Ayşe haykırmamak için kendini #üç tuttu, Bu neşeli davetlileri da- ğttmak nasıl mümkün olacaktı!.. Esasen gençlerin anaları ile ba baları da, gürültüye karışmışlardı Şocukların feryadını teskine çalışı Yorlardı: — Yahu susunuz!.. Kıza söyli - Yeceği sözü şaşırtacaksınız. Nikâh ine imzasmı atamıyacak! Şefik Nuri Bey, solgun bir gü - lümseme ile gülüyordu. Kızının i kurtaracak mısın?,, diye hay ır kulaklarında çmiryordu. Dışarıdan sesler duyuldu: — Haydi aşağıya, salona inip iyelim. Şefik Nuri Bey gene tereddüde düştü, Bu saatten sonra ne yapabi- di?.. Kızmın koluna girdi: — Haydi biz de aşağı inelim, dedi, davetlileri bekletmiyelim. Aşağıya indiler, Salon çiçeklerle donatılmıştı. Kemal meydanda yoktu, gelmi- Yordu. Feriha, birden bire Ayşeye doğ- Yu koştu: — Bayılıyor musun Ayşe? Evet, Ayşe bayılıyordu. Birden batırma başka bir şey gelmişti. A- Saba Kemal onu unutmuş mıydı?, Onu artık sevmiyor muydu? ül Birden kalbine bir şüphe girdi © ve kaşkançlık damarları sancrdr... » Kemal muhakkak o Fransız kızı- (4 ma, Fransuaya âşık olmuştu.. Fil - , i o azman Kemal makul bir “evapla böyle bir şeyin mevcut ol Madığını anlatmıştı. Yazmıştı. Fa- t Ayşe, o zaman inandığı bu iza- | ta, şimdi inanmıyordu. Kemal, İ ondan kısa mektup aldiğr halde , ile ses çıkarmamıştı. Demek, ki ka birini seviyordu... Bugün İs- nbulda bulunmayışı buna en bü / Yük delildi. Bu düşünce ile üzerine fena - geldi, oturduğu kanapeye yıkı- kaldı... Derhal lokman ruhu, amonyak klattılar. Kendinden geçmesine, dünyayı bir an bile unutmasına gi vermiyorlardı. Ayıltıyorlar « N a. ve dışarıdan sesler duy - Şefik Nuri bey: — Buyurunuz Ahmet Barmi bey, izi bekliyorduk, diyordu. Fakat gelen Ahmet Baruni bey değildi, Kenan bey gelmişti. Yüzü sarar / Miştr. Ve dedi ki: Damat biraz sonra gelecek... Biraz sabrediniz... Ona yolda te - #adüf ettim... Otomobili bozul - İ Duş. Tamir ediyorlar. etik Nuri beyin koluna girerek r odaya soktu... | Leylâ Ayşeye yaklaştı: >> Kenan Bey babanı meşgul “diyor... Bir felâket var., >— Felâket mi? . Evet. Ahmet bey gelemiyor.. © — Öldü mü? >> Hayır ölmedi amma fena... Ydi gel otele gidelim, Yşenin omuzlarına bir at Ayşe sordu: . — Sir kaza mı geçirmiş. > Öyle olacak. - e çıktılar. Kapıda Senih | | pa 4 il Ü tı, bili duruyordu. ez çenih bey, Kemalden ne ha: 217 Gördünüz mü? İ VAKITIN edebi tefrikas e | CANIM AYŞE Selâmi izzet İ N49 * — Gördüm. — Geldi mi? — Evet, maalesef geldi. — Ahmet Beyle görüştü mü? — .. Görüşmüş olacak... — Ne oldu? Cümhuriyet Genç- ler mahfelinde temsil edildi İ o Cümhuriyet gençler mahfeli te- | maşa şubesi evelki gün C.H.F. Beyoğlu merkezinde (tarih utan - dı) adlı milli mücadelenin en he - yecanlı safhasını gösteren çok gü- — Bilmiyorum.. Kimse bir şey| zel bir piyes temsil etmişlerdir. Pi bilmiyor. Hem otomobili kullanıyor, hem | ni temsildir. Fakat ilk giriş çok gü yes esas itibarile bir perdelik vata- de kısa kısa cevaplar veriyordu... | zel tanzim edilmiştir. Konaktan, Ahmet Baruni beyin ©- Perde açıldığı zaman siyah bir turduğu otele gidinciye kadar, AY| dekor ortasında boş bir daire gö- şe olup bitenleri sezdi. Ahmet Ba-| rülmektedir. Bu dairenin ortasın - runi Bey kazaya uğramamış, Ke -| da tarihi temsil eden bir ihtiyar, malin gazebine uğramış olacaktı. | genç bir Türk çocuğuna Türk ta - Kemal, Ahmet Baruni beyi öldür-| rihinin; inkılâp kitabı olan dör * müştü, düncü cildini gösteriyor. Ve eski Eğer böyle bir şey yaptı ise, hem | günleri anlatıyor. Bu esnada eski kendini, hem de Ayşeyi mahvet -| köylünün halini gösteren bir tab - miş olacaktı... O da, tıpkı babası! jo, Sultan Hamidi gösteren bir tab gibi ağır cezaya gidecekti. Hapis- | lodan sonra Samsunda doğan Türk hanelerde çürüyecekti. — Allahım bana acı! Otele geldiler. Kapımın onü kalabalıktı. Yüz - lerce meraklı birikmişti, Girdiler. Birinci kata çıktılar, Bir polis memuru yolu kesti: — Girmek yasak efendim! Ya - ralmm yanmda doktor var. Demek ölmemişti? Ya ne ol - muştu? Ayşe, yan taraftaki kapısı açık duran odada kalabalık gördü.. Gir di. Kemal ordaydı. Bir (o iskemleye Ooturmuş- tu. Bitkin, perişan bir haldeydi.. Bir adam, omuzunu sarıyordu. Dektor: , ik #eY. bmp raman gibi hareket ettiniz. Kah - ramansınız! Ayşe artık hiç bir şey anlamı - yordu. Kemal neden kahraman o- luyordu?.. Ne olmuştu? sis ğü Kaderin cilvesi Bu vak'adan on saat evel. Fırtmalı bir deniz ortasmda. Orada, rüzgârm kökünden söke ceği ağaç, uçuracağı çatı, devirdi- ği baca yoktur. Rüzgâr, bütün hr- zını sulardan alır ve sular kudura- rak vapura hücum eder. Kemal, güvertede, direklerin ip lerine tutunmuş duruyor, gözlerini İstanbul ufuklarından ayırmıyor. du. (Devam: var) Köylerdeki umran faaliyeti Cümhuriyetin ilânımdan beri be lediyeler ile köylerdeki umran fa- aliyetlerini gösteren malümatın da biliye vekâletine gönderilmesi bü- tün belediyelere ve vilâyetlere bil dirilmiştir. Aradan üç ay geçmesi- ne rağmen bazı yerlerden henüz hiç bir malâmat alınamadığından dahiliye vekâleti yeni bir emirle is tenen malümatın en kısa bir za - manda gönderilmesini bildirmiş - tir. İstenen malâmat, cümhuriye - tin 10 uncu yılı münasebetile neş- rolunacak kitaba konacaktır, ümmi Bilet almamak için Kızıltoprakta Zühtü Paşa ma - hallesinde oturan hasırcı başı za « de Arif Galip Beyin, dün Kurtu - luştan tramvaya bindiği sırada, bi let almamak için kendisine zabıta ül güneşi Mustafa Kemalin canlı bir tablosu gösteriliyor. Tarih Türk in kılâbmın bin bir kahramanlığı için de yalnız bir tanesini işaret ede * rek: Şu siyah perdeyi aç.. Diyor. Piyes başlıyor. Bu; Anadolu köylerinden birin- de milli mücadele zamanmda ge çen bir kahramanlık vak'asıdır. Amatör gençler; rollerinin bü- yük ciddiyetini iyi anladıkları için çok muvaffak olmuşlardır. Eser evelki gün öğleden evel mekteplilere ve muallimlere, öğle yin halka ve akşam da halka ol * mak üzere üç defa temsil edilmiş ve yüzlerce kişi tarafından alkış - Tarla seyredilmiştir. “Işittiğimize göre'bu piyesin tren yolu güzergâhındaki bütün Anado lu köylerinde temsil edilmesi için Cümhuriyet gençler mahfeline bir teklif yapılmıştır. Dükkânında üç şişe likör bulunan bakkal aleyhindeki dava Yeniköyde bakkal Yorgi Efendi nin, dükkânmda üç şişe kaçak li- kör bulunduğu iddiasile muhake- mesine adliyedeki dokuzuncu ihti sas mahkemesinde dün devam o - hunmuştur. Yorgi Efendi, kendisinden alı - nan üç şişeyi “şekerden mamul şu rup,, diye bir şekerciden satın al - dığı, inhisar idaresince tahlil ne ticesinde içindeki mayide ispirto karışık olduğu ileri sürülen ve mah kemeye getirtilen şişelerin; kendi dükkânmdan alman şişeler olmadı ğını ileri sürmektedir. Dün aramada hazır bulunan üç memur karşılaştırılmış, bunlardan biri şişelerin tepelerindeki mü - bürlü etiketlerin kahve rengi, biri beyaz, biri yeşil renkte olduğunu söylemişlerdir. Diğer taraftan bi - risi, üzerlerinde türkçe olarak ya- zı bulunduğunu söylediği halde, eldeki şişelerin üzerindeki yazı Fransızca imiş. Gene bir ifadeye göre de, dükkândan alınan şişeler, mahkemede gösterilen şişelerden başka biçimde imiş... şahitlerin karşılaştırılması bittik . ten sonra, müddeiumumi, ceza iş- temiş, muhakeme müdafaaya kal- mıştır, ni üsküdarda bir yangın başlangıcı Üsküdarda Sultan tepede Mali- ye müfettişi Harun Beyin evinin Yün ve kıl iplikleri 88.714 Yün mensucat 74.561 | Limon 21.896 Şeker 166.077 | Kahve 73.423 Çay 48.538 Sargılık kâğıt 24.308 Matbaa kâğıdı 33.814 Pamuk iplikleri 118.011 Pamuk mensucat 440.215 Kaneviçe ve çuval 26.028 Her nevi demir 291.065 Demir saç levha 62.657 | Dokuma, tarama makin « | eleri 42.833 Petrol 35.845 Benzin 32.388 i Madeni yağlar 27.798 Bakır tel 17110 Sair eşya 1.148.019 IHRACAT Eşya cinsi Lira Yumrta 93.762 Barsak 27.768 Av derileri 79.241 Yün 27.860 | id iailedz b a ri Si Sayıfa: 5 Emine Hanımın evindeki | üç defter cıgara kâğıdı “Tarih utandı,, piyesi! i Acaba bunu haber veren öç almak . içinmi yapmış ? iddiabu.. Adliyedeki dokuzuncu ihtisas! mahkemesinde, dün Üsküdarda su cu Durmuş Efendinin karısı Emi- ne Hanımın muhakemesine devam edilmiştir. Genç, temiz giyinmiş bir kadın olan Emine Hanırı, evinde üç dei ter cigara kâğıdı bulunduğu için muhakeme ediliyor, Bu üç defter -| dan tİDİM deli h en birisinin yaprakları de eksik İnımla dargın olduğunu, Üsküdar- İ da bir kasabın konağında çalışır « İ ken orada aşçılık eden bu Remziye j Hanımla kavga ettikleri zaman, o- miş. Kendisi, inkâr etmiyor, “çeş - me başında su doldururken, bana birisi bunları satmak istedi. Tü - tün içerim. Cigara kâğıdı yetişmi- yor. Bunun için aldım.,, diyor, Ortada cigara kâğıdı sattığına dair de bir iddia var. Fakat, Emi- ne Hanım, “kat'iyyen doğru de - gil!,, diyor. Muhbir olan Şaziye isminde yaş İı bir kadın, dün şahit olarak din - sine “Halep,, markalı cigara kâğr dı sattığını iddia ediyor o Ancak, bu satış esnasımda başka hiç bir kimse bulunmamış. Şaziye Hanı İmın Arap Rabianın evinde oturan İ bozacı Remziye ile Emine Hanı - İ mın mahallesinde sucu Yusuf bun dan satın almışlar,, dedi. ei Emine Hanım, bu dediklerini aslı, esası olmadığını, Remziye Ha İ nun “bak, ben senin başma bir iş İ açayım da gör!,, dediğini, bunu şa | hitlerle ispat edebileceğini anlattı. — Anlaşılan, dedi, Remziye Ha kat'iyyen kabul etmem. Mahkeme, isimleri söylenilen şa lenildi. Bu, Emine Hanımın kendi Iktısadi Haberler hitlerin çağrılmasına karar verdi. Bir buçuk aylık ithalât ve ihracatımızın mıktarı Gümrük ve inhisarlar vekâleti istatistik ve tetkik müdiriyeti şu- bat aynın 15 günlük ithalât ve nan istatistiğe göre 15 günlük it- halâtrmızın yekümu 2,773,300 li - ralık bir kıymet göstermektedir. Buna mukabil ihracatımız 253,008 lira noksanile 2,520,292 lira ol - muştur, Bu senenin birinci (o ayına ait rakkamlar bu son rakkamlara ilâ- ve edilince bir buçuk aylık itha - lâtın miktarı 8,730,403 ve ihraca- tımızın yekünu de 9,193,500 lira olduğu anlaşılmaktadır. 932 senesinin ayni aylardaki ithalât yekünu 7,995,625 ve ihra- cat 14,214,537 lira idi. Şubat ayının 15 gündeki baş- lıca ihraç ve ithal maddeleri şun- lardır: İTHALAT Eşya cinsi Lira nım, benden öç almak istemiş, bu. işte parmağı var. Bu şahitlikleri | 3 ir j “gi dg dü Arpa 97845 Kuru üzüm 152.762 Kuru incir 27.859 Fındık 100.086 Zeytinyağı 25.481 Tütün 1.259.383 Palamut 58.029 Palamut hülâsası 20.430 Afyon 75.657 | Kereste 54416 Pamuk 27.551 i Maden kömürü 42.474 İ Sair eşya 309.644 Anverste takâs bürosu Anverste beynelmilel takas iş- lerile meşgul olmak üzere bir ta * kas bürosu tesis edilmiştir. Bel « çika tacirlerinin hariç memleket - İerdeki haklarını müdafaa için kurulan büro İstanbul Ticaret ©- dasma de bir sirküler göndermiş- tir, i Çekler Bulgarlârdan | tütün alıyor Çekoslovakya hükümeti rejisi | Bulgaristandan 770.000 kilo tü « : bu maksatla Bulgaristana müra - caat etmiştir. Öğrendiğimize göre bu müra » caat üzerine Bulfarlar Çekoslo - vakya rejisine çok kolaylık gös - bin kilo ve 1930 mahsulünden de 290.000 kilo tütün satmışlardır. Ağaçlar aşılanıyor elma, fındık, zeytin ağaçlarmın aşılanarak müsmir bir hale geti - rilmesinin temin edeceği menafi halka filen gösterilmek ve halkı faatlerden istifadeye teşvik için termişler ve 931 mahsulünden 550 tün mübayaasına karar vermiş ve Beykoz ve Şile kazalarında “ H mühim miktarda yabani kestane yabani ağaçların aşılanması hak- kımdaki kanunun bahşettiği men- vilâyet ziraat müdürlüğünce muh