9 Nisan 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

9 Nisan 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 © Maarif © Bey izahat veriyordu: © ba hazırlanmıştır. Bu ANKARA POSTASI Vekilinin Ankara civarında Mekteplerde, köylerde bir teftişi Eski eserler aranıyor : “ Eğer aradığımı bulacak olursam işte o zaman dünya altüst olacak..,, ANKARA, Nisan (Hususi mu- habirimizden) — Maarif Vekili Dr. Reşit Galip Beyefendinin Eti © Mes'ut yatı ve civarı köy mektep - lerindeki teftiş seyyahatlerine da - ir telgrafımda kısaca bahsetmiş - tim. Bugünkü mektubumla bu se- yahat etrafında tafsilât ğim: Yolda Maarif müdürü vers. - Rah ni- e — İşte şu görünen tepeciğin ü - » zerinde önümüzdeki sene bir, da- > ba ilerikinde de birer mektep da- © ha inşa edilecek köylü de maarife © karşı son derece merbutiyet var... Otomobilimiz tayyare istasyo - nunun önünde durdu.. Vekil Bey refaketlerinde bulunan müze mü - - dürü Hâmit Zübeyir Beye sordu: — Burada mi bulunmuştu, asârı atika?.. Hâmit Bey hafriyat esnasında €- — Je geçirilen bazı çanak çömlek gi- bi asârı atikanm muhafaza edil - © mekte olduğunu söyledi. Eti mes'utta © Saaton birde Etimesut yatı mek © tebinin önüne gelmiş bulunuyor - © duk.. Muazzam bir bina... Emsa - Tini ne İstanbul, ne İzmir, ne Ar- © karada göremedim... Maarif mü - © Vekil B. hafriyatta çıkan bir taştak! yazıları dikkatle tetkik ederken. e ürü Rahmi Bey bu binanm 500 bin lira sarfile vücude getirildiği - i söyleyince gayri ihtiyari par - nağımı ısırdım. 84 geceli, gündüz- lü kızı, 84 geceli gündüzlü erkek köylü çocuğunu sinesine basan bu mektebin bir terbiye ocağı ol - luğunu, talebenin intizamı, tavır e hareketi pek iyi ifade ediyor - lu, Mektep muallim Bey ve Hanım - ları Vekil Beyi istikbal ettiler. Vekil Bey hepsinin de ayrı ay - “rı hatırlarını sordu. Müdüriyet o - - dasında geçen kısa bir istirahat > devresinde Vekil Bey muallimler. > le mesleki hasbihallerde bulundu. “Bu aralık köylü çocuklarının tam manasile ve olgun bir uzuv olarak etiştirilmesi hakkında Vekil Bey “mühim bir noktaya temas ederek — dediki: « — “Yeni bir kanun lâyihası da- anın €- — saslarına göre: Köy mektebinde te barüz etmiş köylü çocukları alı - acak devlet hesabma orta mek - “tepten, orta mektepte tebarüz e - “denleri liseye, liseden de darülfü- ” nuna verilecektir. Bu suretle on “ beş milyonun içinden köylü çocuk- alrı olgun bir halde yetiştirilmiş! uyanık ve 300,000 binlik bir ordu demektir. Vekil Bey de asâri atikaya karşı da çok derin bir alâka olduğu gö- rülüyordu.. Muallimlerle hasbiha - li arasında civar köylerde çift sü - rülürken; temel kazılırken köylü- ler tarafından bulunan en ufak a- sâri atikanm itina ile muhafaza e- dilmesini ileri sürüyorlardı. Vekil Bey müdür Doğan ve mu- allim hanım ve beylerle birlikte mektebin her tarafını gezdiler. Ya İ takhanede yastık kılıflarma, yor- gan çarşaflarma varıncıya kadar hepsini birer birer gözden geçir « diler.. Yemekhanesi son derece tülerinin üzerinde gene bembeyaz tabaklar, peçeta, çatal ve kaşıklar vardı. (o Vekil Beyefendi burada, tabakların iyi yıkanıp yıkanma » dığını yakinen anlıyabilmek için hepsini de birer birer koklıyordu. a. İ “si Maarif Vekili B. Kılişe köyünde mezarlık içinde bir köylüden izahat alhırken.. Yolda görülen bir taş; bir meza kâfi idi. Vekil Bey derhel iniyor, taşı inceden inceye tetkik ediyor - du. Zir yolu üzerinden klişe kö yüne geldik. Burada geniş bir me- zarlık vardı.. Mezar taşları köylü- ler tarafından yapılmış ve yapıla» bilecek taşlar değildi. Vekil Bey indiler ve köylülerden taşlar hak- kında izahat istediler.. Köylüde o kadar garip bir hâleti ruhiye var dır ki, söyliyecekleri bir kendileri için neticede başlarına bir iş çıkaracağını zannederler, bildiklerini bilmiyoruz derler.. Ni- sözün temizdi. Sakız gibi beyaz masa ör|; Arabistanda Bir Sultanın başı uçuruldu Iptidai devirlerdeki gibi müthiş bir ziyafet!. Aden veliahti Emir Ali ismin - ie birisi tarafından yaralanmıştır. Gelen haberlere göre, bu hâdise söyle olmuştur: Aden sultanı Feddal Abdülkeri- min oğlu bu sene sinni rüşüde vâ - sıl olmuştur. Sultan bu münasebet- le büyük bir ziyafet vermiş, bu zi- yafete birçok kabile reisleri, Aden eşrafı davet edilmiştir. Ziyafete e- velce sultana isyan etmiş ve sonra affedilmiş kabile reislerinden E - mir Ali Mahmut ta gelmiştir. Zi - yafet sofrasına oturulacağı sırada Emir Ali Mahmut birdenbire ta - bancasına sarılmış, veliahtin ba - şma doğru ateş etmiş ve veliahti iki yerinden yaralamıştır. Ortalık birdenbire karışmış, Sultanm ben Jegânr hemen kılınçlarına sarrla - rak kabile reisi Emir Ali Mahmu - bulunacaktır ki, bu da münevver | taşı otomobilimizi durdurmak için | dun kafasını uçurmuşlardır. Veli - ahtin yarası ağır değildir. Hâdise Adende heyecan uyandırmıştır. Bununla beraber bir kısım kabile- ler ziyafetin münhasıran Emir Al | Mahmudun kafasını uçurmak için | tertip edildiğini söyliyerek Sulta - | na isyan etmişlerdir. Vali ve Belediye reisi Bayrmadan evel Uludağa gitmiş olan Vali ve Belediye reisi Muhit- tin Bey ile refakatinde giden spo: cular bugün Yalova yolile şehri - mize döneceklerdir. ralar köyünde yakaladık...» — Cümhuriyet tarihine koruz. Diye istediler.. Resmini çektim. Elân müteessirim. Hava karardı - ,| ğı için bu resim çıkmamış meğer - Öğle yemeği zamanı yaklaşmıştı. || Müdüriyet odasına yakın bir oda da kurulan masada öğle yemeği yendi, yemek sureti hususiyede Vekil Bey ve misafirleri için pişi- rilmiş değildi.. Talebeye verilen| | yemekti. JEti mes'ut nasıl bir nahiye? Bu nahiyenin müdürü Rahmi B. yanımda olduğu halde: — Kaç hanelidir bu nahiye?. Demeğe hiç te lüzum görmemiş- tim, mektebin balkonundan köy - de kaç hane olduğunu birer birer saymıştım, (50) haneden ibaret o lan bu nahiyeye ben olsa idim bu isim yerine “Nümune nahiyesi, | derdim. Evlerin hepsi de yeni... Hele memurin evleri ve hükümet konağı insanda gayri ibtiyari bi. heves ve merak uyandırıyor.. Etimesuda nahiye müdürü ol - mak.. | Bulgaristandan gelen mühacir - İler ve milliyetçiler burada devlet tarafından yapılan evlere iskân e- dilmişler.. Halk ziraat yapıyor. ! Buğday, arpa ekiyor. Bu sene mahsulâtlarından daha iyi bir ne tice alacaklarını söylüyorlar.. Saat ikide Etimesuda veda edil di, Otomobile bir misafir daha a - İmmıştı.. Nahiye müdürü Rahmi Bey.. Rahmi Bey civar köy yolları nı daha iyi bildiği için (odaha çok bir rehber olarak alınmıştı. Asarı atika merakı Vekil Beyin asâri atika işine verdiği ehemmiyet te okutuculuk siyaseti kadar koyu ... Vekil B. Karalar köyündeki mağara» dan çıkarken. tekim işte burada da öyle oldu. 28 doğumlu olduğunu söyliyen fakat 30 yaşında bulunduğuna şüphe ol- mıyan Ahmet ismindeki bir köylü delikanlı vekil beyin her sualine: — Bilmiyorum. Bilemiyorum... Bilsem söylerim.. Gibi cevaplar veriyordu.. Niha » yet Vekil Bey sordu: — İsmin ne oğlum? — Ahmet.. — Hele şükür ismini bliyorsur., Vekit Beyin taşlar üzerindeki tetkikatı şu neticeyi çıkarıyordu: Bu civaıda zengin bir asâri atila kuyusu var, Vekil Bey: — Evet, diyordu.. Bir ip ucu g- rüldü. Fakat yakalamağa azmede- ceğiz.. O'omobilimiz hareket etti. Ka - ralar köyü beşinci durak yerim'z olmuş'u. Taşlarm tetkiki ve bazı köylülerin izahatı Karalar köyü yakinindeki bir mağarada- esaslı bir tetkikatı icap ettiriyordu. Vekil Bey Karalar köyünden a- İman müspet netice ile dönerken: — İşte; demişti. Klişe köyünde gördüğümüz ip ucunu nihayet Ka- | neticesi mw Bitkin köyünde Burada H. F. ocak reisi Cafer a- ğanın evine misafir olundu. Cafer ağanm evinin alt katına inil- di. Burada ev sahibi reis, Vekil Be ye iki küp gösterdi, Bu küpler çok büyük ve âdeta depo halinde idi. Köy civarında bulunmuş olan bu küplerin asari atikadan olduğu ne- ticesine varıldı. Şu kararlar veril - di: 1 — İlk tedrisattan üç müfettiş bayram ertesi Karalar, Pazar ve Bitkin köyleri civarma çıkarılacak Maarif Vekili Beyin çizeceği proğ ram dairesinde tetkikatta buluna- caklar ve tetkikat neticesini bir raporla vekâlete bildireceklerdir. Bu raporlar Karalar köyünde ya- pılacak hafriyata esas olacaktır. 2 — Etimesut yatı mektebinde bir oda ayrılacak ve bu odada köy lerde bulunan asari atika muha - faza edilecektir. Eserlerde pek faz la kıymetlisi Ankaraya nakledi - lecek diğerleri de ağlebi ihtimal Etimesulta yapılacak ayrı bir mü - zeye kaldırılmak üzere şimdilik mektepte muhafaza olunacaktır. Ankaraya yaklaşmak üzere idik. Maarif Vekili Beyin müze müdü - rü Hâmit Zübeyir Beye söylediği- ne kulak misafiri oldum: Vekil Bey: — Ne aradığımı bir parça &siz biliyorsunuz. Fakat işte asil onu bulunca dünya altüst olacak.. Diyordir. Bana bunun ne oldu - ğunu söylemediler. I Jose | Çarşamba günü İstan A. Cemalettin > Nisan 1935 ika i Moj bula geliyor Burada konser verecek bU münasebetle de müstesnâ bir film gösterilecek Don Jose Mojika ; Bayramdan evvel bu aym s0" nuna doğru geleceğini haber ver” diğimiz sinema yıldızı Don dost” Mojika, Çarşamba günü İstanbul# gelecektir. f Don Jose Mojika, Avrupada bif turneye çıkmıştı. Kendisi şimdiki halde Viyanadadır. o Orada dü akşam bir konser verdi. i Kendisinin bu kadar yakın geldiğini haber alan Glorya sin€ ması müdiriyeti, sesi çok güzel © lan bu artisti İstanbula getirterek, "konser verdirmek üzere teşebbüs” te bulunmuş, muvaffak olmuştur” Don Jose Mojika, Çarşamb£ akşamr bir konser verecektir. A: ni akşam, Glorya sineması, dün yanm en büvük rejisörü olarak vi nılan S. M, Eisenstein'in Roman&f Sentimentale isimli küçük bir mü siki ve sinema tetkikini de gösteği recektir. Bu suretle, tamamiy! musikiye hasredilmiş bir gece tip edilmiş oluyor. Sırası gelmiş ken şunu da söyliyelim ki, dâ rejisörün yapmış olduğu bu kü film, sinema tekniği, musiki, r€ sim, şiir cihetinden mükemme! eserdir, Mevzuu sadece bir Rus romansından ibaret olan küçük şaheserde, rol yapan arti yok gibidir. Bütün filmde rol o nıyan unsurlar eşya, tabiat, köpek ve şarkı söyliyen bir dından ibarettir. Eisenstein bu filmde, tabia' seslerini musiki ile ifade bu sesleri de “resim,, olarak landırmak istemiş, teşebbüsüü” muvaffak olmuştur. Hep bi ki musiki bir nevi yazıdır. Yalı bu yazıyı herkes okuyamaz, m“ sikiden lezzet duyabilmek için az çok bu yazıdan anlamak hi dır. İşte Eisenstein bu noktai zardan hareket ederek, Rus yek smı almış, kelimelerinin mani rının tabiatle olan nisbetini muş, bu nispetin de musiki il€ (4 lâkasını resim haline koyarak i mi vücuda getirmiştir. Mevzuu hüzün, sonbahar: bahar ve ölmüş bir aşkın h8' “İ olan bu küçük film, bugüne pe kadar - yapılalı iki yene fazladır » bir çok sinema (©? gi lerine bir ders vazifesini göl tür, Film: seyrederken, siz d Ç eserden alınmış parçaları gör cek, hangi filmlerde kullanıl” | larını hatırlıyacaksınız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: