Vakıtın yeni anketini arada sı- rada okuyorum. Aklı erenlere ve zevki yerinde olanlara “Kadın ne © Zaman caziptir?,, diye soruyorsu- | o nuz. © Anket muharriri, ne Ankaraya > gelip bana sordu; ne de bu sorgu- ya ne yolda karşılık vereceğimi bir mektupla öğrenmek istedi amma, ânket kadın kadar cazip. Onun “için ben de cevap veriyorum. © Yalnız, bu sualleri, bence, yal- © hız bekârlarla ergenlere sormalıy- i » dimız. Kadınlar ve kadınlık hak- — kında söz söylerken: — Duvarın kulağı vardır! Diye “korkan adamların gazete sütunle- rmda ne kadar cesaret gösterecek- lerinden şüphe ederim. Gene $iz Idiğinizi okuyun amma, ben de © fikrimi yazayım, Kadın ne zaman; hangi yaşta! caziptir? Bu suale herkes birbirin- » © den ayrı ve aykırı cevap verebilir. Bu cevaplarm hepsini de yanlış © sayamazsınız. Evvelâ genç misiniz? Toy bir genç misiniz? Mutlaka otuzu aş- mış, Kırka doğru yol almış ta kaç yaşında olduğu sorulduğu zaman — yirmi yediden, yirmi sekizden dem vuran bir kadından hoşlanacak- — sınız. Hele bu kadın, gözü açık ş gün görmüş, şimdiye kadar gördüğü, tanıştığı erkeklerin pişkinliğine mukabil si- acemi ve toy hareketlerinizi, kı zarıp bozarmanızı, orijinal bula- cak, sizden hoşlanacaktır. Fakat o, kadımlığın bütün erkânı harpliği- .ni öğrenmiştir; siz acemi bir kur'a meferi gibisinz. Önünde perende atamıyacak, uçlarını kırmızı ma- nkürlü tırnaklar süsliyen ellerinde bir esir gibi yaşıyacaksınız. Bu çılgın ve yıpratıcı aşk ha- yatı size ebediyete kadar sürecek gibi gelir. Halbuki siz bir depo bölüğünde talim gören bir. silâh endaz gibisiniz. Kesik saçlı, ma- nikürlü ve makyajlı kumandanı: niz, sizin biraz yetiştiğinizi, biraz acemilikten kurtulduğunuzu far- | er etmez arlık sizder hoşlan- mıyacak, sizi bir behane ile mut- Jaka taburcu edecektir. © Orta yaşlı iseniz, bu sefer siz ! “tey bir kızcağız arıyacaksınız. O- na İâkırdıların en seçmelerini söy- y iniz; biriki arkadaşının ini anarak kıskandırıcı muka- yeşeler yapacaksınız. Edebiyata dar merakı olduğunu iskan- ona göre teşbihler, istia- » Teler yapacaksınız. Hulâsa dal e lnra ökse yerleştirip Saka kuşu ya- kalıyan eski tertip kuşçular gibi hayalta şimdiye kadar öğrendiği- - miz bütün tecrübeleri kullanacak, hoşlandığınız, bayıldığmız kızca- kendinize bandettim sanacak. sınız, İhtiyarlamışsanız, hoşlandığı» Ga nız kadın yaşı, sizin yaşınızla büş- od. bütün maküsen mütenasip olacak, Falfht ne yazık ki, artık kollarınız kurumuş bir ökse gibi tesirsizdir 've sizi her yaştaki kızlar ve ka- Bütün bunların dışında cazip oluşun umumi kaideleri de vardır , o yaşa maşa bakmaz. Meselâ © şair Orhan Seyfi gibi kumral saçlı mavi gözlü müsünüz? “Gözler- | — 6 — VAKIT 30 Lnci kânun 1933 Ankaradan Gelişi Güzel Mektuplar : ll yg yy Kadın ne zaman caziptir Ankara, 26 Birinci kânun de seyahat, şiirinde olduğu gibi, en sonra ve en ziyade “Siyah göz- ler,, de karar kılacaksımız. Esmer misiniz? Bütün hayalini- zi dolduran ve kalbinize babasın- dan kalma bir apartıman gibi ko- lay kolay girebilen kadın sarışın, mavi, yahut yeşil gözlüdür. Maa- mafih meşhur hikâyeyi hatırlarmı- sınız? Hani bir mecliste kadın saç- larının, gözlerinin, yüzlerinin han- gisi daha güzeldir, diye söz olur- | muş ta herkes söylemiş; kimisi: — Sarışına bayılırım! Demiş; kimisi: — Buğdaya can veririm! Diye zevkini ortaya koymuş; kimisi: — Ah esmer kadın, insana na- mütenahi bir zevk, baş döndürücü bir sevgi veren odur! Diye fikir yürütmüş. Köşede birisi oturur, se- sini çıkarmazmış. O anda sormak lüzumunu duymuşlar: — Yahu, demişler, sen hangisi- ni seversin? iz Adamcağız hiç tetiğini bozmr z yarak: 5 — Ben mi, diye cevap vermiş, tabiatimi severim; sevmek ve be- ğenmek hususunda hiç birisini a- yırt etmez de onun için... 2 O hikâye gibi bu umumi kaide- is nin müstesnaları yok değildir, ben deniz gibi..... Kadını cazip bulmak için konulmuş formüller hoşuna gitmez, meselâ: — Ben balık etini severim! Der- ler; hoşlanmam. Çünkü balık eti benim için çırozdan başlar. Lüfer, palâmut, kefal, torik, kılıç balığı, Yunus balığı, istavrit azmanı, bali- Mâ... V.B. Olur. Kalenderce bir dostum, benim bu fikrime şu yolda itiraz eder- : di: — Yoo... Ben balık etini seve- rim; fakat oltaya kolayca gelenin- den olmalı! Derdi, 4 z E BU 3 yayla pas yay By L* Lâkırdıyı biraz yaydım, biraz dağıttım galiba, Fakat kusura bak- mayınız, Kadın hangi yaşta ve ne zaman caziptir? mi diyordunuz? Size göre, kadına göre, içinde bu- lunduğunuz muhite göre, sarhoş olduğunuza göre, alık olduğunuza göre, hisli ve hissiz olduğunu- za göre, hulâsa dünyanın bütün ibtimallerine göre bu sorgunun cevabı değişir, Bu sualin tam ve kestirme ce vabını, kadın denilen bilmeceyi hallettikten sonra vermek imkânı ! vardır. Onu da ummuyorum. Çün kü bir İngiliz edibinin kısaca an lattığı gibi “dünyada üç şey vardır ki, geliyor sanırsınız, giderler; gi- iğ diyor zanneders'niz, geliler: Ka- Lİ dınlar, yengeçler, diplomatlar.,, 3 Zamane değiştiği için artık dip- |Z lomatların yürüyüş istikameti ko-|8 layca anlaşılıyor. Duvara tırmanan | # br yengecin de geldiğini, yahut gittiğini farkedebilırsınız. Fakat kadınlar... Mektubu btirmek ve bahsi uzatmamak için sözümü dü- | ğüm edeyim. Anketinize toptan bir cevap isterseniz “har yaşta, ya- hut hiç bir yaşta...,, diyeyim. Bun- da mubalâğa mr sezdiniz? Fakat öyle kadınlar yardır ki, gönül ki" taphanesinde yer tutmuş birer klâ- sik, birer ölmez eser gibidirler; her zaman cazip, her zaman zevk vericidirler, Eyy 3 Ay Lg Ayy gg eyy Malatya mebusu Doktor Hilmi Bey Malatya mebusu Dr. Hilmi Beyin güzel şiirleri de vardır. Eylül 335 te Kirmasti (şimdiki adı Mustafa Kemal Paşa) ka zasmda Karacabey: müddelt- wumisi olan şimdiki Manisa ceza reisi Nuri Bey hastalan- mış, Hilmi Bey arkadaşmın sıhhatı için endişeye düşmüştü. Sıhhat haberini alınca bir man zum mektup yazıp göndermiş- yy yg gg yy © Geçmiş günlerden ibret Doktor Hilmi Beyin bir manzumesi ti. Hilmi Bey son günlerde eski kâğıtlarını karıştırırken bu mek tubu bulmuştur. Dikkat olu- nursa bu manzum mektup bu gün bile büyük bir zevkle oku- nacak kıymet ve mahiyettedir. Milli mücadele devrinin bir ha- tiras: olmak üzere muhterem şairin bu manzumesini buraya a TE Mektubunu aldım demin sıhhatından oldum emin, İnan olsun meraktaydım, istersen edeyim yemin. Dilerim ki her bir Türk sağlam olsun, var olsun, illi gaye uğrunda birbirine yâr olsun. Bütün dünya isterse kökümüzü kurulsun, Yakışır mı bir Türke kardeşini unutsun? Hele münevver bir Türk benim için vatandır, Bu ruhu taşımıyan vicdanını satandır. Vatan demek millettir, kaynağı milliyettir, Vatanları kurtaran bence bu zihniyettir. Bu sebeple demiştim: Türkü sev, Türke aci, Başkalara, sakın ha, olmıyasın yardımcı... Savmü salât, hac, zekât, kelimei şahadet, Gibi iman edelim Türklüktedir selâmet. Bütün dünya meşguldür ırk ile, milliyetle, Bizse uğraşır dururuz Babil zihniy etile. Acımak mı, gülmek mi bu şaşkınlık haline, Asıl kökü bırakır, su veririz dalına. Şaşkın ördek dalarsa kıçı ile bir suya, Eğer bunca hadisattan almaz isek hiç ibret, Şimden sonra yaşıyamaz inan olsun bu millet. Okuyoruz her gün biz milletini Vilsonu, Bilmem neden korkarız s6yleyiniz siz onu. Asırlardanberidir ki hep sukut etmekteyiz, Esbabmiı'araWüyiZ tevekkül etmekteyiz. Hep anasır harbidir. yaptığımız kavgalar; yrsen Gemimize yol vermiyen değil mi bu dalgalar? Nerde Kırım, nerde Ulah, nerde Sırpla Karadağ, z z Nerde Bulgar, nerde Yunan daha bir çok ta ada! Nerde Mısır, nerde Tunüs, nerde Hicazla Irak? Böyle ters iş görürsek demez misin: “Bu ne, ya?.,, Düşman bile gülüyor bu şaşkınlık haline, Halife bakla açar istikbalin falına. Geçen gün mektup aldım İstanbuldan dayımdan, Ümit varmış halife, hahambaşı Hayımdan! (*) Demuzdan post niçin demiş denilir, Zannederim bilmiyor bu hoş sözü erenler!... Lâzım ise istimdat bize bizden gerektir. Dilenci bir zihniyet zehirli engerektir. Türkler milli duygu ile birbirini sevmeli, Bu zamanda yaşamak için hep el ele vermeli. Arnavutluk, Bosna nerde hem de Kafkas pek ırak., İşte bu saydığım yerler daha pek çok memleket, Nasıl çıktı elimizden sebebine dikkat et! En evvelâ Avrupa; halâskâr nikabile, Tebamıza göründü İsânın kitabile. Dedi sakın durmayın siz hilâlin altında, Sal'p ehli yakışmaz Türkün hükmü tahtında.. Her neye mal olursa Türkü burdan kovmalı, Çünkü bu yerler sizin ecdadınızın malı. E Müksada ermek için lâzım size bir plân, Plânsız hareketle öldürülmez bu yılan, Önce size lâzımdır milli-mektepler açmak, Milliyeti, maksadı bütün evlâda saçmak. İçtimai hayatı tanzim etmektir gerek, Ondan sonra kolaydır bu yılanı öldürmek. Çünkü yoktur Türklerde milliyet hissi bugün, v N Yarını düşünmezler yapmaktadırlar düğün.. yg yg gg yy yazıyoruz: ” Türkün bütün emeli yemek, içmek, yatmaktır, Babadan kalanları haraç mezat satmaktır. i Tevekkeltüalâllah, rezzakuâlemullah. l Hayrün ve şerrün minallah, inşallah, inşallah!.. İşte Türkler böylece etmektedirler hülya, Nemelâzım çalışmak, mademki fani dünyat!.. Tecvit karabaş ile yetişir üleması, Uçkurun bendi ile meşguldür şürası, Yağlı kuyruk kapmıya çalışır ukalâsı, Tekkeyi bekler durur, devriştir cühelâsı, i Müslümanız diyenler dinden dahi bihaber. İ Medreseler; meşguldür ilâlü idgam ile, Devletçe ukbada huri ve gulman tile... Avrupa bu sözlerle başlamıştı oyuna, Asırlarca durmadı devam etti yoluna. i Bir yılanı ezmek için urmalı önce başı, Diyordu ki, lâzımdır başına atmak taşı. Memurları evvelâ alıştırın rüşvete, Görüştürün kızlarla davet edin işrete, Memurlarm ahlâk: bozuldu mu bir kere, Ondan sonra hiç korkma Türkü aşağı tekerle. İşte böyle başladı Türkiyede isyanlar, Türke zalim denildi mazlüm hıristiyanlar. “Böylülikli'şühürin haşladılar hasara, “Aitasirit siyasi' hocalıklar yaptılar, Dessaslıkla Türkleri bir çok yerden attılar. Fakat vardı arada bir çok müslüman unsur Bunlara da lâzımdır dedi bir başka usul. : Tatarları okşadı, Arnavuda mert dedi. Nedir bu çektiğiniz tahammülsüz dert dedi, Diğer tarafa gitti Arapları kışkırttı. i Oradan da böylece bir Araplık fışkırttı. Asırlarca çalıştı yorulmadı, bıkmadı. Bizi bize haber verdi kendisini yıkinadı. Zannetti ki bu dünya yalnız onun olacak, Bütün dünya malları ceplerine dolacak. Elbette ki kalamaz yerde mazlümun ahı, Çünkü bu kâinatın vardır büyük Allahı. Milyonlarca insanlar göz yaşları döksünler Karşıdaki katiller bıyığını büksünler. Fenalık ta, iyilik te aslına rucu eder. İlim hakkı bilenler hak söze rükü eder, Çıktı bir Sırplı vurdu bir iki kişi, Zannetti ki Avrupa kavil yapmıştı bu işi, İşte böyle göründü. İntikamı ilâhi, Katillere çektirdi birbirine silâhı.. Zannetme ki bu kavga kolay kolay bitecek Zalimlere dinimiz dahilek dedirtecek. Milliyette şüphesiz hiç olamaz ihtilâf, Birleşmeli burada ittihat ve itilâf. Şimdi bize yalnız tövbe istiğfar lâz'm, | Vazgeçelm nifaktan değil mi kardeşcağızım. Coktor M. Hilmi (*) Filhakika halife o zamanlarda siyasi vazi “ fe ile Hahambası Hayim Naum Efendiyi Avru- paya göndermişti. Avam Şahmeran okur, hem de Arzu ile Kamber, & TY EM Fransada bir grev ! Fransa - Be'çika iktisadi Fransa maliye nazırı Paris, 29 (A.A.) — Rıhtım işçi leri federasyonu 24 saatlik bir grev yapılmasını emrelmişlir. E- mir Sent Nazer'de tamamen Bor münasebetleri Paris, 29 (A.A.) — M. Bonne Paris, 29 (A.A.) — M. Loren Eynak dün M. Hımans ile Fransa teleri tarafından verilecek Ziya 2:1-934 te Dordogne radikal komi do ve Dunkergue'de kısmen tat. | — Belçika iktisadi münasebetleri bik edilmiş, Löhavr, Şerburg, Set İ hakkında uzun uzun görüşmüşler ve Diyep te hiç tatbik edilmemiş | dir, tir, Bu görüşmede Belçikanın Pa - Mektubumu iyi bitirdim sani“) ni bu son sınıftan nee Mülümi ris sefiri de bulunmuştur. yorum, Her halde bu satırları oku- | cektir. yan her kadın okuyucum, kendisi» Toplu iğne Bundan sonra Belçika ticaret heyeti murahhasası ileFransız mü fette mali vaziyet hakkında bir nutuk söyliyecektir. essisleri arasında birlik temas: ya pılmıştır. ii Bugün görüşmiye devam edile i cektir, ç