j — — VAKIT 4 5 AĞUSTOS 1934 Meraklı bir sergüzeşt romanı, Edgar Pip'in son maceraları Yazn : Filmde hırsız rolü Pip olduğunu açi Bundan sonra M. Neyl sayesin! de yalnız güzel filmler oynadık | Hele bunlardan “ Grin parktaki karanlık hâdise,, filmi hakikaten| bir şaheserdi. Bu filmde ben gene! eski hirsizlik ve soygunculuk kralı! olmuştum. Bundan #onra yalnız! bırsızlık ve zabıta filmleri oyna mağa başladım. Ah ne çareki, şu soygunculuk yok mu bana hayatta değil filmde bile önüme meş'umi neticeler çıkarıyordu. Şöyleki: , “Grinpark filminin oynanma #mdan birkaç ay sonra Paris gaze telerinden birinde, beni cidden çok müteessir eden ve düşündünen! su makaleyi okudum: “Dün Pariste “Royal Sinema, | da fevkalâde güzel bir film göste! rildi. Bu filmin mevzuu, bir çok! merakir eserler meydana getirmiş olan muharrirlerimizden Desire Şedril'in “Grinparktaki karanlık hâdise,, romanmdan alınmıştır.) Filmdeki başlıca rolü yani sahte! milyoner rolünü, Amerikekla bül yük bir şöhret sahibi olan Stanley Fregaryo oynamaktadır. Bu san- atkâr hakikaten sahne hususunda çok kuvvetli vasıflar ve kabiliyet! ler sahibidir. Fakat, Parisin zeki Polis müdürü M, Kuvreven Stan ley fregoryonun şahsında, vaktile| kendinden çok bahsedilmiş olan| Edgar Pip namında birini tanıdığı nı söylemiştir. Eğer bu iddia doğ ru İse sanatkârın hırsızlık rolünde! muvaffak oluşunun sebebi aşikâr) dr. Herhalde bazı sinema kum! panyalarmın kullandıkları şahisla rın mazisini tahkik etmeyip böyle| sabrkalıları kullanmaları teessüfe değer. Belki de yakmda kürek kaç kmlarından birinin sinemada Fra do gibi meşhur katillerin rollerini ve hayatlarını oynadıklarına şahit olacağız. Bu gibi ahvalde hakiki artistlerin bugibi sabıkalılarla oy! namağı reddedeceklerini ümit ede| Korktuğuma uğramıştım. Yür! zömde yapmış olduğum makyaj tadilâtma rağmen beni tanımışlar dr. Demek yaptığım makyaj kâfi gelmemişti, Tanıyan adam beni! birçok defalar yazıhanesinde gör müş olan bir zat olacak. Herhal de, meslek sırlarını sıkı sıkıya sak lamak mecburiyetinde olan bir a- damın böyle bir patavatsızlık yap| ması hiç de doğru değildir. Çünkü bu hal benim için hakikaten elim neticeler verecek bir şeydir. Bun-! dan sonra, şöhretimi çekemiyen-| lerin hertürlü tahkir ve tezyifleri-) ne uğrayacağım muhakkaktır. Ga zeteyi Gladisten gizledim. Maal- esef, daha stütyoda iken makaleyi| okumuş. Otelde liği zaman Gladisin yüzünde gördü-! Püm teessür alâmetleri bazı fev- kalâde haller olduğunu isbat edi- yüordu: — Nen var, dedim, benim sev- gili Gladisim? — Benim mi nem var?... Hiç.. | — Hayır, hayır, her vakitki gibi) Arnold Galopen oynıyanın Edgar | anlamışlardı değilsin, Haydi nen var? Biraz düşündükten sora stüt- yoda herkesin ona Madam Edgar-| Pip dediklerini ve bunun ne de- mek olduğunu sorunca da maka- leyi gösterdiklerini söyledi. Tam bir sükünetle: — Bu lâtife dene oluyor? de- dim. — Alem senin eski bir soygun- cu olduğunu ve sinema perdesin- de de seni tanıdıklarını söylüyor. Gülmeğe başladım. — Sen de bunlara inandın ha? — Hayır, Stanley, inanmış de- ğilim, — Şu halde niçin bu kadar mü- bakayım, . söyle! | teessirsin?. — Alemin bizimle alay ettiği- ni görmenin kolay olduğunu zan- netme, — Merak etme, dedim bunun tashihini talep için sinema mü - dürlüğüne bir mektup gönderece- ğim. Yüzüme baktı ve sonra canla boynuma sarılarak: — Bütün bunların yalan oldu- gunu (o biliyorum. Fakat doğru dahi olsa sana karşı perverde et - tiğim aşka zerre kadar halel gel- miyecekir. Ah minimini mert lerz! ».. heye- Meselenin kolayca ört bas edi- leceğini zannetmiş ve fakat ra- kiplerimin tezvirlere devam ede - ceklerini düşünmemiştim. Az za -| Pariste aleyhimde siddetli neşriyat yapıldığını gör düm. Hatta “Sinema Mecmuası,. nammnda (bir gazete çok şiddet- li bir surette aleyhimde bulunu- yor ve sinema artistleri sendikası» nın derhal tahkikat icrasını ve! sendikanın namus ve şerefini ih -| lâl eden Edgar Pipin kovulması » nı istiyordu. Mesele o kadar o vahimleşmişti ki, M. Veyl bile müteessir olmuş- tu. Bunun için sinemasam atkârlarından (O mürekkep © bir| heyet toplanarak meseleyi tetkike Ove beni dinlemeğe karar verdi. Bu içtimada lâzmmge-| len izahatı verirken odaya, beni tanıdığını ve Puasi hapisbanesin - de benimle birlikte bulunduğunu iddia eden Bebert namında biri girdi ve beni görünce: — Ta kendisi, dedi, tepeden tır- nağa kadar Edgar Pip! Fena halde sinirlenerek: — Kendine gel miskin herif,| dedim, Edgar Pip olsam sana ben- zerdim. man sonra, (Devamı var) | İstanbul Yedinci icra memurlu- ğundan: Paraya çevrilmesine karar ve- rilen gayri mübadillere ait 1000 ve 200 zer liralık (om ader bono ağustosun 7 inci günü saat 11 de! İstanbul esham ve tahvilât borsa! sında ikinci açık arttırması icra) olunacağından mahallinde hazır| bulunacak memuruna müracaat: ları ilân olunur. (1683) TİNER Konyada Dile dair | Lisaniyat doktoru Mehmet | Şükru Bey faydalı bir konferans verdi Konya, (Hususi) — Şehrimiz halkevinde lisaniyat doktoru Meh- met Şükrü Bey tarafından dil bil- gisi ve dil düzelmesi (o hakkında faydalı bir konferans verilmiş ve) alâka ile takip olunmuştur. Kon-| feransia vali Cemal ve fırka reisi! Şevki Beyler de hazir bulunmuş-! lardır. Mehmet Şükrü Bey dil. bilgisi-! nin beşeri faaliyet olduğunu izah| ederek dilin menşei ve tarihten e-| velki devirlerdeki insanların ko - nuşmalarını ve hayvan sadalariyle| tabiatteki sadaların (o taklidinden! nasıl istifade edildiğini anlatmış- | tır. Dilin tekâmül ve değişikliğini ve bu değişikliklerdeki dört misalleriyle dünyadaki dil gruplarını ; sayarak Ural — Altay (Türk), Sami diller, Hindu Avrupai, Cermen başlıca gösterilmesi, ve İslav dilleri ve bunların aksam ve şube- lerini ve aralarındaki münasebeti misallerle göstermiştir. Bu konferansa bilhassa mual- lim ve talebelerimizle memurin iş-| tirak etmiş ve herkesin © üzerinde| iyi bir intiba bırakmıştır. l maal Bir doğumda üç çocuk! Gemlikte kahveci Hafız Meh- met o efendinin hanımı bir batın- da 3 çocuk doğurmuştur. İkisi ebe Sabire hanım, biri doktor Halil Bey tarafından çocukların sıhhati yerindedir, üçü de gürbüzdür, Üçü de kızdır. Münir alınan bu yemi are Kartal muharebe- sine gidenleylekler Tekirdağ, (Hususi) — Berga-| mada leyleklerle kartallar arasın - da bir mücadele başladığını gaze- telerde o okumuştuk. Şehrimizde bulunan leyleklerin de yuvaların da yavrularını bırakarak ayrıldık- lari ve burada payrulara bakmak üzere yalnız bir kaçının kaldığı, bazı yavruların öldüğü görülmüş- tür. Leyleklerin harbe iştirak et- mek üzere gittikleri anlaşılıyor. ©- Ağız kavgası. neticesinde derken adam öldü! * Gönenin Alâettin köyü taş oca- ğında çalışan amelelerden Balıke- sirin Vicdaniye (mahallesinden nalbant Naim oğlu Ahmet ile O dulu Mehmet oğlu Mehmet arasın: da çıkan ağız kavgası neticesinde Ahmet yanında taşıdığı bıcağı çe- kerek Mehmedin sol göğsüne sop: lamış oMehmedi yere sermiştir! Mehmet yaralandıktan © iki saat! sonra aldığı yaranın tesiriyle öl müştür. Katil Vakayı müteakip jandarmalar tarafından yakalana rak adliyeye verilmiştir. — ı Bolvadin'in güzel ve sevimli nahiyesi: Çay... | Güzel yol—Pancar tarlaları — Eski eserler—Bele- diyenin varidatı — Ticaret işleri — Korular,. Çay, (Hususi) — Çay, Afyon. karahisarmdan 45 kilometre mesa fede, Sultandağı eteklerinden gü zel bir sathı mail üzerinde Bolv dın kazaşının en şirin bir nahiye sidir. Bolvadına 15, istasyona 5 Nafı tarafından tamir edilmekte olan Çay — Çay istasyonu -— Bolvadın caddesi, Türkiye (o yollarının er geniş, en ferah ve en muntazamla- rındandır. kilometre mesafesi vardır. Çaym şarkı cenubisinden Sul tan dağından çıkan suyu bol bi | çay akar. Mecrasının genişliği bazı yerlerde © seksen — doksan metreyi geçer. Bu çayın suyu, zi- raat mevsiminde, muntazam ark- lar vasıtasiyle bahcelere ve tarla - lara tevzi olunur. Çay belediyesiy-! le pancar fen memurluğu, suyur| muntazam tevziini müştereken te- min ederler, Çay ahalisi calışkandır ve umu- miyetle çiftçidir. Gerek ekin -ve| pancar tarlaları, gerek bağ ve bah- çeleri muntazamdır. Bu bususta nahiye müdürü (oHaydar Beyle pancar fen memuru Nazım Beyin çiftçiyi irşat ve tenvirleri en büyük! vazifeyi görmüştür. Hükümet, haladiz telgraf daireleri birib sıldır. Karşılarında küçük, fakat çok şirin belediye parkı vardır. gazinonun üst katı eskiden otel: miş; şimdi pancar fen memurlu - ğudur. Gazino, kücük bir'sahneyi de muhtevidir.” Seyyar ( tiyatro kumpanyaları Çaya uğradıkça temsillerini burada verirler. Bele- diye gazinosunda şimdi bir saz he! yeti vardır. Büyük bir rağbete| mazhar olmaktadır. yemem mutla- Çay nahiye müdürü (Haydar| Bey, nekregüluğu ile meşhur sabık mal müdürlerinden Şair Sarı Galip Beyin oğludur. Tıp fakültesinde okuyup son sınıf imtihanları esna: sında politika (o hayatma atılan Haydar Bey, nahiye müdürü ol - madan evel fırkacılık hayatı geçir- miş ve birçok nafi hizmetlerde bu- lunmuş, bir müddet de ticaretle uğraşmıştır. “Görgüsü, bilgisi arı gibi çalışkanlığı ile birleşen Hay - dar Bey, nafiz telkinleriyle ve çiz diği mesai programlariyle az Za” man zarfmda Çayda ( fevkalâde mühim işler görmüştür. İdareciliği sayesinde halkın o muhabbet ve hürmetini kazandığı . gibi bülün memurların biribirleriyle kaynaşa- bilmesini temin etmiş ve dediko - duları, külliyer ortadan kaldırmıştır. Çayın bütün memurları, istirahat zamanlarını bir'âile efradı gibi birlikte, . neşe ve saadet içinde yemeklerini her birlikte yemektedirler. Nüfus: Nahiye merkezinin nü- fusu 5 bin, nahiyeye bağlı 19 kö- yün nüfusu ile birlikte 13 bini mü- tecavizdir. Bina adedi: Çayın Aşağı, Yeni, Tekke, Vakıf, Yaka, Demirağaç isimli sekiz mahallesi, 7 berber, 3 münaferetleri yağcı, 20 bakkal, 4 manifatura, kasap, 4 terzi, 2 kunduracı, 1 menici, 4 tüfekçi ve demirci, man 49 dükkânı, 1500 hanesi, camii, 8 mesçidi, 30 çeşmesi, hamamı, 1 parkı ve 1 tam teşkili İs (5 muallimli, 300 talebeli) W mektebi vardır. Asarı atika: Selçuklar devrini yapılmış bir medrese ile harap, f! kat tamiri mümkün bir kervan Geniş mezarlıkları” da bir tek yazılı mezar taşi kalm mıştır. Selçuklular devrine ait ray vardır. zı taşlar çeşmelerde görülmekt€ dir. Türklerden evelki medeni İere ait eserlere de perakende © larak tesadüf edilir. Belediye varıdatı: 1933 te 119 ve 1934 senesinde 12,500 lirad Tiracet: Afyon,"pancar, zahii başlıca ticari maddelerdir. İstihsal miktarı: 6000 ton psf <*r, 1875 ton buğday, 1150 arpa, 50 ton mısır, 8000 kile yon, 70 ton haşhaş. Bu sene hektar pancar ekilmiştir. Hayvan adedi: 3000 koyun keçi; 1200 manda, 1800 kara si Baytari işler: Çay, muayene tasyonudur. Baytar, Şükrü Bey Durmadan  lenmeden çalışır, «mütemadiyi köyleri teftiş eder. Korular: Sultan dağı sathi linde tahminen 1600 hektar mif rında bir meşelik ve ağaçlık * dır. Belediye tarafından muf faza olunmakta, (temizletti genç fidanlar yetiştirilmektedi R,. M —im lie eemmekie Tekirdağı Halkevindt Tekirdağ, (Hususi) — Ha” komiteleri içtima ederek yeni re heyetlerini seçmişlerdir. “Halkevi spor komitesine avcılar birliği her sene 3 ağ ta yapmakta oldukları avcılar” ramımı bu sene karpuz kal bahçesinde yapmışlardır. B münasebetiyle nişan atma leri ve müsabakalar tertip edi tir. ş Muğla gençlerini” seyahati Bordum, 4 (A.A) — halkevi gençleri dün sabah ” ma geldiler, C. H. F. eki , gençler tarafından hararet f şılandılar. Misafirler ge bir müsamere vermişler se Bodrumlular (o tarafında” © hisleriyle alkışlanmışlard"” ibi il Çankırıdaki ma vi Çankırı, 4 (A.A) — 1 Çi” Gencler birliği B. takım? yaz kırı klübü oyuncuları a" pılan dünkü maçta GeD$ takımı3 —2 yenilmiştir... / İnşaat mektebi oyu” Çankırı klübü oyunculs” da yapılacak olan intika” kalmıştır. der s3 ğ