Yy ; , Üçüncü komiserin o gece keyfi vardı. Karşısına gene Tutkal Ali- yi getirdikleri zaman, kaşlarını çatamadı. Adeta gülerek: — Gene mi sen?.. dedi. Sana — İstanbula ayak basmıyacaksın di- » ye kaç kere tenbih ettik!.. Neye - geldin gene. © —Gönül be paşam!.. Gönlüm var benim. Wi — Bu işte gönlün ne işi oldu- © ğunu anlıyamıyorum. - — Gönül vermeye başladım başlıyalı serseri oldum bey pa - şam! : — Ama erken başlamışsın. On — iki yaşında serseriliğe yakalan - © muşsın.. Anan baban seni ararlar- © ken sen sürtüyormuşsun. o — Gönül derdi çekiyordum. — Yanımızdaki komşunun kızı bana — yük ediyordu. Onun uğruna yolla- ora düştüm.. Beni kaçırdı. , —Builk kabahatin. On altı ya- — şında zabıtaya karşı gelmek yü - zünden on beş güne mahküm ol - muşsun. — Kabahat zülüflü Şahende - > nin. Geceleri büyük cadde kaldı- rımında dolaşmasını polis bırak- mıyormuş.. Bir gece: Bana rahat vermiyorlar, sen de benimle gel, o arkamdan beni gözle, dedi. Göz- >ledim, Polis bırakmadı, ben mü - “dahale ettim. On beş gün içeriye Eikildım.. — Üç ay sonra, hırsızlıktan üç “aya mahküm oldun. > — Bu Benli Fatmanın kabaha- “ti. Amane de civelek kızdı!.. | 'utturdu: İlle bana pullu terlik al! diye.. Gel de istediğini alma.. | ce bir kepenk kaldırıp bir dük- sâna girdim, istediği pullu terlik- İeri aldım. Sen misin alan. Yaka» ma yapıştılar, haydi kodese.. Üç ay yattım.. - — Hapisten çıkınca peden uslu “durmadın?.. Askere gideceğin sr- ralarda üç ay daha girdin. 5 — Eğer Altındiş Süleymanı ta- mısaydınız bana hak verirdiniz. İzun boylu, buğday başağı gibi sarı bir kızdı.. Ama hırçındı.. Bir gece sabrımı tüketti, bir sille in - 'dirdim, hani bugün bile beş par- 'mağımın yeri yanağındadır.. Kah- 'pe kız da, şikâyet etti. Yakaladı - Tai , İsmimiz de fenaya çıkmış. ydi üç ay içeri. > — Yol hizmetine sevkolundun. Yolda çalışacak yerde, bir bak - kalım yanına çırak diye girmenin bulmuşsun.. Sonra kasası” soyup kaçmışsı.. yolunu © — Kabahat bakkalın karısın | 'da.. Neydi o Katina bilmezsiniz. Ne civelek şeydi.. Bende de gözü rardı.. Simsiyah saçlarını döker, simsiyah gözlerini gözüme diker, ta bağrımı delerdi.. Bakkal bana olur?,. Katina bir gece beni eve Javet etti. Düşündüm, tasındım. Çıyafetimi beğenmedim. Param da yoktu, Kasayı açtım, iki aylık .» aldım.. Kılığı düzelttim. O Katina beni pek beğendi. Fa- ertesi gün bakkal yirmi lira - ı eksik olduğunu görünce hay - di beni polise.. Tam altr ay da bu zden — Peki, mahkeme kararile İs - ayak basman yasak edil- din Gi Tutkal XT) a onilira verirdi. On lira ile ne | Nakleden ; İzzetoğlu | di. Ne diye ikide bir geliyorsun.. Kırk yıllık ismini de değiştirmiş « sin, Tutkal Ali yerine kendine Ça» mur Esma diye tanıtıyormuşsun.. Yoluna giden bir adama çullana- cağın zaman yakalanmışsın. — Çamur Esma anamın adıdır. Herife çullanmama da Dalyan ! Ayse sebep oldu. Kabahat onun.. İ O herif kocasıymış, bir türlü içki- den vazgeçmiyormuş.. Bana dert yandı. Ben de intikamını alacağı» mı vaadettim.. Herifi bir güzel suladım, elimden güç kurtardılar. — Peki ama İstanbula ne diye geliyorsun !. — Gönül be pasa beyim!.. Bu sefer kabahat Büklüm Zehranın.. Onu İzmirde tanıdım, Burada kız kardeşi varmış, oevlenecekmiş.. Düğüne davet ettiler.. Kız karde- şinin şahidi ben olacaktım. Red- dedebilir miydim?. Geldim, Gel- dim ama, rahat vermediler, ki.. Tanıdılar, hemen enselendim, bu- raya huzurunuza getirildim.. ». . * Tutkal Ali o geceyi merkezde geçirdi, ertesi günü evrakı ile mahkemeye sevkedildi. Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri o Karaköy . Köprübaşı Tel,49969 — Sirkeci Mühürdarzade Han Teletoo 22740 Karadeniz Cumartesi postası VATAN 3 ylül Cumartesi 18 de Galata nbtımından kalkacak. Gidişte İnebolu, Sinop Samsun, Gire- son, Trabzon, Rize, Hopa'ya Dönüşte bunlara ilâveten Pa- zar, Sürmene, Fatsa ve Ün- ye'ye uğrayacaktır. (6156) Mersin Yolu İNEBOLU XX Eylül PAZAR 10 da Sirkeci rıbtımından kalkacak. Gidişte anakkale, İzmir, Kuşadası, Kül: lük, Bodrum, Rodos, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, Mersine. Dö- müşte bunlara ilâveten Alanya ve Geliboluyâ uğrayacaktır. (6194) Ayvalık sür'at yolu MERSİN "ipin » CUMARTESİ 17 de Sir. keci Rıbtımından kalkacak ve Ayvalık yolunun mutet iske- lelerine uğrayarak İzmire gi- dip dönecektir. (6193) Bandırma Postaları Istanbuldan CUMARTESİ ve SALI günleri saat 19 da kalkmakta olan (Bandırma postaları 2 T. evvelden itiba- ren saat İSte kalkacaklardır. (6195) | TAKViM— CUMA | Cumartesi » 28 Eytii | #9 Eyiti 1836, Atir 19C Abir Güs doğuş Li X88 Gün batısı 1z.d0 li Sabah namazı A.» 459 Öğle #amazı 120 1203 İkindi saman 1488 1544 Akşam süne 17.9 17,54 Yatsı namaz 1939 1918 Imsak “14 416 Yılıs geçen günleri Bö 265 Yılın kalan günleri 101 w ISTANBUL, 18.80: Plâk. neşriyatı. 19.20: Ajana haber leri. 19.80: Türk musiki neşriyatı. krem, Ruşen, Cevdet beyler ve Vecihe, Nazan, He- rldun, Nedinse banımlar Övrik efendi.) 21.30 Ajans ve borsa haberleri. 21.50: Radyo ar « kostrasr tarafından hafif musiki, 328 Khz, BÜKREŞ, 364 mı. 18.15 Gündüz neşriyatı, 18: Karışık vu » sikli. 19: Mumahabe, 1915: Radyo orkestra. st. 20: Üniversite, 20.15: Konfernas, 21: Ke, man konseri, 2180: Msahabe. 31.45: Mme Fiorlâa popurisi tarafından şarkılar, 2215: Piyano konseri, 223 Khz. VARŞOVA, 1845 m. 1515: Koro konseri. 18.50: Musahabe, 19, 15; Popüler İtalyan Musikisi. 19.46: Musa habe, 71,15: Senfonik konser. 28.20: Şiirler. 23.40: Reklâm ve konser, 24: Müsababe, 74, 03 Dans musikisi 841 Khz, BERLİN, 867 m, 1950: Küçük oda miisikisi, 20: Hukuki bahisler, 20.10: Musahsbe, 2025: Aktüalite. (Siyasi bahisler.) 21: Haberler, 21.15: Frani- furttan aldi, 2155: Şarkılar, 73.80: Büttne- rin eserlerinden senfonik kenser, 75,20: Ha- berler, 24.30: Gece konseri, 545 Khr. BUDAPEŞTE, 550 m. 2005: Pihk. 2045: Spor. 91: Etüdyondan bir tiyatro. 22.45: Son haberler. 2805: Siçan takımı, 23.30: Musahabe. 24.15: Piyano kan- seri, 507 Khz, VİYANA, 507 m. 18,55: Piyano konseri. 1925: Spor. 1038: Seyyah neşriyatı. 1050: Haberler. 20: MUM arşriyat, 2020: Holzer radyo orkestrası, 2145: Musuhabe, 7155: Konferans. 2215: Osvald kalhastanım İdaresinde büyüle Been - ser, 28.20: PIAK, 38.80: Einberler. 33.50: Ak- #am konserinin devamı. 2420: Dans munlld. BORSA !Hizalarında yıldız işareti olanlar üzer- lerinde 27 Eylülde müamele görceler- dir) Rakamlar kapanış fiatlarını gösterir. | Nukut (Satış) 617, —| * Viyana 195, -| # Meğer # Loüdra » Nevyork YA, se ”— a Paris 170. -| « Berlin alm » Milâno 210. —| « Varşova © 24, — » Brükse' 13, | e Budapene v4 — g Atina 95, | # Bükreş 190,50 * Cenevre oo #30, .-| 4 Belgrat 3, — » Solya 94, —İ # Yokohamı 36, — « Amsterdan 85, —İ| ş Aihm 9905, « » Prag va, -| e Meddiye. 28, — * Suokho'm o 32 —İ « Rinkaor S9 — Çekler (kap. Sa. 16) »Lonin o 6iz73 | Stokhim 3.1333 » Neryork 04806 | Viyana #270 * Paris 1203 Ja Madrir smu # Milâso o— 9.3550), Berlin 19801 # Brliksm 33815) Varşova 4,2067 * Atina 800185) 4 Badapeşte 3055 « Ctnevre 243 | ş Bükreş 19,584$ | » Sofya 66,128 |, Belgrat 047075 « Amsterdam 1.1694 |# Yokohama 27015 * Prp (9,0013) Moskova (057.75 iş Bankası Terkos 1005 İs Anadolu 97.53) Çimento as 12.60 Reji 2) ÜeyonDeğ —,-- Şir. Hayriye o 1xs0) ark Det —— Merkez Başkası 57, —-İ Balya siye U. Siğorta —00| Sark m ecza —— Bomonti 1245) Telefon e istikrazlar lw 1983Türk Bor.l 2083) Elektrik —— “ . UM60İ Tramvay 1 . «1 2750) Rekum n— İstükrAzıDabin 1 07,60 00) « Amadolai Ergaci istikrazı Y7,— « Asadöluli 44,13 | (MS MUA —-60) Anadolefhi —— Bağda —İs Mümessil A 49,70 Ticaret bankası umum müdürü “Türkiş, şirketi umum müdür muavini Sait bey, Adapazarı tica- ret bankası umum müdürlüğüne tayin edilmiştir. Arsen Lüpen'in Sergüzeştleri Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? Eğ EDER Yazan: Maurice Leblanc —39— Salonun sağ tarafında ressam sehpası önünde Felisiyen ve onun karşısında da, model olarak Fos- tin bulunurdu. Fostin'in mermer gibi kolları ve güzel omuzları ta- mamen açıktı. Raul'ün kalbini he- yecan hisleri sardı. Bu hislere, ken di kendine itiraftan çekinmediği kıskançlık duyguları karışıyordu. | Raul bu manzara karşısında İ kendi kendine: — Haspanın burada işi ne?... | Ya şu ahmak ondan istediği ne ol- sa gerek, dedi. » Raul genç kadını önden görü- yordu. Fakat Fostin'in gözleri, ö- | Binde açılan geniş manzaraya çi- | menliğe ve güle açılan manzaraya | bakıyordu Fostin'in omuzları ışık | hüzmeleri içinde çok beyaz, çok | yuvarlak ve güzeldi. Ral bir defa | daha genç ressamın kudretli elin- | den çıkan ve kendisini sık ark sar- | san “Phyrne,,rın hatirası ile sarsıl dı.... Bunların neden bahsettikle- rini işitebilmek arzusiyle kapıyı açtı. Roland ve Jerom pencereye oturmuş ve bacaklarını dışarıya sarkıtmışlardı. Yavaşça konuşu- yorlardı. Felisiyen, zaman zaman dönerek onlara bakıyordu. Raul bir defa daha “Oranjeri,, faciasının, yani, iki faciadan birin cisinin bu dört kişi arasında cere- yan ettiğini sezdi. Bu dar çerçeve içinde aşk, hınç, hira ve kıskane- lık faciasının bütün izleri görülü" yordu. Bunların dördü sakin ve günlük düşünceleriyle meşgul gö- rünüyorlardı. Ancak birer düş man gibi biribirleriyle karşılaşı- yorlardı. Bu davada bunlardan her bi- rinin hissesi ne olabilirdi? Rolan- dı sevdiği şüpheden vareste olan Felisiyen bu faciada nasıl bir rol| oynuyordu? Hastabakici Fostin bu muhite | girmeğe nasıl muvaffak olabilmiş | ti? İçtimat mevkii çok farklı ölan | Roland onu ne diye muhitine ka-| bul etmişti?... Bütün bunlar, halli | kolay olmıyan bir sürü sorgulardı. Fakat iki genç nişanlı bahçeye | inip uzaklaşınca Raul yavaşça ka- pıyı iterek girdi ve sehpa ile Feli- siyen'in üstünde olarak Fostin'in önünde dikildi. Fostin onu görünce utanarak omuzlarını örttü. Raul Felisiyen'e hitaben: — Rahatsız olmayınız, Felisi- yen dedi. Fakat yarabbi... Bu gü- zel modeli nereden buldunuz? Bu ne güzellik? Felisiyen: — Evet, dedi, bana hiç lâyık olmıyan prestişe değer bir model. — Demek ona karşı bir hırs his- setmiyorsun? — Bu kadar büyük bir güzellik karşısında nasıl bir hırsım olabi- lir? Raul Fostine dönerek müsteh- ziyane bir ifade ile: — Ya siz Fostin, dedi, böyle çıplak bir halde modellik etmek hastalarınıza hizmetten ziyade mi hoşunuza gidiyor? — Klinikte hasta azaldı. Öğle- den sonra serbestim. — Öğleden sonra ve geceleri. Gençliğinizden istifade ediniz Fostin!,, Raul bundan sonra bahçeye çı- karak iki genç nişanlınm yanına gitti ve kendilerini tebrik etti; ma amafih Roland'ın Fostinden da - ba cazip ve fakat ondan daha si- hirkâr olduğunu — hissetti. Fostin siması ve vücudunun kıvrımlarile şehvet hislerini tahrik eden bir kadındı. Jerom öğleden sonra Parise gitmek mecburiyetinde idi. Bunun için Raul ve Roland kendisini Oranjeri köşkünün sebze bahçesi- nin kapısma kadar uğurladılar, Bu suretle Elizabetin ölümünne sahne olan yere kadar geldiler. Jerom ve Roland bu meş'mu yer- de fazla bir tesir göstermiyorlar- dı. Suyun diğer yakasında içinde üç kişi bulunan bir kayık vardı. Başmüfettiş Guso ve omaiyyeti memurları tahkikatlarına devam ediyorlardı. Jerom polisleri görünce: — Bana ve Simona karşı kulla- nılan silâhı arıyorlar, dedi. Roland ise nefretle: — Oh, dedi, bu kâbusda ne vakit bitecek?. Jerom bundan sonra veda e « derek sraklaştı. Raul ve Roland ise yavaş yavaş Oranjeriye dön - düler. Köşk önüne geldikleri za - man Raul sordu: — Evet, öyle (o zannediyorum. Binedelörmgelertodtilatı Yaptı” racağız. — Tabii uzun bir seyahat yap tıtkan sonra gelip yerleşeceksiniz değil mi?. « — Henüz hiçbir karar vermiş değiliz. Raul genç kıza diğer bazı sual ler sordu. Roland kısa ve müphem cevaplar veriyor ve hoşlanmadı * ğını gösteriyordu. — Köşk kapısı çalınıyor gibi geliyor.. Halbuki Veklediğim bir ziyaret yoktur. Köşke doğru yürüdüler ve merdivenlere geldikleri zaman bir kayga gürültüsü işitilir gibi oldu. Bu ses hizmetçi Edvardın sesi idi. İhtiyar hizmetçi: — Ben sağ oldukça diye bağ- rıyordu, siz bu eve ayak basamaz* sınız! Roland koşarak yemek salonu » nu geçti. Kapıya geldiği zaman Edvardın kollarını gererek ihti - yarca bir adamın içeri girmesine mâni olmuya çalıştığı görülüyor - du. İhtiyar yavaş ve istirhamkâr bir sesle: - w — Rica ederim hiddet etmeyi- niz. Maksadım matmazel Roland ile konuşmaktı. Lütfen ziyaretimi haber veriniz. Roland kapı eşiğinde duruyor ve ihtiyarı tetkik ediyordu. — Efendi, dedi, sizinle tanış * mış olmak şerefine malik bulun * muyorum. — © İhtiyar hiçbir söz söylemeden kartını uzattı, Genç bu kartı okur okumaz şaşaladı. İhtiyar, redde - dilmesinden korkuyormuş gibi ricasında ısrar ederek: — Roland, dedi, sizinle görüş- mek istiyorum. Bu görüşme behe- mehal lâzımdır. Bunu reddetme - meniz kendi menfaatleriniz ica - batındandır. « Devamı var), ij Vw Li