n İİ Man 1903 8 İK x OARE İ Yakıtın Büyük Romanı KİMSESİZ 17 Nisanı 933 — aşkolsun sana.. Am- de sevmezse, artik bütün sıtkım sıyrılır. Tam? zaman geleceksin yav- $, Ne zaman isterseniz hanım- MA eğer seni adan bütün > O halde hemen gel. kn m i gelir, onunla ko- — Müsaade dl . : Bi İiümefemdi, Şefi Hanım beke “0 başka. Güle it, ya- İN ile güle gel. güle git, ya ün elini sikti. a, diye, Senihayla beraber çık - di Hiç konuşmadan kapıya gel- » Seniha kapıyı açtı. Öndiye, mahzun bir tavırla kağ, Arın görüşürüz, sevgili ar - | l Dedi.. , laleli | Seniha irkildi; iye arar etmedi. Bir genç ia, Sapa bir kutuya. Kolay k0- Sönlünü almak kabil değildi . ORA, zamanla nüfuz edilebiler ilecek - aş kapıda, gık, çok genç gö - &, orka yaşlı bir zatla karşılaş- Bu Servetrade Muhsin Bey ola- Mine ecek benmi salam, galmk- en doğru ağarmıştı.. Mavi göz- Parıl pırıl aşıldıyordu. de iyeye yol verdi ve arkasın - bir müddet baktı. girince, annesine sordu: Biraz evvel gürel bir hanım Meli, sonün sisatirlerinden ti- "miydi anne?. — Bkz Didar Hanım, Şadiyeye: Ty | Bu gece yemekte misafirle- iy dedi, bu gece süslenebi - hs Didar Hanımın misa » d, *rasında Nâsır Bey de var - maç diye, Şefika Hanımdaki te- için, asabını gergin tu- Şimdi, bu hayatı anlat- Makleden: Selâmi izzet sy, ftr bu vahşi kıza kendini | Piyanonun şuh bir nağmesiylesar- sıldı.. Masanın üstünde duran kü - çük saate göz attı. Vakit geçiyor- du.. o Yazmek istediği mektubu yazamıyacaktı. Bir müddet yüzünü avuçlarının arasma lerek durdu. Sonra “sil - Kindi. Kendini bir zamarilar ira - deli, azimli sanıyordu. 'Halbuki şimdi artik, ne kadar zayif oldu- ğunu bissetmekteydi. Kalemi aldı, mektuba başladı: “Muhterem hanrmefendiciğim , “Size, gittiniz gideli yalnız bir tek kart yazdığım için kusuruma bakmayınız... Didar Hanımla o * turmağa (o başladığım ilk gürler öyle sersemledim, ki (o değil yazı yazma, hattâ ismimi bile yazamı - yacak bir hale girdim. “Günler geçtikçe, kendimi bu | muhite alıştırmıya çalışıyorum . Artık eski Şadiyeyi unutmağa ça» lışıyorum.. Burada bir sıkıntı de- ğil, çalışarak parasını kazanan bir kız olmak istiyorum. “Muhsin Bey çok nazik.. Bil - “| hassa bana karsr fevkalâde kibar | hareket ediyor.. Yalnız kaldığı - İl amız zaman, benimle, eve, kızı i- çin tutulmuş bir mürebbiye, 4 - ğınmış uzak bir akraba gibi değil, | hürmetle kabul edilmiş bir misa - | firle konuşulduğu gibi konuşu - yor. “Muhsin Beyin bu lütfüne min- nettar kalacağım amma, bir tür - tü kal , çünkü kendini sevdi e çalıştığım Senihayı benden âdeta uzaklaştırıyor. “Şimdilik Senihayla şekerren - ! giz. Doğrusu ben fazla yüz vermi- yorum.. Fazla sokulmıyorum. Burnumu kırmıyorum.. o Yalnız kendisini sahiden sevdiğimi ihsas ediyorum.. O da bana aşağı yuka- Ti ayni suretle muamele ediyor. . Yılışmıyor, sokulmuyor, uzak ta durmuyor. “Onun fazla güldüğünü, çok neş'eli olduğunu henüz görme - dim. Yalnız geçen gün odasında uzun tüylü küçük köpeğiyle oynü- yordu., Şen, şuh bir çocuk kalika- hası attığını duydum. . “Dün de, koltuğun koluna otur- muş okuyordu.. Usulca girdim. Ayak sesimi duymadı. İğilip baktım.. Bossuet okuyordu .. Ba- zan öyle mülâhazaları var ki, beni hayrete düşürüyor.. Kendisinden çok büyük şeyler düşünüyor.. Fa- , | kat ben şaştığımı belli etmiyo - tum... Belli etmek istemediğimi gidiyor.. (Devam var) Tetrika N&:9 | anlıyor ve bu halim biraz hoşuna | Yeni 12 sözün karşılığı ve ikullanılışları 1 — RAHAT: Tedirgin ölme- mak,'baş dingliği, Çalışırken beni dedirgin etmeseler ne kadar iyi o- lacsik. İnsanın başı dinç (oOlunca Dİ İLIM'I Z LK 36 ıncı ilkmektep hocalarının buldukları karşilıklar Zait - Artım, işe yaramaz. Za- man « Çağ. Zat - Kişi. Zebun - Bitgin. Zebunküş - (Kıyan. Zekâ - Kavrayış. Zerre - Minicik, ufacık. Zeval « Bitme. Zindan - Karanlık İstiklâl Lisesinden Mustafa Niyazi e Mümtaz Zeki Beylerin buldukları karşılıklar Kabir - Ezici, ezen: Ahmet ezi- Gi 'bir kalabalığın üsteğil ötekiler. den üstün geldi. oKail -İnanma:- Yalan söyliyorum diyordu. (Gö- her şey vızgelir. 2 — Reca: Yalvar | yer, zifiri. Ziyan - Elden gikma, nül) 'ün'bu'kadar bayağı olduğu- ma, yakarma, isteme. Yalvarırım, yakarırım, isterim. 3 — RİSALE: Betikcik. Bir hetikcik o bastırdım diye böbürleniyor. 4 — RÜŞVET: Ansfor, 'kaparoz, avanta '(raşi- yutucu). Anaforcunun biri olduğu için o memuru işinden çikardılar.- yıkıntı. Ziyaret - Yoklama. Züm - re « Kü 33 üncü İlkmektep hocalarının buldukleri karsıliklar Zait - Artım, yaramaz. Zaman- Çağ, öt. Zat - Kişi. Zebun - Bitkin. dingin. ( (Marisa köylerinde) Ze na inanmış'değilim. Karar -'Sözke simi: Ne oldu? 'Böz kesfiniz'mi? Karz - Ödünç, iğreti: Orhan 'ben- den ödünç olarak yirmi lira aldı.- “Kast - Düşünerek, kurarak: Kas- vet - Sikmtr: Gönlünüzdeki sıkm- tr nedir efendim.? Kubbe - Güm- Kaparozcunun biridir ver Altâhım | bunküş - Acrmaz, kıyan. Zekâ -| bet: Bak gu karşıda hamam ve ca- ver, Hasan kulun bir Allahmı der İ Kavrayış. Zerre - Ufak parça. Ze- | mi gümbetleri görünüyor. Kudret- de başka bir şey düşünmez. 5 — RİVAYET: Lâkırdı. Öyle Tükırdı- lar dolaşıyor Ki doğrusu inanmak çok güçtür. 6 — RIZA: Boyun iğ- me, uyma. Boyun iğdim, Sizin dü- şüncelerinize uydum. 7 — RUH: Duygu, kut, öz. Ne duygusuz 2- damsın yahu! Sözün özünü söyle, traş tarafımı geç. o Ruh hekkında Ziya Gök Alp, Yakut Türklerinde rubun üç karşılığı olduğunu *söy- ler: 1) eş, 2) sur, :8) kut. 'Eş 'hay- vanda, otta, taşta ve insenda var- “dır. Sur yalnız insarils hayvarilar- da vardır, Kut insanla atada var- dır. Divanı lugatüttürk'te (sayıfa 48) eş peri suretinde arilatılmak- tadır. Kut bu kitaba göre saadet manasmağır. Ziyi Gök Alpa göre “mukaddes ruh,, manasınadır. So- siyolojide geçen (mana) nın kar- gili (Ziya Gök Alp Milli teteb- ja ar mecmuası -—suyr: “9; Sayıla 1480). Yakut Türklerinin bu üç de- reçeli ruh hakkındaki düşünceleri- ni anlamak için Yakutlarm haya- tuna işlemiş olan Tovizm dinini ta- nımak ve orların bütün © varlığın canlı olduğunu hatırlamak lâzım-” dır. $ — RUHANİ: Papaa, kutluk. 9 — RUHSAT: İzin. İz verin bize. 10 — RÜKÜN: Temel, belkemiği güçlü adam, sözü geçer. Ailenin; wal - Bitme, günorta. Zindan - Ka ranilik, zifiri. Ziyan - Yikımtı. Zi - yaret - Görmeye gitmek. Zümre- 38 inci ilkmektep hocalarının buldukları karşılıklar Vahşet - Canavarlık. Vahamet- Kötüleşmek. Vaki -Olan. Vasıta - Ara bulum. Vebal «Suç. Vecit -.— Veda - Ayrilik. Velhasıl -'Böylece. Vesika - — Yadigâr - Armağan. Yakin. —, Yani - Demek iki. Vic - dan - Duygu. Yegüne - Biricik. Ye- is - Üzüntü. 89 üncü lkmektep hocalarının Buldukları karşılıklar Vahşet - Korku, ıssızlık, Vaha met - Kötüleşme. Vaki (Vuku - dan) - Olan. Vasıta - Arabulan, a- raya giren. Vebal.. Suç. Wecit - Coşmak. Veda - Ayrılmak. Velha- Demek ki. Vicdan - İçduygusu. Ye gâne - Biricik. J inci ilkmeklep hocdlaraının buldukları karşilıklar Özür - Eksiklik, Ufuk - Gök'ke- “narı, birleşik yer, görgü bitimi. Uhte - Üzerine alma. Ukte - Dü - üm. Ulvi - Yüksek. Umde - Da - sil - Kısası, çıkarı, son. Vesika - Kâğıt (Halk sözü). Yadigâr» Ar- mağan. Yakin - İyi, hısım. Yani -| Güç: Oğlan İstnabulda okutmağa- gücüm yok ki.-- Kutsiyet - Kutlu- luk: Neden mi? Aaile denenşeyin her şeyden önce kutluluğu “vardır ariladım m1? Kuvban - Kurban. iKiar'aemesir. 46 ıncı lkmektep hocalarının buldukları karşiliklar İ Zait- Çokluk, aşkın. Zaman « Çağ. Zat - Kişi, adam. Zebun «düş kün, çile,yorgun. Zeburiküş . Çile. li. Zekâ: Us. Zerre - Ufaklik, kü- çük parça. Zevâl - Sönmek. Zın— dan karanlik yer, yeraltı. Ziyan « Eksiklik. Ziyaret - Yüzleşmek, do- laşma. Zümre - Küme, O topluluk. 44 üncü ilkmektep hocalarının buldukları karşılıklar Vahşet- 'Canavralik, O yırtıcılık. Vahamet - Korkunçluk, 'Kötüleş- mek, Vakı - Olmuş, olan. Vasıta » Arabulucu, yardımcı, avadan. Ve- bel » Suç. Vecit - Coşma, o coşuş. i Veda - Ayrılma. Yadigâr - Arma gan. 35 ve 57 inci ükmektep hocalarının buldukları karşılıklar | Zait - Artık. Zat - Kendisi, Ze- bun - Bitkin. Zekâ -Tez duygu vralığı. Zeval - Tükenme, geçme, belkemiği babadır. O öldü mü aile | Ye bağlantı. Umum - Bütün. Ün-| öğle, Zından - Kapkaranlık, suçlu” çöker. Oosap İzzet istihdat dewri- nin sözü geçer (adamlarından. Istibdadın temellerinden biri Fe- him Paşa idi, 11 — RÜŞT: #yiyi kötüden ayırma, usluluk olmak.Ar tık iyiyi kötüden © ayıracak çağa geldin. 12 — RÜTBE: Sıra, kerte, basamak, denli, Yabancı sözlerin karşılıkları Nağme - Ezgi: Bülbülün ezgisi pek şakraktır. Naış - Ölü. Ahme- din ölüsü morga kaldırıldı. Nasip - İ Parça, dal. Ücret « Değer. Ülfet sur - Ayrılan öz. Unvan -aan. te - Düğüm. Ulvi - Büyük. Umde Bağlantı, ana, dayak. Umum - Bü- tün, Unsur - Kol. Unvan - San. Alışıklık, beraberlik. Üstat - Çik bilen. Uzlet - Yalnızlık. Tatbikat mekdebi hocalarının Pay: Zavallı gürledi gitti açunda buldukları karşılıklar Gündelik, k Terakldi ziraat şirketi) (dünya) payı bu kadarmış. Nefa- Özür — Ufuk.— Uhde.— Ulwi- hissedarlarının alacakları |set . İyilik: Aldığım yağ iyiliği- Uşak Terakkii Ziraat Türk A- İni anlatamam. Nifak - Bozuştur- İynuyanları topluluk içinden atar içtimaımda bu cihet müzakere edil: İzan e e ay Nüsha - Örmeler Bu kitakım bir ör- olarak ve birden verilmesine ma- | Deği de bende var. Son yazdıkla- li imkân görülmediği takdirde his- | 71! bir örnek olarak bastırdı. Nu- sedarlara alacaklarının bir kısmı- | nutk - Söz, lâkırdı, söyleme gücü: nm bu sene ödenmesi, geri kalan | Onu görünce sözüm (tutuldu, bir Jaştırılmıştır. me gücü kuvvetlidir. Yüce. Umde - Ülkü. Umum - Ka- mu, Unsur — Unvan - San, Örfi- Uzuv Parça, Ücret - Emek payı. Ülfet - Anlaşma. Üstat - Bilgi baş Vahşet - Ürkeklik, yartıcılık. İİ Yahamet - Korkunçluk. Vaki - O lan, olağan. Vasıta - Aracı, Vebal- Ağırlık, yük. Vecit - Kendinden geçme, coşma. Veba - Yumurcak maççası, Veleh - Şaşma. Vesik - Tanıtma kâğıdı. Vicdan - Kişi gözgüsü. Yadigâr - Andırıcı nes - ne. Yakın - Arası az. Yani -De- mek isterim. Yegâne - Biricik. Ye- is « Umduğuna kavuşmamak. i lar yeri. Ziyan - Kayıp, yoketme. | Ziyaret - Dolaşma, yoklama. Züm- re- 6 mc ilkmelitep hacalarının $ inci ilkmektep hacularının iğ e butldarkları karşılıklar Vahşet - Ürkme, yabanilik, Va- Ül 1 5. Uhte - Üst. Uk hamet - Korku, zorluk. Vaki - Ola- gan. Vasıta, bağbayıcı, aracı, Ve- bel - Suç. Vecit - Dalma. Veba * Yumrucuk. Velh - Şaşkmlık. Vesi- ka tanıtan küğrt. Yadigâr - Arma» | ğan. Yakın - Bitişik. Yani - Öyle | ki. Yegâne - Biricik. Yeis - Üzün- di. 5 inci lkmektep hocalarının buldukları karşılıklar Vahşet - Ürkme, yabanilik. Va- hamet - Korkunçluk. Vaki « Olan. Vasıta - Orta, Vebal - Suç, yük. Vecit - Knedinden geçme. Veba - Yumurcak, Veleh - Şaşkınlık. Ve- sika - tanıtan, Vicdan - Yürek duy» gusu. Yadigâr - Armağan. Yakm » © Çabuk, bitişik, iyi anlama. Yani - © Demek ki. Yezâne - Biricik. Yeis » © Üzüntü, Tatbikat mektebi hocalarının buldakları karşılıklar Zait - Artık. Zat - Kendi. Ze bun - Düşkün. Zebuküş - Düşkün- cü. Zekâ - Us, Zerre - Minik. Ze- val - Yok elmak. Zından - Karan lık yer. Ziyan » İlirmek. Zümre - Küme. İ (Devamı 10 uncu sayıfada)