ÖLÜLERİN BAŞINA GELENLER Bazı kavimler ölüleri için matem tutar. lar,bazılarıda şenlik yaparlar.Acaba hangisi doğru ? Yazan: Muallim “Necip Eve gel !. Eve gel 1. Ölülerin tekrar dirilerek insan- | derler, Ölü kemikleri ilâç maka - lara fenalık ettiğine * dair bir iti -| mmda kullanılır, Yalnız kafatası - kat vardır. Bu itikat, iptidai ka - | ni kimse alamaz; onu en yakıri ak; | vimlerin ekserisinde mevcuttur. | rabası alarak kırmızıya boyar ve Bunun önüne geçmek yani ölüle - rin tekrar dünyaya gelmelerine mâni olmak için türlü türlü âdet - lere tesadüf edilmektedir. Malai - ler ölülerin tekrar dünyaya gel - melerine mâni olmak için mezar - | larm etrafına demirden örgüler | yaparlar, Onların itikadına göre dünyaya çıkmak istiyen ruhlar bu demirlere takılarak oldukları yer- de kalırlar, Nikobarlar, ihtizar halinde bu- lunan hastaları evlerinden kaldı - rarak başka yerlere naklederler. | Dirilerin gölgesi mezara aksede - rek ölülerle beraber gömülmemek için ölülerini gece ( defnederler. | Bu &irz, bugün mevcut olan me - deni kavimlerin . bazısında yakın vakte kadar görülmekte idi. Hat- ta bizde yani Türklerde de bir a- damın gölgesinin mezara akşet - mesi meş'um olduğuna dair. batıl | bir itikat vardır, Bu itikat umumi değilse de her halde mevcuttur . Ölülerin tekrar dirilerek insanla - ra fenalık yapacağı itikadı Niko - barlarda da mevcut olduğundan, ölüleri iki defa © gömerler. Ölü,| defnedildikten bir müddet sonra onu çıkararak kaçıp kaçmadığını muâyene ederler ve tekrar gömer- | ler. Vücut tahallül ettikten sonra ölülerin kemiklerini / biribirlerine karıştırırlar. Bu suretle hesap ki «| tap kaybolacağından artık tekrar dünyaya gelemiyeceğinden emin olurlar. Gene Nikobarlarda 'ölü - nün, tekrar dünyaya gelmesine mâni olmak için cesedi kanu tabir ettikleri bir sandalı içine koyar - | lar ve kanuyu boydan boya ikiye i de tavana asarlar; Bu tödfin tarz« biçerek iki karşılıklı çatal direkle. | rin üzerine bırakırlar. Bir müddet | sonra ceset yere düşer ve sırtlan * | lar tarafından yenilir. Bu suretle | ortadan kalkan cesedin bir daha dünyaya gelemiyeceğinden emin olurlar, Ölü âyinlerinde başlıca iki su- ret nazarı dikkate çarpar. Bazı| ölünceye kadar boynunda taşır. Mambrilerde tuhaf ve tuhaf olduğu kadar insanı düşündürücü bir âdet vardır: Bunlar ölülerini ya gömerler veyahut bir kafes içi- ne koyarak bu kafesi oldukça yüksek kazıkların üzerine yerleş - tirirler, Gene bunlardan bazısı ö- lüyü çömeltirler ve başını iki dizi- nin arasına sokarak bir sepet için- larına az çok; başka kavimlerde de tesadüf edilirse de biraz evvel söylediğim gibi asıl ibretle görüle- cek cihet başkadır: Gömdükleri ölünün yanıbaşına dedesinin res - mini asarlar. Ve dedesine torunu- nu öldürdüğü için gelip geçen lâ- net okur. Bu âdet, Arap şairlerin. den meşhur Ebülülâyı hatırlatır. O da, mezarının taşına “Bu me- zar, benim babamın eseri cinaye- tidir. Ben bu cinayeti hiç kimse | hakkında reva görmedim,, ibare - sinin yazılmasını. vasiyet etmişti. Mambri'lerin dedelere lânet oku - ması, diğer bazı kavimlerde oldu- ğu gibi ölenlerin — bir yolunu bu- larak — hayatta kalan nesillerini öldürdüklerine kanaatlerinden ile- | ri gelmektedir. Sahalin adasında yaşıyan (Ai- no) lar da ölülerini gece gömerler, | Mezarı üzerine direkler dikerler ve bu direklerden bir tanesinin üzerine ölünün cinsiyetini göste: | ren uzvunun resmini yaparlar, ö- | teki direklere de elbiselerini ve silâhlarını ve bir torba içine kon- muş yalancı incilerini asarlar, İ Çinliler atalarına pek büyük | hürmet beslediklerinden mezarlar için büyük fedakârlıklara katla - nırlar. Gayet san'atlı mezarlar ve türbeler yaparlar. Onların dini bunu emretmektedir. & Oralarda şok eski zamanlardan kalma tür. be ve mezarlara tesadüf oluur, Çinlilerin cenaze için yaptıkla- | rı merasim, çok külfetli ve karı. şıktır, Birçok milletlerde olduğu | gibi şiddetli bir indifam etrafta! | tetkikat yapamktadırlar . i Jarr iptali icap eden davaları tet - / lâzım olan eşya ve Bir alev | | . " Meksikada semavi bir hâdise Son günlerde Meksikada Tam- | piko şehri civarında nadir görülen bir tabiat hâdisesi olmuştur. Şehir civarındaki bir tepede, ta- til ve bayram günlerinde şehirlile- rin, şehrin limanındaki tayfaların gittiği bir gazino vardır, Bu ga - zinonun önünde o her zaman bir | kartpostalcı bulunur ve muhtelif | manzara kartpostallarını geniş bir masa üzerine yayarak satar, i Birgün, buadam ansızın gök- İ ten inen iki yumruk büyüklüğünde İ sarımsı parıltılı yuvarlak biçimli bir alevin, masadaki (kartları yol | yol kül haline getirerek akıp gitti! ğini görüyor. o Şaşırarak etrafın. dakilere bu hali anlatıyor. Bu sırada alev, telefon tellerine sıçrıyor ve telleri (o takip ederek şehre iniyor. Şehirde de bir telâş - tır baş gösteriyor, ahali biribirine giriyor, evlerine sığınan sığınana.. Alev, telefon tellerini takibe de - İ vam ede ede, nihayet limanda su- ların arasında fışıltılı sesler çıkar- tarak sönünce, herkes rahat bir ne fes alıyor. Meksika gazeteleri, bu semavi | hâdisenin çok şükür herhangi bir zarar getirmeden ge- | şiştirildiğinden, kimsenin bu aca - Yıp alvei söndürmeğe yahut yolun dan alıkoymağa davranmaması .i nın çok isabetli olduğundan, çün - kü aksi takdirde bomba patlayışı bulunan her şeyi parçalaması, kr vıp dökmesi kuvvetle muhtemel bu lunduğundan bahsetmektedirler. Diğer taraftan, fen adamları da bu | semavi hâdiseyi ziha ve tefsir için Türk —Yunân mahkemesi Türk — Yunan muhtelit hâ .| kem mahkemesi yaz tatilini geçir- ! mesine rağmen her iki taraf ajan- kik etmektedir, Mahkeme teşrini- evev lortalarında faaliyete geçme” den evvel bu gibi davaların sonu- nu tamamen alınmış olacak ve hep si mahkeme riyasetine © verilerek iptal edilecektir. hayvanatın kâğıttan şekilleri yapılarak ispir - toya bulanıp yakılır; bu kâğrtla - rın temsil ettikleri eşya ve hayva- | nata ölülerin ahrette malik olduk- | larına itikat edilir. Çinliler ölüleri için kurban kes- mek ve bir takrm merasim yap - mak yüzünden pek çok masraf ih- tiyar ederler, Fıkara o ölülerinin kurban ve merasim masrafı ola - rak verdikleri paranın yekünu se- nede elli milyon liraya baliğ ol - maktadır, Küçük çocuklar yemek yiyeme | dikleri için insan sayılmaz ve on- larm cesetleri gömülmez. Çocuk - ları ölen anneler; beraberlerinde çocuğun esvapları olduğu halde gezeleri ellerinde fenerlerle kö - yün haricine çıkarlar ve fenerleri sallıyarak “Eve gel, eve gel!,, di - kavimler ve milletler ölü için ma-| gibi orada da ücretle ağlayıcılar tem tutarlar, döğünürler türlü tür. | tutuluyor, Cenazenin tabutu mü - lü ıstirap ve teessür eserleri gös - | hürlenir, haftalar hattâ aylar geç terirler; bazılârı ise bilâkis düğün İ tikten sonra gömülür, Zenginlerin ve senlik yaparlar. Andamanlar - | cenazesi mumyalanarak ecdadı - da'pek gari» bir âdet vardır. Bun:| nın oturduğu odada üç ay muha - lar ölülerini ağaç koğuklarına ko-! faza edilir, Ölünün vefatından yatlar, Ceset tahallül ettikten son-| sonra üç sene mirası taksini edil. ra kemikleri aralarında taksim e-| mez ve ölmemiş farzedilir. Ölüye ye bağırırlar, Bu sedanın binlerle kilometre uzaktaki ervah tarafın -| dan işitildiğini iddia ederler, Bu| surcile bağıran annelere, her han- $i bir kadın; uzaktan “geliyo -! rum!., diye cevap verir. Bu ceva-| İbr alan valdeler çocuklarını bul - Hikâye Era VAKIT 17 Eyi 133 mm a Gerdanlık meselesi Selma Hanımefendi, kuyumcu | | Artinyan Beyin mağazasma gir - di. Artinyan Bey dükkânda yalnız dı. Selma Hanımefendi de, kendi. di. Yani başında şeytan vardı. Hanımefendi, dükkâna O parasını | verip küçük bir pırlanta yüzük al- mıya gelmişti. Akrabalarından bir | genç kız nişanlanıyordu. Ona hedi ye edecekti. Artinyan Bey, istenilen yüzüğü, dükkânm öbür ucundaki rafta ara mıya başladığı sırada, şeytan ken- dini gösterdi. Selma Hanımefendi nin elinin altında bir dizi inci var- dı. Şeytana fısladı: “Elini uzat, alıver.. Herifin ar - kası dönük, görmez. Bu inciler ak gerdanına ne de yaraşır.,, Şeytan bu!.. Sözünü gel de din- ! leme... Selma Hanımefendi elini u zattı, incileri aldı, tam çantasına atacağı sırada, Artinyan Bey dön- dü: — Kımıldama, yakalandı... Biz senin gibileri çok gördük... Bir gö- memlekete | zümüz da arkadadır.. Selma Hanımefendi — Rica ederim merhamet edin.. Sakın beni polise teslim etmeyin... Bunu nasıl yapmıya cesaret edebil diğimi ben de anlamıyorum. . — Haydi haydi, ağız yapma... cüzdanını gösterdi. Muhterem bir aile kadmıydı. Evliydi, o Çocuğu vardı. Kuyuncu Artinyan bey: — Bu daha âlâ, dedi, kibar hır- sız!.. Şimdi polisi çağırayım da ona ifade ver. — Eğer bana acımazsanız, aile me, kocama, çocuğuma “acıymız.. ! Onlara hürmeten beni ele verme - yiniz... Artinyan Bey biraz düşündü: — Peki, dedi, zabıtaya müraca- at etimyeceğim, ama bir şartla, — Kabul. — Oturunuz.. Yazınız. O söyledi, Selma Hanımefendi yazdı: “Kuyumcu Artinyyı Beyin dük kânımdan bir inci gerdanlık çalar- ken yakalandım. Hırsızlığa teşeb- büs ettiğimi muterifim: oSelma, — Alâ... Şimdi bu kâğıdı geri al mak gene sizin elinizdedir. — Anlamadım. — Yarın bana gelirsiniz.. Ama Beyoğlunda, otururum... - Apartı . manda kimse yoktur... o Gelirsiniz ve... Bu kâğıdı iade ederim... Selma Hanımefendi kuyumcu - nun yüzüne baktı. Otuz beş yaşla. rında genç ve yakışıklı bir adam - i dı... Selma Hanımefendi: — Peki, dedi. «v6 Ertesi gün Artinyan Bey dükkâ. nın adamma bıraktı, Apartıma - nında bekliyordu. En şık pijamasını giydi... Odası nı çiçeklerle süsledi. Selma Hanım efendiyi bekliyordu. Kapı çalındı. | duklarına zâhip olarak müteselli | olurlar, ' Genç, sevimli, fıkır fıkır bir kız biz mektup uzattı: afalladı, | Selma Hanrmefendi ağlıyordu: İ buraya değil, evime geleceksiniz... | Nakleden : Izzetoğlu — Selma Hanımefendi yolladı. Kuyumcu mektubu okudu: “Efendim, şiddetli başım ağrıd! ğından çıkamadım. Fakat size d€ ni yalnız sanıyordu. Halbuki değil İ yalancı çıkmak istemedim. Bunut için hizmetçim Anjeli gönderiye * Mühim bir nokta daha: Selma | rum. Benim mahremi &srarımdır. Bana söyliyeceğiniz şeyleri onâ i söyliyebilirsiniz: Artinyan Bey bir müddet müte“ reddit durdu. Sonra kendi kendi * ne söylendi: — Bir hanımefendi beklerken bir hizmetçi ile karşılaşmak hess* ba pek uygun değil, ma&haza incir lerin sahte olduğunu nazarı dik * kate alırsam... Ve Anjele: — Buyurunuz !. Dedi. © Viyana güya bayram yapıyor! iAşların lokanta kapılarında artık beklemesi bu bayramı" acı bir tezadıdır ! VİYANA, (Hususi) — Viya » na mhasarasınm (250) nci yil sonra yalvarmıya başladı, hıçkıra» dönümü , “bir kağ“ gündenberii rak yalvarıyordu: Viyanaya müstesna bir canlılık verdi. Şehrin nüfusu birdenbir€ binlerce arttı. Dünyanın dört bif tarafından gelen ve katolikler kof gresine iştirak etmek teni kâmilen otelleri doldurdu. lm tk le yea içi yuz kadın olmadığımı anlatti: Hüviyet * tasimden sonra müs#?âm bir Fe çit resmi yapıldı. Çoktanberi a6" lıktan kendini kaybedecek dere £ cede sarsılan halk tabakası birde bire sokakları doldurdu. Eski tef rifata ve gösterişlere ezelden âşık olduğu için, sırmalı elbiseleri gö rünce çıldırmış gibi heyecana ka" i pıldı. En önde süvariler, daha sonr# kongreye iştirak edenler, nihayet İsanın büyük çarmıhı arkasınd4 Viyananm en büyük papası v8 papanın vekili, bunların arkasınd# da hükümet erkânı geliyordu. Bu muazzam resmi geçide işti" I cak edenler, şehrin içinde üç saat | dolaştılar. Halk, açlığını bu sa “ atlerde unuttu., Fakat resmi geçit bitince garip bir çok hadiseler de oldu. Avur" tutya hükümeti erkânı, bu suretle | halkı avutmak, Hitlercilikten ka“ çırmak siyasetini idare ile meşgul durlar. Fakat ne gariptir ki bu eğlence halindeki halk içinden bir şok biçare ve aç, lokantalardan af ta kalan yemekleri toplamak için boynu bükük, lokanta kapılarında bekleşip duruyordu. Viyananın Tüsklerden kurtulü” şunun senci deziyesi d'»* akıl v8 hayale gelmiyen bir eğlence tertiP ettiler Katolikleri de kendi Jehle tile çevirmek için bir katolik kon" gresi yaptılar. İşte birkaç gündenberi bu vesile ile eğlenip duran Viy&nadan bit manzara... eğil, Çinde afyonkeşlere kar” şı şiddetli mücadele Paristen yazılıyor: Çinde, esra” ve afyona *-rşı şiddetli bir mücs” dele başlamıştır. Kuang—Si vilâ * yetinde hükümet bütün esrarhan€” İeri kapatmıstır. mam m». NA Bs >»—93ğ LL» Zzw "“.«n>aı»-u.ua:; 4 e