—ö — VAKIT 16 TEMMUZ 1954 P Meraklı bir sergüzşet romanı | Edgar Pip'ü son maceraları Yazn Saraya hücum ettik, Muçado mağlüp olmuş vebizde kazanmıştık öğ iin — İstediğiniz fiati söyleyiniz? | - — Her vakitki gibi adam başı - na 100 frank! — Kabul! — Ha yalnız vadetmek kâfi de- gil, paraları saymak lâzım. Eğer taahhütler yerine getirilmez ise size çullanırız! Haberiniz olsun! | © — Ben vekar ve şeref sahibi - v yim! Vadim borcumdur ve borcu -! o mu yerine getiririm! : : Bol keseden hovardalık ediyor 1 © dum... Adam sen deiş yapmak kastedildikten sonra fazla düşü -| i nülmez. ği xvn 5 Bundan sonra bütün çalımımı — fakımarak mülâzım Asso ile bera - - ber askerlerimin önünde dolaşma- — ğa başladım... Bu sırada yanıma — bizim zenci geldi: © — Affedersiniz efendim, dedi, - ben çarpışmak istemiyorum. Ko - — lona döneceğim. © Yüzüme bir dehşet manası ve -| © rerek: — Sıraya gir... Yoksa seni şim- di kurşuna dizdiririm ! Zavallı zenci bendeki bu deği-| şiklikten hiç bir şey anlıyamamış- tr. Şaşkın şaşkın geriledi ve müf - rezemi teşkil eden serseriler ara - sındaki yerine döndü. Allah bilir, çıldırdığımı zannetmişti. Bir müddet sonra hükümet sa -| “rayı tarafından silâh sesleri, fer - — yatlar ve gürültüler gelmeğe baş - lâdı. > Mülâüzim Assonun suratı yeşil - Jenmişti. Bana: — İşte, dedi, hareket başladı. Mükemmel bir soğuk kanlılıkla | “cevap verdim: — Biraz gecikti bile.. Soğuk kanlılık © gösteriyorum amma, bütün asabım tirtir titriyor- du... Az sonra silâh seslerine top sesleri karıştı, Harp meydanından gelen ha - “ vadisler hiç te iyi değildi. Pilkoma! - yonun asilerinden bir bölük taba-| — na kuvvet vermiş ve ric'ate başla- “mış... Bu takdirde Pilkomayonun e ardınca da benim işimiz du -| mandi. Tam bu esnada milis kuvvetle- rine kumanda eden miralay gel - “di Meğer bütün çalımına rağmen o da tabansızın biriymiş... © — Arkadaşlar, dedi, mahpus - r lardan yapılan alay kaçmağa baş - “ladı. Sahilden gelen gönüllüler © İse bin zorlukla yerlerinde duru - yorlar. Vaziyeti kurtarabilecek yalnız sizsiniz! (Hükümet kıta- “atı yavaş yavaş © gevşemektedir. — İleri... Marş, marşt. Ben hemen kılicımı fora edip heybetli bir sesle: — İleri, marş!... diye bağırdım. Etrafımda vahiiyekie sayhalar yükseldi. Adamlarım yırtıcı hay- > yanlar gibi bağırarak ileri atıldı - © Jar. Hücüma geçmiştik. Etafıma bakınıp milis mirala - .yını araştırdım. Herif sırra kadem basmış.. Bunu da, kaçanları top- - lamağa uğrasıyormuş diye tefsir etmeli, . Silâh seslerinin — geldiği sa ışru yanı e i kerlerim mırıldanmağa başlamış- | Jardı. ! şılandı. ın : Arnold Galopen larımın zayıfladığını, kesiklik gel- diğini hissediyordum. Mülâzim Asso çorabının lâsti -| ğini bağlamak için geri kaldı. Ben ise yürüyüş hattının sağında gidi- yordum. Bu sayede bir karışıklık hadis olursa askerlerimin başında bulunacak yerde aralarına karışa- bilecektim. Askerlerime itimadım vardı... Fevkalâde müteheyyiç görünüyor ve vahşi vahşi (o bağrışıyorlardı... Velhasıl hakiki haydutlara çatmış- tum. Bunlar öyle hırçın ve büyük bir siddetle saldırmışlardı ki düşman evvelâ dağıldı, ondan sonra peri - şan bir halde firara başladı. Reis Muçado'yu himaye eden takım da dağılmıştı. İhtilâl müzaffer olmuştu. Bundan sonra saraya girip yer- leştik, Pilkomayo geldiği zaman beni| karşısında ayakta ve elimde, yer- de bulup aldığım kanlı bir kılıç olduğu halde gördü. Zaten gös - terdiğimiz şecaatı daha evvelden haber almış bulunuyordu. Bana doğru ilerliyerek: — Yüzbaşı Kazimir! Siz hakiki bir kahramansınız! dedi ve beni heyecanla kucakladı. Atından inip saray merdiven - lerini haşmetle çıkan milis kuman danını Pilkomayo soğuk karşıladı. Ve ona: — Zaferimizi yüzbaşı Kazimire borçluyuz! dedi. | Cevap verdim: . Ve kahraman askerleri- mize borçluyuz. Askerlerimiz as- İ lanlar gibi o çarpıştılar. Onları lâyik olduğu veçhile mükâfatlar «| dıracağınıza eminim. — Mükâfatlandıracağıma emin olabilirsiniz yüzbaşı Kazimir! Vadedilen parayı bekliyen as - Bunun üzerine Pilkomayo- ya müracaat ederek: — Reis efendi, dedim, bunlara adam başına yüzer frank vadet - tim. Anlaşılan daha ucuz kurtulaca- ğını tahmin etmiş olan reis Pilko- mayo şaşaladr, fakat cömertlik et- mekten de hali kalmadı ve o kor- kunç serserilere dönerek: — Dostlarım, dedi, vadimiz yerine o getirilecektir. Yarın sa) ray vekilharcı her birinize teker teker paranızı verecektir. o Bun-| dan başka benim için yaptığınızı unulmıyacağıma da emin olunuz. Bu sözler “Yaşasın, larla kar- Pilkomayo bundan sonra ba - na dönerek: — Size gelince, dedi, yüzbaşı Kazimir sizi saray muhafızlığına tayin ediyorum. Reisi askerce selâmladım ve kırk beş derecelik bir zaviye yar parak eğildim. Yeni memuriyete tayin edil miştim. Artık (kurtuldum de- mekti, Gemlikte Sanatkârlar Ihracat — Gezintiler — Spor — Belediye binası Gemlik, (Hususi) — Son gün- lerde burada kaç sanatkâr vardır, diye birmeraka düştüm. Tahkikat yaptım. Şunları öğrendim: Gemlikte on iki kunduracı, iki çizmeci, dört marangoz, beş terzi, dört sobacı ve çilengir, üç teneke- ci, üç bakırcı, ve kalaycı, beş çır bukçu, on bir berber, iki araba ta- raircisi, iki saatçi, bir saraç, (iki kuyumcu, iki küfecidir. Ayrıca yirmi kahveci olduğu da ilâve e- dilmektedir. Bir yıllık ihracat Gemliğin çok güzel, çok leziz zeytini vardır. Bu leziz zeytin ve zeytinlik cumhuriyet hükümetinin yüksek ve unartan gölgesinde gün den güne yeni bir inkişaf bulmak- tadır. Bu muhit hemen hemen geçimi zeytin ve zeytincilikledir. Bu itibarla burada bu işe büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Zey tinciler önümüzdeki sene mahsu - lünden de pek ümitvardırlar. Söy- lendiğine göre bu seneki ihracat geçen senelere nazaran (yüzde doksan nisbetindedir. Gezintiler Bu ay içinde “Gemlik spor,, klü- bü “Uludağ,, a, “Hilâliahmer,, şu- bemiz Yalovaya, “Tayyare Cemi- yeti,, de Armutluya bir gezinti ter tip etmişlerdir. Bu gezintilerin pek eğlenceli va, meşeli ;. geçeceği şimdiden tahmin edilmektedir, Bundan başka gene kasabamız “Hilâliahmer,, Cemiyeti tarafın - dan Ağustos ayı sonlarma doğru kalabalık bir sünnet düğünü etmeğe karar vermiştir. Hazırlık- lara bu aydan sonra başlanacak - tır. Spor işleri “Gemlik spor,, klübünün bu 4€- ne deniz sporlarına fazla ehemmi- yet vereceği anlaşılmaktadır. Bunun için belediyeden ve fır- kadan ayrılan tahsisatla iki fıta a- lınmasına karar verildiği gibi he- men İstanbula sipariş edilmiştir. Fıtaların yakında buraya gelme- si beklenmektedir. e Kasabamız Halk Fırkası idare heyeti gençleri mizin bu yoldaki inkişafları için candan bir alâka göstermektedir. Belediye sıvandı Senelerdenberi belediye daire- miz sıvasız bir halde bulunmakta idi. Son zamanlarda (belediye meclisimiz binanın güzel bir şek- le getirilmesi ve sıvanması için ka»! rar vermiş ve bina derhal sıvanma ya başlanmıştır. Binanın yarısı sıvanmıştır. Yakında bütün bina- nın sıvası bitecektir. Cephe ta - mamen svandığından bir memle - ket aynası gibi parıldamaktadır. Belediye bundan başka kasaba da hilinde bundan evvelki mek- tubumda da yazdığım gibi birçok imar işlerine başlamıştır, Faali - yet devam etmektedir. Armutlu nahiyesi müdürü Kasabamızın Armutlu nahiye müdürlüğüne yeni tayin edilen Halit Bey vazifesine başlamak ü- .haftada bir defa pazar kuruluyor. zere buradan geçmiştir. Halit Be- ye bu vazifesinde de muvaffakiyet dileriz, Kiraz All oğlu Trakya şehirlerinde Keşan, Malkara ve Hayreboluda belediye, imar ve ticaret işleri Güzel, münbit ve mahsuldar! Trakyamızın imarı (Okararından sonra iş başına gelen müfettiş Ib- rahim tali Beyefendi tekmil Kaza ve Nahiyeleri ve bir çok köyleri dolaşmış, her tarafta halkle temas ederek onları dinlemiş ve yavaş yavaş çarelerini bulmak ve tatbik! etmek üzere dertlerini not etmiş! tir. Halk sevinç içindedir, çok memnundur. Trakyanım her Kasabasında Meselâ gezdiğim yerlerde Keşan- da Cumartesi, Hayreboluda o pa- zar, Malgara, Lüleburazda Pazar- tesi, Babaeskide Perşenbe günleri hafta pazarıdır. Etraf köylüler pa- zara gelirler. Bir haftalık ihtiyaç- ları için alış veriş ederler. Keşan: Taşı bol ve oldukça iyi denecek derecede kömür maden- leri olan, emsaline nazaran ma- mur sayılan takriben sekiz on bin nufuslu, bayır üstünde inşa edil- miş, yeni yeni kârgir inşaatla ve yeni usül binalarla süslenmekte olan güzel bir kasabadır. Burası” nm pazarı çok kalabalık olur. Malkara: Keşandan ufak olup taşlık sayılır. Fakat vaktile dar sokaklarla yapıldığı için biraz in- sapı sıkar, Şimdi yeni usul bina- lar kasabaya süs vermektedir. Ge-! çen sene Ahmet usta ii Y'Malkara Belediyesi Kenet ederek elektrik yapmak istemiş, yapamamış ,nihayet (Belediye mahkemeye müracaat etmiş, da- vayı kazanmış kasaba henüz ka- ranlıktır ve yakın istikbalde nur- lanacağıda henüz şüphelidir. Bu- ranm pazarı da haylı kalabalık o-| lur. Tekirdağı — Keşan — İpsala | yolu üzerinde olmasından burada! ticaret fena değildir. I le biri- | Hayrebolu: Bir pazar erken « den Hayreboluya geldim. Belediyeye karşı fırka kahvesine oturup bir çay içtim. Burasını kıymetli gençlerimizden bir müteşebbis elektrik nuruna ka vuşturmuş. Cidden bu ufak ka - saba için mühim bir varlık mey - dana getirilmiştir. | Hayreboluda taş yoktur. Bir araba taş iki, üç liraya satılırmış. Bunun için he - men tekmil evleri (o kerpiçtendir. Gün aşırı buraya İstanbuldan doğ ru otobüs gelir, Fakat kasaba şi- malden cenuba uzânan ve cephesi şarka olan tatlı bir sırtın şark ya» maçlarına yayılmış.. Zibni açık i- mar ve inkişafa çok müsait seyim- li bir yerdir. Burası insanı sık » mayor. Belediye reisi Nazmi Bey isminde bir geçntir. Halk ken - disinden ümitlidir, otomobil ile Nazmi Beyin kasabanin tam or- tasında içinde güzel ve büyük bir havuz olan bir park yaptırdığını, ve hamamı tamir ettirdiğini ge - çen sene yapılan mükemmel hari - taya göre kasabanın ıslâhına ça » lıştığını ve bir çok musip ve ma“ kul kararlar alarak tatbikiyle meş gul olduğunu söylediler, Pazar mahallini gezdim. Bir çok kimselerle görüştüm. Kâhya mahallesinde tanıdıklarımdan bi - isinin öwinede bir saca misafir kal dım. Öğrendiklerimden bazılarını esefle kaydetmek mecburiyetin - deyim. En mühim vazifeleri ta - lsbeleri ytiştirmek ve halkı irşat etmek olan munllimlerin burada irşaltan sarfınazar halkla temas - ları dahi olmadığını söylediler. Ne kadar doğrudur bilmiyorum. Şahin Mustafa hem karısını, hem baldızını Tirepolu köylerinden birinde bir cinayet olmuş, askerliğini biti- rip köye dönen Mustafa isminde biri ailesine kavuşmak ve mesut olmak hulyasiyle avdet ettiği e - vinde husran ve felâketle karşı »| laşmıştır, İ Tireboluya bir saat çeken Av - cil köyünde Seydi oğlu Mustafa askerden döndüğü gün karısı El ması köyde bulamıyarak aratmış, kadına şüpheli bir yerde rastlıyan lar, kocasının geldiğini, evine dönmesini haber vermişlerdir. Elmas, evine dönmüşse de Mus- tafa, ailesinin eski neşesinden bir eser bulamamıştır. Karısı Elmas hakkında Musta - faya söylenilen bazı şeyler, onda bu esrara karşı bir merak uyandır maya başlamıştır. Üç beş gün sonra kasabaya inen Mustafanın bu husustaki bildiklerine inzimam edebilecekkadar kuvvetli ve ha - kiki bazı malümat ta katılmıştır. Köye dönüşünün dokuzuncu günü Mustafa Elması bahçede ya- kalıyarak konuşmak istemiş ise İde kadın bundan şüphelenerek: || öldürdü — Ben seninle artık konuşa * mam. Sen beni vuracaksın. Demiş.. Fakat Mustafa israf | ederek Elmasla konuşmuş, onâ yaptıklarını, nasıl igfal edildiğini buna kendisinin nasıl olup ta riz8 gösterip kandığını, sebeplerini bif bir söyletmiş, kadın sonunda: — Mustafa, artık sen benim kardeşim ol. Ben seninle bunda” sonra duramam. İstersen çocuk” larını da al.. Demiştir. Mustafa: — Elmas, beni mahvettin, 0” ğımı yıktın, bundan sonra ben Y vakuramam!. Diye mukabele etmiş ve Yi dan yavaşça kaçmıya yelten” Elması hemen oracıkta öldürü? yere sermiş, göz yaşları içinde y rümeğe başlamıştır. Hadiseyi gören baldızı: — Kaçma bakalım, kaçms” cımı vurup nereye gidiyorsu””” Diye bağırmıştır. Mustafa buna da kızmış “9 sefer de baldızını" öldürm“i Katil yakalanmıştır. ğ anı”