h ? IŞARETLER Holivut ahlâkı Bir arkadaş, gazetesinde bu günkü kadın ahlâkından şikâyetçidir. Bar bar bağırıyor: — Bu Helivut ahlâkı dn başımıza nereden çıktı? Ahlâk kaideleri devrine göre, telkin vamtalarına göre, ortaların sayılanlara göre değişir. Bir zamanlar insanların ideali mabutlara benzemekti. Mabut- lara benzemek için bütün günlerini | kafalarında yaşıyan hülyaya benzet- | mek için harcarlardı. Bu gün hâlâ ken. dilerini ilâhlarına benzetmeğe çalışan kabileler, aşiretler vardır ki onların | ünleri baştan sonuna kadar kendile. rinin ilâhi kudret tasavvur etlikleri seylere benzetmekle geçer. Onların ise modalarını, iş tarzlarını, konuşma şe- killerini, eğlencelerini, hüzünlerini ta- yin eden, hattâ yazılarında gördüğü - müz şekiller mukaddes bir şeyin tek - lididir. | Meselâ Samaa adalardaki yerlile- | rin bir kısmı niçin ibadet ederken vü- cutlarını yılanlara benzetmeğe çalışır lar. Niçin bir kısmı saçlarını bir kur - bağanın ayaklarına benzer bir şekilde kestirirler? Niçin bir kısım insanların hâlâ burunlarında halkalar vardır? Çünkü onlar beğendikleri, ideal e- dindikleri şeylere hemi şekil, hem de ruh itibarile benzemek istiyorlar. Siz buna daha yakın misaller de bu- | Meselâ daha elli sene evvel dindar bir adamın kılığı, kıyafeti, hattâ saka- lı, bıyığı ideal sayılan adamlara ben - zerdi. Meselâ; , — Efendim bıyıklarını sünneti #e - — Diye üzerine kestirdi derlerdi. lin mânası bu adamın bıyıkları PEY gamberin bıyıklarının bir kopya - wdir demekti, Şüphesiz bu adam Mu- hümmedi kendine örnek edinmiş bir a- ame Tarihte ideai tanınan insanla - kılıkta kıyafette Ye nasabetler- MaYIş tarzlarında, beşeri mü de örnek be sr > göstermek "ümkündür. de Komşumun kızı gantlerce aynanm İAMOAN eyrrmmayur. “Bayes filân İçin uğraşıyor. Fa - ki yıldız gibi yürümek için saatlerce Yna karşısında meşkediyor. Reveran- #enin, İstadardını denizlerin ötesin - SN sinema (o yıldızın, ilâhların ye - YİRİ tutan irudretinden alıyor. , İlâhlar kudretlerini melekleri, Re- lleri, velileri vasıtasile kütlelerin a - Tasına sokarlar. Holivuttalçi maceraları Havva ana e Ayşe valdemizin, Fatma hemşi- yam dinler gibi he - i, ve taklit kaygusile din- ie kadınlar, filmsiz ve ekransız bi- olmayı kendilerine bir hayat sayıyorlar, 934 ilâklarının Holi « | e bizim toprağımıza gönderdik - | Yetler rotatif makinenin dişleri Biyo. şikarak ellerimize kadar g€ dağ MHolivut ahlâkından şikâyet © pi ça «ğer kendi yazısından vat gg si sahife daha çevirseydi Holi- ni ge lâkimın hangi vasıta ile geldiği- | Sadri Etem İskân davası > SAN Sui istimali meselesine &it| — davaya dün İstanbul ağır ce- a esinde devam © olun Yi bazı istilâmlara cevap gelme- 'şin muhakeme kalmıştır. daki a, ri Efendi, meğerse sanatın elin - “ME terazinin on izi de bozukmuş.. *dını 100 lira! Mahmut Saim Efendi ruhsat- sız mecmua neşrettiğinden| yeğ, ceza verecek. Matbaacı A sike beraet etti vrupaya gitti İstanbul Şehir Tiyatrosu san- Mahmut Sait efendi ile matba-! acı Keteon Bedrosyan efendi aley- hindeki ruhsatsız o mecmua neşri suretiyle matbuat kanununa mu- halif hareket (davası, İstanbul ikinci ceza mahkemesinde dün sa- bah bitmiştir. Dünkü celsede ehli vukuf tara»| fından yapılan tetkikat neticesin- de verilen rapor okunmuştur. Bu raporda, neşrolunan şeylerin kis tap sayılamıyacağı, mecmua oldu ğu yazılıdır. Mahkemede müddeiumumiliği temsil eden Ekrem Bey, mütalca- sı söylemiş, Mahmut Saim efen- dinin cezalandırılmasını, matba- a sahibinin beraetini istemişitr. Mahkeme heyetini teşkil eden l | Sakıp, Burhanettin ve Adil Beyler de, bu isteğe uygun olarak sözler birlikte karar vermişler, Mahmut Saim efendi nasir olmak itibariyle yüz lira para cezası vermeğe mah- küm olmuştur. Tabı olduğu nok- tasından dava edilen Keteon Bed- rosyan efendi, beraet etmiştir. mmm Toplu kantar kullanan, on lira verecek! Murtaza oğlu Hâmit © isminde bir seyyar © zerzeavtçi, İstanbul ikinci ceza mahkemesinde dün ye- ni ölçüler kanununa muhalif ha - reketten muhakeme edilmiştir. Dünkücelsede müddetumumi| Ekrem Bey: mütaleasını söylemiş, Toplu kantar kullandığı iddia olu- nan zerzevatçının “Fili müddeabi. he mücasereti evrakı dava münde- recatı ve diğer delâille sabit oldu- ğunu,, kaydederek, ceza istemiş * tir. Mahkeme heyeti, zerzevatçı - dan on lira para cezası alınmasına kati surette karar vermiştir. Ayşe Hanım, polise hakaret etmiş mi? Ayşe isminde genç bir hanım, | polise karşı yakışık almıyacak söz söylediği iddiasiyle İstankul ikin- atkârlarından M. Kemal Bey dün Lüit Triestino kumpanyası vapuru ile Marsilyaya hareket etmiştir. Oradan Parise gidecektir. Sevim- Ki sanatkârımız dün kendisini zi- yaret eden bir muharririmize şun- ları söylemiştir: — Seyahatimdeki esas maksat tedavi ve istirahattir. Viyanaya giderek kendimi, beni evvelce a - meliyat etmiş olan Profesör Ja - giç'e bir kere daha göstereceğim. Orada doktorun kontrolü altında | bir müddet istirahat edeceğim. arada seyahati fırsat bilerek mes- leğime ait bazı tetkik ve müşahe- delere de imkân vermek üzere Paris yolunu tercih ettim. Komedi Fransez, Ödip Ruvayı Emil Fabr'ın mizanseniyle yeni bir şekilde sahneye koydu. Paris civarında açıkta uynuyorlar. Se- yahatimin Ödip Ruva temsili sıra: sma rastlayışı benim için iyi bir! fırsattır. Büyük İtaylan kadını san'atkâr Emma Gramatika, mühim İtalyan artistlerinden müteşekkil bir grup ile şimdi Pariste bulunuyor; Şal- yapin, Şanzelize tiyatrosunda se- zon açtı, Pariste Nijinska Rus ba» lesi var. Rişart Tavber bir Viyana Trupiyle Parise geldi. Bunları görmek ve dinlemek fırsatını ka- zanacağımı umuyorum. Paristen sonra Zürihe gidip bir kaç gün dinleneceğim, Sonra Zals- burga gideceğim. San'atkâr ar - kadaşımız Bedia Hanımla kocası Ferdi Bey orada,.Bir hafta da ora- da kalacağım. Bu mevsimde o - rada da açık hava festivalleri baş- İar, Onları takip etmek istiyorum, Eylül başmda her halde İstan - bulda işimin başında bulunaca- ğım. Ticaret borsasında tayinler Ticaret borsası komiserliğine şehir meclisi azasından Kemal B. ve Cevat Nizami Beyden münhal ci ceza mahkemesinde muhake €| kalan kâtibi umumiliğe de komi - dilmiştir. Şahit olarak Hacer hanım dine | emnx esner | lenilmiş, Hacer hanım “Bir polis-! “Da... Da!,, diye bağırıyordu! le kavga ediyorlardı, Polis, bu kar! itip (o kakıyordu. Ben, iel söyleştiklerini işitmedim.,, demiş- tir, Hacer hanımın kucağında mini mini çocuğu vardı. Hiç rahat du- ramıyor, sorgu sırasında boyuna .. Geçen gün bir kamyon de- lusu. ., ser Akif Bey tayin edilmişlerdir. - Şahit olarak bekçi Mehmet ağa çağırılacakken evelce dinlenilen Mercan maliye tebliğ (memuru Mehmet Kâmil efendinin tekrar çağırıldığı anlaşılmış, o bekçinin çağırılması karariyle muhakeme kalmıştır, Nasıl » Hileli el terazisi toplanmış...! fh Büyükdereye giderken yolda erli san'atkârımız dün'esrarlı bir şekilde kaybolan elin elbiseleri | | bavulun hikâyesi Dün Büyükdere yolunda esrar - engiz bir hırsızlık vakası olmuş, içinde iki bin lira değerinde elbi-! se, çamaşır ve saire bulunan şık| bir bavul çalınmıştır. Hadisenin nasıl olduğu belli de- ğildir. İşin hikâyesi şudur: j Ankara caddesinde Zaman kü- tüphanesi sahibinin oğlu Jan Jak Bey geçenlerde evlenmiş düğünleri de birkaç gün evvelPark otelinde yapılmıştı. Jan Jak Beyle genç refikası düğünden sonra Yalovaya gide - rek bir kaç gün kalmışlar, evelisi gün İstanbula dönmüşlerdir. Ye- ni evliler yazı Büyükderede geçir- meğe karar vermişler, ev tutulmuş dün de yeni evlilerin eşyası Jan | Jak Beyin babasının Gedikpaşa .i daki evinden bir arabaya yükle - tilmış, Büyükderede tutulan eve götürülmek üzere yola çıkarılmış- tır. Yeni evliler keyfli keyfli Bü- yükdereye gitmişler, fakat bir hay»! lı zaman geçtiği halde eşyalarının gelmediğini görmüşler, keyfleri! kaçmıştır. Bu sırada arabacı ni l hayet çikagelmiştir. Fakat eşyalar arabadan indiri- lirken bir bavulun eksik olduğu gö- rülmüş, Jan Jak Beyle refikası haklı olarak telâşa düşmüşlerdir. Bu bavul, lüks bir bavuldur. Boş olarak bile kıymetlidir, fakat asıl mühim olanı içindeki eşyadır. Ye- ni gelinin bütün çeyizi, ipekli ça»! maşır takımları, düğün elbiseleri tuvaletleri ve diğer kıymetli eşya» sı bu büyük bavulun içinde idi. Arabacı bavulun Taksimle Şişli arasında kaybolduğunu söylemiş - tir. Fakat ne suretle kaybolduğu- nu tayin edememiştir. Jan Jak Bey, Büyükdere polis merkezine müracaat ederek meseleyi anlat - mıştır. Jan Jak Bey, bavulun için- deki eşyanın iki bin lira kadar de- eri olduğunu söylemiştir. 1967 numaralı arabayı idare eden ara- bacı Ahmet Ağa Büyükdere polis merkezi (otarafından mevcuden Pangaltı polis komiserliğine gön: derilmiştir. Tahkikata devam edilmektedir. Zabıtanın bu esrarengiz hırsızlık vakasını pek yakında aydınlata - cağmı ve yeni gelinin kıymetli eş- yasını bulup kendisine teslim ede» ceğini muhakkak biliyoruz. Dericilerin toplantısı Deri ve kösele O sanayii erbabı bugün ticaret odasında bir toplan» tı yapacaklardır. Bu esnaflarla elddi sürette basa çi | kabilmek içim zabıtai belediye me gibi dedhiz | elma 3 —VAKIT 5 Görüvor? raşnsk için zabıta! belediye kâfi gelmez - VAKIF 5 TEMMUZ 1934 SOHBETLER Belediye cezaları Belediye reislerinin 15 bira ceza yaz mağa salahiyetleri vardı. Dahiliye en- cümeninde uzun münakaşalardan son- İ ra, bu miktar 5 Tiraya indirilmiş. Bun- dan sonra, belediye reisleri, ancak 5 lira ceza kesebilecekler... Bu satırları okurken, hatırımıza, be İ lediye cezalarının azlığı geldi. Bura - da, belediye reislerinin ceza salâhiye- ti neden azaltıldığını münakaşa ede « cek değiliz. Her halde Dahiliye en - cümeninde, bu keyfiyet, lâzım geldi- fi kadar konuşulmuş ve bu 15 Bra 5 liraya bu suretle indirilmiştir. İtirazı» mız buna değil, İtirazimiz alelümum belediye cezalarınadır. Belediye cezaları azdır. Bizim #enelerdenberi söylediğimiz halikatları, bu günlerde belediyemiz açığa vurmağa başladı. İstanbuldaki el terazilerinin, bilâistisna bozuk ol - dağu itiraf edildi. Her halde, istisna» sız, bütün yağların karışık, az bir is » tisna ile ekmeklerin eksik, aşçı dük - kânlarının pis olduğu da yakınlarda bizimle beraber söylenecektir. Terazilerin bozuk, yağların karı - şık, ekmeklerin eksik olması, bunlar ve buna mümasil şeylerin önüne geçilme- sinde, cezaların az olması büyük ömil- dir. Biraz düşünelim: Günde, bir kaç yüz liralık ekmek satişi yapan bir fırın da, eksik ekmek yakalanırsa, yirmi beş lira ceza kesiliyor. Günde, bir kaç bin liralık mal sa » tan bir toptancıda, mağşuş yağ bulu” nursa elli lira ceza alınıyor. Eli, yüz, beş yüz lira kazanç ya « pan müesseselerden alınan cezalar da 2 den on iki hiraya kadardır. Eksik ekmek çıkaran koca bir fı « rına yalnız 25 lira kesmek ne ifade e » der?. Hiç. O firm, ertesi günü, ilk 8 » ğızda çıkaracağı eksik ekmeklerle, ser- diği cezayı, üsteliği ile, yine halktan çıkarır. Büyük bir toptancı, mağşuş yağ satabilmek için, günde elli lira ceze vermeğe razıdır. Esnafı, dalaverelerini, “kökünden yıkmak için, para cezalarını arttırmak, bem de çok arttırmak lâzımdır. Mağ - şuş yağ satan müessesenin, eksik ek- mek çıkaran fırının, bir senelik kârı hesap edilmeli ve bu bir senelik ka » zanç ceza kesilmelidir. Hileye baş vuran esnaf, bellerini doğrultamıyacaklarını o anlamalıdır - lar. Hile yapan esnaf, bu gün kesilen para cezalarını memnuniyetle veriyor. İstanbulda mevcut olan 10.000 el te - razisinin on bininin de bozuk olması buna delil değil midir?. Bozuk terazi. le yakalanan, nihayet 1 İira ceza veri- yor ve verdiği bu çezayı, bir kalemde çıkarıyor. Belediye reisleri, 5 lira ceza kese- bilsinler, fakat belediyeler, bir kalem- de 10.000 lira ceza kesmelidirler. Selâmi izzet Istanbulda otobüs fabrikası Almanyada bulunan at etmiş, ucuz bir surette otobüs” ler yapacağını, icap ederse İstan» bulda bir de küçük mikyasta fab rika kurabileceğini bildirmiştir. Dehri Efendi — Bence bu esnafla SİLEN ik.” İ bir oto i mobil şirketi belediyeye mürata- pa