bir zengin A a Cebinde meteliği olmıyan biri- ne birdenbire büyük bir servet verirseniz şaşırır, afalar, ne yapa- cağını bilmez. İşte Ahmet te, gece gündüz, önüne gelene tekrar ediyordu: — Eğer büyük ikramiyeyi ka- zanırsam.. — Ne yapacaksın? — Bir kere lokantaya gidece- ğim.. Listede ne kadar yemek var- sa, hepsinden getirteceğim.. Ahmiedin iştihası çok, parası az» | dı. Sorarlardı: — Yemek yiyip bitince ne yapa- caksın? — Ne kadar likör varsa, hepsin- den içeceğim. — Sonra? — Sonra... Amma çok oluyor- sunuz, Kazanayım da görürsünüz. Nihayet Ahmet büyük ikrami- yeyi kazandı. Fazla şaşalamadı: — Nasil olsa (o kazanacaktım, emindim, dedi. Dedi ve dediğini yaptı.. Lokantaya gitti. Her yemekten yedi, her içkiden içti.. Ondan son- ra hastalandı. Bir ay (o perbize soktular.. Büyük bir apartman satın aldı. İki otomobili.. Biri açık, biri de- gil. Uşakları, hizmetçileri vardı. Oda dolu, kilâr doluydu. Mutfak- dö 1 çalışıyordu. slaj Gi fakir akrabalarından “biri İstanbula geldi. Onu yanmda misafir etti. Bu akrabası, tek akrabası ve yegâne varisiydi. Zengindi.. Fa- kat Ahmede metelik bile verme - mişti. Ama Ahmet onu gene da - vet etti, Yemek zamanı sofraya oturdu - lar., Kadehlere şarap kondu. kondu. Rakı kondu: — Beğen beğen iç. "Ahmedin akrabası Mehmet: — Ben, sudan başka bir şey iç- mem, dedi. Ahmet şaştı: — Yahu, senin için istakoz al- dırdım.. İstakoz suyla yenmez. — Ben isatkoz yemem. — Neye?.. — Sen tenasuh denen şeyi bil- mez misin? — Canım tenasuh da nedir? — Canım bilirsin.. — Canım efendim bilitim am- ma, şöylece bilirim. Bira —— Insan öldükten sonra, ruhu bir hayvanın vücuduna girer ve o insan hayvan şeklinde yaşama- ğa başlarmış... Kimbilir o bende hangi hayvan kılığında yaşıyaca» ğım.. Bana yapmak istemediğim şeyi bana da yapmasınlar, diye Yazan : Mediha Münür Mehmedin söyledikleri doğru ola- bilirdi.. Et yemekten vaz geçti.. Artık ağzma balık ta koymu - yordu. du. O yalnız canlı mahlük eti ye- memekle kalmıyor, ayni zamanda hayvanları himaye de ediyordu. Bir tek arzusu vardı: Dünyaya aslan şeklinde gel - i mek.. Bir gece yatağında bunu düşü - nürken, karyolasının önünde ya - yılan aslan postuna gözü ilişti. Kalktı.. Postu duvara mıhla - | mak istedi. Bir merdivene çıktı. Tam postu çakarken ayağı kay- dı, yere yuvarlandı, beynine bir çivi saplandı.. Ahmet öldü.. Ahmedin mirasına (Mehmet kondu... yegâne varisi mırıldanıyordu: Canlı mahlük evine girmez ol» |, Ahmedin cenazesinden sonra. | MTAKViIM— » m. ri Ağ | SK Ağnas 18 “A. Ahir Gün doğuşu “m PET Gön batısı inse Sahak azmazı 410 Öğle namazi İkindi samaz 1854 411 ızın 16.00 1.8, 1001 1216 16.0: LAS m3 241 136 Akşam namaz Yatsı namazı ak İl Yilin geçen günleri | İl Yılın kafan günteri | ISTANBUL: İ - 1880: Pik neşriyatı. 19: Fransızca ders, 19530: Türk musiki neşriyatı. (Fahire ba nım Refik, Fikret beyler). Zi: ret Şefik İ bay tarafından konferans, 71.50: Tango car ve stüdyo orkestener, 545 Khz. BUDAPEŞTE, 850 m. 31: Operetlerden parçalar. 22.20: Habe ler. 1340: Sigan musikisi, 28.10: Hava ra - poru, 25.50: Bertha salon takımı, 222 Khz, VARŞOVA 1348 m. 20.15: Dans plâkları, 2050: Spor. ? Ckopinin serlerindeni parçalar, 21.30: Kon- ferans. 21.45: Piyano refakatiyie o şarkılar, 11: Monahabe, 21.17: Tagannlli orkestra kon. seri, 485 Kir. BÜRREŞ, 844 m. 13 , 15: Gündüz neşriyatı. 10.50: Karışık msi, 29.50: Üniversite, 20,45: Piâk. 21: Konferans, 7115: Opera parçaları. 22: Posta | Kutusu. 22.20: Radyo orkestrası, 25.39: Kah vehane konseri, 475 Khx, Laiprig #32 m. 20: auta refskalile şarki Prusya halk sarkıları, 20.35: Musahabe, 1085: Kültür propagandası. 21: Haberler. 71.10: Musaba- İ be, 21.15: Halleden nakli (karışık neşriyat). 25.20: Tinbarfer. 250: Gece musikisi, 59? Khz. VİYANA, 567 m. 20,15: “Donjnan,, isimli Mozartın eserle - canlı mahlök yemem.. — Ya sen ne yersin? — Sade zerzevat... Eğer varsa bana bir tabak fasulya getirsinler. başka bir şey istemem.. — Sen budalasın yahu! Mehmet kalktı: — Sen zengin oldun ama, ben- den budalasın.. Pitagoresin sözü- nü unutma. Tenasuhe inanmıyan- Tar, bir gün dünya, lâğım faresi, kurbağa seklinde gelirler.. —— Mehmet gittikten sonra Ahme- di bir düşünce aldı. Sanki, — Eğer bir daha dünyaya ge- lirae, kaz olarak gelecek! konseri, VAKIT gezintisinde çalışmak isteyen san'atkârlara “VAKIT,, gezinlisinde çalışmak üzere evvelce caz ve ince sazla muh- telif numaralar için müracaatta bulunanlarla yeniden bu işe talip olanla- rın, her gün saat on iki buçuktan on dörde kadar VAKIT idaresine müra caat etmeleri. Devlet Demir yolları ilânları Teşhir edilmek üzere Izmir Panayırına gönderilecek eşya- dan satılmıyanlarının mahreçlerine meccanen iade edilmeyüp av: dette de aynı şartlarla "670 tenzilâtla nakledileceği tashihen ilân o'unur. (4830) Lokomotif aksamı kapalı zarfla münakasası 6 - 10-934 Cu- martesi günü saat İ5de Ankarada İdare binasında yapılacaktır. Tafsilât Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde on beşer liraya sa- tılan şartnamelerde vardır. (4955) Askeri Fabrikalar U, Müdürlüğünden: 10 Mılyon muhtelif kuturda çelik bilye 1500 kilo n Tel Yukarıdaki malzeme 20-9 - 934 tarihinde saat 14 te kapa lı zarfla münakasası icra edilecektir. Şarthamesini görmek iste yenlerin her gün saat 13 den 15 e kadar komisyona müracaat arı, Ve münakasaya gireceklerin de yevmi muayyeninde temi natlarını havi membur tekliflerini vakti muayyeninden evvel ko misyona vermiş olmaları. Bundan evvel 20- 9. 934 tarihinde ya- pılacağı ilân edilen işbu malzemenin şartnamei fennisinde deği- şiklik olduğundan mezkür ilânın hükmü yoktur. (4977) ” ” Tayyare Piyango müdürlüğünden : Şartnamesi veçhile 135,000 Türkçe, 15,000 Fransızca, Piyan go plânı, 10,000 Afiş tabettirileceğinden taliplerin Ağustos'un 29 uncu Çarşamba günü saat 14 buçukta komisyona müracaat: (4910) Istanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: Tophanede Bogazlar komisyonuna tahsis edilen Topbane Kasrının etrafına çevrilecek dıvarın inşası 2403 lira 89 kuruş üzerinden açık Eksiltmeye konmuştur. İsteklilerin, keşif ve şart namesini görmek isteyenlerin 2-9: 934 Pazar günü saat 14 te 180 liralık muvakkat teminatlariyle müracaatları. *M., (4700) rinden opera, 1830: Haberler. 28.50: Gece Arsen Lüpen'in Sergüzeştleri azsa GEÇMİŞ 'TEVRİKALARIN MULASASI Raul d'Averni adı alında gizlenerek *| bir ihtiyarin peşine düşen Arsen Lüpen, ıhtiyardan köşk satın alıyor ve köşkün be. delini ihtiyardan çalacağı paralarla ödeme- e karar vererek Holândaya gidiyor. Aldı ğı köşke komgu bir köşkte güzel ve kibar iki kız kardeş oturuyor. Bunların etrafın. da dolaşan iki genç var. Rawlün dönüşün. den bir kün evvel kız kardeşlerin büyüğü bir hırsız tarafından — boğuluyor, Bu cina- yetten bir kaç adat sonra, kızların etra, tında dolaşan ve boğulan Kilizabetin nişan- ir olan Jerom yaral: bulunuyor. Vesine ka, #abasr kenarında da ressam iliki; meçhul bir genç dahi ağır yaralı olduğu halde gö- rülüyor. İşe adliye , ve zabıta müdahale ediyor ve........ En nihayet zabıta memurları- nın sordukları suallerden kurtul- mak için, Elizabeti son defa gör- düğü salona kaçtı ve bir daha çık- madı, Akşam Roland hemşiresinin ce- İ nazesinin bulunduğu odadan ay- rılmamıştı. Jerom hizmetçilerden birinin getirdiği akşam yemeğin - den, kat'iyyen farkında olmadan, İ bazı şeyler yedi ve ondan sonra İda yorgunluğa (o dayanamıyarak derin bir uykuya daldı, Gece geç vakit uyanıp bahçeye çıktı, ay 1$i- ğında gezindi ve kendini çimen - ler üstüne bırakarak, çimenler ve çiçkler arasında tekrar ouykuya daldı, Jerom, yağmur serpelemeğe baş layınca uyanarak köşke girdi. Merdiven başında, dermansız ve sürüklenir gibi merdivenden inen Rolanda rast geldi. Bir söz söyle- meden birbirlerinin ellerini sıktı - lar. Bu anda bu iki bedbahtın acı- larından başka bir şey düşünme - dikleri görülüyordu. Sabahın birine doğru Jerom köşkten ayrıldı. Roland tekrar cenazenin yanı- na giderek ihtiyar mürebbiye ile cenazeyi beklemeğe devam etti. Mumlar matemli ışıklar saça - rak yanıyor ve gölden gelen taze hava bu ışıkları titretiyordu. Oldukça şiddetle yağmur yağ- miştr. Üzerinde tek tük yıldızların parrldadığı donuk mavi gök ay - dınlanmağa ve bulutlar, doğmak üzere olan güneşin ilk ışıklariyle altın rengine girmeğe başalmıştı. İşte tam bu sırada yol bekçile- | rinden biri Vesine'den geçip Şatu ' kasabasına giden yolun üzerinde ve bir hendek kenarında, yağmur dan sırsıklam olmuş, yarı baygın bir halde ve yakasında da kan'iz- leri olduğu halde bir yaralı buldu. Bundan biraz sonra ise, saba - hin bu erken vaktinde henüz kim- senin geçmemiş olduğu diğer bir yolda da bir sütçü, bıçakla göğ- sünden yaralanmış diğer bir yara- hıya rast gelmişti. Bu ikinci yaralı genç bir delikanlı idi. Siyah kadi- feden bir pantalon ve ceket giy- miş: bulunuyordu. Boynunda da beyaz damgalı Lavaliyer tarzında bir kıravat vardı. Bir artisti Oan- dırıyordu. Büyük ve kuvvetli bir adam olduğu görülüyordu. | İkinci yaralının yarası daha a - ğır idi. Kımıldamıyordu. Fakat nefes alyor ve kalbi hafifçe çar- İ pıyordu. m Bu sabah, sakin ve 1s81z Veşine Kanlı İntikam! Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı m! A Yazan: Maurice Leh içinde bir sürü gitmeler gel oldu, jandarmalar ve sivil memurları, gazete muhabir * toğraflarının devamlı harek ri içinde geçti. Motörlerin, jandarmaların atlarının çık gürültüler işitiliyordu. Halk? rinden izahat istiyor, hâdis€ kında birbrne tamamen Zıt * sassiz rivayetler dolaşıyordu Vesine'nin yegâne sakin d siz köşesi “Klematit,, köt Polise mensup olmıyanlarıf! raklıların ve gazetecilerin , girmeleri katiyetle yasak eği ti. Ölene ve zavallı Rolandıf” ve felâketine hürmeten yavaş sesle konuşuyordu. Jerom Helmasın yarali haber verildiği zaman Rolar! rar hıçkıra hıçkıra ağlamaği lamıştı. i — Zavallı kardeşim... 5 Elizabet! diye feryat ediyori Roland, kliniklerden birinde tedavi | mesini emretti, İkinci yat ayni kliniğe getirilmiş bulu#f du. Elizabeti boğan hirsiz ise, kabristandaki ölüler kaldırılmasına kadar, garaj zatılmıştı. Jeromun civi Saat on bir oluyordu. Ci yet müddei umumsinin istintak hakimi M. Ruselen. lıklı bir bahçe koltuğuna mış uyku sersemliği ile mü” ediyor ve başmüfettiş Gi dört kurban ile neticelenen "| ne cinayeti hakkında hoş bi” de ile verdiği tafsilâtı dinli” M. Ruselen şişman, ba” dolgun ve kısa boylu bir zat) diklerini bazan çok zor hafi yordu. Kayıtsız, ihtirastan | bir zat olan M. Ruselen on r nedenberi hariçte istintak liği ediyordu. Bulunduğu / yalnız oltayla balık avlamak susundaki zevkini tatmin için sever ve bu sebeple, ayrılmamak için elinden yapardı. Halbuki, talisizlik olarak, son Orsak şatosu sinde gösterdiği incelk ve lik dikkat nazarını celbetmif bu da M. Ruselenin Paris€ ve tayin edilmesine mal oli Siyah alpağa cekeit ve K kumaştan pantalonu, giyi susundaki ihtimamsızlığını riyordu. Zahiri ahvaline M. Ruselen derin görüşlü, ve hal ve hareketlerinde fe” de müstakil ve hatta bazan yâlperestlik eden bir zattı. Haiz bulunduğu hkiki #” ten ziyade şöhret sahibi ola müfettiş Guso, M. Ruselen © dıran bir sesle hâsıl ettiği #* ti anlatıyordu: ! — Velhasıl, diyordu, m* zel Gaverel, kayığın bağlı © | zinciri yakalamak için iğil©'' man hücuma mruz klmış “© cum o kdar şiddetli olm suya inen üç basamak d Derasi