24 Haziran 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

24 Haziran 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İVAKIT'ın Tefrikası : 38 eman va seansa ver semen vene sanee sase rae 3 MAYIS GECESI... — Neden inanmıyorlar? Neden b istemiyorlar?. Ben de doğruyu Madılar, inanmıyorlar. > İnanacakları sırada gelir Yrm... Ben zenginim Nahide, çok Zehginim. O kadını bulmak için servetimi sarfetmeğe hazı - fn. Her halde bana yardım ede- *ek insanlar bulacağım. —— Cemil Kâzım Bey var. — Kimdir?. — Müfit Beyin ortağı.. Her gün i gelip görüyor Eğer imkânsız değilse o muhakkak bulur. — Cemil Kâzım Beye emniye - var. — Buraya geldiği zaman beni 'İ Heselli ediyor, bana kuvvet veri - / » Bütün gün korkmuyorum.. Fakat gece olunca... — Seni müdafaa edecek olan Bey, en meşhur avukattır. — Evet.. — Çok bilgili bir adamdır. — Evet.. — İnanmıyor musun?. — Bilmem.. Müfit Beyden kor- rum. — Neden korkuyorsun?. * — Burada kapalı olmanm ne İsmek olduğunu bilemezsiniz... ütemadiyen rüyama giriyor. Titriyordu. Neriman onu gene | — Müfit ne deye rüyana giri - (| Yor... ! — Beni mahküm ettirecek, be- İİ di kurtarmak için bir şey yapmı - si Yacak zannediyorum... i — ü ehemmiyet ver - elen re a - e — Yalnız Yüyadeğil. *İ de böyle düşünüyorum.. bir daki: rahat etmiyorum... Belki de deli olüyorum.. — Hayır, burada kapalı kalmak i bozuyor.. — Ama hissediyorum ki... | 4 Nahide, titriyerek ayağa kalktı. | Neriman da, kızın hissiyatında Y.N rim hisseder gibi Neriman, genç kızım elini tuttu. — Gel, yanıma otur. Beni din- İs. Müfit Bey benim çokiyi ar » Benim için her feda- yapar. Evvelâ Kerime Ha- © Amı ben öldürdüm zannetti, —'Bu zan ona neden geldi?. © — Bunu sana anlatmak uzun Evvelâ sana acıdı da ve- Sâletini aldı.. — Acaba? Maksadı beni kurtar- Maktı, Ğ Nahide dikkatle Nerimana bak- iş 47 Beni mahküm ettireceğini bi- ahide!.. — Eğer siz katil olsaydınız, be- Bi mahküm i — Bu genç kızın tok sözle bu ha- e erener Uzun müddet sessiz durdu. Nahide yalvaran bir sesle de - Yam etti; «> Onun gibi bir dostum olsun İnerdim. © Sonra sesini bir az sertleştirdi... Mi Fakat benim yerime başkası- mahküm ettirmeğe razi olmaz- da, Neriman haykırdı: o) Ben © zaman benden şüphe mi bi Ben de se- in gibi masumum. n | — Buraya geldikten sonra 3iz- söyledim, bana da inam| den şüphelendiğini söyledi?. — Dün söyledi. — Artık şüphe etmiyor mu?. — Etmiyor. Yalnız başka bir sevdiğim daha var ki o hâlâ şüphe ediyor... Genç kız dim dik, donmuş gibi durdu.. Neriman, kızın bu halin- — Nahide!.. Nahide!.. Ben ne yapayım?.. Ben masumum. — Müfit Bey benim de masum olduğumu biliyor mu?. — Ben söyliyeceğim. — Siz biliyor musunuz?. Nahide, gene dikkatle Nerima - na baktı.. Neriman gülümsedi: — Yüzüne bakınca masum ol - duğun anlaşılıyor.. On kişi aley- hinde şahadet etse, senin adam öl- dürdüğüne inanamam. Korkma, bir kaç gün daha sabret.. Cesa - retini kaybetme. Seni nasıl olsa kurtaracağız. 'Nahidenin kaşları çatıldıt — Müfit Bey sizden şüphe et - tiğini söyleseydi, beni gene bura” da tutarlar mıydı?. — Bilmem. Kanun bilmiyorum. belki de senin yerine beni koyar- lardı.. — Ya!... Acaba Cemil Kâzım Bey de sizden şüphe ediyor muy- du?. — Cemil Kâzım Beyi tanımam. Ama Müfit ona bir şey söyleme - miştir. — Hayır, hayır, bilmiyordu. E: ğer bilseydi beni buradan çıkar - turdu.. O çek iyi N — Reca ederim Hanımefendi, artık beni yalnız bırakınız. Neriman bozuldu, afalladı: — Nahide!,.. (Devamı Var) Evkaf - Belediye Vakıf hanın arsası kimin malıdır ? Dördüncü vakıf hanının arsa - sından evvelce evkaf idaresi ile belediye arasında ihtilâf vardı. Bu ihtilâf tekrar canlanmıştır. kendisine ait olduğunu ileri sür - mektedir. Evkaf idaresi ise burasınm bi - rinci sultan Hamit vakfından ol - duğunu iddia etmektedir. Maamafih belediye binayı satm cakmış!, * RE apereend Beşinci yerli mallar sergisi İstanbul milli sanayi birliğin - den: 1— Ağustos—933 Galatasa- ray lisesi binasında açılacak be - şinci yerli mallar sergisine iştirak etmek istiyen fabrikalara yer tev- ziatına başlanmıştır. Müessesatın âcilen Sanayi birli- | ğine müracaatla ihzar edilen plân Belediye vakıf hanının arsasının almak için her çareye baş vura- ie limiz | Di Dinci kısmın listesi ANKARA, 25 (A.A) — Karşılıkları ara- nacak arapça ve farsça kelimelerin 97 bu - marah Bstesi şudur: 1 — Bevelâ — Saniyen, sallsen, 2 — Bwvelec — Mukuddema » 3 — Evvelü ühir, 4 — Evvel emirde . 5 — Wühakika — Filvakl « raktiyle 7 — Vaktüzamaniyle » 8 — Vaktaki — O vakit ki. 9 — Binefsihi 19 — Bilkavve , 11 — Rann, 13 — Bilistihkak , 13 — Biddefat, 1 — Bilhesap — İndelbesap. 15 — Bililtizam — İltizami, Hitizamen » | Muhtelif mektep mual- e “YY .... Çiftliklerden birisine Onela sa- adet ismini (vermişler, sonra gelen Apuka çiftliği sahi - binin şahsına mahsus (küçük bir tayyaresi vardır. Sodamkila'dan geçtik, burası iki yüz kişilik bir köydür. Mensup olduğu kaza beş Fransız vilâyeti kadar büyüktür. Bütün kazada on limlerinin buldukları karşılıklar 67 inci Liste 4 üncü mektep: Maarif; Bilgi yeri — Mabet; İntek yeri — Marifet; Bilgi — Maruf; Bilinen Dasiahai; iş yola — Mazbut; Toplu, Maarif; Büği yurdu — Mabet; Tanrı evi— Macun; Ezik, yapışkan — Marifet: Ustalık— Maruf; Ünlü — Masiahat; İş Matbuat; Ya- rıklar — Mazbata; Tutuk — Mazbut; Sağ - lam, Düzgün — Mazeret; İlişik — Dlazmun; İşkuni — Mazhariyet; Elde etme, 9 uncu mektep: Maarif; Bilme — Mubet; Tapınma yeri — Macun; Bulama, yapışkan — Marifet; BU » gi — Maruf; Bilihen — Maslakat; İş, iyilik yolu, Masuniyet; Matbaar; Basılmış yazılar — Mazbata; Dernek dil - #i — Mazbat; ToÇplu, ele geçirilmiş — Mn » xeret; Engel — Mazmun; Anlaşılan, Ünlü — Diasnun; kuşkulanılan, Sazan — Mazbari - ye; Elde etme, 48 inci mı Maarif; Bilgiler, bilgi işleri — Mabet; Tap tık — Marifet; Rülgi — Maraf; Belli, bilinen, tanınmış — Müsüniyet; Korunulma — Maz- but; Derli toplu, E.M. mektebi; Maarif; Bilgiler — Marifet; Büzi — Ma - raf; Belli, tanmanş — Masiniyet; Kovun - mak, 3 üncü mektep: Maarit; Bilgiler — Mabut; Tanrı — Ma - Gin; Hamur çoğu — Maden; Yer içi veri - ği — Marifet; Bilgin, ustalık — Marsi ; Belli — Maslahat; Azereklilik — Masaniyet; Saklılık — Matbust; Bana yarılar — Maz- bata; Dernek yazı — Mazbut; Tutuk, sağ- lam — Müzerel; S0ç #ilgeni .. Mazmnn O - denik — Maznun; SUCİN Sündan — Mazha- riyet; Erişme, Bakırköy mektebi: Masrif ; Bilgi — Mabet; Tapacak yer — Mn rifet; Bilin — Maraf; Bilinen — Maslahat; İyilik yolu — Masumiyet; Korumulma — Mat bunt; Basına; yazar — Mazbut; Derli top- Yu — Mazeret; Suç İnpatan —— Mirrmn; İç ten anlatma — Mazrariyet; Mide etme, Bakırköy 3 üncü mektep: Marrif; Bilgiler — Mabet; Tapkı yeri — Macun; Yapışkan $€Y — Maden: Yer altı var Irkları — Marifet; Bilgi, bilime — Maruf; Ta but; Derli, toplu — Mazeret; Suç dilemek — Maznun; Suçlu — Mazhariyet; Kavuşma — Mazmun; Öz, özlü. 42 inci mektep: Maarif; Bilgiclik — Mabet; Fa tap- kı evi — Macan; Bulama — al aş Maruf; Tanınmış, bilinen Maslahat; İş— Ma- suniyet; Korunmuş “lak — Dinzbat; Tus tulmuş — — Mazmun: İnce söz — Mazmun: Sarılan, güçlü — Mathariyet; Kazanmak, 5 inci mektep: i Maarif; Bilgicik — Mübet; Tapacak yer— üzerinden yerlerini tesbit ettirme» | Macun; Yuğruk, katıra yoğrulmuş — Biniten; leri Sünnet düğünü Hilâliahmer cemiyetinden: Hilâliahmer cemiyeti Kadıköy şubesi tarafından her sene yapıl - makta olan sünnet düğünü bu sene de 10 — Ağustos — 933 perşembe günü yapılacağından kayıt mua - melelerini yaptırmak üzere, çocuk | Saklantr — Mathust: Rasih nesneler, Baskı | maldeydi. velilerinin, cumartesi, pazartesi ve Yozları — Masbata: Yazr bağlantısı — Maz- | sının hududunda ormanlar arssm- Bunlar ya baltası, yahut perşembe günleri cemiyet merke- zine müracaat etmeleri. Topraktan çıkan — Marifet; Bilme — Ma - Fuf; Bilinen, tanman — Müslahat; İş, güp— Matbuat; Basinşlar, bastan yerler — Maz- but: Senanmsış, ele #linmiş — Mazeret; Suç bağışını dileme — Mazrenn; Benzerli süz — Mazmun; Socla sanılan — Mazhariyet; Elde etme, uğrama, Zinci mektep: Maarif; Bilgiler — Mabet; Tapmak, kal - | Tuk evi — Macun; Yoğrultu — Marttet; Bil | pi, Bacerik — Marof; Tanmmuş, Rilirmiş İ Miaslahat; İş oğraş — Mammiyet; bat; Bağh, Yazıya germiş, Sağlam — Mar - man; Bir sesne içinde, anlaşılan — Maznan; Kuşku altında, bin nüfus var. Yani iki kilometre murabbaı başına yarım adam isa- bet ediyor. Uzakta, şarkta kara ve çemensiz tepeler biribirini kova - lıyor, İki mukaddes dağ geçtik. Biri Pihatüntürer diğeri Lüostatüntü - rerdir . Deniz gibi nehirleri salla geçi - yoruz. Buralarda ağaçlardan baş- ka canlı yok. Arasıra (bir tahta ucuna takılmış bir kutu önünden geçiliyor. Şoför hemen kutuya bir takım mektup atıyor. Kim bilir ne vakit biri gelip bu (o mektupları araya - caktır. Mektupların gönderildiği kimse ler Finua müstemliklerle münze- vi köylülerdir. Bir sıra gelir ki ağaçlar da he- men hemen donmıya başlar. Çam- ların yaprakları dökülür. Kabuk - ları soyuluyor. İğneleri (o düşüyor. Çıplak ve garip bir şekilde göğe doğru uzanıyorlar. Tıpkı yere di - kilmiş kocaman balık kılçıklarını andırıyorlar. Yalnız akçeler yap - raklarını muhafaza ediyorlar. Bun- ların şekerli ve tatlı bir kokusu vardır. Vuosto bir orman içinde küçük bir hudut kasabasıdır. Buradan i - lerde Laponyalı İnari müstakil hü- kümetinin hududu başlar. Hudutta Finua nöbetçileri pasaportları mu- ayene ediyorlar. Sonra.. sivrisinek- ler diyarına dalıyorsunuz. Oh! aksayı şimaldeki bu sivri- sineklerin verdikleri azap, insan ağlıyacak gibi oluyor. Hayvanlar ağızdan burundan girer. Vücudu rasgele sokar. Her köylü bu mınta- kaya gelince belinde asılı olan bir şişeyi alır, içinde şist yağı vardır. Buna terrol derler. Yağ ile yüzleri- ni güzelce badana ederler. Yüzü - nü saklıyan adam üstüne yeşil bir cibinlik örttü. Diğerleri işkenceye tahammüle mecbur kaldılar. Yol- da fundalıklar arasından arkasın da siyah ve parça parça bir yeldir- me olan ihtiyar bir Lâpon kadını gözüktü. Kadm, yavaş yavaş gülü- yordu. Onun nazarında, ilâh dağ * lar intikam alırlardı. İvaloda yattık. Buradaki lokan- ta ve otel gayet temizdir. Hizmet- çileri sarışın pembe Fenlandiya kızları, üzerlerinde milli elbise var. | Bu elbise yeşil eteklik, kırmızı korsaj, beyaz ve geniş yakadır. Sarışm saçları örgü halinde arka - larından sarkar. Bunlara âdeta gü- zel kutup perileri diyebilirsiniz. Güneş yavaş yavaş ufuk hattına yanaşıyor. Hattı yaladıktan sonra tekrar yükselmiye başlıyacak. Sa- ate bakmıya hiç hacet yok. Ti gece yarısındayız. Ertesi gün otokarı bıraktım. |- ya : | akide Şii Nooreş ao | öç tahta ve:ölenin Aletleri ke ŞER, ei 19 A MEZ YT ye AN 5 — VAKIT 24 Haziran 1933 — Kapalı Hudutla AŞANLAR üzü örtülü adamla iki kilometrelik yolu birşey konuşmadan katettik... , ol “ N Orada mösyö Tainin bana ver -” ondan ! diği bir mektubu Patriçya Klan perya isminde bir kadına verec ve ondan yeni talimat alacaktım. Bu kadın hakkında bana bir şey söylenilmedi. İhtiyar olması muh » temeldi. Kadınlar zevk ve a demini aşınca ya dini işlerle yahut siyasetle meşgul olurlar. “a Gireceğim yol şu idi, Virtanyenideki vapur dub yanında eski bir araba durur. Bu a-" raba yolcuları Koltagongasa gö « türür. Bu yolu katedecek iki kişi idik. Biri ben, biri de yüzünü ör « ten adam. İki saat kadar orman « lık arasında otomobille yol Patjoki sahiline geldik. Patjo kablettarihi buz nehirlerinden b dir. Kimbilir bu nehrin buzları & rasında ne kadar mamut gömül müştür. Bir motörbota bindik. lezler arasında yol alıyorduk. rin sıkıştığı yerlerde homurd fazlalaşıyordu. o Açıklarda bir tas kım şelâleler vardı. Böyle yerlerde sahile dönülüyor. Motör bir a ya yüklenerek şelâleler mmtakası aşılıyor ve tekrar motör denize diriliyordu. Kaltagonyas, Skoltlar şel demektir. Motörbot iki kilo evvel durdu. Yüzü sarılı ad beraber yürümeye başladık. söz bile söylemiyordu. .. Halbuki. gördüğümüz manzara insanı hay's retlere düşürecek gibiydi. Cesim bir boğaz, nehrin sula nı saklıyordu. Müthiş bir etrafı dolduruyordu. Bazan muaz” zam “Salmon,, balıklarının sıçra * dığı görülüyordu. Sonra sular be * yaz köpüklerle (lekeleniyordu. Skolt balıkçıların köyü eski b rm bu şelâlenin vücuda getire alâimisema içinde Skoltlar çok garip bir n İnsana benzer yerleri yoktur. Cü cedirler, Fazla büyük tahavvülleri, çarpık bacakları vardır. Sarı sakal ları bitle doludur. Bakışları met ruk çocukların bakışı gibi hazin vi saftır. Aksayı şimalin Lâpon ol sun, Samoyet olsun eski kalanlai bu kavme karşı nefret Haklarında hem hicap verici de müthiş bir efsane vardır. Rivayet edildiğine göre onunc asırda bir Danimarka kralı memle ketindeki ahlâksızlıkla mü leye karar vermişti. Güzel, ne kadar fahişe varsa hepsini gemiye yükletti ve Finm donmuş sahillerine sevketti, O 8 ralarda Danimarka kralları şimali buzlarına sahiptiler. Bu hişe sürüsü ağlıyarak, ebedi ral metler memleketi | sahiline Hayvanlar bir takımını yediler. Ba kiyesini Samoyetlerle p ar paylaştılar. Fakat beyaz fahii den olan çocukları kendi aile! den olan çocuklarla ki rma istemediler. İşte bu suretle doğan pi Skolt ismi verildi. Balıkçılık ve 6 dunculukla iştigal ederler. Az ka zanırlar. Kazandıklarını da içki; verirler. Öldükleri zaman tab suz gömülürler. Mezarın ÇN “ İ ii tre | | N dir ii çi ler « da bir istasyon olan Kolta Kongasa rıdır, “İ gidecektim. (Devamı v

Bu sayıdan diğer sayfalar: