Trakyadaki Türk ekalliyeti ve Yunanistan Enis Beyin bazı sözlerine atfen bir Yunan gazetesinin izahları “Messager d'Athöns,, gazetesi, (Trakyada Türk ekalliyeti), ser - levhalı şu yazıyı neşretmektedir: Türkiye sefiri, geçen gün, rüfe- kamızdan birisine, beyanatta bu - lundu. Bu beyanat kayde şayandır. Zira bu beyanat, bazı İstanbul ga- zetelerinin, şarki Trakyada bulu - nan Türk ekalliyetine müteallik aleyhte yaptıkları neşriyata bir ha- time vermektedir. Bu hücumların gayesi neydi?,| Bunu tetkik zahmetinde buluna - cak değiliz. Esasen bunlara lüzu - mundan fazla ehemmiyet de atf - etmiş değildik. Ortaya fitne çıkar- mak üzere yapılan telmihleri tek- zip edecek vekıalar meydandadır. Enis Bey Yuman hükümeti ve ka- nunlarının, Türk ekalliyetinin tirahatini temin hususunda göster- miş oldukları tedbirleri meth için bu vakıalara istinat etmiştir. Bundan bir müddet evvel, Trak- ya müslümanlarının fikri istiraha- ti ve maddi inkişafını gösteren ra» kamlar neşretmiştik. Trakya müs- lümanlarının Yunanlılarla müsavi hukukta olmalarını, her iki meclis- te bulunan mümessilleri vasıtasile temin edilmiştir. Onların mektep- lerinin ve mabetlerinin faaliyette bulunmaları, hükümt tahsisat ile yapfİmaktadır. Yunanistana il - hak edildikten sonra Trakya müs- lümanlarının sayıları artmıştır . Servetleri daimi bir terakiyi takip etmiştir. Eğer bu sonuncu noktada, bu - gün bir tedenni varsa, bu ne müs- lüman ekaliyetine, ne de Trakya- ya, ve ne de Yunanistana mahsus bir şey değilidir. Ve şayet yeni - den birçok vergiler Trakya Türk lerine yüklenecek olursa,ayni ver giler, bütün Yunan vatandaşları» na, eski ve yeni Yunanistana yüklenecektir. Hiç bir kimseye Omüstes - na bir hareket yapılacak değildir. Enis Bey, Türkiye hükümetinin, bütün Trakya müslümanlarına karşı ha- reketlerinden dolayı Yunan hükü- metinden hiç bir şikâyeti olmadı. | ğmı söyledi. Ve Yunanistanda hü- kümetin değişmiş olmasının, iki devlet münasebatında hiç bir de - gişiklik yapmadığını ilâve etti. Bu sözlerde başka bir hakikat vardır. M. Venizelosun Türkiyeye karşı kullandığı siyaset, şahsi bir siyaset olmadı. Bu, bütün Yunan fırkalarının siyaseti oldu. Eğer bu hususta münakaşalar ve noktai nazar ihtilâfları olduy- sa, prensip hususunda değil, tefer- ruatta oldu. Bu prensip ittifakla kabul edilmiştir ve ittifakla tat - bik edilmektedir, ve bir kaç keli» meyle hülâsa edilebilir; Türk — Yunan dostluğu vasıta" siyle şarki Akdenizde sulh!. Türk — Yunan dostluğu, bütün Balkan devletlerini bir araya toplıyacak büyük bir binanın temel taşıdır. VAKIT — “Mezsager d'Athâns,, refikimiz bazı İstanbul gazeteleri" nin garbi Trakyadaki Yunan idare si aleyhinde neşriyatta bulunduk « larını söylüyor. Bu ifadeyle İstan- | bul gazetelerinden hangisi kaste - dilği bizce malüm olmadığı için bu hususta refikimizi tekzip veya te- yit etmek doğru olamaz. Hiç şüp - he yok ki Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk siyaseti »ttiği zamandanberi Yunan hükü- meti garbi Trakyadaki müslümar- lar hakkında daima hayırhane ha- reket etmiştir. Kendi hesabımıza bunu açıkça her vakit tekrar ediyo ruz ve bundan zevk duyarız. Fakat bu ifade şu demek değildir ki gar- bi Trakyada hiç bir Türkün bun » dan sonra şu veya bu şekilde ar- tık şikâyet etmeğe hakkı yoktur. , Ve çünkü hiç bir Yunan memuru teessiis her hangi bir hata yapmıyacak -| tır. Garbi Trakya Türkleri elbette Yunanlılardan ziyade müsaidata mazhar olmak gibi bir iddiada bu- lunamazlar. Fakat Yunan bükü - metinin bütün hüsnü niyetine roğ- men bazı memurların ferdi hatala» rma ve suiistimallerine kurban o- lurlarsa bunu da açıktan açığa iz- ca etmekten tabii geri durmaz - lar, Bir filin kini Aradan seneler geçtiği halde, düş manını tanıdı Dünyanın muhtelif yerlerini do- laşmak suretile yaplığı seyahatle- rile meşhur Arnalda Cipolla, Af - rikada filler hakkında esaslı tet - kikat yapmıştır. Son zamanlarda bu husustaki müşahedelerini neşreden bu dün- ya seyyahı, yazısında fillerde in - tikam hissinin çok kuvvetli oldu - ğundan bahsederek, buna dair mi- | saller gösteriyor.. Bu misallerden birisi şudur: Bir gün, bir fil u, arkadaş- larma peşine düş! bir fili, muh- telif yerlerinden kurşunla yarala - dığını, fakat öldürmeğe muvaffak olamadığını anlatmış ve yaralı o- larak kaçan filin, her halde orman içerisinde bir yerde ölmüş ola - cağı kanaatile, filin ölüsünü bula- na, mühim miktarda fil dişi he - diye edeceğini ilân etmiş « ve öldürdü Fakat, fil bir türlü bulunmamış. Aradan seneler geçmiş, bir gün bu avcu, ormanda oğluyla dolaşır» ken, bu fille karşılaşmış.. Fili ka- panmış olan yaralarından tanıyan avcu, üzerine üç kurşun sıkmış .... Fil de eski düşmanını tanımış, ü- zerine doğru yürümüş ve avcuyu yakalıyarak kaldırmış, hızla yere fırlatmış. Avcu, kafası derhal ölmüş. Fil, durduğu yerde âdeta taş kesilen avcunun oğluna bir müddet bakmış. ona acımış, hiç ilişmeden dönmüş, aldığı yeni ya- ralardan kan sıza sıza ormanda kaybolmuş. Fil, sonradan avcunun arkadaş- ları tarafından şiddetle arandığı halde, bulunmamış.. Deve kini meşhurdur. Fil kini de, anlaşılan deve kininden aşa- ğı kalmıyor, kırılarak, | Türkiye ile Brezilya arasında Ancak mal muka- bilinde kahve | 7 1 | alacağız! di a ı İ Yeni mukave.e ile yüz ku- ruşluk ihraç biie yapsak i bizim için kârdır j Yeni mukavele ve Türkiye ile; Berezilya arasındaki ticari müna-! İ sebetler. hakkında şehrimizdeki | Berezilya baş konsolosu M. Mar- | ten Torres dün bir muharrimize şu beyanatta bulunmuştur: “ — Bu mukavelenin akti işile Ankaradaki sefirimiz M. Pimen - tal Brandao bir buçuk seneden - beri meşgul oluyordu. Bu müddet zarfında Berezilyada kahve ibra - catmı tanzim eden komisyonla da imi bir temas halindeydi. Yeni mukavele iki memleket a- rasında doğrudan doğruya, ticari münasebatın inkişafmı temin ede- cektir. Bugüne kadar iki memle - | ketin yekdiğerine olan ithalât ve ihracatı mütavassıtlar vasıtasile İ yapılıyordu. Meselâ buradan gön- derilen zeytin yağları İtalyaya gönderiliyor, orada tasfiye edil » dikten sonra İtalya mahsulü namı altında Berezilyaya ihraç ediliyor- du. Bunun için fiatlar yükseliyor, bundan istifade edenler de müta- vassıtlar oluyordu, Kezalik Bere - edilen veya zilyadan Türkiyeye ihraç kahveler evvelâ Hamburg Tiryesteye geliyor, oradan İstan - bula gönderiliyordu. o Bu itibarla kahve fiatları mütavassıtların le - hine yükseliyordu. Şimdi yeni mu- kavele ile tesbit edilen esaslar bu şekle mâni olacağı için iki memle- ketin ihracatı Türkiye ve Berezil - yada daha ucuza satılabilecektir. Berezilya kahve komisyonu Bere - zilyadan Türkiyeye gönderilecek kahvelerin karıştırılmadan satıl - masını istemektedir. Türkiyeden Berezilyaya gönderilecek mallar için de ayni şeyin istenilmiş olma- sı kuvvetle melhuzdur. Türkiyede senede sarfedilen! Berezilya kahvesi 80 bin çuvalı bulur. Bu miktarm 225 bin çuvala çıkabileceğini ümit ediyoruz. İstanbul ile Berezilya limanları arasında doğru sefer yapan va - purların işlemesini temine çalışı « yorum. Berezilya vapurları şimdi Atlas denizine kadar gelmekte ve Akdenize geçmemektedir. Vapurlarımız İstanbula kadar gelirlerse bu vesileyle Akdeniz se- feri da yapılmış ve diğer liman - lara da uğranılmış olacaktır. Bu- nun en büyük faydası Türkiye i- le Berezilya arasındaki mütekabil mal sevkiyatı bu vapurlarla yapı- lacağı ve bu suretle mütavassıtla- rm ortadan kalkacağı için masra- fın azalmasıdır. Bu hususta henüz bir karar verilmiş değildir. Hazır- | lanan projeyi tetkik edilmesi için hükümetimize gönderdik. Tüccarımız ne diyor ? Ankaradan verilen bu malâmat dün İstanbul piyasasında bu işle alâkadar tacirleri çok memnun et- miştir. Bilhassa bir kahve taciri bir muharririmize bu hususta şu ma - lâmatı vermiştir: “.— Iktısat Vekâletinin dünya - ya senede 7 milyon çuval kahve ibraç eden Berezilya ile takas e- sası dairesinde bir mukavele yap- ması çok faydalıdır. Bu suretle memleket dahilinde 3—4 milyon liramız kalacak ve bu miktar Türk malı satılacak demektir. ,, Yeni Filimler Na m a maa m 2 Opera Sinemasında : di Kara Mümessil Dık Turpin cesur ve fukaraper- ver bir hayduttur. Londra eşrafın- i dan, Kont Çalton şehrin en güzel | kızlarmdan Leydi Helena ile n' şanlıdır. Dik Turpin, bir gün Flama görür ve âşık olur. Kont Çaltona | bir muziplik olmak üzere bir mek- tup yazar ve izdivaç gününde Şa- tosunda kendisinin de hazır bulu: nacağını bildirir.. Kont, Dik Tur - pinin bu hareketinden fena halde hiddetlenir ve şakiyi yakalamak i- çin zabitlere o gün şatosunda bu - lunmaları emrini verir. Zabitler şatoya giderken Dik Turpinin çetesi tarafından hapse- dilirler ve Dik Turpin, çetesi ile zabitlerin yerine şatoya gider, Kont bilmiyerek onu Helenanm apartımanına nöbetçi tayin eder .. Helena bu güzel delikanlıyı görür ve esasen Kontu sevmediğinden e na âşık olur. Bir çok vak'alardan sonra, Dik Turpin yaklanır ve asılmasına ka- rar verilir. (o Darağacı hazırlanır, Fakat arkadaşlarının yardimiyle | Kartal : Don Joze Mojisa, Mona Maris Yarın akşamdan, itibaren Opera sinema"i sında gösterilmiye başlanacak olan İ Kara Kartaldan bir sahne | Dik Turpin kurtulur ve Helena ie dağlara kaçarak saadete kavuşur Demiryollar amelesinin sandışındaki paralar Sandığın tasfiyesine karar verildikten sonra Vekâlet ücreti olan 5000 lira verilince | geriye ne kaldı ? Şark demiryolları amelesinin ta- sarruf sandığını lâğvetmeğe karar vermesi ve bundan sonra tasfiye de paranın eksik olduğu hakkında ortaya bir takım şikâyetler atılma” sı yeni bir safhaya girmiştir. Bu karışık iş hakkında tasfiye heyeti reisi avukat Osman Nuri B. yeniden bir muharririmize şunları söylemiştir: “.— Şark demiryolları amelesinin sandık tasfiyesi şöyle başlar. San- dıkla alâkası olanlar bir vekil tut- muşlar ve sandığın tasfiyesine ka- rar vermişler. Ben ve Neca« ti ve Avni Beylerin tasfiye heyetine seçildiğimiz bildirildi. . Kumpanyanın verdiği cetvele göre tasfiye edilmesi lâzım gelen orta” da 56,628 lira beş kuruş vardı... Bunlardan bir kısmiyle şirket his- se senetleri alınmıştı. Elektrik, tramvay, tünel tahvilâtıydı. Alelü- sul bunlar borsada satıldı. Bu sefer elimizde 58,000 küsur lira sandık mevcudu tahakkuk etti. Bu 58,000 küsur lirayı tevzie esas tuttuk ve bordroları (Oyaptık. Bu gibi tasfiye ve teavün o sandıkları» nın ne nevi vergiye tabi olacakla- rı bilmiyorduk. Defterdarlığa 80- ruldu. Defterdarlık da Maliye Ve- kâletine sormak lâzım geldiğini bildirdi. Bu sıralarda erbabı istih- kak da parasmı istiyordu. Tevziat yapılması zarureti hasıl olmuştu. Bu zaruret karşısında vergi, yol parasr, mesarifi resmiye, sandık - ta alacak iddiasile sonradan müra- caat edeceklere indelhace verile - cek matlâpları karşılamak için her fertten ihtiyaten sandık mev- cudundan kendisine verilmesi lâ- zım gelen paranın yüzde yirmisini kestik. İlk tevziata 9 Temmuz pa” zartesi günü Yedikuleden başla * dık Temmuz nihayetitide hat bo” yu birinci”kisim tevziatı bitti. : Maliye OVekâletine vergi # çin sorulan suale gelen ce” vap bu gibi paralardan ver* gi alınmaması şeklindeydi. Per” şembe günü bu alıkonulan yüzd” yirmilerin tevziatın tekrar başla” dı ve ikmal edildi. Cumartesi günü mevakifi mütecavirede tevziat y#” pıldı. Bugün de İstanbulda tevzi” ta devam olunuyor ve böyleli tevziat ilerliyor. Asıl ibtilâflı noktaya gelelim Tasfiye heyetleri evrakı tami herkese parasını verir. İşte bu retle amelenin vekilide gel 5000 lira ücrti vekâleti bizden tedi. Vekâletnamesiyle gelmi İmzalar tamamdı. Vekâlet ü olan 5000 lirayı kendisine v. Maliye Vekâletinden gelen gi cevabı, ücreti vekâlet, yol p” rası, tasfiye heyetinin ücreti ie içinden ayrılınca evvelce kesil yüzde yirmilerin yüzde 12 “ie i masraf gözüktüğünü sürdük tebaki yüzde sekizler dağıtıl du. Hattâ elyevm Osmanlı iz sında amelenin 2927 lira 93 şu vardır. Yalnız bu arada ameledi kısmı amele vekilindeki ri namede değişiklik va li iler mühür uydurulduğunu söyl Bu noktaya gelince, bunun Me liyeti bize ait olmaz. m rışır ve bu iş ceza mahk: lifi bileceği bir iştir. li w e alâkadar eder. İşin son safhası bu merkezdedir