— Başı 3 üncü sayfada — — Yolumuz ne güzel değil mi?.. — Bütün beraber böyle güzel olacak... ğil mi? yürüyüşümüz inanıyorsun des Kaz başını biraz daha kaldırmıştı,. su apurun arkasındaki küçücük söyütimde kanapeyi denize doğru çevir» mişler, ayaklarını kenara dayamışlar, suları seyrediyorlardı.. Hisar dağla. rının yeşilliklerini aşan güneş; son renklerini denize dökerek ağır ağır gidiyordu.. Kızın elinde kocaman bir fulya demeti, delikanlının yaka iliğinde bir tek fulya vardı. Vapurun peryas nesi, renkli suların üstüne geniş ağızlı bir fırça ile ak bir köpük yolu yapıs yo uşmuyorlardı.. Ku cağındaki çiçekleri, “bütün gördüklerinin zel liğini içer gibi kokluyor, sonra inkli gözlerini sevgilisine çevirerek bakıyor- du.. Kızın yüzüne sürünen fulyaları delikanlı öpüyor, onun dudaklarının değdiği çiçekleri kız öpüyordu. Bu öpüşler dudakları biribirine değmeden ürpertiyor, sarıyordu onları. — Sevgilim sana diyeceğim. Genç kızın gözlerinde bir korku dolaşdı: — Kölü söz mü? — Evet kötü bir sözki, bizi bir kötü bir söz zaman biribirimizi görmekten alıkoya- cak.. Anlıyorsun m mi sevgilim. Bir zaman görüşmiyec. Gözlerindeki erki dağıldı.. dizlerine bırakarak; Çiçeği Buna o mecbursun Soruşu, inanmakla kendi cevabını veren bir ahenkle doluydu. Ellerini tuttu delikanlının! — Korkmuyorum. Dedi. O kadar içimdesin ki, seni görmesem bile ya niz kalmam sevgilim Sesinde dostluğun. inanışın, “sevig” nin yumuşak sıcaklığı vardı... Vapur kararan, kıyıları sırma ışıklarla dolan sularda, akşam rüzgârlarını ikiye böle- rek gidiyordu. Yüreklerini dayar gibi baş başa verdiler. — Ne güzel yolculuk... — Bütün olacak., yollarımız böyle güzel * ** . Keskin bir içki kokusu ortalığı kaplamıştı, Ve Işıklı masanın üstü meze- lerle 'dolu.. Kadınlı erkekli bir gurup içiyorlardı.. Delikaolı bunların içinde,, Konuşuyor, o sesinde buzlar üstünde esen bir rüzgârın soğukluğu, gözlerinde uzak bakışlarına eklediği tadsız bir Söyleyorum işte, değişen biz sin ki, seni görmesem bile yalan leri zorla almak isteyen ahenkl başka âlemleri gören İL var