Yüzü Güzelleştirmek için Joan Kravfordun Hazırladığı Reçete ! Bu sayfalarda Alman film yıl- dızlarından Şarlotte Anderle Ma- riya Pavdlerin güzelleşmek husu- sundaki tavsiyelerinden bahsetmiş tik. Bu haftada Amerikan film yıldızlarından Joan oKravfordun tavsiyesini yazıyoruz. Joan Kravford, Amerikan film Yıldızların “en enteresanı,, sayı" İıyor, Onun vücut tenasübüne, te- sekkülâtının ahenkli oluşuna aksi- ni iddia yollu dokunan pek yok. Ancak, çehresinin güzelliğini mü- nakaşa edenler, var. Bunlar, bu artist kadının yüzü hiç de güzel olmadığını, makyaj yardımı ile güzel göründüğünü ileri sürüyor - lar, Joan Kravfordun bugün nşret- tiğimiz yazısı da, yüz tuvaletine dairdir. Yüzünün aslında güzel olmadığı mülâhazasına iştirak e “4 dilirse, güzel görünüşü, sun'i va - sıtalarla nasıl temin ettiğini öğ - renmek bir kat daha merak uyan- dırıcı olur. Diğer taraftan, kendi » sinin güzellik telâkkisini de ifade pa 7 — VAKIT kimseler Bu iki şey, moda değişiklikle « rinde her halde rol oynar, Dola - yısile her iki tefsir de yerindedir. Ancak, acaba başka sebep yahut sebepler de yok mudur? Bir Avus- | turya gazetesinde bu hususta çı - kan bir yazıda başka bir sebepten de bahis var. Bu gazetedeki yazıda misal oynıyan sebep, nedir? Bazı kim - | bi olması da, ayni seler, bunun işsiz, güçsüz ve pa - rası çok kimselerin kaprisleri tesi- rile ortaya çıktığı, bazı de kumaş v. 8. satanlarla terzile - rin kazancını arttırmak maksadile ortaya çıkarıldığı kanaatindedir - ler. | dınları güzel göstermek gayesi 18 Eylii 1933 Türlü Biçim Moda Oluş Sebebi / Bir şeyin moda olmasında rol | kı o zamanki elbiselerde olduğu leri sebepleym Şimdi de geniş omuzlu sporcu dımlar hoşa gidiyormuş. Hatt heykeltraşlar da modellerini ge omuzlu kadınlar arasından seçi yorlarmış. Sonra, saç modası, ol rak, saçların kulakları kapatac. tarzda taranması da, kulakları h görünecek biçimde olmıyan kl dö Merod tarafmdan (moda hal line getirilmiş. Yazıda “bununla beraber, mı da daima vücuttaki kusurları ört mek maksadının rol oynadığını i dia etmekle, doğru bir esas üze rinde durulmuş olmaz. Moda, k. Joan Kravford ve köpeği Yıldızların da yüzlerini güzel - leştirmek için kullandıkları şey - ler, yağlı ve boyasız kremler, tu- valet suyu, pudra, ruj, karmen ve | sürmeden ibarettir. Bunların, deri- yi tahriş etmiyecek Okadar iyi yundan başlıyarak yukarıya doğru çıkmalı. Boyundan çeneye, yanak. lara, alına... burun, en sonra pud- ralanmalı. Bu suretle yüzün başka taraflarının pudralanmasiyle aldı- ğı beyazlık gözönünde tutulur ve olarak uzun etekli elbiselerin mo- | da olması sebebine işaret edilerek, uzun etek modasının Fransa kral- larmdan on birinci Luinin iki kızı tarafından, hayli büyük olan ayak: |! larmı bu uzun etekler altında sak. lamak maksadiyle icat edildiği an latılıyor. İkinci misal de bir za - manlar moda olan geniş kenarlı, kabarık yakalıklardır. Bu moda - erişmek gayretinin ifadesi de ol muştur ve olmaktadır. şimdiki spor asrında kadmların ç ğu vücutlarındaki kusurları örtme yi düşünecek yerde bu gidermeyi düşünüyorlar. Genç aj neler, çocuklarını idmanla vücut ları mütenasip olarak yetiştirme! istiyorlar. Hususil kusurlar etmek itibariyle ,yıldızın bu yazı- sını synen bu sayıfaya almayı ye- rinde bulduk: “Yazın yağmur suyu ile yıka - mak ve kışın karla kuvvetlice uğ- mak, “iffetli bir kadın,, ın yapa « bileceği biricik tuvalet usulü sa * o beyazlığa uygun pudralanırsa, | burun, tabii yüzde tabii olmıyan | nin da sıraca hastalığının boyun “İdi moda, insanlara uyuyor, Onla. beyaz bir leke halinde durmaz, | larında husule getirdiği izleri ye rın bedeni, ruhi ve fikri ibtiyaçl Bir de pudrayı yüze elle, deriyi termemek istiyen birkaç kadının Ee i Ke İİ e Mu a uvarak sürmekten kati surette çe- | buldukları çarenin şümullenmesi Meh eleği li değil rs kinmelidir. Pudrayı bir ponponla | neticesinde bir zaman için her ka- i 25 f aziyette serpiverme tarafından benimsendiği söy. n leniyor. Elbiselerin omuz tarafları ” 261 cinsten olmaları kâfi! Dün modaya uyuluyordu. $im. Asıl meseleye gelelim. Asıl me- sele, bunlardan © istifade etmeyi bilmektir. Biz OAmerikalıların “make - up,, dediğimiz makyaj, yüz tuvaleti işinde gaye, önce Avusturya gazetesinin bu ya zısındaki görüşler, doğru mu? ay yılan günler, çok şükür geçmiş bu- İumayar Bugün “makeup,, herhan gi bir kadının hayatında pek ta- tabii olarak kat'iyetle her günkü mutat ve lüzumlu iş mahiyetinde görülüyor, Sakın bu sözüm, pudra ruj ve karmenle yüzün alaca, bulaca bo- yanması manasina alınmasın. Ne Yazık ,ki bunu bu manaya alan - lar, yüzlerini bir canbazhanede ortaya çıkıp (o palyaçoluk etmiye hazırlanıyormuş gibi oboyıyanlar, az değil. Bilâkis çok... Hem pek çok! Bu noktadan bir film yıldızı, mesleğinden memnun ( olmalıdır. Hiç değilse “Holivud., film atel- yelerinde hatta statistlere varımcı- Ya kadar gerek film çevirmek için, gerek kendi hesaplarına yüzlerini Süzelleştirmek için, pudranın, ru- İun, dudak boyasınıfı v. $. nin öl- çülü miktarda, ölçülü tarzda sürül- mesi lâzımgeldiği öğretiliyor. Mas- kara olmaktan korunmak, kurtul - mak, her halde iyi bir şey! Yıldızların yüzlerini güzelleş - | tirmek için en nadir, en pahalı maddelerden istifade ettikleri zan ediliyor galiba!... (Halbuki, bu Zan, ne kadar yanlıştır. Kadınlar, bunun böyle olmadığını bilmeli, böyle nadir, pahalı maddeler ele Beçiremedikleri için boşuna üzül. memelidirler. Ben, onlara kendi - Min nasıl tuvalet yaptığımı anla - tarak, hakiki vaziyeti öğretece - ğim, Beni seven ve beğenenlerin Olsun, sözlerimin O samimiyetine İnanacaklarını umuyorum ! Hayır, öyle birçok kadmların Zâhnettikleri gibi bu iş için avuç| olusu para harcamağa, bu işe kü- $ük bir servet tahsis etmiye hacet Yoktur, Fazla külfete katlanma - Y Deli Mya ani, yüz | ayıp, ihtimal yüzlerinin başka ta» an muvaffak olmak mümkündür. ncak, bu hususta bilgi lâzım. İ harekettir. Pudrayı sürerken, bo- hatlarmın görünüş o uygunluğu.. Bu uygunluk, aslında mevcut ol - muş, yahut olmamış.. Bu hususun ehemmiyeti yoktur. o Evvelâ bu... Sonra derinin ve adalelerin müm- kün olduğu kadar iyi bir şekilde | muhafaza olunması... Bu ikinci gayenin ifadesi, her lisanda her şeyden evvel “temizlik,, tabirile « dir. Şimdi, yapılacak şeylerin neler olduğunu ve bunların nasıl yapı - lacağmı anlatıyorum, Her akşam yatmazdan evvel yüze bol bol yağlı krem sürmeli. Yüze ve boyna kremi sürdükten sonra birkaç da- kika beklemeli, ki deri, kremi içis | ne çeksin. Aradan birkaç dakika geçince kremi yumuşak bir bezle, yahut şimdi bu maksatla gittikçe daha ziyade kullanılan yumuşak “Krep kâğıdı, ile yavaş yavaş silerek uzaklaştırmalı, Deriyi bir tuvalet suyu ile güzelce uğmalı. Sonra deriye tekrar yağlı krem| sürmeli. Fakat, bu sefer krem pek hafif, pek az sürülecek. Bu kremi silmeden, öylece yatmalı. Krem, sabaha kadar yüzde kalacak! Sa-| bahleyin, uykudan kalkar kalk. | maz yüzü ve boynu soğuk su ile yıkamalı. Yıkama işi bitince deri üzerine yağsız krem sürmek sıra - sı gelir. Bunu parmakların ucuyla usul usul uvarak yaymalı. Yağsız krem yüze yayıldı mı, pudra ku - tusuna el atmalı, Kadınların çoğu, önce burunlarını üzerini pudra - raflarına tabii bir görünüş verme- ğe muvaffak oldukları halde bu - | runlarını yüzün orta yerinde hiç | tabii olmıyan beyaz bir İeke ha“ Yanaklara ruj sürerken de ay- d ni Usul tatbik olunmalı, yani ruj, nildiği geçen asırlarda, geniş omuzlu kadınların beğe- omuzları rıca baş tarafı ile sön tarafı ara « smda tezat yok mu?. Yazıda te < yanaklara pek hafif olarak dokun. durulmalıdır. Sağda ve solda bi « rer kırmızı yuvarlak şekil görün - mesi, gülünç olduğu kadar feci « dir de! Sıra karmende... Bunu sürer » ken de kadınların çoğunun hare - keti, çekinilmesi lâzımgelen hare » ket mahiyetinde oluyor. Kadınla - rm çoğu, dudaklarını sade kırmı- ziya bulamaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bence bunun netice- dar bazı kadınların hiç değilse gi- | nakuza düşülmüyor mu? Bu kisa yimli olarak onlara benzemek ar - | ihtirazi kayıttan zularmdan doğmuş. Şimdi bazı)leri araştırıp tesbit etmeyi elbiselerin omuz kısımlarının tıp - | okuyanlara birakıyoruz! Bir Fıkra: Deniz Kadın, tecrübesiz gencin bir türlü kendisine açılamadığını gö - rünce, ona bu hususta yardım et- mek, kendisini beğendiğini, sevdi- gini söyletmek işini kolaylaştır « sonra ,bu cihet yazıyı e veda i mert, bu kadar müsrif davranma- linde bırakırlar. Bu, pek yanlış bir si, tam mahasiyle feci bir vaziye- tin ifadesidir. Böyle boya bulaşık bir ağzın görünü iğrenç oluyor. | Bana kalırsa, kadınlar, dudak bo- yasını harcamakta bu kadar cö - malıdırlar. Dudakta karmen, ta - bil renk derecesini aşmamalı, sa. rışm ve esmer kadına göre ayrı ayrı, açık ve koyu kırmızı renkler, dudakları barizleştirmiye, ayni zamanda parlak göstermiye yara- malıdır. En mühim bir cihet de, gündüz için yüz tuvaletini elektrik ziyası altında yapmamaktır, Sun'i ışığa göre tayin olunacak renkler, tabii aydınlıkta yüzün görünüşünü bo «| zar. Elektrik ziyası altında güzel görünen yüz, güneş aydınlığında acaipleşir. Dolayısiyle bütün emek boşa gider! İşte benim yüzü güzelleştirmi. ! Ji ye ait tavsiyem... Bu hususta ken- dim için yaptığım ve bütüç kadın. lar için yazdığım reçete!.. Pek basit, değil mi?.. Basit, fakat tabii güzelleşme için bire birdir, Malze- meyi ölçü ile kullanmak.. Zanne - derim, hulâsa ve neticesi bu... Bu- nu daima gözönünde tutunuz!,, bildiriyorum. mak kararını verdi. Bir gün salonda dizdim otu - rurlarken, şöyle söyledi: — Farzediniz, ki ben bir kıra. liçeyim. Her dediğim derhal ya - pılıyor. Bir memlekette hüküm sü- rüyorum. Siz de benim esirimsi - niz. Size öldürüleceğinizi fakat öldürülmeden önce her ne isterse - niz yapmanıza müsaade edeceğimi En büyük arzunuz ne olabilirdi? . Tecrübesiz genç, kendisine böyle cesaret verici tarzda söz söylenmesi karşısında, bir an dur | du. — Sıkılmayınız. Haydi cesaret. Açıkça söyleyiniz! Uzun uzadıya düşünen, bir hay- tereddüt geçiren gençten niha - | yet şu cevabı aldı: — Mükemmel Arapça ve Çince bildiğim için, en büyük arzum, Kuranı Kerimi Çinceye tercüme etmektir. Bu tercüme işini başa - rımcıya kadar yaşamama müsaade etmenizi rica ederdim!. Son zevkalış Plâj mevsiminin artık sonun « dayız. Daha denize © girenler varsa da, plâj hayatının zevki kaj madı, Bu yaz, havaların hemen hemen devamlı surette soğuk denizden bol bol istifade nımı vermedi. Şimdi, denize doya- gitmesi, imkâ « madan ondan uzaklaşmak zamanı nın geldiğini görenler, gelecek yü Zin bu yaza benzememesi temen « nisiyle birer birer denizle vedala- şıyorlar !., Denizden zevk alış halini tesbit eden resimdeki görünüş, çok geç- meden gelecek yaza kadar bir has yal olacak!, ,