Hükümet bakımın- dan Türkiyede Yahudi meselesi | gi (Başmakaleden devam) yede görülen antisemtizm cereyanı » nın daha ziyade hariçten gelen propa- gandalar tesiri ile uyanmış bir hareket olduğuna delâlet eder. Yalnız fazla olarak Çanakkale ve Trakya mmntakalarma ait bir hususi - yet daha var. Bu da oralardaki Yahu- 'dilerin yabancı dil ve harsta kalmakta ısrar etmeleri ve içlerinde gayri as- keri mıntakalarda memleketin emni - yeti için zararlı ve casus adamlar bu- lunduğu hakkında ozanlar mevcut olmasıdır. Bizee Türkler arasında o antisemi- tizm cereyanını doğuran bu sebepler arasında birincilerden ziyade ikinci kısım daha mühimdir. Zira memleket- te kökü olmaksızın hariçten gelen pro- pagandaların tesirini bertaraf etmek kolaydır. Binaenaleyh Türkiyede bazı mahdut mıntakalarda kendini göste - ren antisemitizm cereyanlarına karşı tedbir alırken bizzat Yahudilerin de kendi hesaplarına bu ikinci sebepleri izale etmeğe çalışmaları lâzım gelir. Son zamanlarda Yahudi münevver- leri arasında Türk dilini ve Türk har- sini umumiyetle Yahudilere benimset- mek için bir faaliyet başlamıştır. Bu fan'iyette samimi olarak devam etmek- te büyük faydalar vardır. Fakat gayri askeri mıntakalarda memleketin emni- yeti aleyhine zararlı ve casus adamlar bulunması rivayetlerine karşı sadece “haksız ve isbatsız” olduğunu ileri sürmek kâfi olmasa gerektir. Çünkü bazı ahvalde zanlar ve şüpheler tesir itibariyle hakikatten farksız neticeler | verir. Onun için Yahudiler bir taraf - tan filen Türk dilini ve harsini benim- semek için çalışmakla beraber diğer ta- raftan en küçük zan ve şüphe uyan - dıracak vaziyetlerden de çekinmeleri lâzımdır. Mehmet ASIM Almanya ve Fransa ara- sındaki ticari müzakereler Paris, I5S(A.A.) — Hariciye nezareti, üç haftadanberi Berlin- de devam etmekte olan ticari mü- zakerelerin müsait bir şekilde in- kişaf etmekte olduğunu tebliğ e» diyor. Mühim meselelerin ezcüm-| le Daves ve Yung istikrazları me- selesinin iki tarafın memnuniye- tini mucip bir tarzda halline mü -| sait bir itilâfın ana hatları üzerin- de prensip itibariyle anlaşma mümkün olmuştur. ie ..» Almanyada şeref salibi nişanı Berlin, 15 (A.A.) — Reisicüm- hur, hükümetin teklifi (o üzerine “Şeref salibi,, nişanmı ihdas et- miştir. Bu nişan umumi harpte hizmet eden bütün (Almanlarla, harpte ölenlerin dullarına ve ailele rine verilecektir. Cephe muharip- leri salibi üzerinde kabartma iki kılıç resmi bulunmaktadır. ——e——— Beşiktaşta 6 dükkân yandı Evvelki akşam saat ikide Beşik- taşta Has fırın caddesinde Mani- faturacı Hacı Ahmet Efendinin dükkânından yangın çıkmış, ayni çatı altımda olan altı dükkân yan- dıktan sonra söndürülmüştür. Yangının neden ve nasıl çıktığı henüz anlaşılamamıştır. Tahki - katla nöbetçi müddeiumumisi Ek- rem Bey meşgul olmaktadır. Söylendiğine göre, yangın çı - kan dükkân on iki bin liraya, ya- nan dükkânlardan kahve dükkânı da iki bin liraya sigortalı bulun - maktadır. —— e — Bir çocuk ezildi Evvelki akşam Karaköyde bir otomobil kazası olmuş, şöför Haykazar Efendinin idaresindeki kamyon, Roza isminde bir çocu - Za çarpmış, ağır surette yarala- 15 TEMMUZ 1934 Talebe eserleri sergisi ün açıldı Bir haftadanberi meydana ge- tirilmesi için, hummalı bir faali - yetle çalışılan güzel sanatlar aka- demişi talebe sergisi, dün açılmış- tır. Mektep müdürü Namık İsmail Bey: “ Bu, mektebin dördüncü ta- İebe sergisidir. Dört senedir, a - kademi, bir senelik faaliyetini ha- rice göstermektedir. Böylece, u- muma bir nevi hesap veriyor, ve çalışmanm ne veçhe takip ettiğini bildiriyor.,, ne Demiştir. Akademi talebe sergisinde, mi- mari, resim, heykel, fresk, tezyi - nat, seramik şubelerinin 1933 — 1934 seneleri faaliyetinin seçme nümuneleri vardır. Bundan başka diploma kazan - dıran eserler göze çarpmakta ve | muhtelif müsabaka neticeleri gö - rülmektedir. Mimari sergisinde, “Bağdatta bir Türk sefareti,, mevzuunun bir çok safahatr gösterilmektedir. Sene içinde yapılmış 14 kadar muhtelif müsabakada kazanan © serleri muhtevi salon, serginin en calip yeridir. Burada Çallı İbra- him, Halit, Namık İsmail, Feyha- man ve Ayetullah Beylerin atel - Polis haberleri Bir çocuk bulundu Fenerde Azaplar hamamı kapı- | yelerinde çalışmış talebelerin eser. leri görülmektedir. Tezyinat ve ilâncılık sanati mu allimi Mithat Beyin atelyesi mev - zuuna pek uyan bir üslupla, “Sa- nayi ve ticaretin ruhu reklâmdır.,, deye çepe çevre büyük bir yazı ile kaplıdır. Şark tezyinatı sergisinde Reisi- cumhur Hazretlerinin bir tarihte takdiren imzalamış oldukları bir çerçeve mevcuttur, Akademide müdür Namık İs - mail Beye, muharririmiz, bilâhare şunları sormuştur: — Bizde daimi bir resim gale- risi tesisine imkân var mıdır? “— Bir eser, fena da olsa, dev- rinin sanati hekkında bir fikir ver mesi itibariyle daima kıymetlidir. Bu galeriler, müzeler bir nevi dos- ya olabilir, Memleketimizde da- imi bir galeri açmak mümkündür. Çünkü resmimizin 60 senelik bir mazisi vardır. Bu zaman zarfın- da yaşamış sanatkârlarm eserle - rinden birer örnek toplanabilir ve bu kolaydır.,, Namık İsmail Bey ayni zaman- da memleketimizde meşhur dün - ya eserlerinin birer kopyesini ih- tiva eden müzeye ihtiyaç olduğu- Bu ileri sürmüştür. Kurtlu çikolata Tıp fakültesinin dördüncü sr nıfından Macit Bey evelki gün Üs- küdarda bir (bakkaldan aldığı e e : lı bir çikolatayı açtı- sına dün üç aylık bir erkek çocuk Melba marka bırakılmıştır. Çocuk Darülâceze-| $ı Zaman içinde kurtların kaynaş ye gönderilmiştir. Başından ağır surette yaraladı Evvelki gece Galatada bir cina- yet olmuş, Yuvakim isminde bir otomobil tamircisi, Mehmet ismin de bir şöförü başından ağır suret- te yaralamıştır. Söför Mehmet ümitsiz bir balde hastaneye kal - dırlmıştır. Yuvakim yakalanmı tır, Ağaçtan düştü Fenerde Demirhun mahallesin- tığını görmüş ve derhal ayni bak- kala dönerek elindeki çikolatanın İ vaziyetini göstermiştir. Bakkal bunu görünce: — Ben ne yapayım beyefendi, biz de bunu fabrikadan kapalı o - larak alıyoruz, içinde ne olduğu- nu ne bileyim, demiştir. Bu söz üzerine Macit Bey çi- kolatayı yapan fabrikanın müdü- ig rüne kadar gitmiş orada da elinde- ki çikolatanm kurt içinde olduğu nu gösterince Melba fabrikasının müdürü de: — Bakkallarda satılamıyarak da oturan 11 yaşında Emine ağaç» kalmış olan çikolataların belki bu tan düşmüş, yaralanmıştır. şekilde kurtlanabileceğini söyle- Berber İbrahim efendi de Mah-| miş, ve bunu ne maksatla kendi- mut Paşa cami avlusunda ağaçtan| sine kadar getirdiğini sormuştur. dal kırarken düşmüş, yaralanarak hasthaneye kaldırılmıştır. Kalbi durdu Karagümrükte © Bekçiler ma- hallesinde oturan 70 yaşında bak» kal Ahmet efendi kalp seklesin - den vefat etmiştir. Otlar tutuştu Yedikulede Demirhane cadde -| sinde otlar tutuşmuş, 30 metre mu- rabbaında bir saha söndürülmüştür. Iskambil oynarken ,, Tütün inhisarı amelelerinden Hasan, İbrahim ve hamal Meh- met iskambil oynarlarken arala sekizinci ihtisas Bundan sonra Macit Bey çiko- latayı sıhhat müdürü Ali Rıza Be- ye götürüp vermiştir. Sıhhat müdürlüğü meseleye e hemmiyetle el koymuş ve lüzum o- lan mahallerde tahkikata başla- mıştır, Kumaş kaçıran terzi 27 kilo ipekli kumaş kaçırmak- tan maznun terzi Maryamın mu * yanmışsa da| hakemesi dün bitmiştir. Karar bir kaç gün içinde verilecektir. Kokaincile Kokainci Sultana, Niko, Avra- mani, Jakın muhakemelerine dün mahkemesinde rmda kavga çıkmış, Hasan hamal! devam edilmiş, üç polis memuru Mehmedi sol tarafından İbrahimi! şahit olarak dinlenilmiştir. Muha- de başmdan yaralamış, yakalan -| keme bazı şahitlerin — getirilmesi G4) araba davası! Otomobilci ve benzinci Necmiye Hanım, dava- sından vaz geçti İstanbul üçüncü © ceza mahke- mesinde, yeni bir davaya ait mu- hakemeye başlandı. Dava, bir kaza davası.. Bir yük arabası, Unkapanı civarında bir yokuştan inerken arabacı te- kerleğe zincir takmağı ihmal et - miş, bu suretle araba, otomobile çarpmış. Otomobilin camları kı - rılmış, içinde bulunan Necmiye hanım, hafifçe yaralanmış. Tah- kikat yapılmış, arabacı Mustafa- efendi tedbirsizlik ve dikkatsizlik- le yaralanmıya sebep olmaktan ve mala zarar getirmekten mahkeme- ye verilmiş, Bir ayağı takma olan arabacı Mustafa efendi bastona dayana - rak mahkeme huzuruna geldi. Da- vacı sıfatiyle de Necmiye hanım hazır bulunuyordu. Yalnız dava istidası veren şoför < Salih efendi yoktu. Eyüpte oturduğunu, Eminönün- de benzincilik ve © otomobilcilik ettiğini söyliyen Necmiye hanım, şöyle dedi: — Bu Salih benim şoförümdü. Bursaya gitti. “İzi kayboldu. Ona asıl “Simitçi Salih,, derler. doğru mu değil mi bilmem, geçende Bur- sadan gelen bir arkadaşına Salihi “Hn. o öldü. dedi. onun davada yeri yok kı... O da şi- kâyet etmiş ama ona bir şey ol- madı. Ne oldu ise, bana oldu! Bana olan şey, o otomobilimin; hasara uğraması, bir de hafifçe! yaralanmaklığım.. Bir haftada iyi-| leştim. Bu arabacıyı dava etmiş, beş yüz lira da tazminat istemiş-| tim. Lâkin, davamdan vazgeçiyo- rum. Nasılsa bir kazadır o oldu. İstiyerek değil ki.. Fakir adamca- ğız, beş yüz lirayı nereden vere- cek. Kendisine acıyorum! Bir haftada iyileştiği raporla sabit olan Necmiye hanımın da - vası, şahsan vazgeçişle düşebilen! davalardandı. Mahkeme, dava»; nım düşmesini kararlaştırdı. Yal- nız ortada başka bir mesele kalı - yordu. Şoförün seksen lira işten güçten kalış ücreti isteğiyle istida vermiş olması, davacı mevkiinde bulunması ve mahkemeye gelme- mesi!.. O vazgeçmeden, davası düşebilir miydi?.. Necmiye ha « nım, otomobilin kendisine ait bu- lunduğunu söylüyordu, ama acaba şoför hisse iddia etmiyor mu idi? Mahkemede bir kere sorgusu ya - pılmak lâzımdı! Müdeiumumi Nurettin Bey, ad-| resi meçhul olan, yaşayıp yaşa «| madığı da anlaşılamıyan © şoför Salih efendiye ilân suretiyle tebli- gat yapılmasını, kazaya uğriyan otomobilin sahibi kim olduğunun da, numarası bildirilerek, seyrüse- fer idaresinden sorulmasını istedi. Bunun üzerine Necmiye hanım ayağa kalktı: — O zaman iş çatallaşır, reis beyefendi! Dedi. Çünkü, otomo - bil seyrüseferde Sabahat © hanım namına mukayyeltir. Otomobil benim, benim ama kaydı başka- sının üzerine.. Benim üç otomo- : epai da başka haşin e ee zilerin ellerindeki bombaları ** Günüğ Siya j Avusturya'da Yeni hüküme Tedbirleri Almanyada Nazilik içinde lan ve süratle bastırılan isyan da Almanyanın haricinde de yaptı. Bu tesirlerin en müh turyada görüldü. Avusturya Başvekili Dr. P bu yüzden istifa ederek kabir* niden teşkil etti. Çünkü A Başvekiline göre (o kabinesi biri, yani Harbiye nazırı Cene ten - Stien Avusturya içindeki leri şiddetle tedibe taraftar için istifa etmiş, Dr. Dolfuss binesini teşkil ederken Harbiy* lığını doğrudan doğruya deri” miştir. Dr. Dolfuss, Harbiye ğı yüklendikten başka e zaretini de sırtma almış ve bü hem askeri kuvvetleri, hem 23” vetlerini kendi idaresi altnda mişter. Almanyada olduğu gibi A yada da ordu kuvveti ile on# eden kuvvetler arasında ihtili dı. Bunların kumandanlıklar! Şönburg ile Binbaşı Hey arasi sim olunmuş, fakat bu hatt te aradaki husumeti izaleye mişti. Dr. Dolfuss bütün bu lerin idaresini deruhte ettikte” Binbaşı Hey'i de yardımcı 6 dı. Bütün bu tedbirlerin rak Avusturyada Naziliğin tenkiline başlandı. Avusturys ri memleketlerinin iktısadi felce uğratmağa çalışarak ve sıtalarını kullanarak tecavüz€ leri için yeni hükümet bunlar? '£ le mükabeleyi kararlaştırmış ** göre yeni kanunlar hazırlam!f' ten Naziliğin Almanyada ke uğradığı sademe Avusteryadal fikirlerini zaafa uğratmış bu Border alm ele zırlamıştır. Doktor Dolfuss'un hükürel ları teslim etmeleri için bif vermiştir. Bu mühletin hitam' vel Naziler içindeki mutedi cera ve tedhiş siyasetinden rek hükümete teslimiyet beklenmektedir. Vaziyet omühletin sonra tebellür edecek ve A' Nazilerinin kuvvet veya zaaf man meydana çıkacaktır. b Dün gelen seyyi Bulgar bandıralı “Ça” nand,, vapuriyle dün, 400 kadar Çekoslovak, M vusturyalı ve Polonyali gelmiştir. Seyyahlar Varnadan ve bugün için Varnada 5 dar ziyaretçi bulunğund” mektedirler. Seyyahlar salı akşar” i Varnaya gidip oradan lerine dağılacakardır. kimselerin üzerine kayı kü, işin angaryası çok” silir, şu işi çıkar, bu 19'U 6 git lâzım gelir. Bir kit“ mobilin peşinde ki Arabacı Mustafa efe tu guya çekildi, “Bir , işte. Elden ne gelir e Mahkeme heyeti, iye ye ilân suretiyle teb sını ve otomobilin 9 üzerine kayıtlı bulun rüsefer idaresinden i karar verdi. Muhake e) İ as be 1 teşrinievel pe Ni ona bırakıldı. da, davasından re, artık mahkem