiko—î pat ve Nevropat olanlara alkol Bakin ve müvazeneli insanlara yaptığından çok daha fazla tesir | 'yapıyor ve bu gibilerin cemiye-| te olan zararı da daha geniş ve | Şümullü oluyor. | İçkinin memlekete getirdiği zarar bu kadarla da kalmaz: İk- tısadi kayıbımız bizde santimi gantimine ölçülmemiştir. Fa- kat Almanya ve Fransadaki va- ziyeti söylemekle bu zehrin bir | memlekete ne kadar zarar verdi- Bini anlatmağa kâfidir. 1924 te Almanyada 4.000.000 — küsur mark vergiye mukabil 6.000.000 küsur mark zarar ve ziyan tes- bit edilmiştir. Fransada yapı- lan hesaplara göre bir senede içkiye verilen — para 1.138.000 faraktır. Vergiyi bilmiyorum Fakat yalnız alkol yüzünden de. lerin ve kazaya uğrıyanla-| ra yapılan masraf 5.5 milyon | franktır Bizde alkol sarfiyatı ha- zineve 6000000 a vakın varidat getirdiğini bir mecmuada gör- düm. Halbuki işret sebebi ile vâki olan cürümler hastalık -| lar, hastahane, hapishane, - ti- marhane masrafları, kazalar, galışmamak — yüzünden meyda- na gelen aile sefaletleri, vakitsiz ölümler, talak ve metrük çocuk- lar ilh.. gibi zararlar hesaba katılınca astarın yüzünden pa-| halı olduğu anlaşılır. İddia ede- | bilirim ki ciddi bir hesap neti - cesinde bizde dahi bu işten mem lekete maddi bakımdan bir kâr temin edilmiş değildir. Hem bir | memleketin saadet ve selâmeti- ne halel getiren bir kaynaktan istifadeye gene o yurdun men- faati namına hakkımız yoktur sanırım. Hükümetin, sarhoşlugu, içki- yi yani sebebi değil de neticeyi Men'e matuf tedbirleri de yok | değildir. Meselâ, Türk ceza, u- Mumi hıfsıhha, askeri ceza, borçlar ve memurin kanunları ile Türk medeni kanununda sar- hoşluğu, sarhoş olup ta haşka- larına zarar verecek hale gel - meği menetmek isteyen madde- ler vardır. Fakat bu maddele - rin çoğu bu zehirleri müsaade- siz kaçak olarak memlekete it -| hal edenlerle, alan, satan ,imal | veya ihraç edenler hakkındadır. Kanun, kendine malik olmak | şarti ile içenlere, içirenlere ses | çıkarmamaktadır. Halbuki bir fül kanuna muğayir olmasa da | ahlâka mugayir olabilir. — Bu gene bir cürümdür. — Bundan başka fert bugünkü cemiyet te- lâkkisine göre yalnız kendine ait değildir. O cemiyet realitesinin | bir parçasıdır. Hayat ve sıhhati- | ni istediği gibi israfa hakkı yok- | tur. Öyle olsa intiharı takbih et- | mezdik. Fert cemiyetin malıdır. | Hükümet ferdi adı geçen ka- | nun maddeleri ile kendi iradesi | fevkinde himaye ediyor, dene-| bilirse de muzır olan bir şey müsaade etmek, içiniz, fakat, | sarhoş olmayınız demek esasen | mütenakız değil midir? — İlliyet | kanunu diye bir şey vardır. Mu- ayyen sebepler muayyen neti W celeri husule getirir. Bu fizik â-| lemde mevcut zaruretin bir neti-| cesidir . ! Sebep olsun amma netice ol-| masın demek bu devirde muci-| ze beklemek gibi bir şeydir. Bilâkis neticeyi ciddi olarak İnenetmek istiyorsak sı—b——pıı»n[ ortadan kaldıralım. Ben bu gibi hâdiselerin meydana gelmemesi | için ferdin iradesine değil, içti-| mai şartlara onu meydana ge- tiren —sebeplere yüklenilmesi taraftarıyım. Muhit ıslah edil- imez. Netice ne oluyor? Netice şu ki içki içenin ve et-| rafındakilerin başından felâket eksik olmuyor. Çünkü ayyaşta | evvelâ irade harap olmuştur O akıl ve mantığının emirlerine | göre değil zâf ve arzularına gö-| re hareket eder. Düşündüğünü yapması Jlâzım geleni yapa- Maz. Kendine hâkim olsa sen içmez. Yoksa ilmin ortaya | koyduğu hakikatleri onlar da | inkâr edemezler. | 'Alkolik bir irade hastasıdır. | Sinirleri bozuk olan ayyaş ekse- | riyetle hadidülmizaçtır, 5 teessürdür, müvesvistir, kı: tır, alıngandır, her zaman - bil-| medikçe hiç bir şey elde umı..l -| hassa sarhoşken opsessiyona — muacciz fikirlere son derece mü saittir. Tutturduğunu tutturur, etrafındakileri güllâbilik etme- ğe mahküm eder. İçmiyen kim- selerin bütün bir ömür bir sar- hosa dalkavukluk etmesinin ne| ANRAM M. Müdafaa b YENİ SABAN N ERERETE ütçe ORDUYA TTT YOT TENNNE | sinin tetk SELÂM! ikin de Mecliste tezahürat yapıldı (Baş tarafı 1 inci sayfada ) değil, isterse bütün hayvanla- rımızı da veriri Arkasından sö: an general İzzeddin — Çalışlar beyanatına şu cümle ile başlamıştır | “— Milii Müdafaa — bütçesi vatanın her zaman müdafaası- nı We Mmevcudiyetini ifade e-| der.,, General bunu müteakip — bu- günkü mükemmel ordumuzun temellerinin Balkan Harbinden itibaren atılma tekâmül ede ede ) devrinde en mükemmel bir hale geldiğini söylemiş ve demiştir ki: Böyle olmakla beraber Milli Müdafaa teşkilâtı bütçesi | bugünkü modern harbin milli müdafaa ihtiyaçlarını tatmin edecek bir derecede — değildir. Ordunun — alması lâzım gelen şekil, bundan sonra raha fazla, fedakârliğı — icap — ettirece - ğini ve gimdiki bütçe ©- lan 80 milyonun kâfi gelmiye - ceğini gösteriyor. Yeni ordu he- men harbe girecek bir vaziyette olmalıdır. Şimdiki harpler yıl- dırım ve baskın harpleri şek- linde tecelli etmektedir. Ordu - muz hazeri vaziyette dahi, yıl -| dırım şeklinde hemen harekete| geçecek bir halde bulunmalı -| dır.,, General bundan sonra - Milli müdafaamın böyle bir orduyu hazırlamış olduğunu söylemek- le beraber bugünkü modern or-| duya lâzım olan motörlü vasıta- ları yapacak birtakım mües- seselerin de Milli Müdafaa Ve- kâleti tarafından vücuda geti - rilmesi Tüzumuna işaret etmiş, talim ve terbiye için konan tah- sisatı fazla bularak ezcümle de miştir ki: “— Orduya talim maksadile alınan ihtiyat zabitleri devlet | dairelerinde memür oldukların- | dan dairelerince maaşları veril- mekte, kendilerile ayni rütbede buluna muvazzaf - zabitlerden ekseriya fazla maaş almakta - Za aanmaa n" demek olduğunu bir göz önüne getirin. İçkinin sıhhate ne kadar mu- zar olduğunu delirenlerin, * tahane ve hapishanelere düşen lerin adedini söylemekle ifade | etmiş oluyorum. Nesiller üzerin- deki tesirini ayyaşzadelerin na- | sıl âlil ve müvazenesiz olduğu- nu huzurunuzda. tekrara ihtiyaç tyoktur. | İçki müptelâlarının müstak- | beldeki fenalıkları çok söylen - miştir. Fakat ayyaşın gündelik yhayatı ve ailede huzur ve sükü- nu nasıl mahvettiğini kâfi de- recede ifade edilmemii Ben Ybuna ancak işaret ettim. Kat'i olarak iddia edebilirim ki, ay, inde saadet olmaz.| İçki huzur ve sükünun en burl yük düşmanıdır. Aç, vereme mahküm çocuk -| enzi uçuk göğsü iceri çök ları, müş hasta anaları, tamtakır| boşalmış soğuk yuvaları ve bunun kapısında sabaha karşı sallanan ayyaşı düşünün.. Sar- hoş yüzü görmek tehlikesi ile kalbi yanan kadının ıztırabını | aslâ anlıyamazsınız. Bu bir fe-| lâkettir. Ne yapacağını nasıl hareket edeci yen kes- tiremediğiniz bir kuvvetle kar- iyeti içinde bekle -| ce, günlerce bekle- böyle mek, saatlı mek.. ve bütün bir ömrü geçirmek. | Size bütün bu insanlar namı-| na, gözü yaşlı analar, bedbaht zevceler hattâ - bizzat o zavallı| sefiller namına müracaat edi -| yorum. — İnhisarlarVekâletine| başka varidat membat bulalım. | Bir milletin sıhhat ve saadeti| pahasına mal olan bir gelir üs-| tünde ısrar edilmesin Müsbet teklifim şudur: Yük-| sek dereceli içkilerin derec lerinin indirilmesi. Ve hattâ si-| zin de tasvibiniz ve müzahere- tiniz olursa votka ve rakının büsbütün men'i. | En yüksek bir devlet telâk -| kisine sahip olan Cümhuriyet hükümeti şimdiye kadar halkın | menfaati mevzuu — bahsolduğ! yerde hiç bir fedakârlıktan çe-| kinmemiştir. Hükümet böyle bir| yasağın vaz'ına taraftar olacak | ve bu yasağı tanıtmağa elbette| muktedir olacaktır. Bundan as| lâ şüphe etmiyorum Pek az milletin yurduna hip olduğu şu nazik devirlerde yurdumuzu iyi muhafaz. ği ve bu yurt içinde rahat ve Mmes'ut yaşamağı candan dile- rim. — (Âlkıslar etme- | bu | göz dırlar. Muvazza baylarla ye dek suba; up oldukl. rı rütbenin maaşını almaları lâ- | zımdır. Bu ikiliği ortadan kaldır | mak için, adalet — bakımından | bu böyle olmalıdır.,, General bundan sonra ordu - nun geçen sene mar yap- ra madığına işaret ederek bu sene manevranın yapılması - te- mennisinde bulunmuştur. ,, Milli Müdafaa Vekili Saffet Arıkan bu mütalealara karşı demiştir ki: — Orfludan henüz ayrılmış| olan ve en mühim bir kumanda mevkiinde bulunan, elyevm me bus çalışlar arkadasımın - ordu hakkındaki .henüz eksilmiy yüksek alâkasına teşekkürle si ze başlıyacağım. Milli Müdafaa bütçemizin, elde mevcut kitapta 80 milyon| olduğundan bahis buyurdular.| Maliye Vekili arkadaşım esas itibarile bütçeyi huzuru âlinize takdim ederken milli müdafaa bütçesine her memlekette oldu- ğu gibi bir elâstikiyet vermek ve bunu ahvalin istilzam ettiği şartlar altında idame ettirmek için verilecek munzam tahsisat olduğunu esasen bahis buyurdu lar. Binaenaleyh milli müdafaa bütçesi elde bulunan Takamlar gibi 70 - 80 miyon değildir. Bu- nun daha fevkindedir. Fevkalâ- de tahsisat peyderpey — huzuru âlinize geldikçe bu rakamın ka- ça baliğ olacağını geçen Ssene lütfen kabul buyurmuş olduğu: nuz rakamlarla da görmüş ola- caksınız. Geçen sene milli müdafaa bütçesinin yüksek meclisin tas- vibine iktiran eden — tahsisatla bütün hizmetleri tamamen ifa edilmiştir. Ve yüksek meclisin bundan sonra da bu ihtiyaçları ne alarak kabul buyu - Tacağı tahsisatla ordunun bü tün hizmetlerinin ifa edileceği: ne bizim kanaatimiz — vardır. (Şüphe yok sesleri) Sayın general ordudaki teş- kilâtın bugünkü harp icapları * na uyup uymadığı hakkında bir sual sordular. Kendileri de ya- kında ayrıldıkları — için bilirler ki, ordu teşkilâtımız imkânları bütün azamisini “elde etmek üzere alınan tertibatla bu İsti- kamete doğru yürütülmektedir. Bunun teferrüatı hakkında ben den sual sormuyacaklarını kuv - | vetle ümid ve tahmin ederim | Yalmız şunu tekrar temin ede-| rim ki teşkilâtı hedefi ve istika | meti tıpkı kendi arzaları ve ken | di istekleri dahilindedir. (Bra- vo sesleri) Memlekette bu teş- | kilâtı vücude getirmek için mo-| tör fabrikası veya buna muadil | bir takım fabrikalar kurulması | hususunda temenniyatta bulun dular. Demin de arzettiğim gi bi ahvali hazıradaki şartlar bi ze me gibi imkânlar temin edi- yorsa bu imkânlardan azami istifade etmek yolunda ve ka - rarındayız. | Maaşta bir noksanlık gö - rüldüğünü ifade buvurdular. Arkadaşlar demin de arzetti-| ğim gibi bu doğrudan doğruya | milli müdafaanın her sene mu- | tad olan bütçesidir. Lütfedece- | ğiniz fevkalâde tahsisattan bu faslın ihtiyacı olan rakamları buna ilâve etmek suretile maaş| faslını da itmam edeceğiz. Bu böyle olduğu gibi harcirah fas- | lını da ayni suretle itmama ça- | hışacağız. Bir nokta hakkında muhte- rem generalden ricada buluna cağım, Kendileri yedek subay - ların maaşlarındaki tefavüte te mas buyurdular. Bazıları yük alıyor, ayni rütbede bulunan bazıları da kendi rütbe maaşlarını alıyorlarmış, (Mev zuat öyle sesleri) elde bulunan mevzuat bu şekilde maaş verme ği icap ettirmektedir Manevra tahsisatına gelince Manevra tahsisatı mutad ola rak her seneki gibi bütçeye va- zedilmiştir. Temenni ederiz ki ahval bu manevrayı — yapmak fırsatını versin, maahaza ordu- nun bugün aldığı vaziy itibarile bu manevrayı kendine yaptırmak Ordunun tekâmülü için şim sek maaş diye kadar yüksek meclisin lüt- fen izhar ettiği büyük itimadın ve kabul ettiği tahsisatın tama men mahalline sarfolunaca son söz olarak söyliyerek generale teşekkürlerimi arzederim. (Alkışlar) Milli Müdafaa Vekilinin bu beyanatını takiben riyaset ma- | kamı milli müdafsA W nT tekrar nasebetivle verilmiş iki takrir | olduğunu bildirmiş ve aşağıda-| ki takrir okunmuştur. | Yüksek Reisliğe Türk istiklâlini ve Türk va- tanının muhafaza ve müdafaası emrinde Cümhuriyet ordumu- zun azamet ve metanetine kudret ve kuvvetine Türkiye| Büyük Millet Meelisinin emni yet ve itimadının ve selâm ve Muhabbetinin bu vesile ile de kendilerine arz ve iblâğ edilme-| sini teklif ederiz. GI. Kâzım Sevüktekin Amiral Fahri Engin î | | Yüksek Reisliğe Milli Müdafaa bütçesinin ka- bul edildiği şu anda: Bütün ta- rihi baştan başa hamasetle do- lu olan.. Milli istiklâli, — millt —yurdu| kurtarmak ve korumak — mev-| zuu bahsolunca, son istiklâl sa-| vaşımızda olduğu gibi dünya- nın bütün ateşleri başına yağar ken bile, hiç bir dehşetten yıl-| mayan, o ateşin bağrına saldır- masını ve dünyanın yenilmez sandığı düşmanlarını yenmesini | bilen.. | Bu suretle, Cümhuriyet devle tinin yüksek bünyesinin sarsı maz temeli olan.. ve her türlü tecavüz ihtimaline karsı, milli istiklâlin, mili inkılâbm ve mil li vatanın müdafaasına /her za- mandan ziyade hazır bulunan.. Bu derin ve yüksek vasfı engin bağrından çıktığı, büyük 'Türk milletinin kalbinde sarsıl- maz bir güven, her türlü siyasi mülâhazaların üstünde, el sürül mez, kutsi bir saygı ve minnet yeri almış olan yiğit Cümhuri- yet ordusuna Türkiye Büyük Millet Meclisinin sonsuz saygıla rının bir kere daha sunulmasını arz ve teklif eylerim. M. F. (Elâzığ), Odr. Zihni Ülgen (Bolu) Ali Rıza Esen, XÇoruh), Hamdi Yalman (Or- Gu), Zeki Soydemir (Erzurum), Dr. Sadi Konuk (Bursa), Şükrü Ali Ögel (İstanbul), Ş. Erdo- ğan (Gümüşane), Nafi Kansu (Giresun), F. Sılay (Konya), L Sabuncu (Giresun), H. Reşit Tangut (Maraş), Sırrı Day (Tpabzon). takrirlerin meclisin sü - rekli ve heyecanlı tezahüratı ve| alkışları ile kabulü üzerine mi- li Müdafaa Vekili Saffet Arı - kan kürsüye gelerek şu beya - | natta- bulunmuştur: — Arkadaşlarımın Cümhuri- yet ordusu hakkında gösterdik-| leri yüksek - iltifat ve itimada ordu mamına bilhassa arzı te şekkür ederim. Cümhuriyet or- dusu, vatanın müdafaası işini, göstermiş olduğunuz yüksek itimat ve iltifata lâyık bir su- rette yapacaktır. Buna itimat buyurmanızı bilhassa temenni ederim. (Bravo sesleri, sürekli alkışlar) Milli müdafaaya ait bütçele- rin kabulü ile masraf bütçeleri nin müzakeratı mlanmış ol duğundan varidat bütçesinin müzakeresine geçimiştir. Bu mü nasebetle söz alan Maliye Ve -| kili Fuat Ağralı, ruznamede bulunan ve bazı vergi ve resim lerde yapılacak zamlara ait ka-| nun lâyihasının varidat bütçe- sinden evv” *ercihan ve müsta- | celen müzakeresini istemiş — ve| bu taleb tasvip olunmuştur. Bu kanun lâyihası üzerinde| söz alan Abdürrahman Naci De mirağ (Sivas) halen 40 kuruş olan koyun ve keçi resminin 60| kuruşa çıkarılmakta olmasına | itiraz ederek bu zammın 50 ku- ruşa indirilmesi ve on kuruşun müskirat resimlerine — ilâv istemiş ve bu maksatla bir de takrir vermiştir. Diğer bir kı sım hatipler de bu noktai na zara iştirak eylemişlerdir. Bütçe encümeni mazbata mu- | bi harriri Hüsnü Kitapçı, encü - men reisi İsmet Eker, Gümrük ve İnhisarlar Vekili Raif Kara- deniz ve Maliye Vekili Fuat Ağralı verdikleri izahatla — bu zamların, yapılmasındaki zaru reti ve lüzumu izah eylemişler ve teklifin olduğu gibi kabulünü istemişlerdir. Meclis verilen takrirleri red ile vergi zamları- na ait kanun lâyihasını olduğu gibi kabul etmiştir Bundan sonra 1941 yılı vari- dat bütçesi kabul ve müvazenel umumiye kanununun müzakere- i ikmal edilerek reye konmuş 356 mevcudun ittifakile kabul edilmiştir Meclis yarın saat 14 de top- lanarak müzakereye devam ede p < | ya tarihinde bir merhale teşkil Eden'in Ş'enî y beyanatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) leri süpürüp götüren hesap görme,-geniş ve çok şiddetli o- lacaktır. Eden, Amerika Birleşik dev- letlerinden şöyle bahsetmiştir: — Roosevelt, dünyadaki hür milletlere yol göstermiş ve bü- yük bir devlet adamıma yaraşır imanlı bir hareket yapmıştır. Rooseveltin nutkunun esasını, hür milletlerin milli mevcudiyet. lerinin en nihayet denizlerin ser- bestisine bağlı bulunduğu be - yanatı teşkil etmiştir. Bu, ayni kuvvetle Britanya | imparatorluğu için de doğru - dur. Rooseveltin bu nutku, dün- eden bir hâdisedir ve Reis, söz- | leri ile, dünyanın en kudretli milletlerinin kat'i azmine tercü- | man olmuştur. | y Pden, Irak hakkında demiştir | i: — Kral naibi bir kaç gün| evvel Iraka avdetindenberi, Ba- | yılmaz derecede sadakat mesaj ları almış ve bütün memleketin Mmüzaheretini elde etmiştir. Ra- şid Alinin bir çok taraftarları Simdi firar eylemiştir. İrakı| pek yakında diktatöründen ve ftaraftarlarmdan kurtaracağı -| muzı ümid etmekteyim. Irakın | istiklâline karşı hiç bir fena ni- yetimiz yoktur. | Eden, Suriyenin istiklâl emel- | lerine karşı İngilterenin duydu-| ğu büyük sempatiyi bir kere da- ha teyit etmiş ve demiştir ki: | — Bir çok anap mütefekkir -| leri, arap miletleri için, şimdi kinden daha yüksek derecede bir vahdet arzu ediyorlar. Bu müttefiktirler. Bu birliği vücu- da getirmeğe gayret ederken İngiliz müzaheretini ümit eyle-| mektedirler. — Dostlartmızdan geecek böyle bir hitap cevap | sız kalmamalıdır. Eden, Avrupanın istikbalin - den ve mânevi ve maddi yeni- den tanziminden bahsetmiş ve | şunları söylemiştir: | — Hiç kimse, eski dünyanın tesevvüşüne dönmek niyetinde olduğumuzu — düşünmemelidir. | Sulh avdet edince, harp zama - 'nının mali tesviye - suretlerinde gevsetmeler yapacağız ” ve bu. Zevşetmeler, enternasyonal ti- caretin imümkün en geniş te- meller üzerinde yeniden doğma- sı imkânını verecektir. Esaslı bariz vasfı eşya ve hirzmetler mübadelesi olacak enternasyo 'nal mübadeleler sisteminin in şafını görmek ümidindeyiz. | Mütarekeden sonraki devrede bütün Avrupada — kıtlığın, para kargaşalıklarının ve el emeğin- de, piyasalarda ve fiyatlarda ge- niş tahavvülerin önüne geçmek için, diğerlerile birlikte çalışmak arzusundayız. Almanya kendi rolünü - oynamalıdır, fakat Al- manyanın - şimdiye kadar Av- rupanın tanımış bulunduğu e- fendilerin en fenası olduğunu hicbir zaman unutmamalıyız. | Siyasi ve askeri sulh şartları- | mız, Almanyanın fena hareket- lerinin tekerrürüne mâni olma- yı istihdaf edecektir. Sonu ne zaman geleceğini kimse tahmin edemez. Fakat hemen hemen ikazsız olarak birdenbire kırıl- mak, Alman makanizması gibi sert makanizmanın mal iktızasındandır. Avrupanın yeniden - tanzimii den bahsedilirken, buradaki hal suretinin başka yerlerde, mese- lâ Uzakşarktaki inkişaflar ü- zerinde tesir icra edeceği ve bu inkişaflardan müteessir olacağı keyfiyeti unutulmamalıdır. Resmi Harp | Tebliğleri —| (Baş tarafı 1 inci sayfada) | çarpışmalarda, düşman ve kıta-| larımız, her ikisi de ağır zayi - atla uğraşmıştır. Libyada, Tobrukta, 27/28 Mayıs gecesi, kıtalarımız, mev- zilerini daha ziyade iyileştir- mek için küçük bir ileri hare-| keti yapmışlar ve kendileri hiç ir kayıp kaydetmeden düşmana kayıplar verdirmişlerdir. Sol -| lum mıntakasındı sif kolla- | mız, Halfaya civarındaki mev lerden hiç bir yeni ileri hare ketinde bulunmağa teşebbüs et- memiş olan düşmanı şiddetli su- rette hırpalamağa devam et - mişlerdir. Habesistanı a, bizim kıtaları | benizler ve yaşlı FIKRA Damarsızlık ve bu harp (Baş tarafı 1 inci sayfaday Karakter, cibilliyet, sinir, kalb falan filân, bunların hiçbiri beş harfli bir kelime olan da« marın taşıdığı mânayı taşıya « Taz. Bu mevzuu bazı arkadaşlar. la konuşuyorduk. — İçimizden biri buna misal olmak üzere şu hakiki fıkrayı anlattı: (1912) Balkan harbinde Ma- kedonyada idim. —Komanova meydan muharebesini kazan - Muntazam Türk likte ricat ediyorduk. O zaman bizim -üçüncü ordu merkezi- Mmiz ve birinci sınıf vilâyötimiz olan Manastıra girdik. Oradan cenuba, Filorinaya doğru çe kilmek istiyorduk. Herşey yı- kılmıştı. Edirne-muhasara ©- lunmuş, Çatalca müdafaaya başlamış, Yanya ile Selânik teslim olmuş. Bütün Rumeli mermere düşen bir sırça bar- dak gibi param parça. Biz Manastır şehrinin için- den ve şehrin ortasından geçen Drahor ırmağının kenarımdan istisyona doğru ilerliyoruz. Ma- nastırın. Türk halkı sapsarı e gözlerle bizi uğurluyorlar. Hükümet kanağının önün- den geçiyoruz. Hükümet kona- ğının Drahora bakan cephesi boyunca iskele kurulmuş. İs- kelenin Üüstünde birtakım a- damlar var. Bu müthiş badire içinde bu adamlar ne yapıyor- lar? diye meraklanıp başımı biraz daha kaldırdım. Bir de ne göreyim? Ne tahmin eder- siniz? Bu adamlar ellerinde boya kutuları ve fırçalar, Ru- meliden çekilen — imparatorlu- ğun, başkalarına kalan hükü- Mmet konağının saçaklarını bo- yamakla messuldüler!!! Suç, © zavallı boyacılarda değildi. Şüphesiz ki değildi. Fakat suç Babıüâlideki da- darsızlıkta idi. İşte bugün Avrupa bu hal dedir. Almanlar Hanyayı aldılar (Baş tarafı 1 incı sayfada) mandan beri müteaddit defalar bombardıman edilmistir ve ta- mamen kaybedilmiş addedil - melidir. Gemide yalnız 2 kişi ölmüş, 5 kişi yaralanmıştır. Adadaki son vaziyet Londra, 29 (aa.) — Bu sa- bah Girid hakkında yeni hiçbir haber gelmemiştir. Bu sebeple Almanların iddia ettikleri gibi Hanyanın Alman kuvvetleri ta- rafından işgal edilip edilmedi- ği malüm değildir. bu, mümkün add Hanyanın zaptı doğru ise, vazi- yetin ciddi olması ihtimal da- hilindedir. Eğer Suda koyu da kaybedilecek olursa vaziyet da ha ziyade ciddileşmiş olacaktır. “i Rooseveli'in beyanatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) tadilini derpiş eylemediğini sa- rih surette tebarüz ettirmiştir. Roosevelt bundan başka. “hu dutsuz fevkalâde milli ahval,, vaziyetinin ilânımı fi'li kılmak için halen emirnameler neşret meği derpiş eylemediğini de söylemiştir. Roosevelt, bu gibi emirnameler çıkarmadan fev - kalâde ahval ilâınının kendisine verdiği salâhiyetlere dayana- rak harekette bulunamıyacağı- nı tasrih eylemiştir. Reis, gemi kafilelerini hima- ye meselesi ile alâkadar noktai nazarını bildirmiş, fakat de - nizlerin hürriyetinin bitaraf - lık kanunu ile telif edilebilir bir tarzda muhafaza olunabileceği- fikrinde olduğunu beyan etmiş tir. İrakın son günleri (Baş tarafı 1 inci sayfada) Bağdat — yolunda a.a.) — İrakta yen imparator- ka doğru ilerle- dada yakaşmak - İngiliz hava — kuvvetleri mizin ve perver kuvvetle- in Falluja ile Bağdad rin bazekâta, biltün : ae " arasında kâin Hanmuktanın larda şayanı memnunivet bir zaptını bildirmesi, imparatorluk tarzda devam etmektadir. kıta'arının hükümet merkezi is Alman Hesmi Tebllği tikametinde ilerlediklerini gös- Berlin, 29 (a.a.) Alman e orduları — başkumandanlığının — — —- Sarmaar aa a tebliği kadar bir ç pur batımış o- Alman kruvazörlerinin Okya- , lan bir harp i tarafından nuslardaki harekâtı esnasında | tahrip edilmiştir. Mezkür harp düşman gemisi bu suretle cem 52 bin ton hacminde n 100 bin Srpnl Ka