ŞA İŞARETLER Dil bayramı 26 Eylülde Dil bayramı yapacağız. Dil bayramı, bizim için kendimize gelişin, kendimizi buluşun tam bir 408- yal teşekkül halinde şuurlanması de- mektir, Mübhemlikten, vuzuhsuzluktan kur- tularak şuura çıkan sosyal vakınlar YA büsbütün kuvvetlenir, bir akide hali- mialır, yahut tamamen parçalanır, kaybolur. Dil meselesi evvelce mübhemdi, 0- nun hakkında şuursuz, vuzuhsuz dil tetkik cemiyeti ve kurultaylar bunu Apaçık şuurun üstüne attı. Mistik bir telâkki olmaktan çıktı. Fakat kuvvetini kaybetmedi. Güçlü bir inan halini aldı. Şimdi onu. yani kendimize dönüşün günü olan 26 Ey- ilâ kutlulıyacağız. ... * Bu manzara bayramların tama - men sübjektif görünüşüdür. Her bay- ramın şahsiyetinde bir beğenme, bir sevinme vardır. Bu bayramm tabiatir dir, Fakat ileri budunlar, bayramları, Yani insan topluluklarının kendi ken- dilerini hissettikleri o zamanları yeni topluluklar, yeni güçler yaratmak i - Şin bir vasıta sayarlar. Böylece bay - Tamların heyecanı sadece bir neşenin, bir varoluşun ifadesi olmakla kalmaz. Yeni işler için yeni bağlar yaratır. Bu da bayramların objektif hizmetleri - dir. 26 Eylülü hatırlarken ben düşünü- , Yorum ki, 26 Eylül sadece yüzlerce sene evvel kaybettiğimiz öz dili bul. duğumuz için sevincimizin, yani ken- di samimiyetimize, kendi özlüğümüze dönüşün nesesi olmasın! Si Onu daha faydalı ve iyi işlerimiz için de vasıta yapalım. ö 26 Eylül istersek bizde dil birliği ile tamamlanan hakiki budun birliği. nin ta kendisi olur. O gün bütün Tür- sie halkı birbiriyle Dilbirliği ile bağ- lanır, birleriyle Türkçeden başka dille ve başka kelimelerle konuşmazlar, Y Bütün yurt çocukları 26 Eylül kül tür bayramını yurt davalarını di Viyle söyliyen şiarlarla ifade ederler. Meselâ bütün halk teşekkülleri bele- “yeler şiarları şehirlerin duvarlarına, sokak başlarına / siralarlar. o Bundan bir hayli kazancımız olur. 1 — O gün bütün yurdun sokak başları ve duvarları bir (Söz kitabi) balini alır, 2 — Yalnız söz kitabı değil, bu- dun şuurunu 26 Eylül vesilesiyle tek» rarlamak inkılâp davasmı, kökleştir « mek için en iyi çarelerden biridir. Günlerimizi inkılâp — davasına ya“ yar bir.hale koymak hepimize gerek: ir, ü Sdderberlikteki zaman gibi günle. rimizin değeri vardır. Sadri Etem Muhiddin Bey kampta Galatada kimsesizler yurdun- daki talebe bir ay evel Heybelia - dada bir kamp kurmuşlardı.' Vali ve belediye reisi Muhittin Bey dün Heybeliadaya gitmiştir. Muhittin y kampı teftiş edecek ve hem de iki gün kadar kampta dinlene- <ektir, DEH ERİ — Dehri Efendi, bügün bizim ke, 100 beletiyü zabıta ve bir'daki vi... Yanlış tahkikat A DEMOSEİİ Edirnede İbtilâsla suçlu bir memur | P eynircilik serbest bırakıldı Geçen sene Beyoğlu tahsil şubesinde (o 3898 lira yirmi beş kuruş ihtilâs ettiği. iddinsiyle İ tevfik edilerek : muhakemesine başlanan Şeref efendinin muha - kemesine dün ağır cezada devam edilmiştir, Dünkü celsede vaktiyle bu ih- tilâsı meydana çıkaran müfettiş İsmail Hakkı Beyin yeni bir rapo- ru okunmuştur. Bu raporda vaktiyle (© yapılan tahkikatm yanlış olduğunu, mev- zuu bahis parayı Şeref * efendinin zimmetine geçirmemiş olduğunun anlaşıldığını bildirmekte idi. İddia makamı, mevzuu bahis | defterler üzerinde suçlu huzurun- da ehli vukuf tarafından tetkikat yapıldığını, “şimdiye kadar yapıl- mış kanuni muamelelere nihayet vermeğe imkân olmadığını,. ye - niden hususi #ürette tetkikat ya - pan müfettiş beyin, vatkiyle verdi- ği raporu ne gibi esaslara istinat e- derek nakzettiği meçhul bulundu - ğunu söylemiş, yeniden tetkikat yapılması ve müfettiş beyin din - İenmesini istemiştir. Şeref efendi: — İlik isticvabımdan şimdiye kadar bigünah olduğumu söyle - dim. Yirmi senelik memurum bir kuruş sui istimalim yoktur. Tah - liye ve beraetimi isterin,, demiş - tir. Heyet ittifakla suçlunun serbest belliki anh kyeni gi ğırilarak yeni Yaporunu ne gibi e- saslara istinat ettirdiğini sormağa ve defterler üzerinde yeniden tet- kikat vanılmasına karar vermistir. ——— ama Kasa kıranlar “hapse mahküm edildiler Beşiktaş sulh icra kasasını kı - yan Macar Tringer, Şevket ve Sa- ferin muhakemeleri neticelenmiş. ikişer sene hapse ve bir müddet 'w- mumi emniyet nezaretinde bulun » malarına karar verilmiştir. Tramvay — Suadiyeye doğru gidiyor Kadıköy ttamvâyları halk tara- findan rağbet görmeketdir. Kadı- köy -- Suadiye çift yolun inşaatı maliye | Tetkikat için bir kimyager Edirneye gönderiliyor Edirnenin peynirlerini - tetkik etmek, satışlarını kolaylaştırmak ve daha fenni (esaslarla peynir yapmanın neye mütevakkıf oldu - ğunu tesbit için İktisat — vekâleti kimyagerlerinden Halit Beyin. E- dirneye gönderilmesi kararlaştı- rılmıştır. Tetkik neticesinde müs- bet neticeler alınacağı anlaşıldığı takdirde peynir bir satış koopera- tifi teşkili icin calışılacaktır. ———————— Hazırlanan nümuneler Selânik sergisine gönderildi Dokuz eylülden otuz eylüle ka- dar devam edecek olan Selânik sergisine iştirak etmek üzere tica- ret odalarının nümuneler hazırla” dığmı yazmıştık. İsatnbul ticaret odası nümunelerini Türk ofise ver» miştir. Bunlar arasında, nohut, mercimek, © bakla, bezelye, bul - bitmiştir. Kadıköy — Moda hat: & çift olarak bavılmakta devam €- diyor. Bu hat Bahariyeden geçe- cektir. Kalamış — Fenerbahçe hattı da birkaç güne kadar başla- nacaktır. Efe gür, kendir, pamuk, tiftik, ya pağ. geçi kılr, ipek gibi maddeler vardır. Türk ofisi bu Nümuüneleri Selâniğe © göndermiştir. Bunlar panayırda Türk pavyonunda gös - terilecektir, ei Papanın fahri arabacısı yüz yaşında! Papanm oturduğu Vatikan sa - rayında birkaç gün evel Papanın fahri arabacısı Rınaldo namında- birinin yüz yaşına girmesi müna - .sebetiyle merasim yapılmıştır. Rınaldo 1879 senesinde Papa üçüncü Leon tarafından hizmete alınmıştır. Ayni adam Papa © nuncu Pi'nin arabacısı idi ve Pa- payı Vatikan bahcelerinde gezdi » rirdi. o Onun Pi o öldükten sonra yerine gelen onbirinci Pi a - i rabayla değil otomobille dolaşma ğr sevmekle beraber (o Rınaldoyu vazifesinde bırakmış © ve ondan “Papanm fahri arabacısı,, ünvani- nı alamamıştır. ez Müstehcen neşriyat davası Şair Eşref hakkında bir kitap neşreden mimar Numan Beyle ki - tabı basan Mehmet Besim Bey a» leyhine açılan müstehcen neşriyat davasına dün üçüncü ceza mahke- mesinde devam edilmiştir, Numan Beyle Besim Bey İrfan Emin Beyi avukat tuttuklarını söylemişler ve- kâletnameyi takdim etmişlerdir. İrfan Emin Bey hasta bulunduğun- dan mahkeme başka bir güne bı- rakılmıştır. ndi | kat jandarma tarafından i lunmuştur. Hüseyin efendi Nasıl | “Tedbirsizlik i Bakırköyünde' iki çocuk enkaz altında öldüler Bakırköyünde o Mahmut Bey mahallesine tabi Viran bostanda | feci bir kaza olmuş, Fahriye ve | Hacer adlarında iki çocuk ölmüş- tür. Hadise o müddeiumumiliğe aksetmiş, müddeiumumi Kâşif B. tahkikata başlamıştır. Söylendiğine göre bu kaza şu | suretle olmuştur: Burada Hüseyin efendi isminde biri tebeşir çıkar - mağa teşebbüs etmiş, birkaç defa hükümete müracaat ederek müsa- ade istemiştir, Hüseyin o efendi müsaade almadan birkaç defa a - mele çalıştırmağa başlamış, fa- meno- son defa tekrar bir müracaat yapmış ve müsaade almadan beş yaşından on dört yaşına kadar (küçük ço-! cukları yirmi beşer kuruş günde - likle çalıştırmağa başlamıştir. Elli metre genişliğinde bir sahanın al - tımdan çukurlar kazılmıya başlar- mış, bu kazıntılarla toprağın altı hayli açılmış, fakat, açılan kıs- mm çökmemesi için bir tedbir a» lınmamıştır. Dün gene bu suretle çalışan ço- cuklar toprak kazarken birden üst kısım çökmüş Fahriye ile Hacer isimlerinde iki çocuk toprak altın- | da kalarak ölmüşlerdir. Hadise | etrafındaki tahkikat .: devam et-| meketdir. Nafıa Vekâletinin istediği malâmat am. 3 — VARIT 9 EYLOL 1934 vena .Nafıa vekâleti, büyük havaga- zı, si ve elektrik saatlerinin mik - tarı, maliyet fiatları o hakkında belediyeden malümat istemişti. Belediye bu malümatı hazırlamış, Ankaraya göndermiştir. alg Seçim işleri Belediye seçme (o defterlerinin, seçim encümenlerince tetkikleri - nin bittiğini yazmıştık. Encümen- ler defterlere bazı yaşı küçükle - rin ve çocukların isimlerinin ya - zıldığını görmüşler ve düzeltmiş - lerdir. Defterlerin ne günü asıla- cağı hakkında bugünlerde karar verilecektir. —o — Bir davâ düştü “Hafta,, mecmuasında o morg hakkında yazılan bir yazıdan ken- disine nebbaş dendiği için mec mua aleyhine dava açan Osman efendinin muhakemesine dün ü « güncü cezada bakılmış, Osman & - fendi mahkemeye gelmediğinden dava sukut etmiştir. Görüveor? . « . Hileli sirkeleri kontrol ediyor- lar, doğrusu belediyeye, bu sıkı alâka- sından dolayı ne kadar teşekkür etsek AZĞY.. SOHBETLER Dile hürmet Geçen gece, Tepebaşı tiyatrosuna Fransız seyyahlardan bir kafile geldi, Kendileri için evvelden hazırlanan en öndeki yerlere oturdular. Giyiniş ve konuşuş tarzlarından, 9 . kur yazar olduklarını anladığım bu kafilenin kadin “ve erkeği; bizim bale hakkında pe düşünmüşlerdir. bilmiyo- rum. Her halde misafir bulundukları şehre hürmet edip, hiç bir mütalea yü: rütmediler. Gülümsiyerek seyrettiler, Bu kafilenin üstünde en iyi tesir birakan da muhakkak ki, Zeybek © - yunu oldu. Selim Sırrı Beyin talebe- lerinden iki genç, bu güzel Türk rak- sını o fevkalâde oynadiler. Zeybek iki kere telirar ettirildi - ve seyyahlar, 5 hayran, hayran, beğenerek seyretti » o | ler. Zeybekten sonra Karagöz başla « dı, Küragöz, Fransız seyyahları için . yepyeni, © hiç görmedikleri bir acaip netneydi. Merak ve tecessüsle bakı - yorlar, ne olduğunu anlamağa çalışı - yorlar, alâkadar oluyorlardı. Bu alâka Karagözün Fransız takli- dine kadar devâm etti. Nihayet A « cem. bizi eğlendiren şivesiyle, Lafon tenin “Karga ve tilki” masalını oku - mağa başlayınca, seyyah grupu ara - sında bir kımıldama başladi ve sey - yahlar, birer ikişer kalktılar, bahçe « o den çıktılar. , Alâka ile görülmeden bir şey sey « rederken, birden bire kalkıp gitmenin sebebini ancak şöyle izah edebiliriz: Fransızlar, dillerinin, yabancı bir dis yarda gülünç şekle konulmasına ta » 0 hammül edemediler. Biz, Fransızları, Almanları, İngi - lzleri, lâf anlamamazlıkla itham edes viz. Berline. Parise, Londraya giden- lerimiz bir şeyden şikâyet ederler: Lâf anlatamamazlıktan. Pariste, Bayron caddesini ararken bir Frantıza: Biren caddesi nerededir? diye sorarsanız €e- vap alamaztınız. Bir İngiliz de size, Bayron caddesinin nerede olduğunu | İ söylemez. Bu anlamayışından değil, anlamak istemeyişindendir. iğ Bir. gazetede, kendi | dilimizin, lâbiyat yerlerinden birinde gülünç & dildiğini ve buna orada bulunan genç- lerin itiraz ettiklerini okumuştum. Bu haberi veren gazete, lübiyat diye Türk dilini tahkir eden oyuncuya ne yapıldığını soruyordu. Geçen gece, Fransızca gülünç edi. liyer diye bahçeden çıkan Fransızları gördüm de gene hatırıma (o geldi ve dilimize hürmetsizlik eden adama ne yaptılar?. , Selâmi izzet BİR NOT TA BENDEN: ç Dün beni mifteri olmakla itham eden, Yazılarını tahrif ettiğimi söyl vii yen Yağir Nabi Bey, bugün de “Hâ- © kimiyeti Milliye” arkadaşımızda yaz. © dığı bir yazınm altına ilâve ettiği note ta benim için: Ciddi konuşma kaide lerine riayet etmediğinden münakaşa ya devam etmiyeceğim, diyor. Bu genç meslektaşa: Bana iftira ediyorsün bugün. beni yazı tahrifçili- ği ile itham ettikten sonra suşsmağa hakksmız şdktur. Leblebici Hothor As ğa hakkındaki yazınızdaki o maksadı, benim tefsir ettiğimden başka türlü tefsir etmedikçe, mülteri mevkiinde S$. i. eLatten TET çeviriniz) a vi Dehri Efendi — Bu teşekkürün bir kısmını da gazetecilere sakla iki gö » züm!