kat bu yoleuluğun”e” geceye? ben" zemeyen tarafı da var. gece gun Hi Ş en sa” — Arnavutköy daha iyi değil mi Celâl ağabey ? Ben, bu sorgunun cevabını şoföre verdim — Arnavutköyüne dön çocuğum | Az sonra, Akıntıburnu gazinosu” nun bahçesinde, baklava biçimli delik- leri ve yeşil çıfalariyle kocaman bir kanarya kafesine benzeyen lerden birindeyiz. Müşterisizliğin olanca açısını bizden çıkarmağa ahdelmişe benziyen yaşlı garson, ortadaki çarpık tahta masayı on dakikada mükellef bir ziyafet sof- rası gibi donattı. Etrafı sarmaşıklarla sarılı “Separe, nin denize bakan ön tarafı açık, oradan içeriye dolan mebfap, kör kör yanan ampulün kirli ışığını kara» tacak kadar kuvvetli. Sade burunda canlanıp çirpınan kırışıksız ve il deni ay ışığının. altında bir güm kazanı gibi parlıy Muhakkak ki takulan en güzel yerinde, ve dünyanın en güzel gece- sindeyim. “Separe,, tamamen Je: 12 der Önümde kirk yıl — taları çileden çıkaride bir sofra, ve yanığın nasırlanmış yüreklela yamet koparabilecd © mahlük var. nir u dekorun içi fene sarılmış bir E konulsa dirilip vi Fakat ben, nabzımın hızlı <i nımın nerdeyse du fıkırtısına rağmen, €, sarllmaş b iskeleğ, il ölüy Ss neşemej kavuşmak tatiyord bu istekle, vakti sişl bir trene yetişmeye çabalayan » k san telâşile içiyorum. i İçki, ciğerleri, bağırsakları, ki böbrekleri, bülâsa uzviyetin hetpag sini, ipekli kumaşa dökülmüş #iyl nik gibi yakıyor; bu mubakkak.M Fakat insan onun bazen tamin nında verdigi neşeye, tam zamgdil aşıladığı cür ete, tam zamanında igirl kuvvete kavuşunca, olanca tahrtanı affedebiliyor. Ve : Gerçi gaslolmaz şehidanı muhabbe Yıkayın meyle beni bir mezhep icaf Dördüncü kadehten hırsız gibi giren görün reğimin olanca bedbinliğini ! Göğsüme damla damla dolan & dilime saatlerdenberi sinen tuğ'W gidermişti. | Kalbimin, Latnida aydınlani" sını ortaya atabilecek kuvveli © mıştım. kadar ki, nereden | neler anlatacağımı, v cağımı,