İ Mahkemelerde Limandaki infilâk Sağlık bilgileri: 9 — VAKİT 24 İKİNCİKANUN 1939 Gribin dost ve düşmanları İste bir kosıt eseri olup | olmadığı tahkik ediliyor Günün ve mevsimin en sari hastalığına bugün ğe devam ediyoruz. & e Merde, L di TAN ecnebi balıkçı ge- Sirkeci rıhtımı ww Yünan bandıralı 29 *li Yorgi” ya ait bir dalan ş Bikini tay, Nelerinde birdenbire teni, Siddetli bir İnfilâk barçalanarak bat- > #t Yani ölmüş, bir- dA yaralanmıştı. â ay Bdliyece tahkikatıma Tahkikatla müd- Muavinlerinden Tur- olmaktadır. Itır, timi diy, gemi ile beraber len makinistin ce- en bir dalg vasıta. ha, İMistar. Dalgıcın an fçak gezen sabıkalı Ziyanın dün | üçüncü asliye ceza mahkeme- sinde muhâkemesine başlan. mıştır. Ziya suçları reddederek, bu otellerde namuslu namuslu ya- WP gittiğini söylemiş, dinleni- Jen otelciler ise, iyice teşhis et- tiklerini söylemişlerdir. Muhakeme kârar Için başka bir güne bırakılmıştır. Bir Tevkif Tevfik adında birisi Tahtaka- lede Argelosun çikolata fabri- kasından, muhtelif zamanlarda eşyalar çalmış, son defa iki ku- tu kurşun yaldızı ile kâğıt dan- Grip, karşısında itinalı bir bakım ve tedavi ile bünye mu- kavemeti gibi kuvvetli düşmanları görürse kaçıp gider, çarpış- tığı uzviyetin hiç bir noktasında dikiş tutturamaz ve hasta da iyi olur, Fakat bünyenin mukavemetsizliği, bakımsızlık, teda. visizlik, ihmal görünce sırnaşır, akciğer, karaciğer, böbrek, bar. sak, mide kulak gibi uzviyeti herhangi bir noktasında tutun. mağa çalışır. Nereyi zayıf bulursa orada tutunur, ikinci ve ye. »i bir hastalığın mikroplarile birleşir, çalışmağa başlar, bö: lees gribe başkâ bir hastalık karışır ve uzviyette de kuvvetli mücadele başgösterir, hararet düşeceği yerde gittikçe yüksel. meğe başlar; kasta gün geçtikçe mukavemetini kaybeder, ha. raret derecesi akşamları 39,5 — 40 a kadar çrkar. Hastada sayıklamalar ve nefes darlığı görülür. Gribe yar. dımcı ve arkadaş olarak İşe karışan bu yeni hastalık uvziyeti sarsmış, yeni ve kuvvetli bir mücadeleye girişmesini intaç et. miştir, Uzyiyeti böyle yeni bir mücadeleye tahrik eden ve gri. bin en ileri gelen dostlarından olan hastalıklar arasmda (bron. git, zatürrie, zatülcenp) e daha ziyade tesadüf edilebilir. Hele bronşit hemen ekseri grip vakalarının başlarıgıcnda kendini ir ve müzmin bronşiti olanlarda ise bazan gri sona erer, il le düşünmek lâzımdır. Zalürrienin âe güni nİ, ağır seyreden vakaların ölüme süriiklediğini unutmamal dır. Bu hastalıklarm çocuklarda arzettiği tablolar daha bam. başka ve oynaktir. Grip ve buna karışan hastal cilvelerini çocuklarda daha başka ve korkunç gekilde görm İhtimali vardır, Sırası geldikçe bunları da uzun boylu tet edebiliriz. ği gösterir, Grip başlarken pek çoklarında aksırık, öksürük, tık. sirik ta beraber yürür, İlk önce göğüs nezlesi şeklindedir, kat bronşit tablosu verebilir. Eğer hastanm eski bir b: yok ve bu yeni âraz da ilerlemezse griple beraber geçer, gider. Eğer geçmez ve âraz da ilerlerse had bir bronşit meydana çı. kar, bütün şiddetile hüklim sürmeğe bazlar. Hele eiğ işe karışırsa (zatürrie ve bronşitin) birleşmesinden *eo ve (bronkopnömani) denilen hastalık başgöste Artık iş büsbütün ciddiyet ve vahamet kespetmi: le carlanır, griple bazan da ilerler, vahimleşebilir. Zatlirriç veya zatülcenbin işe karışmalarmı ayni sw rın şaka ve Dr. Necaettin Atasagun telasını aşırmıştır. Terfik birinci sulh ceza mah Kın kemesinde tevkif olunmuştur. ayet güçlükle çi a, imi Tıbbı Adliye kal. Sarhoşluktan Ceza , Gİ 7 Yusuf adında birisi dün ak- in aj la Meşgul olan mug. | *AD iki arkadaşiyle sarhoş bir ia B- Turgut, birisi ta halde Aksaraydak! evine gelmiş ep, “Dilan bir ihbar üze. | KAVIYI almıştır. Karısı kapıyı . diyetle durarak bir | 9erüca kocasını iki sarhoşla be. 7p ağı, Şkil etmiştir. İhbar | vaber kendini bilmez bir halde j n doğruya ölen ma | bulunca içeriye almış, arkadap- Yüklemektedir, li larını da koymuştur. BİSE mMotörleri bal Karısmın bu hareketine kt il taya İmdi bra zan Yusuf bağırıp çağırmağa Ban bir tüp koyacağı başlamış, bekçiler gelerek her Vey Bİlenle dolu Gibu ma üç sarhoşu yakalamışlardır. ak U9, infilâk bu GE Asliye üçüncü ceza mahke - etk Belmiştir. Mhlihib. mesi Yusuf ve arkadaşlarının b ta başlamıştır. Bu- sarhoşluktan 3 er lira para ce Tek Taborunu Yere zası ödenmesine karar vermiş tir. Otomobil Arkasındaki Lâstik Ramazan adında birisi dün sabah Sirkeciden geçerken - bir çöp arabasının içinde bir otomo. iy bil lâstiği görmüş, çöpçü arka- ie rn Eonil ile! sını dönünce gizlice almıştır. ei e Beri yatırır) Ramazan tam köşeyi döner- Bay, «bibi Adit tara-| ken, otomobilei Ziya tarafından ne edilmişlerdir. çevrilmiş: A kayar hafit vel — Bu lâstik benimdir, yürü İhtimali kuvvetli. | karakola! diyerek karakola gö- ii e Niş davi gören Zeke. | türmüştür. Oradan birinci sulh ! erer, da dün adliyeye | ceza mahkemesine verilen Ziya, ' Pi cesot geminin en- iie iyi sıkışmış, yaralı ve | ya, ? birhalde bulun mn, e, a İNİ geta Çerrahpaşa “in ay yfalarından Ni- N İye doktoru tare- o; ar Yene edilmiştir. i ei Yaraları çok tehit-| lg, <2 Balıkl( Rum has 5 Muayene edilmişler. | caldığı hakkında tam kanaat di kaş hasıl olmadığından serbest bt İse, ÖZAMİ yarma kadar Ni rağılmıştır. Viy,, * "akan; : 2 K bom,» sebebi ve| o Yersiz YurtsuzBir IğI anlaşılacak» Karadenizde | i fırtına (Hakiki bir Geceyarısından sonra, saat dört vardiya kampanası çalmıştı. Bir gürültü oldu, gözümü açtım bir baktım, gemi sallanıyor. Komüdi- sin üstünden sürahi odüşmüş kapağı bir tarafa fırlamış bir aşa- ğı bir yukarı yuvarlanıyor. Bunlar, her zaman alıştığımız hâdiseler... Bazan ranzadan benim de düştüğüm olur. Fakat ikinci bir gürültü oldu; sanki başımın üstünde bir bomba patladı. Sanki biribirinin arkasından yüzlerle yıl dırım iniyordu. Kulak verdim,, Trabzondan alman yağ tenekeleri. Koca yığın yerizden oynamış; bi: ribirinin östünden kayarak karşı. lara fırlıyor, variller devrilmiş, ardı ardına yerlerde yuvarlanıyor. , Gemicilerin koşuşmaları.. Ac acı düdük sesleri... Anlaşılıyor ki bir fevkalâdelik var, Hemen boyun atkımı sardım, paltomu aldım, yukarıya fırladım Kamaralarından kendilerini dışa" rıya atan birkaç yolcu, korkudan i büyümüş, kamarctun ver- ği izahatı dinliyorlar. — Aman beyim. diyor, bu da Öl dan, Ni ilg Ta; tez tta a iy tiz. Ol lay, a bişiy,» bun #üih Köri, A Play, Ası a, hi l dürme Dava- tler Dinlendi “oza mahkemesi Mu id te ire, bay “Takı kms a Kk Sun Sm ir, $1kı ila bera detlenip biçağa ele Yurduğu 9 N. sucu Taltlin Muhakemesine elki celselerde T Mustafa şiç mü- İller; oluğunu gören key, Yluğunn söyle. Met ye Fethi VU Bâhityor dün din. Uy,, * Suc a Metataz, 8 Halil karısını ay tele, AFAda Cevizli ar! Müy, 1 dt nı leri, ing hak, banu 2 Sin Mesan 8 A Y m A sep, LT LAM ile ett, “yı, Pülünürken lemişlerdir. Nos p Fatih mahke. anı evrakının ine vesair |halinde ele geçirmişlerdir. Po-j metr liraya İlisin de yardrmiyle Salihin e-|ber Fa 13 yaşında Ahmet adında BİP) geniz mi2. Pırtna dediğin yunus çocuk, dün sabah Sultanahmet- lar, şu salonun içinde hamsiler) te Sırrıya ait bisikleti çalmış, e ki eh deniz var diye lâstiklerini ve kornssını çarşıda ili satarken yakalanmıştır. ” ri > diyorsun; deniz buralara Ahmet adliyeye verilmiş, mid adar çikar mu? delumumilikte şöyle demiştir: — Çıkar mı da ne demek? Ben —“ Tekirdağlıyım. Anam, b3-| bacanın içinden, oluk gibi suların bam geçenlerde öldüler, kimı-| ocaklara hücum ettiğini bilirim... sem yoktur. İstanbula geldim.| Beni görür görmez lâkırdıyı çe Yatacak yer bulamadım. Çeşme| yirdi; yalaklarında, köprü altında bir) Işte doktor bey de bilir ya... kaç gece yattım. Arada sirada | gedi, Bir gece Ereğliye demirle - öleberi taşıyarak karnımı doyu- miştik. Tamam otuz gemi vardı. ruyordum, Fakat üç gündür bİS| Değil mi doktor bey?.. Neydi & ge # k .İmemurjarı Salih admda sabıka» -İli bir esrar kaçakçısını yakala- kazanamadığım için aç kaldım. Açlık; dün sabah tahammül e- demiyeceğim bir hal alınca göz” jlerim karardı; bisiklete atlayıp İ kaçtım. LAstikleri 150 kuruşa satıp parayi elime alırken yaka landım.” N Bilâhare 5 inci sulh ceza meh - İkemesine verilen Akmet çocuk tevkif olunmuştur. Bir Esrar Kaçakçısı Yakalandı Gümrük muhafaza teşkilâtı mışlardır. Memurlar yaptıkları tekip- lerden birinde Salihi Falk adın- da birine bir kilo esrar #atar- ken kıstırmışlar, ctirmü meşhut İ ceki deniz Onu bıraktılar; bana döndüler. — Ne dediniz?.. Bu deniz faz. Jelaşır m acaba — Ne diyeyim inşallah fazlalaşmaz... Bir büyük dalga geldi; salotun camlarırın üstünden bir sağnak boşanmağa başladı. Dışarsı gö” rünmüyordu. Herkes beyecan İ- çinde: — Bakınız. dediler. Galiba ka marotun hakkı var, Deniz burâla - va kadar çıkmağa başladı. — Evet... Şimdi neredeyse ham| silerle yunuslar da söküneder. Ge- am a ml leme lo esrar daha meydana çıkarıl- mıştır. Salihin suç ortağı olan bir esi de yardır. İkisi ile bera” ik da adliyeye teslim edil- . Bilmem ki. İ gene ka- Yinipeasaştırına yapılmış, üç ki: | mişlerdir. hikâye) minin içinde bir nevi akovaryom. na m? — Alay ediyornunuz, bey... Pijamasının üstüne mantosunu geçirerek kamarasından fıtlayan bir hanım: — Aman dektor bey. Ne ole. yoruz?.. Batmıyoruz ya inşallah.. — Ağzımı hayıra aç.. Niçin ba” tacakmışız?.. — Baksanıza dehize... Bir dalga.. Bir dalya daha. A” şağıda yire gürültüler. Kadın çığlıkları... Ezan sesleri... — Ah Necdetçiğim seni bir da: ha göremiyecek miyim Pes - Allahım sen çocuklarıma ati. — Bana bir şey olursa Saliha ae yapar?.. Mutlaka xendini öl - dürür!.. Yolcular, geceliklerile kâmara- larından fırlıyorlar, etrafımı al, yorlar. Hangi birine ne denir de haber anlatılır. — Rüzgür ne zaman durur?.. — Deniz ne zaman yatışır? — Geminin dibi sağlam mı?.. — Makinesi kuvvetli mi?, — Kaptanı tecrübeli mi2, Biribirinin arkamdan mânanız göcükçü #ualler... Fakat belli ki gemi, büyük denizlerle boğuşu - yor; baştan hücum eden dalgalar, yükseklerde parçalanıyor... Bir tarihte Gaskenya körfezi - nin meşhur fırtınalarından birini hatırlarım. Fakat o bir fırtına de gil, bir âfetti. Dalgalar, bir dağ parçası gibi üzerimize devriliyor - du, On bin tonluk bir İngiliz şile- bi.. O yüksekliğe nasıl çıkıyor?... Tki dalga arasında açılan uçuruma nasıl düşüyor?.. Gözümün önüne geldikçe hâlâ tüylerim ürperir... Bu gece Karadeniz de galiba bi ze korkunç bir sürpriz hazırlıyor. du, Kapıyı zorlukla açabildim. Parmaklıklara tutuna tutuna üst güverteye çıktim. İnsanı uçura © cak kadar şiddetli bir savruntu vardı. Hesap kamarasını siper a- larak kumanda köprüsüne gel - dim, doktor VAKIT'ın Küçük Hikâyeleri Yazan: Dr. C emil Süleyman Süvari arkasına bir gocuk giy- miş, başıma sansar derisinden bir başlık geçirmiş, Kutup seyyahları gibi tanınmaz bir kıyafete girmiş ©. Siyah ve parlak muşambak genç kaptanlar, yüzlerini gözle « rini yün atkılarla sarmışlar, elle rinde dürbün, sisli ve karanlık s2“ hilleri tetkik ediyorlar, dilmen ba-| denbire her taraf gıcırdadı, gemi, şında, granitten bir heykel gibi du | iztırap çeken cani: bir mahlâk gi” ran nöbetçi, gözlerini puslaya dik | bi inilti sesler çıkarmağa başla” miş, aldığı emri tekrar ediyordu. lar, bordadan hücum edi- — Viya... Viyös yor; tekne ağır ağır sancağa yatır Batı karayel, ateş üstünde bir| yordu, Üst güvertede artık durul- kazan gibi, denizi, içinden kayna: maz bir vaziyet hâsıl olmuştu. Per tıyordu, Suyun .yüzünde hiçbir) vane boşa dönüyer, gesi kendini kırışıklık yokken, dalgalar büyü-! kurtaramıyor, derece derece mu - yor, deniz, birinci güverteye yük! vazene kayboluyordu ve artık dev seliyordu. Provaya çarpan dalga. | riliyorduk. Süvari heyecanlı bir lar, başüstünden aşmağa başladı, rüzgârın savurduğu köpükler, bi anak halinde etrafı sardı, Köp rü üstündekiler su içinde kaldı - lar; birandanm arkasında önlerini! görmez oldular. Gemi, Ünye feneri hizasında... Fakât makineye son sürat veril - diği halde pareketa, hemen hiçbir şey kaydetmiyordu. Süvari, ilerle- mekten ümidi kesilmiş bir vazi - yette: — Ne yapalım çocuklar?,. dedi. Vunaya dönelim mi? Zaten başka yapacak bir şey kalmamıştı, Rüzgârı arkaya alıp gemiye yol vermekten başka çare yoktu. — Nasıl emrederseniz... dedi. ler. Fakat gittikçe büyüyen dalgalar arasında, süratten kalmış koca tek neyi döndürmek tehlikeli bir işti, Uzun bir zaman, dalgaların fası - laları gözetildi. Direkleri sarsa » rak başımızın üstünden korkunç bir uğultü ile geçen rüzgârın vah- şi ıslıkları arasında, âni bir karar alan ihtiyar süvarinin hasta ve kı- sık sesi işitildi; — Sancak alabanda!, — Sancak alabanda!, Kürekler işliyor, baca, kıvılem- li bir duman püskürüyor, makine son kuvvetini sarfediyordu. Bir . sesle: — Metânetinizi kaybetmeyiniz çocuklar. dedi. Ne yapalım, mu * kadder ne ise o olacak... Hepimiri heyecan sarmıştı, A » şağıdaki vaveylâyı artık kulakla » rımız duymuyordu. Aarada sırada bir silkinme oluyor, baş, dalgala » rın sirtma yaslanıyor; fakat sular yine alçalıycr; boşluklar yine de- rinleşiyor; oinhiraf derecesi ötuz altıyı buluyordu, Artık ürit kâl mamıştı, O esnada köprü Üstünde lâz kıyafetli birkaç gemici peyda oldu. Birisi süvariye yaklaşarak: — Mustafa kaptan. dedi, Ha gözünü seveyum.. haçan sular şağıya dur. Al gemi, karaya.. ver arkâsunu talkaya.. oturursa otursun köraya,, kurta - ralum caaumuzu., hep çikalum Vunaya... Nün başunu Süvari kızdı. Zaten burnundan soluyordu, Mülâzim kaptanı çağı tarak; — Al şu herifleri yanımdan.. dedi. Başımı belâya sokmasınlar... Karadeniz kuduruyordu. Telsiz telgraf memuru hava raporunu okudu, Rusya sahillerinde en bu- çuk kuvvetinde yıldız karayel esi « yormuş.. havaleli tekne. Bir taraf. tan da hava tazyiklerine mukave- (Devamı 10 smouda)