lk 350 Fransız seyyahı İzmirde IZMIR, 16 (A, A.) — Bugün Fransız seyyahı İzmire geldi. Bunların büyük bir kısmını, Fran» *ız üniversiteleri profesörleri rek- törleriyle yüksek sınıflar talebesi ve muhtelif tabakalara mensup Mmünevverler teşkil ediyordu. Pa - tis yüksek muallim mektebi müdü- Tü meşhur içtimaiyat âlimi profe- sör Buzle meşhur arkeolog Bu - lanje ve Ekol dö Fransım Roma ve wnan tarihi profesörö M. Alber - tini de kafilede bulunuyordu. Sey- Yahlar, Gazi heykeline bir buket koyduktan sonra doğruca Efese titmişlerdir. Selçukta köylüleri - Miz kendilerine incir ikram etmiş- | lerdir, Efesi ziyaretten ve evvelce zırlanan yemeklerini orada ye- dikten sonra akşam saat 5 te İzmi- Te gelmişler ve doğruca panayıra Belerek panayırın cazip sahasında bir saat kalarak alişveriş etmişler. dir. Bu esnada M. Bugle Sorbon profesörlerinden M. Konstant ile birlikte halkevini, erkek muallim mektebini, milli kütüphaneyi ziya- ret etmiş ve ziyaretinden çok mem | Yun olduğunu ve bilhassa muallim | müdürü bulunduğu mektebinin, mektepten daha mükemmel oldu - ğunu söylemiştir. Bundan sonra vali Kâzım Pa - sa hazretlerine hürmetlerini arzet- mişler ve gönderdiği buketten do- layı çok mütehassis (o olduklarını bildirmişlerdir. Musırren vapurla - rına davet ettikleri paşanın, ken dileriyle birlikte olarak Güzel İz- mir vapuru ile vapura kadar gel - Mesi kendilerini çok mütehassis”e- azi Türkiyesi hak - kında takdirlerini ve bu ziyaretten mütevellit derin meserretlerini bil- dirmişler ve maarifi kökünden kav ramış olan lâik Türkiye cümhuri - yetiyle güzel İzmir ve en güzel ser- giler arasında anılacak kadar mo- dern olduğunu gördükleri ve söy - ledikleri panayır hakkındaki tak - dirlerinin Türk matbuatı ile ilânı nt rica etmişlerdir. ! Ayrılırlarken M. Heryonun en tamiri arkadaşlarından olan pro- fesörler, Heryonun Türkiye hak - kındaki © takdirkâr © sözlerini tekrar o etmişler (Oo ve Paşaya Fransada (intizar ( edecekle - tini. söylemişlerdir. e Paşa muka- il olarak Fransanın güzide mü - Nevverlerinin ve ilim adamlarının ürkiyeye sık sık ziyaret etmele- rile bahtiyar olacağından gelecek Yıl devamlı ve daha geniş seyyah afilelerinin memlekete şeref ver- Melerinj tekrar tekrar temenni et- miştir, fesör Bulanje Türkçe olarak, “Ya- dasın Türkiye cümhuriyeti, yaşasın 2i,, demiş ve arkadaşları tara - fından alkışlanmıştır. Kafile bü - ük bir memnuniyet havası içinde Yapurlarına gitmişlerdir. rr Belediyenin alacakları toplanıyor lediye varidatının iyi ve tam olarak tahsil edilmesi için muhase- > müdüriyetinin sık, sık şubeleri *n 10 memur hakkında ceza kesil miştir. Bu suretle cezalandırılan turların adedi 60 şi bulmuştur. e derhal tesirini göstermiş ve be- “diyenin “göri, kalmış birçok ala- *di AĞI tahsil edilmiştir, :| geçirmek maksadiyle yaralama ve | Bu esnada arkeolog pro | ığmı yazmıştık. Dün yeni- | Cezaların tatbiki ve sıkı teftiş. | | Rençp cezası yazılı maddeye göre muhakemeleri başladı Parasının yerini söylemeyince Davit Efendiyi yaralamak ve karısını öldürmekten suçlu ,görülenler, “Bu işi biz yapmadık! ,, diyorlar İstanbul ağır ceza mahkemesi dün saat on altıda suçlu görülen | iki kişi hakkında idam cezası ya-| zılı maddeye uygun muhakeme ka | rarı verilmiş olarak (gönderilen yeni bir cinayet davasına ait mu- hakemeye başlamıştır. Bu cinayet, geçen mayıs ayında olan cinayettir. İki kişi, bir gece! yarısından sonra, İncirli O köyde| oturan Davit Efendi ile karısı ma. | dam Leanın evine girmişler, para İ istemişler, bunu ele geçiremeyince | önce erkeği, sonra kadını bıçakla yaralamışlar, kaçmışlardı. Kasığın | dan yaralanan Davit Efendi iyileş- | miş, barsakları deşilen karısı ma- dam Lea, hastanede ölmüştü. Ya- | ralılar hastanede tedavi edildiği! sırada, cinayeti işlemekten suçlu! i görülerek bazı kimseler yakalan- i mış, bunlardan Mustafa, Talip ve | | Mehmet Ali, ilk tahkikat netice. | sinde adliyeye verilmişler, Mehmet | Ali muhakemeden men kararı al-! mış, Mustafa ile Talip, birlikte ola» rak cebir ve şiddetle ve para ele| öldürme suçlarını işledikleri nok- tasından, ceza kanununun 450 inci | ma rariyle mevkufen mahkemeye verilmişlerdir. Müstantikliğin muhakeme ka- rarnamesinde suçun bunlar tara- fından işlenildiğinin delili olmak üzere, Davit Efendinin karşılaş- tırmadaki teşhisi, bahçedeki ayak izlerinin bunların ayak izlerine uy ! gun olması, ikisinin de vaka ge- ' cesi nerede bulunduklarını ispal e- dememeleri gösterilmiştir. Muhakeme kararnamesi okun: duktan sonra, önce Halil oğlu Mus i tafa sorguya çekildi. 28 yaşında, i Tirebolulu, rençper olduğunu, evli ve iki çocuk babası bulunduğunu. biraz okumak bildiğini söyledi. — Davit Efendiyi parasını al. mak maksadiyle yaralamış, karısı madam Leayı öldürmüşsünüz? İ — Hayır. Biz, bilmiyoruz. Böy İ le işle alâkadar değiliz. Memleket ten buraya para kazanmak için işi» mizle, gücümüzle uğraşıp duruyor duk. Yol ameleliği ediyorduk. Mustafa, jandarmaların kendi. | sini dövdüklerini iddia etti. “Zer- | la bizim bu işi yaptığımızı söylet- mek istediler, dedi. Müddeiumumi Ahmet Muhlis | Bey, sordurdu: İ —O gece nerede imişler? | o — Arkadaşımla beraber umum hanede idik! Eİİ — Kimin umumhanesine gitti- niz? — Galatada madam Marinin. — Orada kiminle görüştünüz? — Ben Mannik isminde bir kız var, onunla... , — Orada ne kadar kaldınız? — Üç saat! — Niçin daha fazla kalmadı- nız? — Nüfus kâğıdımız yoktu. So- rarlar diye korktuk. i ki | sonra bahçedeki köpek acı acı hav- — Umumhanede nüfus kâğıdı | sorarlar mı? » Biz sorarlar, zannettik. İstan un yabancısıyız da. Ne bilelim! — Kaç para verdiniz? — Ben bir lira verdim. Arkada şim da öyle.... ! — Yoksa bu paralar, Davit E- | bul dan mı? İ — Biz onun evine ayak basma. dık ki! Arkadaşı ne diyor? Mustafanın sorgusu bitince, ce- | vap vermek sırası Talibe geldi.' Mehmet oğlu Talip te Tirebolulu ve 38 yaşında olduğunu, evli bu- lunduğunu, rençperlik ettiğini söy- ledi. “Vaka ile alâkamız yoktur. Davit Efendiyi tanımayız.,, dedi. — Mustafa ile beraber umumha neye sen de gittin mi? — Gittim. Şeytana beraber| uyduk! İ -— Demek vakayı siz yapmadı. nız? — Hayır. kaçardık! — “Bu işi bizim yaptığımızı | | Eğer biz yapsaydık keşfedemezler.,, düşüncesiyle kaç-| — Böyle iş yapan ihtiyatlı dav- ranır elbette! Davacının ifadesi Davit Efendinin ifadesi okun- du. Davit Efendi, vakayı şöyle an- latıyor: “Karımla beraber yatmış» tık. Lâmbayı söndürdük. Biraz ladı. Ben, gidip bakmak istedim. | Karım razı olmadı. Bir, iki saat uyuduktan sonra tekme yiyerek u- yandım. Karşımızda yüzümüze e- lektrik lâmbası tutan ızbandut gi- bi, eli bıçaklı iki herif duruyordu. | Beni ölümle tehdit ederek para İs- tediler.. “Yok,, deyince, bıçakla tehdit ettiler, sonra önce yaraladı. lar. Bu sırada karım da uyanmış- tu. Bağırmağa başlayınca, onu da | bıçakladılar. Karım bağırmasına | devam etti. çığlığının etraftan işi- tileceğini zannederek uzaklaştılar. İçeriye mutfak penceresinden gir- mişler. Gene oradan kaçtılar. Bu ev yol amelesine benziyor. u.,, Davit Efendi, karakolda Musta | fa ve Taliple karşılaştırılmış, gece evini basanların bunlara benzedi ğini, ancak kati olarak bunlar ol- duğunu iddia edemiyeceğini, çün- kü baskıncıların odada yüzlerini seçtirmemek için karanlığı siper | aldıklarını söylemiştir, Umumhaneye, gitmemiş- ler mi? Galatada umumhane sahibi ma | dam Mari ile oradaki kadınların, | Mustafa ile Talibin vaka gecesi u- mumhanelerine gelmemiş oldukla- rını söyledikleri de okunan dosya- daki bir zabıttan anlaşıldı. Bir aralık Talip, ayağa kalka - rak, kolunu uzattı. Hüngür hün- gür ağlıyarak şöyle dedi: ! — Reis Bey hazretleri, ben cina yet işliyecek adam değilim. Şimdi ye kadar kimseyi incitmedim. Muh ! MN A & <E i l 9— VAKİ 18 Eylül e Şiddetli bir fırtın Amerikada oldu Nevyork, 17 (A.A.) — Şima Amerikanm şark sahili boyunca zanan ve cenubi Carolineden Ne york hükümetine kadar olan hük metler dahilinde Atlas Okyano: istikametinden kopup gelen şidd li bir fırtına olmuştur. Ayni zamanda Meksika körfe sahilinde de Antilles denizi istika metinden gelen bir kasırga k muştur. Maddi zarar çoktur. B hassa şimali Caroline, Virginia w yeni Jersey hükümetlerinin — şar telif cephelerde harp ettim. Köyü| me döndükten sonra da işimle, gü- cümle meşgul oldum. Bir ay oldu İstanbula geleli... Başıma bu iş gelince, geldiğime bin kere pişman z ge ge ; oldum. Ben aile sahibiyim. Mah. | metlerinde şiddetli fezeyanlar ol Bakırköy civarında İncirli köyde | fendiden zorla aldığınız en vel iyisi. Hr bell biker | iyiyi lll bekl e ma gelen, yarabbi! Mustafa ile Talip, umumhaneci kadınla umumhanedeki diğer ka: dınların o gece bunların umumha- neye gelmediklerini —söylemeleri- nin, “Geldiklerini söylersek bizim | de başımız derde uğrar, endişesiy le olduğunu ileri sürdüler. Şahitler dinlenilecek Mustafa ile Talibin evelce alın. mış olan ifadeleri, Cerrahpaşa has tanesinde detavi edilen ve iyileşen Davit Efendi ile hastanede ölen karısi madam Leanın muayene ra: porları okunduktan sonra, şahitler çağırıldı. İ Çağırılan sekiz şahidin sekizi | de gelmemişti. Müddeiumumi Ah met Muhlis Bey, bu şahitlerin zor- | la getirilmesini, davacı Davit Efen | sahilinde deniz kıyısı boyunca sır lanan köşkler ve banyolar hara olmuştur. Virginie ve yeni Jersey hükü ışı, veren teller, yarı yarıya kapma kırılmıştır. Fırtınanın saatte sü ati 120 kilometreyi bulmuştur, Konyada Bataklıkların kurutulması için çalışılıyor KONYA, 17 (A. A.) — Vali miz Cemal bey, llgındaki nane ko: lu bataklığının kurutulması, Ilgi - nın münbit ve mahsuldar ovasınır sulanması için Balkı boğazında bir baraj yapılması müsaadesini istih- sal etmiştir. Baraj, Hindistan ve Amerikada olduğu gibi toprak ve taş setlerle yapılacak, inşaatta a - melei mükellefe (o kullanılacaktır. verdiler, muhakemeyi on beş teş. rinievel pazartesi günü saat on üç buçuğa bıraktılar, Cinayet değilmiş! Zencirli kuyuda bulunan hüyi- yeti meçhul cesedin kimin cesedi olduğu anlaşılmıştır. Ölen 1876 doğumlu sandalcı Sürmeneli Salih oğlu Galiptir. Diğer taraftan morgda yapılan otopsi neticesinde sandalcının öl- dürülmediğine, kalp hastalığından öldüğüne rapor verilmiş, ceset gö- mülmüştür. Dolayısiyle ölümün cinayet ne. j ticesi olduğu zanniyle yapılan tah kikat durmuştur. Vezneciler cinayeti Veznecilerde Yani isminde bi- risini öldüren Lâmbo, dün adliyeye verilmiştir. Lambo, suçunu itiraf ediyor, Tah kikatın derinleştirilmesi, müddei- umumilikçe altıncı istintak hakim- liğine havale olunmuştur. | Morga kaldırılan ceset üzerinde yapılan otopsi neticesinde, Yani - nin dahili ve harici nezif dolayı siyle öldüğü tesbit edilmiştir. Zincirli kuyudaki kaza Jandarma Hasanın ölümüyle neticelenen Zencirlikuyu otomobil | kazasından dolayı tevkif edilen | klişeci Alâettin Beyin, serbest bı- rakılması için ağır ceza mahkeme: si reisliğine ilk müracaat reddedil. mişti, Alâettin Beyin bu husustaki ikinci müracaati kabul olunmuş, mevkuf, iki bin lira kefaletle ser- best bırakılmıştır. Vakaya ait tahkikatın yakında asticelenmesi muhtemeldir. Bernard Blumental Ef. Eroin meselesinden mevkuf bu- “ralık tahsisat hafıa vekâletinden Sınai tesisat için keşfedilen 240 li- verilecektir. Mahallinde / tetkikat yapmak için nafıa vekâlelinden şehrimize bir su mühendisi gönde- rilmiştir. Ilgın barajının keşfi, ik- mal edildikten sonra Ayrapçı ova- sını iska etmek üzere o mıntaka - da tesis edilecek sulama tesisatının keşfine başlanacaktır. İki günden- beri şehrimize ve kazalara bol yağmur yağmaktadır, lunan fabrikatör Bernard Blumen- tal Efendi, serbest bırakılması için yeniden müracaatte bulunmuştu. Bu müracaati henüz tetkik safha. sındadır. Vapurcular meselesi Vapurcuların kıymet takdiri ko misyonu raporuna itirazlarının tet kikine hakem ve ehli vukuf heyeti tarafından dün devam olunmuştur. Dün vapurcular birliği reisi Lüt fi ve Sadık zade Ruşeni Beyler din lenilmişler, kendilerinden bazı iza hat alınmıştır. Bugünde kıymet takdiri komisyonu reisi Sırrı Beyin dinlenilmesi muhtemeldir. Çocuğu düşen kadının ölümü Fatma Hanrmı döverek bunun neticesi olmak üzere dövdüğü ka- dının çocuğunun düşmesine ve ken disinin de ölmesine sebep olduğu kaydiyle, Şefika Hanımın muha- kemesine, dün İstanbul ağır ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Dünkü muhakemede, o Haseki hastanesinde Fatma Hanımı te- davi eden doktorla; n şahit olarak dinl iza hat vermiş, muhal raporlar ü zerinde tetkikat ve tahki katın derinleştirilmesi için, üç kâ- nunucvele bırakılmıştır.