pate Müller hastalanmış, onun Müstesna yıldız Lil Dagoverin akmış ve onun yerine de ge- *eliş, lâkin bu sefer de o has- İKöterin epbörn! e, di g Ne; ka ta a Alplerinde © “Hayattan olunuz!" isimli film çevrilir acak yıldız aranmış, nihayet artisti Dorit Krayzler bu - kız ilk filmini büyük bir gevirmişti, Bu suretle bi - ş tazı, diğerine yaramış o- sonra da, “Ne istediğini »” filmi çevrilirken, gü- rolü olan Mariya Beling Krayzler seçilmişti. Genç yıl- da filmin çevrildiği yer olan Kramaş tar) bir yıldız aranırken, Mari- iyileşmiş, filmde eskisi gibi ası kararlaştırılmıştır. Bu İlikten sonra da, Dorit Krayz- tan kalkmıştır! Krayzlerin, ikinci defa ola - izlanan bir yıldız yerine se- | nan bir Alman gazetesi, Wnra da rahatsızlanan yıldı- teki yerine dönüşüne işaret Şada “Beyaz beygir oteli”, ir zeybek oteli” ismi altın- | len operetin bir sahnesini Otel misafirlerinin oda Sahnesini... “Çıkar sandıkları | İldir sandıkları aşağı!” sözü: Sip, “Bu filmdeki bir #ol için > Yüziyet tekrarlandı!” diyor. an imza almak, el! d e emmek için gösterilen “sindeki alâkaya dair ada etraflıca bir) , Miştik. Bu Yüzden Şal tük, şlarma gelenler say - hmez denecek derece- Ar, a Klark Geblin başma ir hadiseciği not e- Özlenen — Dir “Yıldız: Kete fon Naginin filmlerini gör - mek imkânsızlığının görülecek bir şey» den mahrum kalış mahiyetinde oldu - ğunu, bu güzel sanat sahasmda benim- seyişle yer tutan bu yıldıza bağlılık duyanlar, münakaşa götürme? bir ha- kikat sayarlar. Ve bunlar, ekseriyeti teşkil eder! Vaziyet böyle olduğu halde, bilhas- s4 geçen sinema mevsiminde, İstan » bullular, bu yıldızını filmlerinden mah- rum kaldılar, Ancak tek bir filmini, Piyer Omonla birlikte çevirdiği orta bir filmini, o da mevsim sonunda, gö- rebildiler. “Hülya peşinde” ismi altın- da gösterilen film.... Halbuki, bu yıl dız, son senelerde o kadar çok film çe- virdi ki... Şu halde, onu görmek istiyenlerin çok oluşuna bir çok film çevirmesine rağmen, bütün bir mevsim içerisinde ne diye tek bir fil mi gösterildi?... Hem de çevirdiği film- ler sırasında orta derecede olan bir film seçilerek!... Acabs neden böyle oldu? Bunu bir isabetsizlik olarak tefsir etmek, hakiki vaziyete uyğun bir tef- sirdir. Geçen sene hep gelişi güzel film getirildi. Bu arada bazı güzel film- lerin bulunması, rast gele film getiril. diğinin aksine delil olamaz. Bütün bir mevsim içerisinde getirilen filmlerin çoğu, ne yazık ki, yavandı. Yokluk i- gerisinde seyredildi. Ne dereceye ka- ve yıldızın da | dar?.. O da ayrı bahis!, Ösümüzdeki mevtimdö vöziyet ne olacak?... Gene yavan. filmler serisi devam mı edecek?.. Ucuza mal olan filme karşı duyulan zaafın, kolay kolay giderileceğinden ve seçişte, seyreden- lerin zevki gözetilerek itinalı davranı- lacağından, emin değiliz. Bununla be- raber, geçen mevsimin umulduğu gi- İ bi kârlı bir mevsim olmadığı iddia e- diliyor. Eğer bu doğru ise, bir ders ol- malıdır. İleri sürdüğümüz fikrin isa - delim. Bu yıldız, Misuriden Hoe- livuda dönüyormuş. Yolda, ar - kadan gelen bir trene yol veril « mesi icap etmiş, tren, yan tarafta - ki bir demir yoluna sapmış, birkaç dakika orada durmuş. Bu sırada pencereden — etrafı seyreden yıldızın yanma, bir genç yaklaşmış, eline yıpranmış bir kâğıt tutuşturmuş, o imzalamasını Mesin betini teyit eden bir cihet daha... Ve | önümüzdeki mevsimde, hiç değilse | biraz itinalı davranılacağını umdurabi- lir. O kadar! Önümüzdeki : mevsimde Kete fon | Naginin . filmleri görülebilecek mi?... Bunun cevabını yukardaki satırlardan çıkarabilirsiniz. Belki evet, belki ha - yir!.. Biz, burada bu başlangıçtan son- ra yıldızın en yeni bir filminden bah- sedeceğiz. Son zamanlarda Hans Al - bersle birlikte “Kaçanlar”, Villi Friçle birlikte “Ekselansın kızları”, Karl Ludvig Diylile birlikte “Büyük bir a- | 7 VAVET 25 'TEMMUZ T93N mem a LE i damın dostu” filmlerinde oyniyan Ke. 18 fon Naginin en yeni filmi, “Genç Baron Noyhavz” isminde, vakası ta- rih dekoru içinde geçen bir filmdir. Kete fon Naği, bu filmde Kontes Palm rolündedir. Bu sayıfadaki resme bakılınca da anlaşılacağı gibi, gittik - çe dolğunlaşım ve'Mey Vest tipine yaklaşan yıldız, bir çok münekkidin söylediğine göre, yeni filmindeki muh- teşem dekor çerçevesi içerisinde yep- yeni bir görünüşle ortaya çıkıyormuş. | Bildiğimiz oldukça ince ve hafif Kete | fon Nagi, Amerikadaki dolgun görü - | nüşlü kadına bir bakıma Avrupada ra- kip olarak yetişiyormuş. Acaba Mey Vestin yerini doldurabilir mi? Bu şüp- heli, ama her halde ona rakip sayılı « yor. Tabii yalnız bu dolgunluk bah » sinde! “Genç Baron Noyhavz” - filminin mevzuu, Avusturya (İmparatoriçesi Mari Tetezin saltanat sürdüğü devre aittir. Viyanada saray entrikası ile enteresanlaşan hafif bir sevgi mace - rası... Bu mevzu, Stefan fon Kamare- nin sahnede çok muvaffakiyet ka- zaman bir kömedisinden alınmıştır. Filmin rejisörü, Gustav Ucickidir, Se- naryo, Gerhard Mentselin, musiki Alois Melişarm.... Filmde genç, yakışıklı ve çapkın Baron rolünü Viktör de Köva yapı - yor, Geçen sinema mevsiminde “Dün- yayı dolaşan şarkı” filminde Jozef Şmit ve Şarlotte Anderle birlikte gör- düğümüz bu artist, Kete Ton Nagi ile birlikte ilk defa oyniyor. Kete fon Na- ginin temsil ettiği Kontes Palm, İm - paratoriçenih sarayında mevki sahibi bir kadımdır. Bu filmde yeni kadın yıldızlardan Kristi Mardaynin de başlıca bir rolü vardır. Bundan başka Betti Sedlmayr, Hanı Mozer, Beppo Brem, Dr. Hans Adolfi de bulunuyorlar. 1753 senesinde Viyanada geçen vakanın bir çok sahnesi, şimdi mevcut sarayın içerisinde, bahçesinde ve o'de- virden kalma başka binalarda ve bah- çelerde çekilmiş, bir kısım sahneler de atelyede alınmıştır. Giyinişin, . a de » virdeki giyinişe uygun olmasiyiçimranik | vir zelerde tetkikat yapılmış ve oralar - daki asıllarına bpkı tıpkisına uygun örnekler vücude getirilmiştir. Bu iş, hayli pahalıya mal olmuştur! Filmin büyük bir kısmı çevrilmiş. tir. Kısa bir müddet sonra, hepsi ta - mamlanacak ve hiç boş durmıyan Ke- te'fon Nagi, yeni bir film çevirmeğe başlıyacaktır! —ğş—ğ—ğ—ğ m > sica etmiş. Yıldız, gülümsiyerek, | bu gencin ricasını yerine getirmek üzere, kalemini çıkarmış, kâğıdı| imzalamış, Ertesi gün, bu gencin Marselin! şehrindeki kadın muallimi, o şu, mektubu alıyor: “Muhterem Mis! Çok rica ederim, Villiyi mazur! görünüz. Bir müddet için mektebe! gelemiyecek. Çünkü, (benimle birlikte film çevirecek. Kendisi - ne yeni filmimde küçük bir rol ve- rildi. Hürmetler....,, Mektubun altında Klark Geb »| lin imzasını gören kadın muallim, | kadınların çok beğendiği bu erkek artistten bir mektup almış olma -' nın heyecaniyle titremiş. Gerçe aşk mektubu değilse de... | Sonradan işin iç yüzü anlaşıl -! mış. Meğer, bu genç, imtihan sı -| rasında mektepte bulunamamış, imtihanlara girmemek için bir ba-| hare aramış ve bula bula, işte bu! çareyi bulmuş! | Brigite Helmin başından da, bu! yolda acaip bir vaka geçmiştir.| Bu vakayı kendisi şöyle anlatı - yor: — O zaman Dalemdeki evim - de oturuyordum. Bu bahçeli evin camekânlı, geniş bir verandası vardı. Dostlarından biri beni sık sık ziyarete gelir, geceleri mi- safir kalırdı, Sıcak havalarda bu camekânir verandada yatmak â- İ dızı tanrmaları detimi o da benimsemişti. ) Güzel bir yaz gecesi, ben bir yere davetli idim. Misafir bulu | nan dostum, bu sıbhi âdetten yal nız başına istifadeyi düşünmüş, | çıkmış, verandada yatmış.. Tam| uykuya dalmak üzereyken, asma | yaprakları yerinden oynamış, bir hışırtı kopmuş... Acaba, yılan mıj geliyor?. Hayır, işte asmaya tr-| manfn üç delikanlının başları gö- rünmüş! — Ne istiyorsunuz? Kimsiniz?. Korku içinde, yüreği küt küt! çarpan dostum, böyle seslenmiş! ve şu cevabı almış: — Madam Helm, lâtfenmenizi ricaya geldik! “Dostum, düşünmüş... Eğer, bu delikanlıların maksadı, hakikaten! bu ise, el yazısını istedikleri yıl - lâzım.. Kendisi, bana benzemez... Şu halde nasıl oluyor da?.. Dostuma, maksadın böyle masum bir maksat olduğu kanaati gelmemiş, ... bilâkis... Ve bütün cesaretini toplıyarak, ba- ğırmış: — Çabuk defolunuz karşım- dan! Davetli bulunduğum yerde te - lefonla çağrıldım. Dostum kork- tuğundan bahisle, derhal eve gel- el yazımızı memij istiyordu. Hemen eve dön-| düm, bara heyecanla olanı, bite - ni anlattı. Her halde hırsız ola- caklar!.. Acaba gene gelirler mi Bu endişe ile, verandaya çıktık, yattık. Fakat, uykumuz kaçtı, bir türlü uyuyamadık! Derken, saat on bir raddelerin- de, camekânlı kapı hızlı hızlı vu- ruldu. Kalplerimiz heyecanla çar- parak, yattığımız yerde doğrul - duk. Ben, müthiş bir korku içe - risinde olmama rağmen, sert bir ,sesle şöyle dedim: — Derhal yoksa..... Tehdidimin neticesi ne olduğu” bahçeden çıkmız, İ nu araştırmadan, lası, tarağı top- layıp, yastıklarımızı falan alıp içeriye girdik. O gece ve müte- akip geceler, camekânlı veranda, boş kaldı!. ağ Brigite Helm