iii p — 10 — VAKİT Beşinci Balkan 5 EYLOL 1934. konferansı a Baş taralı 1 inci sayfada) Balkan o konfernasının tekrar | bizim memleketimizde toplanma: | sına henüz sıra gelmiş değildi. Bu, neden oldu? Bunu öğrenirken! Balkan konferansının bu yıl topla- namamak gibi bir vaziyet karşısın- | da olduğunu da öğrendik. Beşinci Balkan konferansı reis- liğini de devren uhdesinde bulun- duran, Balkankonferansı Türk grupu reisi, Trabzon mebusu Ha- san Bey, bunun hakkında bize etraflıca izahat verdi, Türk grupu reisi Hasan (o Bey, | Balkan konferansının bu o seneki! içtimaını tehir etmek zarureti kar- şısında (o kalacağımızdan bahset» | mektedir. Vaziyet katileştiği za - man tekrar döneceğimiz bu, mev - zua dair, şimdilik reis beyin en yeni malümatı veren sözlerin ay - nen yazıyoruz; Hasan Beyin sözleri “Bu sene iki konferans yapacak- tık. Balkan konferansının mutat senelik içtimar da burada olacaktı. Dördüncü Selânik konferansında, Beşinci Balkan konferansının Bel- gratta toplanması o kararlaşmıştı. Sonra, ilk © baharda, Atinada konsey içtima esnasında, Yugos- lavya'grupu bazı mülâhazalar be- yan ederek beşinci © konferansın B-lg'atta toplarmamasmı teklif etti. Konferansın — tehirini ileri sürmüslerdi. Bunun üzerinedir ki, ikinci defa, sıramız gelmediği hal- de, “ besinci Balkan konferansının İstanbulda toplanması konseyce kararlaştı. Riyaseti, “ikinci defa devren almıştık. “Rivssöte düşen vazifeleri, sta- tu muzibinde Türk grupu riyaseti | idare etmektedir. * İlk bahardan - beri Balkan memleketlerinin bazı- larında,' bazı teheddüller. oldu. Bu dahili tebeddüllerin.' kenfe - Fans fasliyeti üzerine tesiri görül- dü. Balkan haftası dediğimiz mu- tat “içtimaları, hiç bir (Balkan memleketinde yapamadık. Yunan / grupu, Balkan haftasini eylülün beşine tehir etmisti. Diğer grup - | ların iştirak edebileceğine — dair haber alamadığı için, © da tehire mecbur oldu. Riyasete bildirdi. ayni şekilde, biz de, İstanbulda “düşündüğümüz Balkan , haftasmı tehire mecbur kalmıştık.. “Arnavutluk grupu, Atinadaki konsey içtimaına dahi işitrak et - memişti. Konferansa iştirakini te- | min içinbügrüp riyasete yazı - Tan tezkerelere de müsbet bir ce- | vap almadık.. Diğer © taraftan, Yugoslavya grupu ile Balkan haf- tası dolayısiyle cereyan &den mu- Hübereden, (o grupun, bu “sene © Konferansa iştirak etmek niyetin- de olduğunu öğrenmiştik. Alâka- dar gruplarla mubabereden son - ra, Balkan konferansın parla- mento konferansının hitamı aka binde, bir teştinievelde toplan - ması riyasetçe tesbit gruplara tebliğ olunmuştu. “Yunan grupündan başka, di - Zer gruplardan, mutabık olduk - larına dair, henüz haber gelme- müştir. Bundan istilâlen - anlıyo- ruz ki, Yugoslavya grirpu, evelki | noktai nazarında israr etmekte - | dir. Bu grupun iştiraki - temin o- İunmadıkça, Balkân könferansı- nm inikadı düşünülemez. “Ümüt ediyorum ki, -cemiyeti akvamin içtima o münasebetiyle Cenevrede toplanan Balkan mem- i hariciye nazirları, Bal- deri. edilmiş ve | kan konferansının inikadına dair, aralarında müşterek bir noktai na» zar tesbit ederek (milli gruplara bildirirler. | Bu cihet eylül ni- hayetinden evel anlaşılamaz. “Benim şabsan intibaım şudur ki: Balkan konferansının bu sene- ki içtimaını tehir etmek zarureti karşısında kalacağız., Henüz kati bir sey söyliyemem. “Balkan (o memleketlerindeki yeni şerait, konferansın faydalı ve müsbet bir şekilde çalışmasına müsaade olununcıya kadar, konfe- rans toplantılarını tehir (etmek, konferans içtimalarını gruplar a - rasındaki noktai nazar ihtilâfları- nın tezahürü için bir sahne haline koymamak daha ihtiyatlı bir hattı harekettir. Kanaatindeyim. Pzrlâmenlolar konferansı “İnikadı muhakkak olan konfe- tana, bildiğiniz gibi, -parlamento- lar konferansıdır. Ayın yirmisin- de veya yirmi birinde, “Cenevre - deki konferans (bürosu buraya nakledilecektir. » Konferansa ait programlar tesbit edilmiştir. Yas kında © neşredilecektir. Eylölün yirmi üçünde konferans açılacak ve otuzuncu günü mesaiye nihayet verilecektir. “Şimdiye kadar umumi kâtipli- | ğe gelen malümata nazaran, muh- telif memleketlerden gelecek kon- ferans azalarmın sayısı “üç yüzü geçecektir... Türk grupu davetçi memleket sıfatiyle, kendine dü - şen ihzari vazifeleri ikmal etmiş gibidir. Konferans binası, bildi- ğiniz gibi Yıldız merasim dairesi olacaktır. «Bu bina içinde, yapıl - ması icap eden hazırlıklar bitmiş- tir. Ufak teferruatla uğraşılıyor. | Aym on beşinci; günü de, grup bürosu, konferans binasına nakle- dilecektir.,. Dört milyon lira ——— Bazı avanslar, alanlardan “ geri “isteniyor ğinde hazineye ait dört milyon lli- ralık bir paranı alâkadarlardan alınması etrafında tetkikat yaptı - ğı haber verilmektedir. Son za - manlatda birçok kimseler, İstan- Bul muhasebeciliğinden aldıkları birer tezkerede evelce avans ola- rak kehdilerine verilen paraların geri verilmesi isteği ile karşılaş - mışlardır. meselenin mahiyeti şöy- ledir: İstanbulda sakıt . hükümetin lâğvından evel memurlara avans olatak bir miktar para verilmiştir. Bu dört milyon kadar tutmakta - dır. Bundan sonra İstanbulda mil- 1 idare tecssüs etmiş, fakat a - vans olarak verilen paraların çoğu geri alınmamış. bu paraların he- sabr da defterdardan defterdara devredilmistir.. Fakat yeni mali- ye teskilâtimda İstanbul mesul mu- hasinliği ihdâs edilince» dört mil- yon Tirânın karsılıksız.. durduğu anlasılmıs ve derhal tahsili için emir verilmistir. Avans alanların isimleri maliye tahsil subelerine j bildirilmis ve subeler de naraları söri istemiye haslamtıştır, Bununla beraber kendilerinden para iste- nenler bu talebe itiraz etmisler ve mütam #“man olduğunu sövlemiş- lerdir. Bu tiraz, bir bakıma haklı görüldüğü icin mesele mali - ye vekâleti hulnik isleri müdürlü- “) ma alınmıştır. İstanbul vilâyet müuhasebesili - | Bir deli. | Kasap satırını eline alınca. Sokağa fırladı, caddeyi birbirine kattı Ödemişte bir deli, eline geçir- diği kasap biçağile sekiz kişiyi yaralamıştır. Hadise şöyle olmuş- tur: Türkmen (o mahallesinde kıfk yaşlarında urgancı Hasan iki sene evel akıl o hastalığına tutulmuş, bir iki kişiyi yaraladıktan sonra İstanbula gönderilmiş, orada te - davi müddetini bitirdikten sonra Ödemişe dönmüştür. . Hayli za- mandanberi işiyle gücü ile meşgul olan Hasan, evelki gün sebze ha- linde dolaşırken birdenbire kasap Ahmet efendinin dükkânına gire- rek kemik kırmağa mahsus satırı alınca dükkânda bulunan (kalfa Mustafaya vurmuş, Mustafa bir- denbire ne olduğunu şaşırmı, yan - dım, diye bağırarak dışarıya fır - lamıştır. Hasan bundan sonra meyhane boğazı denilen tarafa doğru elinde satır olduğu halde koşmağa başla- mış, caddede (dolaşmakta olan şimendifer kondöktörlerinden Ah- met efendiyi, sebzeci dükkânm- da bulunan bir baba ile oğlu, bak- kal dükkânı önünde (nargile iç- mekte olan şekercinin (Mehmet Beyle kayıkçı İsmail efendiyi ve Şükrü efendinin damadını yarala- mıştır. Mehmet Bey akurane savlete rağmen sandalye ile Hasanın üze- rine saldırmış, deliyi yere devir - miştir. Bilâhare yetişen jandar- malarla halk deliyi güçlükle yaka- lıyabilmişlerdir. Mecruhların ya- raları hafiftir. Hepsi tedavi altı- Tren otobüse çarptı, parçaladı Nazilliden Aydına yolcu getir- mekte olan Kuyucaklı o Mehmet Nedim şirketine ait bir kaptıkaçtı (küçük otobüs) Atça ile Sultanhi - sar arasında Marşandiz treniyle müsademe etmiştir. Yolculardan yalnız Ayşe hanım hafif yaralıdır. Kaptıkaçtı parça parça olmuştur. Vaka şu suretle olmuştur: Nazilliden yolcularını alarak yoluna çıkan otomobil o Atça ile Sultanhsar arasındaki geçitten ge- çerken motör arıza yapmış ve hat- tin tam ortasında darmuştur. Bu sırada Aydından gelen marşandiz SyİHABERL E| Buldan | Belediyesinin binası! olmıyan bir şehir! Buldan, (Hususi) — Bir çok senelerdenberi kazanın hekimli- ğinde bulunan Abdullah Bey ken- | di kesesinden sekiz yüz lira kadar | para ve bir çok ta emekler sarfe- derek bir prevantoryorm yapmak is temiştir. Her ne kadar bitireme- mişse de gene bir himmet göster- miştir. >< Kasabanın arkasındaki çam ormanının içine yerleştirdiği bu sıhhat müessessinin bulundu - ğu noktaya - (Koçan yakası) di» yorlar. Sabahleyin erkenden oraya çi- kan Denizli valisi Fuat Bey bizi de yanına çağırdığından “Halk | Fırkası reisi Esat ve maarif mü- dürü Ziya Beylerle birer ata bine- rek yokuş yukarı büyük zahmet - lerle çıktık. Burası şehire ve ova- ya çok nezaretli olduğu gibi 88 rin bir rüzgâr da eksik değildi. Bir iki saat kadar kasabanm $1-| cağından kurtulmuş olduk. Maarif Nahiye ve köylerde on iki mek- İ tep; on yedi muallim ve 1000 küsur talebe vardır. Kasabaya girerken sabık vali Halit Bey za- manında yaptırılmış olan şık bir mektep göze çarpıyor. Bu mek- tepte on muallim ve 486 talebe vardır. Bu mektep kasabadaki çocuklara kâfi gelmediğinden bu sene eylülde “ikinci bir mektep daha kurulacaktır. Mektep tale- besinin yüzde otuzu fakir çocuk- lardır. Bu çocuklara maarif mü- diriyeti tarafından vakdi yardım- lar yapılmış, mektep himaye he - yetiyle himayei etfal gayrete ge - İerek 73 talebe giydirilmiştir. Ta- lebelerin bir kısmına da kitap, kalem ve defter temin olunmuş- tur. Mahsulât Burada çekirdeksiz üzüm, -ar- pa, buğday, mısır, afyon, pamuk | palamut ve sebze yetişir. Mey - veleri de çok tatlı ve nefistir. Manzarası yirletin çirkin manzarasını hâlâ muhafaza ediyor. Evler anfiteatr biçiminde dağın yamaçlarına doğ- güzel binaları hükümet konağıyla mektep, belediye reisi Nuri Be- yin evi, kaymakam Beyin otur- duğu binadır. Hükümetin yanın- daki parkla ortasındaki havuz ve suların üştüne kadar dalİr; sar - kan söğüt ağaçlarının manzarası fena değildir. katarr, otomobilin durduğu yerin viraj olmasından 40 metreye ka - dar görememiş ve bu anda ani fren de yapmak kabil olamamış, tedri - cen yavaşlamak ve durmak istemis ise de mesafenin yakınlığından o tobüse çarpmış © ve parçalamıştır. Otobüs yolcularından sekizi trenin sinyalını işitir işitmez hemen öto - mobilden atlamışlar, yalnız Ka- diköylü İsmail ağa ve karısı Ayse banım otemebil icinda kalmışlar - dır. Tren bir ejder gibi otömebi - lin üzerine basınca kadıncağız bir tarafa, İsmailağa diğer © tarafa serpilmişler, Ayşe hanim hafif su- rette yaralanmış ve İsmail ağaya bir şey olmamıştır. Adli tâhkika- ta başlanmıştır. Kasabanın üstünde gölgelenen çam ormanları o kadar caziptir ki insan uzaklardan buraya ba - kınca tatlı hislerle kalbi doluyor. Kasabanın etrafı kâmilen bağlık, bahçeliktir. Buldanin suları meşhur ve bol- dur. Bunların içinde (Baş tatlı) süyunün derecesi 4 olduğundan hepsinden üstündür. Havası ise sağlam ve sıhhate çok faydalıdır. | Belediyesi yok gibidir! Buradaki belediyenin varlığın- dan pek az istifade olunmaktadır. Sokaklar gübre içindedir. Çarşı- dan geçerken kara sinekler yer - İlerden ve pisliklerin üzerinden Buldan kasabası pek eski de - | ru yükselmiştir." Kasabanın en| İ luk dört fıçı, cibre dolu dört , zan, bir derinbek elde edilsifi” Kaçak rakı fabrikası Jandarma ile kaçakçılaf vuruştular Bergama civarındaki sarp ks” yalıklar üzerinde kaçakçılarla 78 bıta kuvvetlerimiz arasında, Pİ müsademe olmuş, müsademe ©” nasında kaçakçılardan biri yarf lanmış, on kişi de arazinin fazl sarp oluğundan ve gecenin lığından istifade ederek kaçmif " lardır. Hadise etrafında veri malâmat şudur: Bergama kazasının Tural nahiyesine bağlı Doğancı söyl civarında, dağlar arasmdaki de rede kaçak rakı yapıldığı ve kar” İ lar arasında gizli bir rakı fab sı meydana getirildiği jandarm*” larımıza haber verilmiştir. Zabıta kuvvetlerimiz, yerine gitmezden evel kaçakçif” | hakkında malümat toplamağâ ©* kısılmış, bunların Laz o Hamit Oflu Süleyman ile hüviyetleri “e bit edilemiyen daha dokuz kişide mürekkep bir şebeke. kurduk(” İ anlaşılmıştır. Bir göce kendilerinin dağlar *, rasındaki gizli imalâthanede P*, lundükları tesbit edilerek, jan, malar akşam vakti hava kara' ş tan sonra etrafı sarmışlardır. Kaçakçılar, yüksek ve hs bir tepede nöbetçi bulundu”. rı için jandarmaların etrafta dek İl tığının farkına varmışlardır.” Saatler geçmiş, vakit ilerler”. sabaha yakın bir zamanda ” darmalarımız pusudan ayri? , imalâthaneye doğru ilerlemiş!" dir. Kaçakçı şebekesi, hazırl? olduğu için bu esnada jendar” larımızın üzerine ateş amli Kaçakçıların ateşine uk de bulunulmuş, müsademe deri etmiştir. Müsadöme © €snas" z ! kaçakçılardan Oflu Süleyman ' ralanmış, vaziyetin fenalığın ui ren kaçakçılar selâmet yolunu” i makta bulmuşlardır. 5 Bunün üzerine gizli rakı şal, ka. ının bulunduğu yere giril”. . tir, Fabrika Ayazmak çayı vs : sinde Hüseyinin bağ kulesi zet rindadır. Orada müteaddit yük rakı kazanlatı, üç yüzer ye & Müsademede mahallinde ie darmalar tarafından birde” nik tabancası bulunmuştur; li kara bulut gibi kalkıyor, hücum: ediyor. Burada don“ ve gazoz imalâthanesi de İzmirden getirtilen ağıza alınamıyacak d p adidir. Evler adeta enkaZ dedir. Sokakları daracık, pizarları pek perişandır. Tuhafı şurasıdır ki kaza © kezinde bir belediye dair” yoktur. Belediye hi ols” katında kendisine verilmi$ > bir odada oturmaktadır. zi « tr, yah, böyle ei. zengin bir kazanın belediy€*' : le olmamalıdır. “ Ragıp kemi N kN * # ve