map Şevket bey isminde tene bir köy hocasile görüştük. İnç arkadaş bulunduğu yerin ençliği hakkında bize şunları söy- lise günlerce susuz kalmış ve şırıl akan temiz bir derenin kena- ki pağlamı bir insana benzete- Köy gençliği iptidal muhitinde Mütekâmil insanların yaptıklarmı emini. Fakat el. Yeniliğe karşı köy gençli - “İri kollârı bağlıdır. revan puslu ve fersiz iretmekten başka ne yapabilir - li * Evet.. Dere kenarında bağlı, «api insanın yaptığı içme tak - gibi bazı basit ve ! semeresiz kip gösteriyorlar. Fakat bu I değildir. Bakınız nasıl! Eski - den ihtiyarların dizi dibinde sük - püklüm onların anlattıkları masallarını dinliyen gençler, m in, E ayrılmış, kendi â - | inde yaşıyorlar. Bu âlem ih- Prların meclisi gibi o uyutucu, “Yşetici ve uyuşturucu olmamakla raber, hepsi de arzu edilecek bir İde değil, âlem ; gençler kahvesidir. nd şehirde gördüklerinin cü - | Sini “iyidir,, diye yaparlar. İ Bir şeyin intizama girebilme - | , Sin muhakkak bir nazımın mev- Şt olması lâzrmgeldiğini hepimiz Miri, i Bakmız, resimde gördüğünüz le, benim giyinişim arasında vi — Köy Gençliği Nasıl GE ? g İlanda mt ŞivkerBEy EBE gençle köyden birimanzars ., | pek büyük fark yok değil mi?. | Köylü demek için mutlaka şahit lâzım, Ben köyde bulunduğum bir se - ne zarfmda (yaptırdığım şeylere ben de hayret ettim. İlk defa genç- ler kahvesine yani köy gençlik klübüne girdiğim zaman cıgara dumanından boğulacaktım. Kulak- larıma birkaç küfür, gözlerime tavla ve iskambil kâğıtları çarp - muştı. Ayrılırken ; girdiğirg :amansa | va teneffüs ettim. Kahvenin içi es kisine tam bir tezat teşkil edecek | derecede tebeddülâta uğramıştı. Si yah çâmur duvarlar kar gibi be - yaz kireçle sıvanmış. Masalardaki tebeşir çizgileri silinmiş, boyanmış üzerinde gazeteler ve Kitaplar var. küçük bir sahneye yahut - çalışma köşesine inkılâp etmiş bulunuyor. Sahne gerisinde bayraklarla çer - çevelenmiş Büyük Gazinin resmi duruyor. Duvarlarda sürü halinde gençlik faaliyetlerini gösteren kü -| çük tablolar var. Gençler hepsi şuyorlar. Klübün önünde güreşmiye ve oynamıya mahsus temiz ve düz bir meydan var. Bu meydanda futbol kalesi ve voleybol ağı yerine bey - gir atlatmak için çitten manialar, idman için basit barfiks ve paralel ler yapılabilir. Şiir ve ve Hikâye Göl Gönderiniz ... My epeler i için açmış olduğumuz K bir müsabakaya devam ediyo - X'in çok 800 kelimelik bir hi - Veyahut 5 mısralık bir manzu- meyle müsabakaya girebilirsiniz. Müsabakanm 14 üncü hikâye ve manzümesini basıyoruz. H A “Ne Rya hürmetlerimle yanakları, elmacık kemikleri - Si Sıkmasile çukurlaşmış; göz - İçeri batmış taranmıyan saçla" medine karışmış yüzü bir li - is Bibi sararmıştı. Hastalığın ver acı ıstırap içinde inliyor, ba - et kesiliyor, bazan da bu İmeyi kesik fakat sık s0- Bayi ar takip ediyor. Kalbi kğ muntazam bir O seyir ape ederek çarpıyor. Gözleri, ka. | he açılmaktan yorgun düşerek A, kapalı vaziyette duruyordu.. tay gelen teessür ve teselli larma ilâve edilen çiçekler STA Yazan : Nevzat Hayati daha yaşamak arzusunu çoğalttı.. I Etrafındakilerin yardımile ya « I tağında doğrulan basta pencere - den etrafı seyre daldı.. Önündeki i parkta gezenler daha ötede tram- vayların çıkardıkları gürültü, va - purların geliş ve gidiş düdükleri öttükçe ou yatağında kudurttu... Tasarlanan herhangi bir şeyi yap-| mak istiyenler gibi bu hastanın da! feri uçmuş gözleri canlandı ve tit- | bir elişleri sergisi | sergide mini mini yavrularm bir | kek elişleri, ram mektebi İskambil oynanan geniş peykel düzgün giyinmiş ve düzgün konu- |. /İ görünüyor. İstenirse daha çok şey-|— | hastanın bir az daha gayret bir az | rek elini yastığın altma sokarak bir resim çrkardı., Bu, üç ay gibi kisa bir müddet Aydın Efesi Nazir derenin hazin o çağlayışı, Sandım bir neyin dertli elinde ağlayışı. Yan yatımız, yiğit efe şu yamacın sırtına |! Bakıyor derenin o, ağlayan akışma, Varmuş suya söğüdün e yeşil gölgeleri Etenin çepkeninin sandım sırma telleri, Sazı ağlatarak gurbet şarkısı çaldı Sonm aşka gelip hançeri ele öld. Atıldı yiğit ole şu dağların ardına, Kanlanan hançerile girdi şanlı Aydına Aldı güzel Zeynebi kolları arasınd, Bir düğün kürdu efem Aydınm ovasına, MACIT CEVAT Mektep sergisi :|32inci mektepte elişleri sergisi Kandillide 32 inci ilkmektepte ders yılının hitamı o münasebetile açılmıştır. Bu yıl içinde yaptıkları beyaz, yün ör- gü, ipekli üzerine işleme, yastık gibi kız elişleri kâğıttan mozayik, kaba kâğıt, tahtadan uyku gibi er- türkçe | muallimi Selâmi Tahir bey, tel, mukavva ve kâğrttan vücuda getir» “diği muhtelif eserlerle tuğla ve ça- , murdan yaptığı tedris o vasıtaları, İ gene muallim Tahir bey birer ca- Bur mütekâmil |'dışardakinden daha sağlam bir ha | mekân içinde mücessem olarak vü- gözlerle İ cuda getirdiği “İnkılâp aydamı,, ile (Gazi parkı) elişleri modelleri. görülmektedir, Elişleri Gergisinde alm ve ldbanek bir grep — Ahlâki birffilm çevriliyor Ecnebi ve Türk sermayedarları hesabma ahlâki bir film çevril - mektedir. Film de baş rolü tanın- mış eski amatörlerden biri oyna - maktadır , Filmin harici ve dahili bir çok kısımları alınmıştır. Filmin sahne vazı bir Ameri - kalı, rejisörü de bir Türktür. Ses- siz olarak çevrilmektedir. İleride seslendirilecek ve umumi sinema» larda gösterilecektir. süren aşk macerasından sonra has- tayı bırakarak yeni bir maceraya dalan sevgilisi Nedret Günerdi.. Aldığı resme bakmak için o ölü gözler biraz canlandı, titriyen el - lerde bir sebat gözüktü, resim göz- lerine yaklaştırdı. Baktı, baktı.. Sonra dudaklarma götürerek ö - püp tekrar yastık altına koyduğu zaman gözlerinden damlıyan yaş - lar kirli yüzünde birer hat çizip çenesinde birleştikleri zaman ken- dini yatağa bıraktı.. Hasta ıstırabına ilâve edilen bu acı ile derin bir süküte daldı. ! Birinci ikinciden, ikinci ücüncüden İ temiz işlerin elle yapıldığına inana ağa Kız San'at 7 — VAKIT 24 Haziran 1933 m Mektebinin Faaliyeti Şehzadebaşı sella ümerindi | İ bir kapının önünde durdum. Bura- | sı Akşam Kız San'at mektebi.. İçe riye giriyorum.Münevver Türkkız larının canlı işleri göze çarpıyor. Hattâ hayret içindeyim, o kadar mükemmel işler ki.. Muhafazakâr | ihtiyarlarımızın şimdiki kızlarımız için söyledikleri sözlerin bir iftira- dan başka bir şey olmadığını bir daha tasdik ettim. Bütün odalara girip çıkıyorum. SH dır. o Menim sorduğum her su ale tam bir alâka ile cevap veriyor — Mektebiniz ne zaman açıldı ve şimdiki vaziyeti? — Akşam Kız Sanat mektebi ev velâ 1928 de Selçukhatun kız san- at mektebi binasında teessüs etmiş tir. Bilahere 1929 da Sultanahmet te terzi mektebi binasında da bir şubesi açılmış sonra iki mektep tev hit edilerek Şehzadebaşındaki bu binaya nakletmiştir. Şimdi 900ka- dar talebemiz var. Daha senebaşı: Kiz San'atlar mektebinde pasta odası ve talebe Hanımlar daha güzel, daha fevkalâde.. Üzer lerinde temiz, beyaz önlükler bulu nan talebe hanımlar kendi köşele- rine geldikçe izahat veriyorlar. Odalar, işlerin nevine göre ayrıl mış. Her kısım o nevi işin hocası- hin ismile söyleniyor. Şimdi genç çok genç hattâ talebe zannedilecek kadar genç Fatma Hanımın odasındayım, Fatma Hanım çocuk ve hanım elbiseleri muallimidir. Bu odadaki işleri diğerlerinden iyi. Bu ince ve mıyacağım geliyor, Genç muallime soruyorum. — Fatma Hanım nasıl hocalık- tan memnunmusunuz. Bir az sıkılğan cevap veriyor: — Evet eğer sevmeseydim, bu| gördüğünüz işlerin hiçbirini yapa mamam lâzım gelirdi. Size Refia Hanımın odasından da bahsedeyim, Bu oda'da bebek | ve çamaşır takımları var. Parma- ğınız ağzınızda işleri seyrediyorsu nuz. O kadar ince işler ki bu ancak görmekle anlaşılır. Nedime Nezahat ve Nimet Ha- nımların eserleri çok nefis ve san- atkâranedir. Genç muallim Nimet H. m çanta ve çiçek işleri için ne dense az. Her odadan çıktıkça içim neşe- leniyor. O kadar memnunum,beğe niyorum. Hanımlarımızın bu parlak mu- vaffakıyetlerini söylerken resim | muallimi Mazhar Beyi de unutma mak lâzımdır. Bu çalışkan ve işinin ehli mual- limin her odada elle tutulan bir e- meği var. Pasta odası enfes Ha- nımlarımızın ince parmaklarile vü cude gelen bu nefis pastaları yedik ten sonra artık başka şey yemek is temezsiniz, Pasta muallimi Matma İ zel Norayr tebrik etmek gerek. Çok nazik, çok malümatlı bir ha nımla görüşüyoruz. Bu, müdüre| da smıflarımız kâmilen dolmuş ve talebe almak imkânı kalmamıştır. Bu ikinci sergimizdir. Hocalas rımızın gösterdikleri fedâkârlıklar zannederim pek açık bir eşkilde gözüküyor değil mi?, Bu günkü eserlerimizden hepimiz memmu'- nuz ve daha iyilerini yapmaktan vaz geçmiyeceğiz. Vekâletin iktısadi sahadaki mü- zaharetlerinden en birincisi hiç şüphesiz bu sanat mektebidir. Ka- dınlar bu sayede bütün istedikle- rini kendileri yapabiliyorlar. — Mektebinizde kaç sınıf var ve talebe hangi şaraitle devam €- diyor. — Mektepte üç sınıf vardır.Mo- da ve dikiş biçki olarak iki kısma ayrılmıştır. Talebenin müsaade - sine göre hafta içinde müateaddit kurslar vardır. Mukayyet talebe mektebe gelmeğe mecburdur. Yaş farkı nazarı itibara alınmaz. yüzde — Müsmiriyet derecesi kaçtır?. — Yüzde seksen derecesinde - dir.. Muvaffak olamıyan hanım lar tahsili az olanlardır. Bilhassa sanayii nefise talebesi çok muvaf- fak oluyorlar. Mektepte ne gibi dersler okur tuluyor ve bu sene kaç hanım dip- loma aldı? — On iki ders vardır. Onta- nesi meslek, diğerleri mektep res midir. Meslek dersleri: Resim, | dikiş, biçki, moda, nakış, ev ida» resi, tabahat, pasta, makina nakr- $ı, çocuk bakımı.. Diğerleri: He- sap, Türkçedir. Bu sene diploma alan 16 dikiş ve biçkiden ve 4 mo- dadan ceman 20 hanımdır. — Mektepte muallim adedi?, — On ikidir. Bunlardan Fat- ma ve Nimet Hanımlar daimidir.. i Hoca arkadaşlarımdan, vazifem - den, talebemden, hulâsa her şeyi- mizden memnunum. Memnuz ve takdirkâr bir ziya- retçi gibi müdire hanıma teşekkür edip ayrıldım.