7 — VAKIT S9 EYLUL Iİ meme Bir Şiir Beğenilmedi Genç bir şair, dostlarından bi- — Şiirin yarısını fena buldum. | maktan vazgeçiyor ve dostu ile | mm ei rine, yazdığı en son şiiri okuyor- | Tamamını pek fena bulacağım | münakaşaya girişiyor. Ona bü 5 VE EE Sevgi! du. Dostu, şiirin o okunmasını! muhakkak. Bu iki fikirden biri- ; cuma geçiyor: Naşitle Müzehher bir seneden- yarıda kesti: al tercih edörek, isieresn maba - — Ze şiirden ne anlarsın?.. Cevap! Tarihin kaydettiği meşhur hülküm- — Beğenmedim. Nafile yo- tek şiir yazmamış bir ğj eş O Frederik, Miraz rulma! dın oREŞAS İstersen devam et! adam... beri buluşuyorlardı. Biribirleriyle y er odin GN bir gön Şair öfkelendi: Şairle dostu arasındaki konuş- Dostunun mukabelesi şu: evlenmeği kurmuşlardı. Fekat, bu ; manın, bu, birinci safhasr.. İkin- na bir türlü imkân bulamamışlar- — Ne sabırsızlanıyorsun?. | © — Şiir yazmam, ama şiirden Dinle sonuna kadar da ondan| “İ safha da şöyle; anlarım. Yumurtlıyamadığım sonra fikrini söyle! Genç şair, bir kat daha öfke- | halde, yumurtanm iyisini, kötü - Dostu şöyle dedi: lenerek, şiirin tamamını ooku- | sünü ayırt edebildiğim gibi!... Lindberg isminde bir binbaşıya genç bir Fransız müracat ederek: Prusya ordusunda vazife almak istediğini ile- ri sürünce, hükümdarm yasağını dü - yünen binbaşı, önce bu müracaati red- detti, Fakat, Fransız yalvardı. İste ğinde ısrarla durdu. Bu Fransiz gencinin hali ve tavrı kibar bir aileden olduğunu gösteri - Yordu. Pek sevimli, pek terbiyeli bir #enç... Binbaşı, bir müddet tereddüt- ten sonra, onu orduya almak kararını verdi, Bu, pek tehlikeli bir hareketti. Eğer hükümdar, işin farkma varırsa, Binbaşı o şiddetle cezalandırılacaktı. İhtimal rütbesinden de olacaktı. Buna Tağmen, Fransız delikanlısınm ısrarla Yalvarmasına karşı onu arzusuna ka Vuşturarak sevindirmeği tercih eden Alman zabiti, herşeyi göze aldırdı. Herşeyi göze aldırdı, amma tedbir- siz davranmadı. Hükümdar, işin ko - layca farkına varabilirdi. Çünkü, or » duyu sık sık teftiş eder ve dikkatini Uyandıran her hangi bir askere değ » Tu yürür, onu sorğuya çekerdi. Sual» leri, üçten fazla değildi. Sıra bozmak» sızın, dalma şu üç suali sorardı: — Sen doğalı ne kadar zaman olu- dı. imkân bulamayışlarının sebebi, Müzehher çok zengin bir tacir o- lan babasının, bu evlenmeğe şid- detle itiraz etmesi olmuştu. Kızla babası arasında, şöyle bir konuş- ma geçmişti. — Ben, Naşidi seviyorum, ba- bacığım. Anneme söyledim, senin razı olman şartıyla o müsaade © decek. Ne olur, sen de razı ol! © Babası, kaşlarını çatmıştı: — Naşit dediğin şu haylâz de- Jikanlı mı?.. O, hiç metelik tutmu- yor. Parasız sevgi olmaz! — Babacığım, para ile sevginin alâkası ne? — Para demek, sevgi demek- tir, kızım. Benim görüşüme göre, bu asrın felsefesi budur! — Lâkin, istisnaları olamaz” Rahat Uyku Uyumak, Her Yerde Tercih Edilir! mı? z — Olur belki, “fakat, Naşidin Sözünüzü Dinlerim! Eldivenler! bu istisnaların dar sahasında yer tutabilecek kıratta olduğuna, be- yor? iaaali “e DE p Hasieliği ile tasınmış teysesi- nim aklım ermiyor doğrusu! İm e nin yanmda oturan Sakıbeye, 50-| “papa, sen yanlış düşünüyor” — Hizmetinin mukabili olarak ve- rilmesi lâzım gelen şeyleri muntazam olarak temamiyle elde edebiliyor Musun? Binbaşı, bu Fransız gencinin çok Bitmeden bir teftiş sırasında hüküm» darı bu üç susline muhatap olaca - İm düşünerek, Fransıza bu üç son - lin cevabını sırasiyle Almanca olarak “aberletti. Delikanlı, Alman Jisanmı hiş bilmiyordu. Yazılan üç cevap kem sine ezberletilirken. hükümdarın bi- inci, ikinci ve üçüncü susllerine kar- * hangi cevapları vereceği de açık ©- irak anlatıldı. Vaziyet, mükemmeldi. Zeki deli - kanlı, bu cevapları pek çabuk öğren - miş, Binbaşı, kendisini, hükümdar ye- tine koyarak, teftiş sırasına sorguya Sekiyormuş gibi, o askere bu üç suali #rasiyle sormuş, o muntazam olarak Sevap almıştı. Yaptığı bir kaç tecr - beden hiç birinde, asker aksamammış- İN. Ona mütat sellere uygun olarak *xberlettiği cevaplar, şunlardı: — Sen doğalı ne kadar zaman olu- Yor?, — Yirmi dört sene, Haşmetmeap! — Orduya gireli aradan ne kadar Matlâbe Hanıma bakarsanız, | mezler. Bu muhakkak! denmesi. hinmmeieilerlen. enter Sapa ani mi ieği kalâde iyi muamele eden, onlara hizmetçi olduklarını hissettirmiye- eek kadar hassas davranan bir kadındır. Evinde bir türlü dikiş tutturamıyan hizmetçilerine ba - karsanız, bu kadm, fevkalâde titizdir. Olur olmıyacak şeyler- den dolayı kendilerine karşı hu - şunet gösterir, dört tarafı kasıp kavurur. Hangi tarafın söylediği haki - kate uygun, hiç değilse yakmdır? Bu, öyle kolay kolay kestirile - mez. Evine misafir giden, niha- yet muvakkat bir müddet orada bulunuyor. Bu müddet zarfında evin hanımı, hizmetçilerine karşı muamelesini değiştirebilir. Hiz - metçiler de, misafir var, diye da- ha derli toplu, uslu hareket eder- ler! Evet, dışarda bulunan kim- k KİR e araştırmaya, burada lüzum yok. Burada, onun evine yeni kapılanan bir hizmetçiye ta- limat veriş sırasında, aralarında geçen bir konuşma kaydedilecek, Bunu, Matlâbe Hanım kendisi, misafirlerine anlatmıştır!, Onun. anlatışma göre, yeni hizmetçisiyle aralarında geçen konuşma, şudur: — Bana bak, kızım. Senden evvel burada çalışan kıza niçin yol verdiğimi biliyor musun?, Ta: | bit bilmezsin!... Fakat, bilmen lâzımdır. O, benim hiç bir sözü- mü dinlemedi. — O hususta hiç merak etme- yiniz, Hanımefendi. Benim ade- tim, kapı arkasından ayrılmamak» tr. Hiç bir sözünüzü kaçırmam, nerede ne söylerseniz, kulak ka » e e : #eler, bir evin içerisinde olup bi- | bartır.... Her sözünüzü dinlerim! — Uç ay, Haşmetmeap i ire - e soya e NEŞE ten şeyleri kolay kolay kestire *İlmesi lâzm gelen şeyleri munta - tamami; edebili- Kral, bağırıyor: . . yar la yen Kol ye e yasnd | Güzelin Kusuru / ile. yakat da Ben! Çirkin bir adam şöyle diyordut — Her iki cihetten de öyle, Hap Metmeap! Nihayet, Binbaşının tahmini üze Yaradan çok geçmeden, bir teftiş es- Basımda, hükümdar, £ duruşu hoşuna tiden bu yeni askerin önünde dura - p& mutat swalleri sormağa başlıyor. Fakat, her nasılsa sırayr bozuyor, bi- vinci suali yörine — ikinci sualinden atlıyor; — Orduya gireli aradan ne kadar müddet geçti? Genç Fransız, Almanca olarak, pa- — Yirmi dört sene, Haşmetmeap! azal hayretle bu genç askin zö- Püne bakıyor. Cevabı iyi işitmediğini derek, mutat birinei sualini i - Misi sual olarak, soruyor! Bu sefer hiddetle gözleri parıldı » korkmuş bir halde, soğuk soğuk ter dökerek, bir sdrm İleri atıyor, mah - muzlarmı birbirine çarparak, (selâm vaziyetinde, hakikati itiraf ediyor. Büyük Frederik. önee emri hilâ - fına bir Fransizın Prusya ordusuna a- lnmaş olmasından dolayı memmuni - yetşizlikle yüzünü buruşturmuş, fn» kat, sual — cevap hdisesinin komikli. ği ba memnuniyetsizliğini gidermiş Bazli sayıl Gömü Biz s7 | silim var. Tek kusuru, bana hiç- bir şeyin doğrusunu söylememe « si! Bu lâfını dinliyen adamdan şu cevabı aldı: — Eğer bu kusuru da olmasa her halde sizin sevgiliniz olmaz» dıl Dalgınlık! — Bak hele şunlara, Fuat bey! İkisi de biribirine benziyor! Aca- ba bu çocuklar ikiz mi doğmuş?. Bu sözü söyliyenin dalgm ar - kadaşı, çocuklara baktı ve mırıl- — men; ne şık eidivenlerin. var!,, Hem bunlar son modal... Nasıl oldu da eline geçirebildin? Teyzen mi aldı?. — Darılma ama, Sakıbeciğim! Ben buna pek inanamıaycağım! — Acaba hangi dağda kurt öl- — Kurt filân ölmüş değil.. Biri- si trende unutmuş., Teyzem de o- İ nün bıraktığı yerden almiş! kalin raşgeler, arkadaşı Sabiha, | san Ben... iü ii © gencin hal ve tavrını. beğenmiyorum, Evlenmenize rszi değilim,,, olmaz, kızım, olmaz! Bu suretle, evlenme kalmıştı, Geçenlerde bir gün Müzehher Naşitle buluştuğu zaman, şu müt- hiş haberi bildirdi: — Naşitciğim, babam ticaret iş- lerinde z»rara uğramış, iflâs et- mek üzere... Naşit, derhal soğuklaşan bir tavırla, şu cevabı verdi: — Babanın ne yapıp yapıp bizi birbirimizden ayırmanın yolunu bulacağını ben sana söylemiştim. İşte, dediğim çıktı! — Sen doğuh ne kadar zaman © | ve istisnai (© olmak üzere, Fransizın ömAi yorp Prusya ordusunda kalmasına müsaa - | “ANĞ: i — Su, çok soğuk galiba? " — Üç ay, Haşmetmeap! de etmiştir. Binbaşının, erari hilâfna | — Hakikaten benizyorlar!.. İki| O — Yalnız ilk dakikada, öyler KN ii si 1 z ame sti ek ee bri e in gelm