— I2—VAKIT $ TEMMUZ 1984 Annam'da necef gibi parlak,| ışıl taşlar vardır. Annamlılar | bu taşlara kraliçe Şiö . Tan'ın u- gur getiren gözyaşları derler ve bu taşları, rekabete karşı tılsım diye saklarlar. Bu 1225 senesin - den kalan bir efsanedir. Selâmi İzzet Babasının ölümünden O sonra güzel prenses Şiö - Tan Annam kraliçesi oldu. Hükümdar tahtına oluran ilk kadındı. | Şiö « Tan güzel ve tatlı bir ka-! dındı. Zümrüt gibi gözleri, sadef gibi teni vardı. Şairdi.. Harpte dökülen kanları düşündükçe, yü- reği titrerdi. Halbuki, o kahramanlık de- virlerinde, okükümdarın kalbi “Zırhlı tunç,, tan olmalıydı. İh - tiyar kral Ly, bu hassas kızla dev- let idare edemiyeceğini düşün - dü. Ona kısmet aradı. Kraliçe ile evlenmek istiyen çoktu. Şiö . Tan, bunların içinden, | Tran - Tu - Do'nun yeğeni Tran Kan'ı intihap etti. Tran « Kan kuvvetli, cesur fa- kat haris ve kötü ruhluydu. Kra- liçeye varır varmaz, nazırları koğ du ve ihtiyar Kral Ly'yi sayfiyeye gönderdi. Kraliçe ses çıkaramadı, hep ağlardı. Tran - Kan sefih ve çapkındı. Maiyyeti ile yapmadığı kalmazdı.! Yalnız zabitlerinden Kan . Linh| e ESNŞ, kraliçeye acır, eğlence esna- “sında, boynunu büküp somurtur - du. Onunla alay ederlerdi. fakat Kral Ly sayfiyede oturuyordu | ama, gene de Tranlar ondan kor- kuyorlardı. Bir gün Tran - Tu - Do, ihtiyar krala gitti, Kral Ly, bahçesinde, karanfiller arasında biten otları koparıyordu. Tran « Tu - Do: — İyi ve faydalı bir meşguliyet dedi. — Evet. Çiçeklere zarar veren daha lüzumsuz otları ayıklıyo - rum. i — İyi ediyorsunuz. o Meydanı gençlere bırakmak lâzımdır. Na- sıl, ki siz de, meydanı torununu. za bıraktınız. Siz sağken, $ö - Tan hüküm sürüyor.. Fakat onun etrs- fında da lüzumsuz ve zararlı ot- lar olduğunu biliyor musunuz?.. — Ne demek istiyorsun?. — Ne demek istediğimi siz pek âlâ anlarsınız. — Ölümüm faydalı mı olur de- mek istiyorsun?.. Tran - Tu « Do ses çıkarmadan gitti. Birkaç gün sonra, ihtiyar kra - Wa ölüsünü buldular. Şiö « Tanın elemi çok derin ol - du. Artık her gün ağlıyordu. Göz- lerinden akan yaşlar, yanakların- dan süzülüyor, kırmızı ipek mer- diline damlıyordu. İnliyordu: “Binlerce kişinin içinde yapa- yalnızım.. Ben ölüm neden almr- yor.. Büyük babam öbür dünyada rahat ve mes'uttur, ben de onun yanma gitmek istiyorum... Genç zabit Kan . Linh, züm - rüt gözlü, kraliçenin eninlerini dinledi. Bir gün, kraliçe Şiö - Tan kır - if ; mızı ipek mendilini düşürdü. Kan Linh mendili aldı. | Heyecan içindeydi. Kraliçenin | önünde diz çöktü ve onu hayran hayran seyretti, Bir mucize oldu. Gözyaşları taş kesildi. Mendil, parlak doluverdi. Genç zabit kraliçeyi seviyor « taşlarla | konseri, 2040 plâk. (Salon musikisi.) haber - du, ... Kral Ly'nin ölümü, Tran - Ka-| nın hırsını arttırdı. Bizzat kral ol mak istiyordu. Evvelâ karısını zehirlemeyi İ düşündü. Bundan korktu. İş an - laşılırsa, ihtilâl çıkabilirdi. Kafa- sını kesebilirlerdi. | Taklibi hükümete karar verdi. Karısını koğdu, başka bir kadır- la evlendi ve karısmın bütün ek maslarını aldı. Şiö « Tan ses çıkarmadı. Çok- İ tandır kocasını sevmiyordu artık. Kendi başına, yapayalnız yaşa - mak daha iyi idi. Fakat elmasla- rının elinden gitmesi canını sık- tı. Ne de olsa kadındı.. Süssüz, ziynetsiz kalmıştı. İ Tran - Kan kral olmanın çare- lerini arıyordu. Eğer karısı bu derece namuslu olmasaydı, öna iftira eder, namussuz olduğunu söylerdi.. Birdenbire aklına başka bir sey geldi. Gece gündüz mahzun du - ran kadını, gece gündüz suratsız duran zabitle evlendirecekti. - Biribirlerine de çok yavaşasnl -| lardı!, Biri, başmı sağa iğip ağlıyor,! veya başını sola iğip ağlıyordu. Bu mükemmeldi. Karısmın, kü- çük rütbeli bir zabite vardıktan sonra, tahta çıkmak ihtimali yok- tu. Şiö « Tan ile Kan . Lihni çağırt- tı. Onları evlendireceğini söyle - di. Siö - Tan buna isyan etti, doğ- ruldu ve tam haykıracağı zaman, Kan - Lihnle göz gü Bu gözlerde as kat vardı.. Kraliçe Şiö - Tan bir şey söyle- medi. Evlenmeye razı oldu. Hemen o gün düğün yapıldı. Tran - Kan kal olr. muhabbet, şef; i ! .. Gece, bütün cihana natlarını germişti. Saray donanmıştı. Yeni kralla kraliçe tahtlarına © oturmuşlardı. Zevk ve safa başlıyacaktı. Krali- çenin boynunda, parmaklarında, kulaklarında Şiö - Tanın elmasla- ri vardı. Kan « Lihn, şefkat ve muhabbet le karısmın beline sarılmış, bu menfur ve menbus yerden uzak - laşıyordu. Bahçeleri geçtiler, havuzlardan dolaştılar, kapılardan çıktılar, Tu! yen - Gayo yoluna geldiler. Orada, sadık hizmetkârlarını! buldular, Hep birlikte, kral Ly' -' nin evine gittiler, Şiö . Tan artık ağlamıyordu.' Zümrüt gözleri ışıldıyor, pembe | dudakları gülüyordu. Kan - Lihn öyle mes'uttu, ki yüzü tanınmıyacak kadar güzel leşmişti. — Kraliçem diyordu, saadet, tahtın basamaklarında değildir.. siyah ka- İ 2150 haberler, 22,15: karışık komser, 28 din! binde, berrak bir akar suyu andı- pe M— CUMA 6 Temmuz 9) R.Evvel 405 0.4 435 ı.l9 10,19 19,45 £14s —TAKVi > Perşem'he $ Temmuz 42 R.Evvel Güm doğnsi m. Gün batısı e Sabak samazı Öğiz namazı İkindi na Akşam ma Yarı vanası İmsak 27 Yılın geçen günleri 190 Yalın kalan şümleri LL I RADYyo | Bugün 223 Khz. Varşova, 1843 m. — 1685 oda) mwisikisi, müsahnhe, 2015 tagannlli piyano l ler. 31 müsuhabe, 21,12 Şrammel © musiicisi, haklanda konferans, 23,15 dans müslkiei, | #23 Khz. Bükreş, 364 m, — 18 - 15 hergün- kü neşriyat. 19 müsahabe, Gr. Dinko orkes- tras, 030 Üniversite radyesi, 3045 pili. 41 müsahabe, 21,15 Vagserin “Götterdnem - mrrunz,, operasından sahneler (plâk ie). #5 Khz, Budapeşte, o 559 m. — 2İ opera orkentrmar, 21,50 harlce bir mazar. 28 o Veres sizan takımı, 24,10 dans esikisi Kb, Prag, 410 m, « 20,80 Prag operasin- dan naklen one, “Teli, operası, 33,5 pille. 73.25 pltk.13.25 Baharmarmel musikisi, 713 Khz. Rama, 420 m. — 71145 karışık konser, müteakiben — hafif | nesile ve dans 22 piyano konseri, 2 tursu. 2840 haberler; 78 Khz. Deutsehlandernder. 1571 m. — 2115 Milli neşriyat 33 Vagnerin eserlerinden mü rökkep izamser. 28 haberler, 2845 denizcilik! haberleri 24 Münihten gece konseri, Khz, » Viyana, GO? m.— 2006 kllsil vel #andern Viyana operetlerinden parçalar. haherte. org ke kahvesinden). 150 Khr. Lilesemburz, 1308 Om. neşriyatı, 20 pilâk. 20,15 haberler, 20,23 müsahabe, 20,30 radyo orkestı dünya haberleri, 21.49 konserin devamı, 23, plâk. 22.25 senfonik radyo orkegtrası. 73 Ro- manlik şarkılar, 21.50 dan parcaları, Gündelik, Siyasi Gazete Istanbul Anirara caddesi, (VAKİT) yurdu; EN LA e) Telgraf söresi: İstanbul — (VARIT) Posta kutusu No 48 ABONE REDELLERİ: Türkiye 1400 Er. ş . 100 109 Ecnebi Zin Ke, 1450 800 800 Senelik 6 aylık 8 aylık 1 aylık İLAN TÜRETLERİ: Ticari Udnlarm ilân sayıfalarında asp. timi 30 kurüştan başlar. İlk snyıfada 250 kuruşa kadar çıkar Büyük, fazla, devsml: İn verenlere ait ayrı terzilât vardır , ği Resimli #ânları bir satırı 10 kuruştur. KÜÇÜK İLANLAR: Bir dofası 30, iki de'asi 50, Uç detası 65, dört defast 75 ve on defast 100 kuruştur. Uç aylık Mân verenlerin bir defas mecca- Bendir. Dört satırı geçen Uârinrm fazla satırları beş kuruştan hesap edilir Bu küçük kulübede, dünyalar ka-! dar mes'ut olacağız. — İnanıyorum Kan - Lihn.. — Yazık, ki saadetini tamamla mak için, elmaslarla donatamıyo- rum.. Şiö - Tan, gayri ihtiyari ellerini zerdanma götürdü ve gerdanlığı- rı, elinden alınan elmaslarını dü- şündü, sonra kendini topladı: — Senin aşkın elmaslara bedel-| dir. Her şeyi unutup senin aşkım- la mes'ut olaca; Kan « Lihn gülümsüyordu. Ce-| ran bir gerdanlık çıkardı: — Eevgili Şiö — Tan, al sana göz yaşlarını getirdim. Bu göz toplamıstım, Bir mucizeyle yaş »« lar değişti, elmas oldu.. Bunları boynuna tak ve mes'ut olduğunu bana göster.. Şiö * Tan hem şaştı, hem de sevindi.. Kadındı.. Gençti.. Aşkı! sevdiği kadar, elması da seviyor- du. BİN MASKELİ KADIİ üç ölüm bahasına casus, kaçmağ: muvaffak olmuştu i Bugünü takip eden gece esna » sında Violet Magg Almanyadan kaçmıya muvaffak olmuştu. Fa - kat bu kurtuluş karşısına çıkan üç Almanın öldürülmesi sayesinde mümkün olabilmişti: Bunlar da üç jandarma askeriydiler. Sahili! muhafaza ediyorlardı ve izi) birer birer casus kızın karşısına çıkmışlar ve birinci jandarma gi- bi Violet Magg tarafından öldü »| rülmüşlerdi. Violet Magg, göl kenarına vâ- İ sıl olunca sahil boyunca kurulmuş olan dikenli tellerin © arasından,! elbiselerini ve vücudunu parçalı. | yarak geçmiş ve hiç düşünmeden! kendisini suların içine atmıştı. Ev i velâ bir müddet yüzerek iyice sa- hilden uzaklaştıktan sonra karşı» dan görülen ziyalara göre istika - metini tayin ederek cenubu şarki istikametinde yüzmeye devam ey» lemişti, Kız kunduralarını, şapka! sini ve mantosunu çıkarmıştı. Yal! nız el çantasını dişleri arasından | sımsıkı tutuyordu. Violet Magg bu suretle karan» lıkta bir saat kadar yüzmüştü, O- nun bütün endişesi istikametini şaşırmak ve gene Alman sahi - linde karaya çıkmamağa dikkat etmekti. Böyle bir şey yapacak © lursa, artık bir daha kurtuluş yok törleri gölün için İolaşıyor! ve projektörleriyle etrafı araştı - rıyorlar. Bu motörler bazan ca « sus kızın elli metre uzağından ge- çiyorlardı. Fakat Violet Magg her defasında suyun içine dalıyor ve kırk elli saniye kadar su altında kalıyordu. Nihayet, Violet Magzg uzun müddet suyun içinde yüzdük ten ve çabaladıktan sonra artık karaya çıkmıya cesaret (etmişti. Bu aralık garpten serin bir rüzgâr esmeye başlamıştı. o Violet Magg ayağının kumlara basmakta oldu- ğunu hissedince yürüyerek kara » ya çıkmıştı. Ay da o esnada bulut- ların arkasından sıyrılarak ortalı - ğı aydınlatmıştı. Violet Magg etrafa bakındığı zaman sahilden yüz metre kadar içerde birkaç ev görmüştü. Bina- enaleyh o evlere doğru gitmeye | karar vermişti. Fakat çok zayıf düştüğünden yürüyemiyerek diz üstü çöküvermişti. Ancak, Violet Magg çok azimkâr bir kız oldu - | ğundan bütün kuvvetini bir araya topleşnış ve sendeliye sendeliye o evlere doğru yürümüşlü. o Çünkü! nerede bulunduğunu bir an evvel bilmek istiyordu. Nihayet o evler-! den birisinin önüne kadar gitme- ye muvaffak olmustu. Bu evin ka- pısında bir levha asılıydı. Violet Magg o levhadaki yazıları okuya-! »uyacak bilgin bir haldeydi. Yak! mz levhanın alında kırmızı bir zemin üzerinde beyaz bir haç i 4 şareti görmeye muvaffak olmuş « tu. İsviçrenin alâmeti farikası o ! lan bu haç işaretini görör görmez Kız geniş bir nefes almış ve ay ni zamanda kendinden geçerek ol duğu yerde yıkılıp kalmıştı. Violet Magg ertesi sabah u - yandığı zaman kendisini fevkalâ- de rahat bir yatakta üremi evin sahibi olan Mösyö Hörnli! ni zamanda o köyün nahiye si dürü idi. Gece kapısmın ön! bir gürültü olduğunu ve bir İ nın orada yere düşerek yuvar (il dığını duymuş ve kalkarak “— tetkik etmeye karar vermişti. p rı koca kapılarının önünde sıklam ıslanmış olan genç bir dının yattığını gördükleri za o kadını evlerine alarak mi odasındaki karyolaya yatırm gecikmemişlerdi. Violet Magg uyandığı z Mösyö Hörnliye hangi yoldan viçreye geçmeye çalıştığını ve şına neler geldiğini anlatmıya lamıştı, Fakat Mösyö Hörnli zın bu sözlerine inanmadığını! latmak için gözlerini kıpırd rak gülümsüyordu. Bununla ber Mösyö Hörnli kızın y bir telgrafnameyi postaya götürmeyi kabul etmişti, ya çekilen bu telgrafnamede sılmaz şeyler yazılıydı. Hast8 lan bir teyzeden bahsolunu Mösyö Hörnli Alman ismini makla beraber itilâf devlet taraftardı... 4 Violet Magg kısa bir zam” da iyileşmişti. Öğleyin bir arab binerek Roma'#horna gitmif —mkimamianinn sie — İşl üstü Zürihe vâsıl olmuş Türü ürer tıktan sonra, Londraya inmişti Daima sakin, soğukkanlı tidalli olan yüzbaşı Rengnart olet Maggın kısa cümlelerle hı tan anlattığı şeyleri dinlediği man büyük hayret alâimi gö! mekten kendini alamamıştı. kızın yaptığı işler tarihe geçmi lan meşhur büyük casusların etmiş oldukları muvaffakı derecesinde (yüksekti, Yüz Rengnart bu muvaffakıyetle den dolayı gayet hararetli le Violet Magg'a teşekkür € ten sonra İngiltere harbiye tinin kaydı hayat şartiyle ke sine bir maaş bağladığını maaşım bir Jiva cenerali ta na muadil olduğunu söylem” nihayet demişti ki: “—.. Mis Magg, herhald iki hafta istirahat etmeye m” sınızdır. Yorgunluklarınızı çi mak lâzımgelir değli mi?, Violet Mazg başını salli cevap vermişti: “— İngiltere harbe devi tikçe ben de vazifemin bâ$! ayrılmıyacağım, Mister Rer Emirlerinize her an amadö Kız bunu söyledikten s0f” müddet susmuş ve ondan birdenbire sormuştu: “— Mister Ralf Lenok* de?.,, O zamana Okadar hi gizlemeye muvaffak olan Magg'ın bu suali ilk defa © onun hislerini meydana oluyordu. Yüzbaşı Rengn#”” ben demişti ki: “— Yüzbaşı Lenoks garp cephesi gerisinde Daha bir saat evevl kend lefon ettim.,, ” (©