Balkan Devletleri ne halde ? —11— Sofya, şubat — Zaman olur ki altı ay Bulgaris- tandan bahsedildiğini duymazsı - Yazan: Edourad Helsey taraf asıyordu. Makedonya kan i- çinde kalmıştı. Bu kanlı mücadeleler etrafın » nız. Bir sabah, gazeteyi açar aç -| da Makedonyada hurafeler doğ - maz, Sofya kelimesini büyük harf | muştu. İhtiyar Makedonyalılar, lerle yazılmış görürsünüz ve he *| küçük çocuklarına bu kanlı mace- men ekseriya, orada, isminin $on | raları nlatıyorlar, onların ruhları» kısmı “of, la biten birisinin, ger: Yukarda : Maihalof altts ; Protogeroi * isminin sonu “of,, Ja biten bir baş- kasını öldürdüğünü okursunuz. — O!!. dersiniz, gene komite- ciler biribirlerini öldürüyorlar. Ve içinizden ilâve edersiniz! — Ne kanlı katil şeyler! Maksadrım, size OR. M.in gizli teşkilâtını, nasıl çalıştığın, anlatmak değildir. Beni, bir pece otomobille ve silâhlı mukafızların himayesinde Vantçke Mitailafun gizli evine kadar komitecilerin reisidir. Yelarz, ken disi bu aralık Nevrokop tarafların» daymış, on beş gün kadar müsan.! de istediler. İşim olduğu için, bu kadar beklemek istemedim, Esa - sen, komitecilerin polis romancı . larını alâkadar eden kısmı beni a- lâkadar etmez. Ben daha ciddi bir mevzua meşgulüm. Mevzuum, has- ta olan sulhün istikbalidir. Bina * ensleyh, bu haydut © masallarmı bir tarafa bırakalım ve O. R.1, M. in ne olduğunu tarife çalışa | İm. sai. Yakında ORİM Makedonya komitecileri teşkilâtı, kırkıncı se- nei devriyesini tes'it edecek. 1893 te Makedonya slavların -! dan iki Bulgar muallimi Gronef ile Tonçef, Manastırda gizli bir teşkilât yaptılar. Maksatları: Mem lekete istiklâl temin etmekti. Şair- ları, ya ölüm ve yahut hüriyet, usu! leri tethiş vasıtaları da haç şek - linde iki hançerle incilin üzerine hayatlarmı feda edeceklerine dair yemin eden mütcassıplardı. Suakistler, cinayetler başladı. Osmanlı imparatorluğu da muka - götüreceklerini | vade'tiler. Bu adan tetk'ailerin, | na tesir ediyorlar, Onlar da büyü- nce “haydut, olacaklarına ye * rain ediyorlardı. Nihayet bir gün, bundan yirmi sene evvel, Osmanlı devleti mağ - lâp edildi. Pek tabit, zaferden sonra bu teşkilâtın artık vazifesi kalmadı - ğından dağılacağını zannetttiniz değil mi?. Hayır. Komiteci reisle - rinin hepsi Bulgardı ve Makedon- ya Osmanlılardan alındıktan son- ra Sırplara verilmişti. e Mücadele bitmemişti ve daha şiddetlendi. Peki, diysceksiniz, Sırp veya Bulgar, bu adamlar slâvdırlar ve ayni ailede Jirler. Evet, doğru. Fakat aile efradı. nm biribirlerine kinleri daha kuv-| vetli olur. Aralarında büyük bir anlaşamamazlık yoktu ama, mev- cut olanı pek sertti. Muzaffer Sırpların ilk işi, Ma- kedonyayı Sırplaştırmak oldu ve bunu, pek sert bir (o surette tatbik ettiler. Bulgar İisanı (omenedildi. Konuşanlar hapse atıldı. e Bulgar âdetleri yasak edildi. Birçok Bul - garlar hicret ettiler. Geri kalan - lar ailelerile muhabere edemedi - ler. Sırplar: — Kendi topraklarımda vahdet yapmak istiyorum. Diyorlardı. Bulgarlarsa: — Ya hür yaşarız, yahut ölü - rüz. Diye yemin ediyorlardı. Komi- teciler, her zamandan daha ateşli olarak harekete geçtiler. Sırplar o nispette şiddetli mukabele ettiler. Yugoslavya, Osmanlı mirası ola - rak, bir koçan dikene sahip ol - | muştu. (Devami tar) neye mal olursa o ATINA, (Hususi) — Bir riva » yete göre M, Venizelos, 6 mart sa Sahra doğru dairei intihabiyeden | alınan haberlerin kendisine müsa: tarmak ve bir müddet daha bilva sıta mevkii iktidara hâkim olmak öiyle şöhret bulan ve askeri cemi * yete riyaset eden jeneral Plastira- ! sa faaliyete gecmesi tavsiyesinde | | Dulunmuştur. Atinaya istediği za- i bitleri getirten ve kolordu ile mer- İ kez kumandanlığındaki * zabitan ve efrada istinat eyliyen jeneral i Plâstras, hemen diktatörlük ilin İ etmiş ve keyfiyeti diğer kolordu « lara di bildirerek, büyük şehirler için tayin eylediği murahhasların arzularma ve emirlerine raiyet © lunmasını istemiştir. Bu murahhas lara da bildirerel, büyük şehirler yaya seyahat eden miralaylar ol- duğu zannolunmaktadır. o Ancak, ne karargâhlar, ne de Selânik ve Kavalada bulunan kolordular, ne | j it olamdığını görünce vaziyeti kur | için ötedenberi orduda ibtilâleili » | Memleketimizde Kuduza aşı İsırılanların yerinde tedavisi tecrübeleri| Memleketimizde kuduz ve şüp- heli köpek tarafından ısırılanların vâki tedavisi şimdiye kadar İstan bul, Erzurum, İzmir ve Konyada bulunan müessetelerde yapılmakta ve uzak mahallerde ısırılan kimse- ler buralara müracaat için günler- ce süren bir seyahat yapmak mec- buriyetinde bulunmakta — idiler. Uzun yolculuk sebebile tedavinin gecikmesi bazan tesirsiz kalması- da da vahim aksbetin zuhuruna mâ ni olamamakta idi, Kuduz tedavisi de tatbikine dair Avrupada devam eden mesai son zamanlarda müs- pet ve itimada şayan neticeler ver- İ meğe başlamıştır. Sıhhat ve İçti- sinde dahi bu yeni usül dairesin- de virüs (aşı) ihzar o ettirilmeğe başlanmış ve kâfi miktarda hazır- lanan bu virüsten şimdilik Trab- zon, Antalya, Adana, Kastamonu, Van hastahanelerine gönderilmiş ve bugünden itibaren bu müesse- selere müracaat edeceklerin teda- visi mahallen tatbik edilerek alâ- kadarm uzun bir yolculuğa lüzum kalmaksızın erken olarak tedaviye alınması temin edilmiş olduğu ha- ber alınmıştır. Yeni aşılardan kuduz müessese- lerinde de bir kısım hastalara tat- bikat yapılacaktır. Muvaffakıyet- le neticeleneceği şüphesiz olan bu ilk tecrübeyi müteakip diğer sihhi müesseselere-ve hattâ imkânnispe tinde hükümet tabiplerine kadar f aşı gönderilerek tedavinin (daha geniş bir sahada tatbiki de temin olunmaktadır. Bulgar baş konsolosu Bulgaristanm İstanbul baş kon - solosu M. Balamezof Sofya hari » ciye nezaretinde daha mühim bir vazifeye tayin edilmiştir. M. Ba- | lemezof bu ayın on beşinde Sof- yava sidecektir. Yunanıstanda son gün: erin tarihi Venizelosla Piâstras Bu ceneral harek etlerinin hesabını, Isun vermiye hazır tine âlet etmek istiyen bu ihtilâl- cinin emirlerine ehemmiyet atfet- memişler ve böyle bir (harekete girişemiyeceklerini . bildirmişler - dir. Kolordu ve livalardan gelen sile bu işe girişen harbiye nezare ti erkânını endişeye düşürmüş ve | bilhassa milletin bu harekete kar- şı isyankâr bir vaziyet almış olma- sı, ihtilâl oyununun oynanmasına meydan bırakmamıştır. Bu hal, Plâstrası, yalnız işgal eylediği harbiye nezaretini teslim i ve diktatörlük sıfotunı kendisinden nez ile kalmamış, belki Yunanis - | tanı terke dahi mecbur etmiştir. | Çönkü jeneralin halden başka, ma ziye de ait olan bir takım hare - ketlere de cevap vermesi lâzımdır. Ta covaplarm, makul olamıyaca - ğı için, kendisini beş başveki Godi mevkiine kadar (o götürmesi muhakkaktı. Jeneral, harekâtının nı mucip olmakta ve bazı vakalar- | ni hastaların bulundukları mahal-| mai Muavenet Vekâletince Anka-| ra Merkez Hıfzıssıhha müessese-| | lunan livalar, askeri kendi siyass- | bu menfi haberler, Atina kolordu- | Adliyedeki dokuzuncu mahkemesi, dün Karanfil Efendi İisminde birisini sigara kâğıdı ka- çakçılığından muhakeme etmiştir. Karanfil Efendi, Kasımpaşada lokantacı imiş. Davaya ve şahitel rin ifadelerine göre, kendisinin si- gara kâğıdı kaçakçılığı (o yaptığı haber alınmış, evi aranmış, içeride bir şey bulunamamış. Fakat, me- murlar, Karanfil Efendinin peşini bırakmamışlar, gözlemişler ve bir aralık eve uğrayıp tekrar (o çıkan ! Karanfil Efendiyi takip etmişler. Arkası sıra memurların geldiğini | farkeden Karanfil Efendi, birden: | bire koşmağa başlamış. o Memur- lardan biri kaçanı paltosundan ya kalamış. Bunun üzerine, Karanfil Efendi, paltosunu ceketile beraber sıyırıp atarak, gömlek ve panta lonla kurtulmağa (muvaffak ol muş. Palto ile ceketin cepleri ara. mış, beş paket sigara (kâğıdı ele İ geçmiş. Sonradan yakalanan Ka- | ranfil Efendi, “Bu ceketle | palto bana ait değildir. Dolayısile beş paket sigara kâğıdı da benim ola- maz, Ben, ne kovalandım, ne kaç- tım. Ne de paltomu ve ceketimi beni kovalıyanların elinde bırak- tım. Kat'iyen kabul etmem. Ga- raz tesirile, bana böyle şeyler isnat ediyorlar. Ben, kaçakçılık yapma- dım.,, demiş, Mahkemede de, bu ifadesinde ısrar ediyor ve “ben, o gün o saat- te Galatada “Ege” kahvesinde o- turuyordum. Şahitlerim var. Esa- sen benim paltom yoktur. (Palto giymek âdetim değildir!,, diyor. Dün dinlenilen şahitler, kaçma, kovalama, palto, ceket bırakma v3 sigara kâğrdr bulunma hâdiseleri- ni teyit ettiler. Bu arada Kasımpa- şa merkezinde üçüncü komiser Eş- ref Bey, kendisinin merkezde bu- İ landuğunu, memurların opaltoyu İ getirdiklerini, bu paltoyu (o evelce mazhunun arkasında (gördüğünü anlattı. Karanfil Efendi, bu ifadeyi ka- bul etmemekle beraber bilhassa di ğer bazı şahitlerin ifadelerine şid- detle itıraz etti ve mahkemeye bir Malmüdürlüğündeki uy- gunsuzluk Beyoğlu mal müdürlüğünde, İ tetkik için getirtilen defterlerden birisinin çalınması noktasından yapılan tabkikatm ilerlediğini ve bir tacirle bir odacının teykif edil iklerini yazmıştık. Bu hâdisenin yalnız bir odacının delâletile ya - pılamıyacağı nazari itibare alına” rak tahkikatın teşmiline ve varsa | | odacının suç şeriklerinin de mey- dana çıkarılması takarrür etmiş - | tir. Tahkikat devam etmektedir. Dün İstanbul defterdârı Mustafa Bey Beyoğlu malmüdürlüğüne git miş ve tahkikat işile bizzat meş- | gul olmuştur. mali cesaretle vereceği yerde kaç- mayı daha şerefli bir hareket te - lâkki etmiştir. Plâstirasın taraftarları arasında büyük bir in- k ve | fFial uyandırmıştır. Kendisine ya - başkumandanın kurşuna dizildiği | kin olan ve birçok emirlerini yeri- ns getirenlerin de birer birer orta- dan kaybolmalarına intizar edil - bele etti. Bir taraf katlediyor, öte | de Larisa ve diğer mahallerde bu- ! hesabını canına bile mal olsa ke -| mektedir. ihtisas firarı, Yalaladirizii paltosun 7 bırakıp kaçan kaçakcı IMaznun kimi iftiradan kimi in kimi Şanlıştıkta bu halin başına geldiğini söylüyor... kâğıt verdi. Bunun üzerinde “ liradan aşağı olmaz, diyorlar. nem, parayı bekliyor" ana « 0 şız, çorap gönderdi.” şeklinde pit kaç satır yazı ve “Agop” imz vardı. Karanfil Efendi, şöyle sö” ledi: — Bu Agop, benim oğlumduf | Ona bunu yazdırmışlar, o bende” bu sureile para koparmak (ve b şartla beni kurtarmak istiyorlar!" Fakat, bunları kimlerin yazdır” dığımı tespit edemedi, sadece “oğ luma söylemişler, o da yazmış!) İ dedi. a . Maznunun sabıkalarına dair « len cevap okundu: kaçak rakı mağa mahsus kazan bulundu. tan 100 lira ceza. Buna mükabil 98 gün hapishanede yatmış, çif) mış. 150 kilo üzüm salamurası b lundurmaktan 29 lira para cez& Dükkânında esrar bulundurma tan iki ay hapis. — Ne diyeceksin bunlara? — Kimi iftiradan, kimi yanlış") lıktan oldu! Karanfil Efendi, müdafaa leri gösterdi: — Benim vaka günü, © öğle manından akşam saat sekiz buçt ğa kadar paltosuz ve ceketsiz ol rak Karaköyde “Ege” kahvesind oturduğumu bunlar söyliyecekler" Vaka yedide oldu diyorlar. Ben; zaman kahvede oturuyor, gelip gi İ den müşterileri kontrol ediyordu —'Ne kontrolü İ — O kahveyi işletmek cüz devralacaktım da müşterisi mu, az mı? Anlamak istiyordum! — Kim şahitlerin? 4 — Müşteriler: o Yakup, Sülej” MAN...» j — Bunların adresleri? ' Karanfil Efendi, üzerini, cep! rini bir hayli aradı, adresler yazi” kâğıdı bir türlü bulamadı. — Onlar, sabahtan akşama k#'| dar, daima o kahvede otururlar Oraya celp çıkarın, bulunurla gelirler! p Bunun üzerine, muhakeme, çif şembe günü saat on dörde bırakıl” dı. O gün müdafaa şahitleri dinl€ nilecekler. . Edirneye asfalt yol Edirneye yapılacak asfalt ye üzerinde vilâyetimizle temas et“ mek için bir kaç gün evel şehri" mize gelen Kırklareli valisi Faik Bey Kırklareline dönmüştür. # yolla alâkadar valilerin henöf şehrimizde ne günü toplanacak" ları tespit edilmemiştir. a bk 166 çakmaktaşından 6 aY hapis 41 lira ceza Yapılan arama neticesinde ys tığı odadaki sandık ka aye 166, tane çakmaktaşı bulunan Ahm a din muhakemesi, dün adliyede” dokuzuncu ihtisaa mahkemesi * İ de bitmiştir. J Müddetumumi Muzaffer ei Il maznunun. kaçakçılığı sabit ol ğunu söylemiş, ancak samimi rar ve itirafının ve mikdarım “ zayı hafifletecek takdiri sebe? larak düşünülmesini, bu suret” ceza verilmesini istemiştir. y Hâkim Refik Bey, ikrarı a İ yı hafifletme sebebi olarak * bül etmemiş, alı ay hapis 4150 kuruş para cezası karari miştir. .