CANIM AYŞE | Açın önünde mükellef bir zi «| yafet sofrası kurulmuştu. Susuz - ken karşısma bir göl çıkmıştı. Kemal Baruni olacaktı. İşte nihayet hakikatı öğrenecek ti. : Acaba dayısı ne cevap yermi?” ti? Pulun üzerindeki tarihe bak - tu. Dayısı tereddüt etmeden, “. şünmeden, derhal cevap vermişti. Bu kadar acele nedendi? Bu iyi alâmet değildi. Zarfı açtı. Mektubu çıkardı. Kahire 19 Nisan - ei doğruyu söyliyeyim: Mektubuna çok şaştım. Teessü - rün ve yeisin beni hayrete düşür - dü. feci bir vak'a Saatine baktı, Bankaya gitmek zamanı gel « mişti, Fakat bugün gitmiyecekti.. Kalbi bağrında aşk manzumeleri | terennüm ederken, aksiyon, obli- gasyon, hesabı cari ve emisyon iş lerile meşgul olmasına imkân yok tu. Her gün, karşılarında çatık | yüzlü insani, bugün güler yüzlü, pırıl pırıl gözlü gören müşteriler hayrete düşeceklerdi. Yerinden O kımıldıyamıyordu. | gitmiş olan müessif ve | Bu iyi haber onu kendinden ge - onu bu üzerinde bu derece | çirmişti. Kabil olsn bankayı tatil İ pek iyi bilirler. beyhudedir. O vak'ayı | eder, bütün memurları sevincine | ben çoktan unuttum. Herkes te | iştirak ettirirdi. , kimsenin aklında de ğildir zannediyordum. “Bu zannım, belki İstanbulda otürmadığım içindir. Esasen İs - tanbulda dedikodu yapmak, a - leyhte söz söylemek, İyi bir işi bozmak için can atan insanlar pek çoktur. Bana kalırsa bu gibi dedikodulara ehemmiyet verme * melisin, Mazinin günahi sana ait değildir. “Fakat, mektubundan anladım. | ve oğlu oluveren Ekrem, oradan Hayatın acıları ile (yılmadan mücadele eden Kemal, tatlılığı ile aciz kalmıştı... Yavaş yavaş bahçeye indi. Bir ağaca dayanıp gene saa detini düşünmeğe başladı. Ekrem Emin merhum Henüz genç ve kıymetli bir in -| san, doktor Ekrem Emin, Viyana»! da yapılan bir cerrahi ameliye ne- ticesinde gözlerini hayata yumdu. Merhumun İstanbula nakledilen na'şı, yarınki çarşamba günü saat 11 buçukta eski asistanlarından ol» duğu Tıp Fakültesinden, dostla - rinın ve Tıp müintesiplerinin hür- met kolları üstünde kaldırılarak fanilerin ebedi yurduna tevdi edi- lecek.. İ Dertlilerin yürekten yardımcısı olan Ekrem, “Akşam,, gazetesin - de çıkan fenni ve vakıfnne yazıla- riyle halk bilgisine de hizmet e - derdi. Ekremi şahsan tanımıyan * lar, onu bu istifadeli yazılariyle Her girdiği evin babası, kardeşi yalnız hazakatiyle değil, fakat ve bilhassa mümtaz ahlâkiyle en iyi intibalarla teşyi edilerek çıkarken herkes ona derhal ve pürüzsüz bir aile dostluğu ile bağlanırdı. Küçük bir derdini savuşturmak Öyle dalgındı, ki arkasından | İSİN attığı adımın bu akıbeti, göz Türkiyede ecnebi mek tepleri nasıl açıldı ? Papas mekteplerinde buna ait ! mümkün olduğu kadar doğ” ve talebelerin bu suretle ihmali, ru tahikaktta bulundum. Söyle - izalesi kabil olmıyan sebeplerden | miye mecburum ki din değiştir » ileri geliyor: Katolik mezhebin - | mek mesleğini ferdi propaganda « ce bütün ihtimamlar ruha mas - ruf olmalıdır. Vücut süfli bir kı - sundır. Onun üzerine fazla e- hemmiyet £ verilmesi (günahtır. Bir kaç ay evvel bir gencin banyo istemekte israr ettiği icin bir Cez - vit kolejinden kovulduğunu bi - ! | iyorum. Halkın ahlâk terbiyesi ise ancak din tedrisatı şeklinde verilmektedir. Bu din tedrisa - tında bir sıra uzun ve boş düs - turlara irca edilmektedir: “Bü yü nedir? Sihir nedir? Dua nedir? v.s... Ben bu sahada çocukta vakar ve istikamet duy- gusunu boğmaktan veyahut o hiç olmazsa bozmaktan başka bir ne- tice vermiyecek bir takım işler saymalıyım. İkiden fazla örneği - ne tesadüf etmediğim cismani ce- zalar üzerinde israr etmiyece - ğim; fakat bilmemezlikten gel - mek, yalandan hasta görünmek, yalancılık, riya gibi hallerin tev- bih ve ceza ile karşılanmak şöyle len Ayşeni k seslerini duy- | före göre, hazırlamış olması ne a: | e A er e 2 SAD cıklı!, ! dursun muallim ile telebe müna- Ayşe yaklaşıyordu. Kemali | Rahmetli Ekrem Eminin ebedi! sebetlerinde sık sık görüldüğü - bahçede gördüğü için şaşırdı. Ke ziyaryle memleket kıymetli bir ço- | mü söylemek mecburiyetindeyim. malin hiç bir gün bahçede dolaş. | Suğunu, tıp âlemimiz mükemmel | Bunlar müessesenin havasına sin- lardan ziyade inzibatın ve tedrisa- tın umumi teşkilâtında gördüm. | Bununla beraber Cezvitler gibi bazı papas heyetinde dinden dön- İ dürme gayreti her türlü ibtiyattan ! daha kuvvetli bir derecededir. Lâyik bir mektebin müdürü, ta- İlebelerinden birine, zengin bir. İ müslüman pamuk tacirinin oğlu ina, bir Cezvit papası tarafından yazılmış mektubu okudu; onda papas genç çocuğa şöyle hitap edi- yordu: i “Aileniz ve eğer evlenirseniz zevceniz projelerimize muhalefet edeceklerdi; fakat eğer siz, şimdi ümit ettiğim gibi din değiştirmiye hazır iseniz bu engellerin hepsine i galebe edeceksiniz.,, Ayni müdüre iki çocuğu ile bir. kadm geldi. “Bundan sonra artık papasları istemem, dedi, Büyük çocuğumu Cezvitler dininden dön- dürmek üzeredirler. İnanır mısı « nız, bir papas ona yazdığı bir mek- İtupta “mektuplarımı ailenizden gizleyiniz,, diyordu. Şüphesiz bu türlü vak'alar ifratın canlı örnekleridir. Maamafih ben bu türlü hareket ve teşkilâtm u » Sen rahat edemiyecek, muztarip | tığını, böyle ağaç altında durdu- olacaksın. Bu ıstıraptan kurtul -| ğunu görmemişti. z O yaklaşırken, Kemal yere o - | Kaybediyoruz. Telâfisi kabil olmu” | yit kolejinin ders nazırma oğlu - man için bir çare vardır: İstan - bulu terketmek. “ Bence senin için yapılacak | yegâne şey terkidiyardır. Benim bankam mükemmel işliyor. Kal - krp buraya gel, burada çalış. Sana güzel bir Mısırls kız alırım... “ Anlıyorum: Seviyorum! diye ceksin. Bu hususta seninle uzun uzun konuşabilirim. Çocukluk ar- turdu. bir enmuzecini, biz de eski bir ta- lebemizi ve fedakâr bir dostumuzu yan bu ziya'dan dolayı dertli ve Ayşe usul usul geldi, kollarını yaralıyız. uzattı, elleri ile Kemalin gözleri- ni kapattı, e | Ekrem, hepimize mukadder o - miş gibidir. Protestan bir aile reisi bir cez- nun katolik ayinlerinde hezır bu- lunmağa mecbur tutulmasından | şikâyet eder: “Sizinkinden haşka bir kiliseye mensup olduğu için Bu anda gözüne, Kemalin diz- lan yolda son yuvasma gtürülür » sizin dualarınızı kalbinden söyli- ken, kadar erken kaybet - lerinde açık duran Baruni Beyin mlm ik h mektubu ilişti ve şu cümleyi gördü: “Mnilemki seviyorsun, Ayşe ile bir kere daha hissediyoruz.. kadaşının, yer yüzünde binlerce | evlen!,, ye binlerce benzeri vardır. Ma « demki Şefik bey de maziyi göz önünde tutup, sırf lekeli bir ismin var diye kızını sana vermek iste- müiyor,'sana düşen vazife çekil » mektir, “Ne 02.. Bu fikrime isyan mı ediyorsun? Aşıkların inadı ma * lüradur. Hem aşk, biraz da inalçı Irk demek değil midir?,, Kemal, sabırsızlıkla ürperdi. Dayısı felsefe mi yapacaktı? “ Seni resmen evlât etmem tek- lifini düşündüm. Evvelâ bu tekli- fin bana malâyutak göründü. Son ra olmıyacak bir şey değil gibi geldi. “Temiz bir sai ile kendine iyi bir mevki yaptın. Bunu taktır e - Ye seni mesut etmek için elim Mn selen her şeyi yapmak iste - | yim v Teklifini reddetmiyorum. Bu 19 içinde fstanbula geleceğim, altı ay kalacağım. Fikrim ya: # orada geçirmek, O zaman bu leyi ariz ve amik düşünüp anlaşalım. Ve gelin sahibi oluvermek tuhafı- ma gidiyor.,, Kemal sevinçten o boğulacaktı. Dayısı razı oluyordu. Hele yüz yü ze konuştuktan sonra razı olma- | masına imkân yoktu, Kapınm önüne çıktı. Başmı ka- Pinin pervazına dayayıp derin bir Befes aldı. Sevinçten - ağlıyordu. Artık Ayşeyi kaçırmak ihtimali Yoktu, Böyle bir ihtimal ortadan kalkmıştı. Artık Ayşenin izdiva - Sma talip olabilirdi. em İnmemiş Kemal doğruldu. Genç kız sapsarı oldu. Genç adam, Ayşenin mektubu okuduğuna ibtimal vermedi. Sordu: — Sen misin? Nen var? Sarar. | “Som doğurdu!.. mışsın, Ayşe de sordu: -—— Sen de sararmışsın. Senin ar? “ik defa olarak gözlerini Ayşe- Li yolları ie i t Kok usyada nin misline kaçırmadan ce sere. me vap — li; Oş hava yolu merasimle açıla - X iyari caktır. Ayşe, gayri ihtiyari sordu: mi di başka, j ve No- m ie haber almadın ya? murgenç arasında tayyare postala- Sonra, saadetini tamamiyle sak |” çare gf Nİ vg 1 l lamıya muvaffak me . İrasımdaki yeni hava yolu, 1,700 ki- : zn yük bir sır lometre mini ir. Taş-! dee in - | kentten uçacak bir tayyare, Bakü-| vi Tşk z erime ya on saatte varabilecektir. ne N nden Rusyadaki hava © yollarından ilik ein a Memmie Dü hangi gönüle sır tevdi edilebilir- di? Bu sırrı ancak o saklıyabilir- di. mesi lâzım gelen bir sözü söyle - mektense ölmeği tercih ederdi. Acaba bu sır neydi? Sahiden Kemal onu seviyor | müteakip dün sabah rahmeti dı?. ül (Devami var) Vatandaş! Şeker fabrikala: rımız memleketin şeker ibtiya- cım temin edinceye kadar, $€- ker bayramları üzüm, incir, kayısı, fındık, Gaziantep fıstı- ğı bayramları olmalıdır. Milli iktisat ve Tasarruf Cemiyeti ğ—.— Kemale ait, kimseye söylenme | Müilessif bir irtihal tn bir “hiç,, ten ibaret olduğunu Bir hiç! Fakat, arkasında haklı göz yaşları bırakan bir insan, ebeği bir (Varlık) ter. Ne kadar yazik ki, “Gebe olan geceler,, zavallı Ekrem Emine böyle hem erken, hem acıklı bir Kemal Cenap Rusyada hava yolunun uzunluğu 150 kilometre - tutmaktadır. Esbak Hariciye vekili Musa Paşa zade Bekir Sami Kunduk B. EF. sekiz günlük bir hastalığı rahmana kavuşmuştur, Cenazesi bugünkü Sah pa saat 11,30da Kurtuluş'ta 155 No. Komineno apartımanındaki ikametgâhından kaldırılarak Teşvikiye camiinde İ öğle namazını müteakip censze namazı eda ve Maçka Kabrista- oma defnedilecektir Cenabi hak kederdide ai'esine sabrı cemil yemez,, der. Nazır bu sözlere şu suretle cevap verir: “Zararı yok, ayinlerde hazır bulunsun, ve du- dakları ile dua ederken zihni ile başka şeyler düşünsün.,, Ayni müessesede bir çocuk babasının razı olmadığından bah sederek oyuna iştirakten imtina eder; muallim şu cevabı verir: “Babanız burada değil ya; onun haberi bile olmaz.,, Bir genç çocuk bir kabahati ü- zerine bir kolejden kovulduktan sonra ayni kumpanyadan diğer bir koleje gitmişti. Bu kolejin ida resi, kabahate © arkadaşlarından birisi vasıtasile elde ettiği bir mektuptan haber alır; çocuk, bü- yük bir doğrulukla mektubu ken- disinin yazdığını söyler, ve kaba- hatini itiraf eder, Ailenin ve di - ğer bir çok dostların ricası üze- rine baş rahip, talebeyi yazdığı mektubu inkâr etmesi şartile af - fedeceğini söyler. Fakat suçlu ço- cuk, beraetini yalanla elde ede- ceğine müesseseyi terketmeyi ter- cih eyler... Papas mekteplerinin umumi temayülleri Burada, şarkta papas mektepleri tedrisatı meselesinin en nazik nok- tasına dokunuyoruz. Bazı papas heyetleri, pek muhtelif mezheple- re ayrılmış olan bütün şark hiris - tiyanlığını Romaya tevcih ettir - mek maksadını takip ettiklerini i- ! tiraf ediyorlar. Talebenin ellerine verilen kitap- ları, ders programlarmı, müeşsse selerin propaganda plânlarını tet- kik ettim; ve Fransaya muhabbet- leri malüm olan müslüman me - murları ile, papas mekteplerinden açılmıştır. Vilâyet idare he; mumi olduğunu iddiaya hak gör- mem; her kolejde sebatlı olarak buna çalışıldığını zannetmem. Fa: kat katolik mezhebinin tamamile lehinde olan zamana ait tarihler göstermek, Nant fermanının (1) istirdadını doğru bir hareket ola « rak göstermek, JanJak Ru “i soyu, Volterle beraber âde | ta tekfir etmek, sarf okaide- | lerinde hep kiliseye Okarşı (—Oa- lanmış sıkı tedbirlerin | tarihin - den misaller almak, din âyinine çok vakit tahsis ve talebeleri bu- na mecbur etmek, ihtiyari kaydile itikat neşri uğrunda sarfedilmek üzere çocuklara vergi tarhetmek, bilhassa genç musevilere din de- ğiştirmek için bir tedris müessese- si açmak.. gibi vak'alarda din de- ğiştirmek meselesi gibi pek yazih bir surette görülmektedir. i Nafi Atuf Sonu yarın gi (1) Nant fermanı Frapas kenlı Henri IV ün Protastarjarın Fransada serbesçe ayın yapı malarına müsaade eden fermundır. Şakalaşırken kavga Kasımpaşada İranlı Ahmedin kahvesinde amele Cihangirle ame- le Ali şakalaşırlarken kavga etmiş- lerdir. Ali bıçakla Cihangiri sol büğüründen yaralamıştır. j ameller Kredi tfonsiye tahvilleri 1 KAHİRE, 16 (A.A)— Yüzde üç faiz ve ikramiyeli Mısır kredi fon: siye tahvillerinin 15 Kân 1933 tarihli keşidesinde: 1886 senesi (tahvillerinden 195.621 numaralı tahvil 50,000, 1903 senesi tahvillerinden 64 numaralı tahvil 50.000, 1911 si tahvillerinden 211.122 numaralı tahvil 100.000 farnk kazanmıştır, o —— — ğ 23.6 Antalyada . ği kongresi A ANTALYA, 16 (A. A, H. Fırkası vilâyet kongresi ve merhuma da gaziki yahmet | çocuklarını aldıklarını içittiğim a-| senelik mesai reporu takdir! ile Di etti; şılanmıştır..