2 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

2 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t 1933 Talkın .. Eğer buzamanın harikalarmı saymak lâzım gelirse, bilmem en sinema edebiyatçılığını al - mak doğru mudur?. Sinema (o edebiyatçılığı'ndan (filmlerle propagandayı kastet - miyorum, En ileri ve kalabalık şehirden, en eri ve azlık kasabaya kadar yer Yüzünün her köşesinde sinemayı t Jâdetleştiren, aileleştiren, dinleş - « İtiren, büyük talkın mekanizması- La kudretini düşünüyorum. Eğer bir gazetede satış kayagı jan varsa, eğer bir mecmua okurla - irmı artırmak istiyorsa, eğer bir ükân vitrini önünde halkı dur - durmak istiyorsa sinemaya tutun» Mağa mecburdur. Sekiz yaşında iSocuktan seksen yaşında ihtiyara, alfabe heceliyen bir yarı — okur « dan birinci sınıf san'atkârlara ka - dar herkes sinema âleminde bir *rkek veya kadın yıldıza, babasr, Dn Anası veya sevgilisi gibi bağlan -| (mıştır. Kendi hatıralarının dörtte üçü - | ihü unutan bir kimse, herhangi bir | İsinema yıldızının sinema edebiyat- İŞıların uydurduğu bütün hikâye- ilerini bilir, Hiç bir imparator, ve- Ya büyük adamlardan biri umul - imaz bir fetihten veya işten sonra, Şehir ışıkları filmini çevirmiş olan Şarlonun Avrupada kucaklandığı kadar bağra basılmamıştır. Eğer bir gün bir gazeteye uğrarsa hız, Pariste, Sofyada, İstanbulda, Tahranda veya Kâbilde, her posta- nm yazı işleri masasının üstüne bir büyük zarf getirdiğini görürsünüz. Bu zarfın içinde en güzel fotograf- lar yardır. Makaleler her dilde hazırlan - mış, her seviyeye göre tartılmış, ta- Tanmıştır. O kadar tamam bir mal- Zeme ki klişeciye yahut tertip da- | İresine göndermek için güzel re i #imler arasından bir iki resim, me itaklı yazılar arasından bir kaç fık- Tâ ayırmaktan başka güçlük çekil- ; Mez, ! Yıldızların hayatlarına ait her | *ey masaldır. Bir isim unutulmağa l baslandığı vakit, hastalandığı ha» ğ beri gelir. Eğer etrafında büsbütün | merak uyandırılmak isteniyorsa ölmüş olduğu bildirilir. | Cenaze merasiminden bahsolu: i hür ve bir ay sonra hayatta oldu - ğu müjde olarak sunulan bu artis- tin filmi 6 şehrin sinema perdele - tinde gösterilmeğe başlanır. Sine- ma şeridi üstündeki tertiplerde ne dar teknik oyunu varsa, sinema alâkasmı ve heyecanını her sınıf halkta diri tutmak için o kadar çok edebiyatı vardır. Sinema, bütün güzel san'a emrinde kullanıyor: İşte işin yn mil Sinema, süreksiz talkın denen şeyin bütün masraflarını çıkarır bütün zahmetlerini öder en verim. li vasıta biliniyor, işte tılısımın a- nahtarı! Ü Evet, tıpkı hatırınıza geldiği gi - i; — Sakarya için ne biliyorsunuz? Sualine: — Anadoluda bir nehirlir! Cevabinı verip nutku tutulan ço- bahsetmek itiyorum. Biz de talkın vermiyor değiliz , t bunu o kadar klişeleştiriyo- e © kadar kuru ve donuk man - ik hapsi içinde bunaltıyoruz, gü- sanatların yaratıcı, diriltici ve cx kuvvetlerinden o “Avaz istifade ediyoruz ki her dan sonra kat'i mukavelenin im - Dün Parise gitti, O. bankasilede | müzakere edecek Osmanlı borçları meselesini hâ- millerle müzakere etmekte olan İ Saracoğlu Şükrü Bey dün akşam ki semplon ekepresile Parise bare- | ket etmiştir. Pariste bulunan Nurullah Esat ve Feridun Cemal beylerle son za- manlarda onlara iltihak eden Ma- liye vekâleti para işleri müdürü Sırı Bey, daha evvel hâmillerle a- ramızda hasıl olan prensip itilâfı- nın esasları dairesinde (şimdiye kadar mukaveleyi hazırlamakla meşgul olmuşlardır. Saracoğlu Şükrü Bey Pariste kısmen hazırlanmış olan bu mu - kavele üzerinde hâmillerle görü - şecek ve henüz halledilmiyen te - ferrüata müteallik noktaları mü- zakere edecektir. Hâmillerle esas itibarile anlaşıl- mış olduğu için bu işlerin on beş gün içinde tamamlanacağı ve on - za edileceği ümit edilmektedir. Malâüm olduğu üzere Saracoğlu Şükrü Bey, imtiyazı 1935 sene - sinde nihayet obulacak olan Osmanlı Bankası imtiyaz müddeti- nin uzatılması mevzuu üzerinde , Pariste, bankanın merkeziyle te - masta bulunmaktadır. Şükrü Bey dün bir muharririmize bu hususta | şunları söylemiştir: e “. Osmanlı Bankası imtiyaz| müddeti etrafındaki müzakereler henüz neticelenmemiştir. İmtiyaz müddetinin ne kadar uzatılacağı da belli değildir.,, Balkan konferansı meclisi Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Trabzun meb'usu Hasan Bey dün akşam Ankaraya gitmiş- tir, Bükreşte toplanacağı yazılan Balkan konferansı (meclisinin, konferans reisinin hastalanması dolayisile tehir edildiği anlaşıldı - ğmdan Hasan Beyle diğer mürah- haslarımız hareketlerini tehir et - mişlerdir. m a — a tarafta sık sık: — İnkılâp! Kelimesi duyulduğu vakit: -— Bıktık bu inkılâptan! — Daha bitmedi mi bu inkılâp! | Karşılığı geliyor, Sinemanın bir türlü olan hikâyesini her gün din- İ lemekten sıkılmıyoruz.. Çünkü gü” | zel san'atlar bu hikâyeyi bin türlü | leştirmeğe muvaffak oluyor. Bizim talkın vasıtalarımızın ku- “— e“İmReş denen hudutsuz yecan kaynağı dört köşe bir kalıpta donduruyor, Kirk ai Mi | Yi ve nafia hepsi inkılâp Türkiye- | sinin maddi inşasıdır. Manevi in - şası yalnız güzel san'atlarla ve canlı ahlâkla mümkün olabilir. Radyoyu, sinemayı, edebiyatı, hey keli, mimariyi, musikiyi, hepsini, başıboşluktan kurtarıp inkılâbim | manevi inşasınm makanizması ha- | line sokmalıyız,. Falih Rıfkı m—————— (1) Bu kelimeyide halkin düzeltiği gibi kullanısorum. Telkin etmek yerine Talkın vermek, az Sanayi erbabının demiryolları için tememnileri Hükümetimizin demiryolları in- şası hakkında ik bir istikraz yapmak için verdiği karar sanayi erbabını çok yakından alâkadar et miştir. Bilhassa İstanbuldaki sanayi er- babı istikraz mukabilinde Avru - padan celbedilecek demiryolu le - vazımının mi ayi erbabından ve memleketimizden teminini bü- kümeten rica etmek için hazırlan- maktadırlar. Dün bu hususta kendisiyle gö * rüştüğümüz tanınmış sanayiciler - den ve milli sanayi birliği ikinci reisi Kâzım Ziya Bey demiştir ki: “ istikraz karşısında şöyle bir fikir » de bulunuyoruz.. İstıkraz busu *| sunda hükümetimize yerli sanayi erbabımız tamamile zahir olmak- tadır. Bu istikraz tahvilâtı sağlam esasa istinat ettiği için sa” nayicilerimiz şöyle düşünüyorlar: Hükümetin demiryolu için alacağı kürek, çivi, cıvatalar, traversler, kova, saç galvanize ve saire ile di- ğer mühim malzeme doğrudan doğruya yerli sanayicilerden teda- rik edilmelidir. Yerli sanayiciler ss oş-bunu tahvwilât mukabilinde derhal yapmağa hazırdırlar. Bu suretle malzeme hariçten a- lınacağına yerli olarak tedarik e - dilir ve Türk parası da dışarı çık- maz. Avrupadan tedariki mecbu- ri olan malzsme ise iptidai madde İ halinde gene sanayiciler tarafın - dan celbedilir. İşçilik Türkiyede yapılır. Bu suretle (gene işçilik masrafı memlekette kalır ve mem- lekette bir is hayatı açılmış olur.,, Darüifünun bütçesi Darülfünun divanı dün içtima e- derek Darülfünunun 1933 senesi bütçesini müzakere etmiştir, Bütçe daha evvelden hazırlandığı için dün müzakere edilmiş ve esasları kabul edilmiştir. Bütçenin müzakeresi ikmal edil- dikten sonra vekâlete gönderile - cektir. VAKIT Gündelik, Siyasi Güzete Istanbul Ankara Cadğjesi, VAKIT yurdu Telefon Numaraları Yazı işleri telefonu: 74379 Idare telefonu : 14370 —— Telgraf seresi: İstanbul — VAKTT Posta kutusu No. 48 — Abone bedelleri : 7 dürldyo —— mw Kr 70 400 0. —— ilân ücretler Rasrıl ilanların bir satırı Ticuri itnlarm bir str Ticari Hânların hir senmi —— Küçük ilânlar: Bir ortası 30 iii defası 50 öç datası 65 'dört defası 15 ve on defam 100 kuruştur. Üç aylık ilin verenlerin bir defam meccn- pendir, Dürt satırı geçen Mârlarin Cazia antırları beş kuruştan hesap odilir Pezeti Bonelik go 6 aylık 3 aylık 1 aylık | editecektir. — Hükümetimizin yapacağı | çok | | vermiştir. | dine ve ihtiyacalı hazıraya göre ten - | i üç mühendis getirmeği kararlaştır - Pivasa Bayramdan sonra malların fiyatla- rında değişme Son hafta zarfında İstanbulda piyasa vaziyeti şöyledir: Bayramdan evvel gümrükten 250 çuval kahve çekilmiştir.Fakat piya da çok kahve olması yüzünden bu kahveler satılamamış ve 125 çu - val da dahile sevkedilmiştir. Aşa- ğı mallardan da bir iki kuruş te nezzül vardır. Pirinç vaziyeti ise yerli istihsa - lât istihlâke kâfi gelmektedir. Sa- bun, zeytinyağı fiatlarının pa - halıdaşması yüzünden bir kuruş yükselmiştir. Şeker ise, dahili muamelâta ilâve ten celbedilen şekerlerden bu bay- ram münasebetile gümrükten 150 vagon mal çıkarılmıştır. Piyasada ufak bir tenezzül de olmuştur. Ça: | ya gelince, piyasada kâfi miktar - da çay olduğundan yeniden çay it- hal edilmemiştir. Fiatlarda da de - gişiklik olmamıştır. Bir memur daha tevkif edildi İskân işlerindeki yolsuzluklar hakkında tahkikat fezlekesi biti - rilmiş, Devlet Şürasmca eksik gö- rülen ifadeler £ tamamlanmıştır. Suçluların verilen karara itirazları olup olmadığı sorulmuştur. Ve - rilecek cevaplar tamamlanınca evrak derhal Devlet Şürasına gön- derilecektir Haber aldığımıza göre ayni hâ- diseden dolayı mülkiye baş müfet- tişinin emrile bir memur daha tev- kif edilmiştir. Bu memura evvelce işten el çektirilmişti. Emine Hanımın evin-| de bulunan cıgara kâğıdı Üsküdarda sucu Durmuş ağa - nın karısı Emine Hanım, evinde üç defter cıgara kâğıdı bulunduğu için, dün akşam mevcuden adliye- deki dokuzuncu ihtisas mahkeme- sine gönderilmiştir. Emine Hanım, bunları otuz ye- di buçuk kuruş vererek tanımadı- ğı birisinden kendisi kullanmak üzere aldığını söylemiş, mahkeme, mevkuf olmıyarak muhakemesine ve bir şahidin çağrılmasına karar 2 Şukat 1917 — Haber aldığınıza göre ziraat bankasının memaliki sairedeki emsa- sik ve ilahi için dört mütehassıs cel- bi Lakarrür etmiş ve bütçeye vazedi - len 3369 lira meclisi meb'usanca ka bul edilmiştir. — Ticaret ve ziraat nezareti de or- manlarımızın ıslahı için Avrupadan mıştır. — 12 mart 1354 numaralı kanun mucibince bir buçuk milyon liralık daha gümüş meskükât darp ve ihraç i hayet donuk kalır. Fikir Savfa 3 SOHBETLE Halkevinde Dün, Halkevi temsil şubesi sa - lonunda, samimi bir hava esti. Hal kevinin bağrında yetişen genç sa- natkârlar, genç şair Yaşar Nabi « nin “Mete,, isimli manzum piye * sini temsil ettiler. Eserin temsilinden sonra, Fırka umumi kâtibi Recep bey, hazır bulunanlarla hasbihal etti. Bir milleti yükseltmek ve bir rejimi kökleştirmek için, işin ba « şında bulunanların sahip olessr lâzım gelen iki hasleti -Feragati ve idealistliği- nefsinde toplamış o « lan bu temiz alınlı adamımız, so « rulan iki üç suale, bütün samimi - yetiyle, apaçık cevaplar verdi. Soh betinin bütün hoşluğu ile bize, ya pılması ki altına alınan birçok iyi şeyleri müjdeledi. Açılan mevzularm gayesi şuy » du: İnkılâpçı fikirleri halka aşı « lamak, Recep bey, bunun için, Halkev- lerinin en büyük vazifeyi üzerine aldığımı, sinemadan, radyodan, halk hatiplerinden, yakın bir za « manda istifade edileceğini, Fır * kanın spora fevkalâde ehemmi « yet verdiğini tekrar ettikten son- ra, ferağati bile idealleştirmiş bir insan vekariyle ilâve etti: — Fevkalâde diyorum, fakat bi » zim neslin fevkalâde hiç bir şeyi ola- maz. Biz yalnız her gün biraz daha ileri gitmekle mükellefiz, her şeyin fevkalâdesini, bizden sonraki nesil görecektir. a a Bugünün Halkevleri, muhak - kak, ki çok güç şartlar içinde ça- lışıyor, İnkılâp fikirlerini, yalnız gençlere değil, Osmanlı maarifi - nin terbiyesini alanlara da aşıla - mıya çalışıyor. Recep beyin de » diği gibi, öyle insanlar vardır, ki yedi kere sekizin 56 olduğuna i- nanmaz. Bunu ona inandırmak için, altalta yedi, 8 yazıp cemet - mek lâzımdır. İşte Halkevleri böyle güçlüklerle karşıkarşıyadır ve bu güçlükleri yenmiye çalışı » yor ve yeniyor. Faruğun Akm'ı, Behçet Kema - lin Çoban'ı nihayet Yaşar Nabi - nin Metesi bu güzel ve yararlı tel- kinlerin ilk yemişleridir. Türkün eski medeniyetini, Türkün cihan- lar fetheden kudretini gözlerde ve gönüllerde canlandıran bu €- serler, bugünkü büyük içtimai ha- reketin bayraktarlarıdır. o Akm- dan sonra, bir çok yeni doğan ço- cuklarımızın adı Akın, Suna, İs - temi konmuştur. Çoban'ı, ateşli ve iymanlı şair Behçet Kemalin bu eserini maalesef görmedim. Dün Mete, gözlerimizde Türkün şanlı tarihini canlandırdı. Gönlü - müzde Türkün anlı kahramanlık destanlarını yaşattı. Kusursuz muydu? Hayır, ku- surları vardı, fakat mevzuun bü - yüklüğü önünde, kusur görmeğe imkân yoktu. Ve, Türkün mede « niyet tarihini canlandıracak ku - sursuz eserleri de, pek yakında göreceğimize şüphe yoktur. ,. : 4 Recep bey, esaslı bir noktayı daha işaret etti. — Yazmak kâfi değil, konuşmalı » yız? dedi. ” ği Evet, konuşmalıyız. Yazı, ni- dilde harekete gelir, canlanır. Bu güzel günün verdiği vesile ile Halkevimizden bir teme: bulunalım: Hergün, Evde, hoşsohpet bir arkadaş bulundursun. Kelebekler için çiçek neyse, insanlar icin tat- lı söz tıpkı olur. SELAMİ İZZET e ; i

Bu sayıdan diğer sayfalar: