a — edebi tefrikası “CANIM AYŞE — Ben de burada, senin yanm- da kalacağım. — Ya işin. — Gitmiyeceğim, — Nasıl olur? — Basbayağı olur. Regine açık- ça söyledi. “Ya gidersin, yahut is- tifa edersin,, dedi. — İstifa mı edeceksin? — Evet. — Sonra? — Sonra kendime elbette bir iş bulurum. Benim gibi bir adamın işsiz kalmasına imkân yoktur... Gene mes'ut olurum Ayşe, saade- te kavuşurum. Senin yanında ka- lacağım. Bizi hiç kimse ayma- maz. İstifa edince, kolay kolay iş bü- lamiyacağını, uzun bir müddet a- çıkta kalacağını pek iyi biliyordu. Fakat belki bu suretle Şefik Nu - ri Beyi, kızı ile evlenmesine razı edebilirdi. Dedi ki: — Kararımı verdim. Yemekten #önra hemen bir mektup yazaca- ğım, bu gece postaya veririm. Am- ma, galiba geç kaldım. Ortalık tamamile kararmıştı. Manolyaların kokusu, bir sel gibi üzerlerine akıyordu. Biribirlerinden ayrılmıyacakla- rını düşünerek teselli buluyorlar- dı. Büyük bir emniyetle, müteka- bil bir sevginin bahşettiği emni- yetle acılarını unutuyorlardı... Bir bülbül, yavru bir bülbül, ilk ötüş tecrübelerini yapmıya kal- karken, iki genç ayrıldılar. » . 4 Kemal Beyoğluna indi: Bir lo- kantada yemek yedi. Kahvesini içtikten sonra avdet etti. Odasın- da masasınm başına geçti. İstifa- namesini yazdı. Gene konağın bahçesindeki kü- çük köşkte oturuyordu. Pencerelerden birini açtı, son- ra gelip gene masasının başıma o- turdu. Bu esnada çağrıldığını duydu: — Kemal! Hemen pencereye koştu, şaşa- Jadı: — Niye geldin Ayşe? Ayşe nefes nefese sordu: — İstifanı yazdın mı? — Yazdım. — Postaya vermedin ya? — Hayır. Henüz bitirmedim bi- — Bitirme, lüzum kalmadı. Kemal endişe içinde kıvtandı: — Neden? — Sen Istanbulda kalırsan, be- gönderiyorlar. — Ne oldu, bana anlat. — Hiç bir şey olmadı. Ahmet Baruni Beye tesa- düf ettim. “Kemal geldi mi?,, de- di. “Geldi, dedim. Bu gece se ninle beraber gezmek istiyormuş. — Peki, sönra? — Sonra sordu: “İstanbulda kalmak müsaadesini almış mı?,, kaçamaklı bir cevap verdim. Gül- dü: “Neşenizden anlıyorum. Gi- dip kendisini tebrik edeyim,, de- di. Çıktı, Bir daha yüzünü gör- Babam çok geç vakit geldi. Sofrada dikkatle yüzüme baktı ve ni dedi ki: “Son zaman- larda sen çok zayıfladın, tepdili- ibtiyacm var. Gidip bir kaç lirsada, halânm yanmda halde, biribirlerinin o dudakların- Kemal, hızlı adımlarla odasına çıktı, Mehtab altında Ayşeye baktı. yordu. Beyaz elbisesi ile, Venüs'ün heykelini andırıyordu. Selâmi Izzet Kemal düşündü: — Babanın geç geldiğini söylü- | yorsun. Dayımla görüşmüş, istifa | | edeceğimi anlamış olacak, — Dayı bize ihanet eder mi dersin? — İhanet ettiğinin farkında ol- mıyarak yapmıştır. Her halde durup dururken bana düşman ol- masina sebep yok. Meğerki onun hoşuna gitmiye başlamış ola» sın! Ayşe tiksindi: — Böyle bir şey aklıma bile ge: tirme, Ahmet Beyin yüzünü gör- düğüm yok. Hayır, babam seviş- tiğimizin farkına vardı, bizi ayır- mak istiyor. Beyhude yere işini kaybetme. Tunusa git. Kemal âdetâ haykırdı: — Hiddetimden, aczimden çıl- dıracağım. Hayat onu boğuyordu. Roman- larda, kahramanlar dalma sevgi- İilerini takip etmek, sevgililerin- den ayrılmamak çaresini bulurlar. Fakat Kemal bir roman kahrama- nt değildi. Kemal, hayat adamı idi. Maddi hayat, onun yakasına yapışmıştı. Çalışması lâzımdı. İ- şini bırakması, on parasız kalma- sı, sürünmesi demekti. Böyle ©- lunca da, kıymetinin mühim bir kısmını kaybedecekti. (Hayatta değeri kalmıyacaktı. Ayşe Kemalin ellerini tuttu: — Sana bir şey soracağım, fa- kat samimi cevap ver. — Emret. — Bir kac sene sabredemez:mi- sin? Bana emniyeti “yuk mut Küçük — Küçük hanım da kim. — Bizim © Belma-.” Sevdiğine varmak için senelerce bekledi. - Tanıdım. Şimdi Diyarıbekir- deler değil mi? — Evet, Esasen kocası vilâyeti şarkiyede (idi. | Mektuplaşarak biribirlerine yakınlaştılar. Belma nasıl kocasını bekledi ise, ben de seni beklerim. Biz de elbette, on- lar gibi biribirimizin oluruz. (1) Saadetlerini kadere terketmek- ten başka çareleri yoktu. Kemal başını önüne eğdi: — Gideceğim. Sana emniyetim var. Yalnız içimde fena bir hissi kablelvuku da var. Seni tehlike. de görüyorum. Seni kaybedece- ğim zannediyorum. — Tunus nihayet on günlük yol Kemal. Bir tehlike sezersen, kal- kıp gelirsin. ” — On gün bazan bir asır sayı- lir, Ümitsizim, Uzaktan, konağın kapısından Şefik Nuri Beyin sesi duyuldu: — Ayşe! İki genci bir arada görmemesi lâzımdı. Kemal, sevgilisini bağrı- na bastırdı. Kalpleri heyecanla garpıyordu. Vaktin fecaatini, ken dilerini tehdit eden istikbali sezi- yorlardı. Bitkin ve ümitsiz bir dan ruhlarını emdiler, Girmeden evvel geri döndü. (Devamı var) (i) Küçük Hanıma Kısmeti, roma- han lip dale çeki çk ida i | l İ İ nin başında süt emen bir oğlum yardı. Geçenlerde “bir millet uya- nıyor,, filmini seyretmiş, o devre - de yaşıyanlarm heyecanmı duy - muş, gelip anlattı. Bir kısım sanat ta göğsümüzü şişirecek, parlak bir ei vadeden bir başlangıç gö- Recep Beyefendinin > Beyefendinin Fırka arka- daşlarile dünkü hasbihali Yeni sahne eserlerimiz — Filmler Yerinde durmak felâkettir—Radyo için yeni tasavvurlar ve teşebbüsler— Milli bayramların tes'idi hatipleri yetiştirilmesini kararlaş - tırdık. Umumi merkeze şimdiye kadar vilâyetlerden 1800 isim ve- rilmiştir. Merkezde böyle bir teşki lât yapılacak ve bir kurs mahiye « Cümhuriyet Halk Fırkası umu - mi kâtibi Recep Beyefendi dün refakatinde vilâyet idare heyeti re- isi Cevdet Kerim ve baş kâtip Ziya Beyler olduğu halde sabahtan dör Behçet Kemal Be- yin şiiri Aylık ağısını unuttum bir an gene Kavuştum madem bugün Istanbul 0 —— e Milli Milii Hayatın konuşma vasıtasile takviyesi konuşma vasıtasile takviyesi | de kadar Üsküdar, Kadıköy, Be - Halkevine ! İl tihde olan bu yerden halk hatiple « şiktaş ve İstanbul tarafındaki fır *|İ Topluluğun hayranı kalbim çarptı de- fl ri yetişecektir. Bu da kâfi değildir. ka teşkilâtımı teftiş ve bazı spor rinden; İl Halka inkılâp terbiyesi verecek klüplerini ziyaret etmiş ve saat Size selim Ankara Halkevi ge müesseseler kurulmuştur. Bunlar en ! da halk evleridir. Biz halk evlerin den büyük işler bekliyoruz. Şimdi ye kadar açılan halk evlerinden al dörtte alay köşküne gelmiştir. A » lay köşkünde Recep Beyin fırka teşkilât arkadaşlarile bir hasbihal yapması mukarrer bulunduğundan Ben de heyecanımı sizlere sunacağım; Mete vesilesile tarihi anacağım ! Sevgili büyüklerim, aziz arkıdaşlarım ! Dertliysem; kan kesilir bu anda göz Alay köşkünün salonu ve odaları yaşlarım; : bie dolmuştu. Dördü çeyrek || Sevinçliysem, gözlerim birden yıldız |) cip olacak noktalar vardır., : rl ; kesilir; Radyo geçe Halkevi temsil şubesi tarafın Türk, coşunca ne olur, ne söyler dir ZI dan Metenin temsiline başlanmış - enn the! Edem e me r Ziya er tır. Mete beş buçuğa kadar #ür -(İ Kanım nabız vurmalı etimde her dı. |) 'adyonunbır tür müessesesi mi, müş, temsil birçok yerlerinde al - surla; (| yoksa bir ticaret müessesesi mi ol- duğunu sordu ve milli tezahürat günlerinin seneler geçtikçe heye « canıni kaybetmekte olduğuna her ret etti, Recep Bey buna da şu cevabı ver di: Boöğüzüm yırtılmalı sayisiz naralarla; Anacağım bir büyük Türkü, büyük geçmişi, Tanrı adı; Türk işi -'Tanm işi! Hilkattaki en büyük maksadı anacığım; Lütlen kalkın ayağa : O adı anacağım; Neler kazandırmadı Gâzi bu memlekete Biri de tarihi ki koynunda onun Mete Şuurlu heyecanı duruyor «dmsal gibi. Ö büyük Türk de, bir öz Mustafa kışlanmıştır. Recep Bey Meteyi temsilde muvaffak olan Samiye Hanımla, Sadettin, Tuğrul, Hilmi Hikmet, Şükrü Beyleri ayrı ayrı tebrik etmiş, çalışmalarında mu - vaffakiyet temenni etmiştir. Müteakiben Recep Bey sahnede ki kürsünün başına geçmiş ve söz lerine şöyle başlamıştır: Türk adı - “Aziz arkadaşlarım! Kemal gibi!. (l kald ardan «2 k acr hakikati Ankaranın memleketin fikir Ve |/ Melekce sulh yapın o, aslanca kükce- Kür EE bir kültür eN politika hayatında yeni takip yo- yerek! fi” i Zaten her Türk, bir parça, Musmfs Kemal demek sönmez * Bir damla nur verse bü millete; Tarih güneşlerinin» birisi olan Mete ! Kaynıyor bin bir kalpte bugün bir al kan sana; Türkü anlar sarihin içinden bakan sana! Tarih güneşlerinden birisi olan Mete| Aydınlar ber milleti, göster her mem- lekete; Türk, insanlık uğruna akın eden, kan eden Türkün medeniyeti, insanı insih eden, Türkün güneşlerile dünya ufku ağardı; Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı? Türk kalbinden geçti ilk “Tanrıların kanları, Öbür irklar Sürüyken "Türklerdi ço- banları ! insanlara gösteren tam otüz bin s& Tu olarak yüz çevirdiği başlıca bir | esas nokta Türk yili hayatının ko nuşma vasıtasile takviyesidir. Ben vearkadaşlArpını memleKötte Ko -. huşmayı ayrt bir şube olarak te - Mikki etmek fikrini kökleştirmek istiyoruz. İstanbuldaki bü kısa bulunu - şumdan istifade ederek fırka arka daşlarımla konuşmak istedim. Fır. kanım çalışkan ve değerli vilâyet reisi Vevdet KerimBey böyle hir toplantı tertip edilmesini söyle di ve bugün de burada toplandık.,, Yeni piyesler ve eserler Recep Bey bunları söyledikten sonra Metenin temsiline temas et- ti, bu eserin temsilinde bir çok ku- surlar bulmanın kabil olduğunu, liralık bir masraf ile tesisat mü“ kemmel bir hale konabilecektir. Bu tesisatın parası bir kaç sene zar Bir ad, yorum. Halkevlerine, fırka mel lerine tâdyo koyacağız. Bund m başka memleketteki hâdiseleri si nemalara alarak her tarafta i ve sessiz sinemalarda halka gös « tereceğiz. | Mili günler için söylenen sözler ez rin eyvelde Cümhuriyetin onuncu yıl dönümüne tesadüfü dolayısile perdeleri bezden, dekorları kâğıt- | nedir tan olan bir sahnede temsil edilen Türk gönlü, Türk kafası öğ fırkanın umumi idare heyetinde bu eserin orijinal bir Türk eseri inanmak medir* İl bir proğram hazırlamıya başladık, olması itibefile kıyınetinin herkes |) ““ çk ekersen olak dez Ül Bunun için de ayrı bir komisyon tarafından takdir edileceğine şüp « |) olmasa Türk ilk seven. ik inanan, ik teşkil ettik. Cümhuriyet devrinde hesi olmadığını söyledi ve dedi ki: “Mete gibi eserler, henüz bir yılı nı doldurmıyan Halkevelrinde bir yığın gibi vardır. Bunların başında Faruk Nafizin akını ve Çoban ge- lir, Bugün her tarafta orijinal Türk eserlerinin temsil edildiğini, hattâ aslında eğlenceli bir operet olan be yaz at operetinin üzerinde çalışı - larak Sarı Zeybek ismile millileş - tirildiğini görüyoruz. Bu operette Türk sanat motiflerinin işlenmiş ol ken | duğunu gördük. Sarı Zeybekte mü zik kusuru pek fazladır sinema hâ diselerine gelihce; milli bir kac film yapıldı, bunlarda da namüte- nahi kusurlar bulmak kabildir. Ta yapılan bütün işler, memleketin her tarafında büyük rakkamlı afiş lerle vatandaşlara gösterilecek, Cümhuriyetin gelecek yıl dönümü fevkalâde tezahüratla tes'it edile- cektir.,, amme, rüyoruz. Geri gidene lânet olsun, yerinde durmak ise bir millet için san'at hayatmda da muvazi bir yürüyüşün âdımlarmı görmek menfaate uygundur.,, Recep Bey sonra kendisine soru- Bundan sonra sporcu bir lacak suallere cevap vereceğini söy | sual sordu, spordaki anarşi ne 2 ledi. Beyoğlu kazası reisi Meki Hik | man kaldırılacaktır, dedi. Recep met Bey söz aldı ve inkılâp terbi - | Bey buna da, spor işine ehemmiyet » rinin sahalandırılacağını, deniz sporuna ehemmiyet verileceğini, memleket dışındaki spor haerket- lerinin Balkan hududunu aşmıya- cağını, yaz nihayetine ni ve bu sahada nasıl çalışıldığını sordu. Recep Bey bu suale şöyle cevap verdi: “Bugün halkı millet kürsüsün - den, fırka arkadaşlarımız vasıta « bildir ki, Holivodun milyonlar sar | sile, gazetelerle, tamimlerle, muh - | isminde bir Al sükükar- j vim an telif konuşma vasıtalarile fırsat ve | sısınm memleketimize gelerek tet- plirokanilir. Milli eoitadila vesile buldukça yapılan işler hak - | kikat yapacağı ge Va- kında haberdar ediyor, irşat edi - | kit geçmişti. Mscepii bihali yoruz. Fakat bu kâfi değildir. Hal ka bizzat halk tarafından terbiyesi vermek gayemizdir. Bü nün da metotlu muayyen e a anlar bir teşkilât tara sündük da ve iL ört lek pe b de yerindedir. Milli bayramların daha şen, daha heyecanlı tes'it e- dilmesi lâzımdır. Biz gelecek Teş- yesinin nasıl olması lâzım geldiği- | verildiğini, pek yakında spor işle - dığım raporlarda memnuniyeti mu 14 i “Bugün radyonun tesisatı, sada» a yı memleketin her tarafıma yaya « cak surette değildir. Bunu maruz sidir ve öyle olmasına da çalışıyo- ruz.Hükümetle temas etim.800,000 fında ödenecektir. Gelecek sene İs se başlanacağını kuvvetle ümit edi . a