e m. » prensipler atıldığını; Ağa oğlu (Başrakalemizden devam) ret ve cerh için şimdiye kadar ya" zılmamış, söylenmemiş $ÖZ mü yok, Bunların hepsini toplamışs! - nız ve meydana atılıvermişsiniz. Halbuki, ne Şevket Süreyya bey: ne de biz, sizin, bu sahada mu > hataplarınız olamayız. On doku- zuncu asrın son yarısından beri nice ekonomi ve sosiologi âlimle- rine, kimbilir, ne kadar mürek - kep döktüren bu bahisleri bir” kürsü veya bir ders kitabı mev - zuu yapsaydınız daha faydalı bir iş görmüş olurdunuz. Zira, Mar k- sizimin leh ve aleyhindeki fikir - lerden ve nazariyelerden (belki | sizin kadar değilse bile her hal - de lâzım olduğu kadar malümata malik bulunduğumuz zannında- yız. Bulunmasak da gam yeme - yiz. Çünkü, bizim ortaya atmak istediğimiz dava ile bu nazariye- lerin münasebeti nihayet tarih sahasındadır ve tamamiyle abst - rettir. Biz; fakat, biz kimiz? Da- vamız nedir? Bittabi, bunun, şu- radan buradan işitilmiş sözlerle, “İnkılâp ve Kadro, kitabının Şurasından burasından alınmış cümlelerle bilinmesi kabil değil - dir. Onun için, epeyce eski ve sağlam olduğunu bildiğim dostlu- güvenerek, sizden, eve - lâ “Kadro ve İrikılâp,, kitabın, sonra da bir yıllık “Kadro,, mec- Muasının okunması zahmetini Fi- ce edeceğim. Fakat, üstadım, bu münakaşa €snasında, sizin, bundan büyük ve hemen hemen telâfisi imkân - | sız diyebileceğim bir noksanımızı İ daha cezdim. Siz, Harbi. Umumi denilen bir hadisenin de vukuun- dan haberdar değil (gibisiniz. Gülmeyiniz. Eğer, haberdar ol - sâydınız, dünyada bir harp sonra- si vaziyeti olduğunu; sizin, mek- tepte iken öğrendiğiniz cemiyet şekillerinden büsbütün başka bir takım cemiyet şekilleri çıktığını; | Ortaya, izleri on dokuzuncu asır külliyatımda güç bulunur bir ta Yeni yeni fikirler yeni yeni cereyanlar, yeni yeni meslek ve z hatta, en yatik görünen bir iki millette bi- pe ei istihaleleri ie edildiğini bi Yi edi, ildiğini bilmeniz lâ meyi siz, bu hercü- dığı söyle yeni bir hakikat ara- gencine ty bir harp sonrası TI ile Li 1860 intelektüeli tav- Dali cereyan mı? Oda *m bildiğim dünyada beraliz: <sreyanı vardır: Li- Şi ünü ve despoti * niz?) di, — arın hangisindensi - müthiş ga Sıkışıyorsunuz. Ve bu ka Maş u başdöndürücü © fikir i #ması devrinde, oHomerik Da iğ n hep A dönüşü gibi bütün insanlık ” milliye davalarını tek bir tez, ir antitez etrafında kıskıv - rak bağlamıya kalkışıyorsunuz. Muhterem üstadım, sizin, ge - Sen asırda, tahsilde bulunduğu - nuz demokrat - Niberal Fransada sayılsa sayılsa ancak üç dört si - Yasi frrka sayılabilirdi. Halbuki, timdi, Almanyada yirmi beşi mü- Wiz siyasi fırka tespit olun - maktadır. Bunların sağı var, solu he Lâkin, sağların hepsine bir - m mutlakıyet taraftarı diyemi - ig miz gibi, solların hepsine n Meyiz, Ahmet bir hasbihal Görüyorsunuz ki, sizin bildi - | İ ve liberalizim kelimelerini Trua kalesi etra -| ”" de komünist adını vere | ğiniz eski siyasi meslek tasnifle - ri oldukça değişmiştir. O ka- dar değişmiştir ki, sizin asrınız- da solu temsil eden liberal - ler şimdi Osağda kalmışlar - dır. Hele, (o parlâmanter re- jimine hayran olduğunuz İngil - terede liberalizim, büsbütün tarihe göçmüştür. Avrupanın başına ni- ce başbelâsı diplomatlar yetişti - ren o mutantan (Whige) lerin anası, şu anda hiçbir canlı haki - kate cevap vermiyerek delişmen Lloid George'la beraber bunayıp gidiyor. Asırlardanberi, bir şehri öbür şehrine uymıyacak kadar ferdi - yetçi, asi ve başıboş İtalya'da, bu klâsik liberalizim ve siyasi mü- cadele toprağında, | ferdiyetçilik ağza almak bir ağır cürüm haline gir- di. Sizin bildiğiniz ne kadar değişmiş olduğunu, ge- rek fikir ve gerek sosial nizamın nekadar derin bir istihale geçir - diğini, eski bilgilerin nekadar is- kolastikleştiğini, sizin inanmakta devam ettiğiniz akidelerin birer birer nasıl iflâs ettiklerini anla - manız zamanı artık gelmiştir zan- nederim. Bu hususta belki bana inan - mazsınız diye sözü, sizin tarikatı” nızdan maaruf bir zata, Çeko - Slovakya hariciye nazırı M, Be - nes'e bırakıyorum. Bu zat son bir makalesinde diyor ki: “Avrupa decletleri arasında, ar - tık, ne birlik, ne herhangi bir sentez imküni; ne'dö Bir irisicam kâlimişter. Avrupa, bugün kelimenin en doğru manasile parça parça dağılıyor. Hiç bir bağ, hiçbir toployter unsur bu ka hosa düzen vermek (kudretini haiz değildir... “Bütün Avrupa tahammür kalin- dedir. Dört büyük devletten biri bol- | şeviktir. Öbürü, bir Hitlerei intitati | geçirmektedir. Avrupanın diğer kü » ” İ çük milletleri dahili inkılâpları için İ zorlukla mücadele etmektedir... “Avrupa milletleri, 1783 ihtilâliyle 7918 ihtilâli arasında siyasi v€ içti -| mal irticsa karşı, DEMOKRATİK RE: ; Jimi HARPSONRASI İNKILAP - LARININ İCABATINA GÖRE TA - | DIL VE ISLAH etmek suretile an - İ ek mevcudiyetlerini korumağa ça - balıyorlar.., Size Fransız gençlerinden bir ' kurmuşlardır. Cihana “materin » grupun çıkardığı o yepyeni .DİF | isme | historigut ”İ bakmakla beraber komünisimle macmuadan şu parçaları da nak ledeceğim: “İçinde yaşadığımız dünya temel- lerinin çürüdüğünü N ciddi bir te | pand Fried'den olsun rübeye asla tahammül ederiyeceği * olacağını tahmini ediyorum. Bun - İ ni görmemek için ya gözden ya ce * İ lar, ne Faşist, ne Hitlerist, ne de saretlen mahrum olmalıdır. Muasır vedeniyetin * iflsr meselesi gerek bi- zim tarafımızdan, gerek başkaları ta- rafından kâfi derecede izah edildi. Fakat, bu inkırazın sadece teshil edil miş olması, bizim uğraşma ve kurma İ gerkimizi tatmin edemez... “Bir insan medeniyeti kaybolup İ gidecektir. Bu ikinci değildir. Bütün insanlık tarihi bir takım güç zafer - lerden ve elim inhizamlarden mü - İ Bunu bildiğimiz içindir ki, filtür de nilen şeyi reddediyoruz. Başını alıp kaçmak isteğini de yendik. Ölen bir cemiyete arka çevirmek; bir takım mücerret nazariyeler ve hulyalar içi: ne gömülüp tecerrit elmek; kendi Beyle Ticaret mektebinin 50inci senesini tes'itE —.—— Bugün mektepte okuyan 729 talebe mevcudu var ve her sene talebe adedi artıyor Memleketimizin kıymetli ilim müesseselerinden “Yüksek Iktısat ve Ticaret Mektebi, dün kuru - luşunun 50 inci senesini tes'it et- miştir. Mektep, 1883 senesinin ikinc: | Kanun ayında “Hamidiye Ticaret şükranla andı ve tec rübeli, kidemli bir iktisatçı ve ho- ca sıfatiyle, hepimizi sevindiren şu hükümleri verdi: Mektebin vardığı tekâmül aza - mi haddini bulmuştur ve mektep Almanya, Fransa ve İngilteredeki mümasil müesseselerle ayni tempo üzerinde yürümektedir. O, kemali- ni bulmuş bir müessese, bir mahlö» ? | ku mükemmeldir. Bununla bera - ber yeni “tekemmül, lerden elbet- te müstagni kalacak değildir. Yal- rımızda yaşarız. Bizim rejimimi - | nız bunu artık yarmın © işleri ve zin adı basittir. Onu bugün İÇİN | yeni ihtiyaçları doğuracaktır. halkçılıkla ifade ediyoruz.. Fakat| Zühtü Bey sözlerini “yaşıyan, bu tabir henüz çok müphemdir » «| arayan, bulan bir manzumenin i- İşte inkelâbın bir müessesesi olan | çinde bulunmakla mübahiyiz.. He- Yüksek İktisat ve Ticaret mektebi | pimizi kutlulıyorum,, diye bitirdi. bugün halkçılık dediğimiz wef -| Ve sürekli alkışlarla karşılandı . . Müdür Hüsnü B. i kendine kâfi gelmiye çalışmak “du, | Fransada, bir de “Plân,, mecmu- Mektebi âlisi,, unvanı altında İar-| humun içini doldurmak vazifesini rulmuş (muhtelif istiheleler o $©- i üzerine almış bulunuyor. çirdikten ve (binalar değiştir “| Bu mefhumun ilk seciyesi a - dikten sonra bugünkü âZ8“ henk olacaktır. Bizim hayatımız mi (tekemmül derecesine; yük” evvelâ ahenkli bir topluluğa doğ - selmiştir. Bu o mes'ut vesile ile bastırılan güzel bir risalede bu ta- rihçe hakkında faydalı izahat ve: rilmektedir. Bu risalenin “Başlar- ken,, başlıklı yazısını çok dikkate değer bulduğumuz için aynen Ya” fenadır seklindeki infiratçı kor - kunğ nazariyeyi çoktan unuttuk bile.. İnsan iyi olamaz: Fakat in- İsanlar çok yüksek bir seciyeye İ maliktirler. | Hayatın bu tezatlı terkibi içtimaileşmek gibi en müb- zıyoruz: vi VER ” : “ ği bir ihtiyacı ifade etmektedir. Iş hayatı prensip hayatıdır. .» | T : en Prensipten, renkt Ni kelimeden Nihayet halkçılığı tam bir iş bölü- müyle ileri tekniği doğuracak bir kudretle yetiştirmek vazifesi de bu mektebindir. . Görenekler yerine ileri teknik, müvazenesiz ve istikameti bozuk bir kültür yerine şuurlu bir miha - nikiyet, tam bir ihtisas yaratmak bu müesseseden beklenen ilk iştir Haystı idare etmek lâzımdır . . . mücerret hayat, sempatilerile yaşı” yanların olsun. Biz prensipli bir hayat istiyoruz. Prensipler haya * irmızı adım adım takip etmelidir . Biz zaman zaman bunlardan te - lâkkilerimize en uygun olanlarını, ihtiyaçiarımızı en iyi karşılayan - ları tatbik edeceğiz. Biz. prensip arkasından koşmıyoruz. Prensip - ler bize ulaşmak için hızlanmış bu- tunuyorlar. Heyst biziz. Biz evvelâ kafala - m a unsurlar, yaratıcılar, idare edici - ler yetiştirmek mes'uliyetini yük- Jenmiş bulunuyor. Gayemizi şata - fat tabirler yörine öski mütevazi ne gaflet, ne zili v » yare “Bu yeniden işinde biz A e İML yalnız değiliz. Dünyanın her “tara .| Türkiy Türklük için... İnkılâbın iktisadi ve mali safha- fından gençler başlarını kaldırıp he yecanla yollarını arıyorlar. Her memlekette bir takım müstakil genç gruplar: yeni (doktrin) ler bulup kur makta meşguldür... Hemen sizi temin edeyim ki, bu gençlerin hiçbiri liberal, de - mokrat olmamakla (beraber M. sı bu müessesenin yetiştireceği €- lemanlarla daha mükemmel bir Şe- kilde işletilmek imkânı bulacak - tır. Bu müesseseden yetişen ele - manlar yaşamak değil, bütün im- kânları kucaklıyarak yaşamak için Benes ne kadar komünist değilse, j çalışacaklardır. Günün en müna - o kadar komünist (değildirler. i kaşalı mevzuları. bir mektebin Hatta şu son parcaları aldığım iders programına dahildir. Cihan mesmuanın adı ESPRİT'dir. Bı - | hayatının akışmı duyuyoruz... Bu lirsiniz ki, bu kelimenin Mark - akış bizim dimağlarımızda dina - sizim lügatçesinde Yeri © yoktur. nik oluşundan hiç bir şey kaybet- memektedir.,, ası etrafında toplanmış gençler | Tevit programı İ vardır ki, bunlar da kendilerine göre bir devletçilik © nazariyesi Bu güzel günün kutlulanması i- çin mektebin salonunda toplanan talebe, muallim ve mezunlarm sa- İmimi halkaları karşısında ilk sö- ze, mektebin kiymetli (omüdürü mücüdele halindedirler. o Alman- | Hüseyin Hüsnü Bey başladı. İ yada bir Sombart'tan, bir Ferdi -| Kısa fakat çok samimi sözler» haberiniz le gelenlere teşekkür etti ve mek- İtebin en kidemli hocası sıfatiyle İ sözü müderris Zühtü Beye bırak - tı. Zühtü Bey, bütün talebesince maruf tatlı cdasile mektebin ge - v- z irdiği istihaleleri anlattı.. o Bun- devletçiliği bile geride bırakacak ie sonra mektebin iç taraflarına derecede müfrit devletçidirler, temas etti ve bunu kurulma e- Ağaoğlu Ahmet Bey, müsaade | mekleme, teşkilâtlanma, yüksel - etmez misiniz ki, bizde de, kendi | me ve itilâ gibi üç esaslı devre a- mikyasımız, kendi hakikatleri" | yırarak bu devrelerin belli başlı miz, milli tarihimizin kendi seyri | vasıflarından bahsetti. Teşkilât - dahilinde, kendine göre bir gö | lanma devresinde yetişen gençle - rüşü, kendine göre bir. düşünüşü | rin daha afacan, daha cerbezeli kendine göre bir davası olan bir | olduklarını işaret ettikten sonra Türk gençliği tekevvün ve teşek - | mektebin bugün, memleketin iktı- kül etsin? Bunu niçin bu kadar akla uzak görüyorsunuz? Bunu görüşünden kommunistiler. in, bugü Rusyada bir misalini gördüğümüz ru koşuyor. İnsan iyidir, insanlar | Hayatın akışı temin olunmalıdır. İşte bu mektep iş hayatımda aktif Zühtü beyden sonra müderris, avukat Mekki B. söz aldı, Samimi hatıralarını söyledi. Ve bu mek - tepten aldığı meşalei nur ve cesa « ret sayesinde Umumi Harpte as- kerlik vazifesini bitirdikten sonra Horhor caddesinde bir bakkal dükkânı açarak istikbalini nasıl temin ettiğini işaret etti ve çok al- kışlandı. Bundan sonra mektebin en genç ve kidemsiz hocası sıfatile Muhlis Ethem Bey söyledi. Ticaret mekteplerine tekaddüm | eden iktısat cereyanlarını anlattı. Mektepte yetişenlerle pratik yeti- şenler arasında mukayeseler yap- tı ve mektepten yetişenlerin na sıl birer “yaratıcı,, olduklarını işa» ret etti. ; Ethem Beyden sonra son sınıf- tan, banka ve sigorta şubesinden Faize Hanım kürsiye geldi. Güzel, samimi sözler söyledi. o Asil Türk âlemine bilgili unsurlar (o yetiştir - meye çalışan mektebin yetiştirdi « ği hamiyetli unsurlardan, Türk kadınm şuurlu ve cesaretli çalış - masından bahsetti ve dedi ki: “.— Bu toplanmada bulunmak » la bizi mes'ut ettiniz.. Günümüze gün kattınız. Muhterem büyükle rimiz, bekleyiniz: Ümitleriniz bo- şa çıkmıyacaktır!.,, Faize Hanımı erkek talebeden Sevket Beyin hitabesi takip etti . . Bugünün en başlıca (o meselesinin iktisat meseleleri olduğunu işaret etti... Bundan sonra davetliler kütüp- hane salonunda hazırlanan oçay masasına götürülerek izaz edildi « iler. | Kaç talebe var ? | Bu güzel ilim müessesesinin ta- i lebe sayısı gün geçtikçe artmakta» dır. Bugün ilk kısımda 14 kız, 92 erkek, ticaret lisesinde 39 kız 322 erkek, yüksek ticaret ve iktısat kısmında da 35 kız 227 erkek ta « lebe vardır. Talebe yekünu bu su- retle 729 za baliğ olmaktadır. Bu yekün geçen sene 563 tü. Bu mes'ut vesile ile başta mektep mü“ dürü Hüsnü Beyle bütün tedris he- yetini samimiyetle tebrik ediyo. tuz, Edirnede ne kadar Tidan ekildi Bu sene Edirne vilâyeti nümu « ne fidanlığından 25000 muhtelif aşılı meyva fidaniyle 47000 aşılı köklü ve 15000 yalnız köklü A - merika asma çubuğu tevzi kılın « mış, 56000 dut, akasya Gladiçya, ve saire gibi gayri müsmir eşçar kısmen tevzi edilmiş, kısmen tev- ziata devam edilmekte muştur. Vilâyetin ağaçlandırılması için mektep bulunan 132 köyden me- sadi şartlarına, bünyesine, Türk | murini ziraiye ve mektep mual * z wü-İetikm;” “İlah çocuklarının ir kabiliyetine göre | İimlerinin nezaret ve kontrolları niçin kâh hayret programları itibarile son şeklini | altında olmak üzere üçer dönüm: hiddet ve şiddetle karşılıyorsu - | aldığını ve tam taksimi amalin son | lük, fidanlık, tesisine köy ihtiyar haddine vardığını söyledi. Cümhuriyet hükümetinin yar - nuz? Yakup Kadri heyetleri tarafından yapılması mecburi tutulmuştur. 2 Köni uni nn çi GÖĞİM 0 alğş bulun *