Harbi umumide meşhur Alman tayyarecisi| Rihthofen'in Hatıraları Nakjeden : fa. Bir “Foker,, ile ilk | uçuş Pilot olduğum gündenberi, bir Tefrika Numarası : 5 başladık... Hepimiz; hocamızın göz ileri önünde imtihana girmeğe tek arzum vardı. Tek kişilik bir harp tayyaresi ile uçmak... Ku - mandanın nezdinde yaptığım bir çok müracaatlar neticesinde, bu - na'da müşaade aldım.. Kendi ü- zerinde dönen bir motör benim İ- çin yep yeni bir şeydi.. Mem kü- hazırlanıyorduk.. Düşman, hatla - rımızın üzerinde Kambre'ye doğ * | ru uçuyordu.. Yavaş yavaş, onları | gevirdik.. Aytık kurtulamazlardı ,. | Onları, hatlarımızın üzerine almış- İ tık. Rie'at etmeleri İ mamıştı. Tamam yedi tayyare idi- / tur. YAKIT Behik Amerika Cümhur reisi NEW-YORK, 6 (A.A.) — Sa: bık Amerika reisicümhuru M. iki üç haftadanberi hazımsızlık - ladık, Bölkeyi yakımdan takibe |tan rahatsız bulunuyordu. Ölü -| mün bir kalp hastalığından İleri geldiği zannedilmektedir, M. Coplidge, Massachussets hükümeti dahilinde Northamp -. ton'daki ikametgâhında zevcesi | tarafından ölü olarak bulunmuş - 7 Kânunusini 1935 | © Evlenmek istiyen Erkekler © ep İ idarehaneme telefon ediniz.., O sabah telefon ettim, Akşam | #aat on yediye idarehaneye gel - mekliğim bildiriliyordu. İdare * hanenin bulunduğu bina muhte - sem bir şeydi. Şanzelize mahal « | “Cumartesi sabah saat onda çücük bir tyyare ile uçmak tuhaf | ler. Biz, beş tayyare idik.. Bunlar | lesinin en güzel apartımanların » Cenubi Amerikada dan biri, Artık böyle bir müesse- geliyordu., Bu Foker, yalnız bana tahsis © | dilmiş değildi.. Bir başka arkada» | sım vardı.. Ben sabahları uçuyor » | dum, o, öğleden sonra uçuyordu .. | İkimiz de, tayyareyi bozacak diye | biribirimizden endişe ediyorduk .. Iki gün tecrübe uçuşları yaplık - tan sonra, düşmana hücuma karar verdik.. Sabahleyin, ben uçtum ...| | İngilizlerdi, ikişer kişilik büyük! bombardıman tayyareleriydi, Bir kaç dakikaya kadar dövüşe başlıyacaktık.. Bölke en önde gi - diyordu.. Arkasında ben vardım ,. Bölke sonuncu İngiliz tayyaresin? gok yaklaşmıştı.. Fakat daha ateş etmiyordu.. Bana en yakın İngiliz tayyaresi, koyu renkli büyük bir tayyareydi. ala se müdürüne emniyet o etmemek harp ve itilâf | mümkün mü? Bir asansöre atla - CENEVRE, 6 (A.A:) <- Wa» | dım. Mösyö Pervanşın dairesi hi ahiağten'da teplânân bitarefine'| zasına geldim. Kapının üzerinde komisyonu Bolivya-Paraguaye ih. İ em Si vr yi Baler tilâfına müteallik müzakerelerin | çi a ai 1 b seyri hakkında Milletler Cemiye » İbi . a İl | birer koltuğa © oturmuşlardı. Bu kina malâmat yermişkiy, güzel kadınların yüzleri ifadesiz» Komisyon, muhasemata sahne | di. Bakışlarında bir durgunluk olan sahanın yakınmda bulunan İ hâli vardı. Bir tanesi yeşil elbise giymişti. Çini gözleri, (kıvırcık Hiç bir düşman tayyaresine rast- | Fazla düşünmeden üzerine yürü - Jamadık.. Öğleden sonra sıra ar-| düm. Ateş etti. Ateş ettim. .. Hiç kadaşımındı. Fakat alsam oldu -| bir netice elde sdemedik.. Maksa- ğu halde bir türlü dönmiyordu . ,. | dum, onu arkadan ateşe almaktı .. Nihayet geç vakit gelen bir haher- ! Zira, ben, hasım gibi her istikame- de bir Nieuportla bir Foker âra sındaki mücadelede, Alman tay- yaresinin hattı harbin ötesine in- mek mecbüriyetinde kaldığı bildi- riliyordu.. Şüphesiz, bu arkadaşım Çünkü, bütün tayyareler dönmüş, o dönmemişti. Arkadaşımızı çok müteessirdik.. Fakat gece ya- rısı, aldığımız bir haberde, Rei - man'ın, ileri karakollarımıza bir « denbire çıka geldiğini öğrendik. Motörüne bir kurşun isabet et- miş, iki cephe mecbur olmuştu.. Orada, makine - sini ateşlemiş, yakmış. Gece olun- ca bizim hatlara kadar sürüne sü - rüne ilerlemişti. : Bu suretle ilk “Foker,, şirketimiz iflâs etmiş ol- du.. Bir kaç hafta sonra, bize bir “Foker,, daha verdiler.. Bu sefer de, makineyi ben kırdım.. Motöre arız olan bir sakatlık neticesinde alelâcele yere inmek mecbüriye - #inde kalmıştım. Fakat indiğim yer, gok berbat olduğu için, ma - kinemden ancak bir yığın enkaz kalabilmişti.. Ucuz kurtulmuştum. Düşürdüğüm ilk İngiliz tayyaresi Reiman olacektı.. arasma inmeğe Ateş meydamuda nişan talimi yapıyorduk. Herkes kendine ko - lay gelen şekilde talim yapıyordu. Bir akşam evel tayyare verilmirti.. Bölke, bizimle hepimize birer grup halinde bir uçuş yapmak isti- yordu.. Hepimiz henüz müptedi idik, ve Bölke'nin sözlerini bir ha- vari sözü gibi dinliyorduk. Ertesi günü 1916 senesi Eylâlü- nün 18 inci günüydü. İngiliz tay -| * yarecileri bir çok uçuş yapacaklar- dr. Biz de hazırlandık, kalkmadan evvel, Bölke bize bir çok nasihat - ler verdi. Ona körli körüne inanı » yorduk.. Havalanır havalanmaz, bir düş- man filotillâsı ile karşılaştık. / İlk evvelâ, düşmanı Bölke görmüştü , Bize işaret etti.. Manavreyi de an- -İte ateş edemiyordum.. Yalnız ön kaybettiğimizden | İ den ateş edebiliyordum.. Fakat İn» | gilizler, hiç de acemi değildi.. Ar» kasına geçtiğim takdirde mahvola* cağı biliyordu.. Bunun için etra- fırmda dolaşıyor, bazan yolumu kesiyordu.. Ben, öteki tayyareleri düşünmü- yordum.. Arkadaşlarına yardıma gelebilirlerdi.. Yegâne düşüncem “ne olursa olsun, bunu düşürme » liyim !,, idi. Nihayet münasip bir fırsat gel - di. Hasim, dosdoğru uçmağa baş- İladi.. Şüphesiz beni gözden kay » betmiş olacaktı.. Vakit kaybetme- den, peşine düştüm. Ateş ettim , .. O kadar yaklaşmıştım ki, az kal: sın çarpışacaktık.. Filhakika, düş- man tayyaresinin motörü ve per « vanesi durmuştu. Tayyare sallanmağa başladı... Rasıdı artık görünmüyordu. Mit - ralyözü havaya kalkmış duruyor: du.. Her halde o da vurulmuştu ., Pilet ise, bizim hatların gerisine inmekten başka bir şey yapamaz - dı. Nitekim öyle oldu. O kadar heyecanlanıyor ve se viniyordum ki, ben de mağlüp et- tiğim düşmanın peşinden yere in mekte çekinmedim.. Acelemden a7 & bir Kağâ geçiriyordum. İng ayyaretinin etrafına bir sürü asker üşüşmüştü.. Tahminim doğruydu.. Rasıt ve Pilot yaralıydılar. Rasıt hemen öl- dü. Pilot ise, li ye kaldı - larımızm mx a gidip birer taş koydum ., | hw Mertçesine dövüşmüşlerdi. Karargâha döndüğüm zaman ! | Bölke ve arkadaşlarım yemektey- diler.. Bölke geç kalısımın sebebi» ni cordu.. Mağrurane bir vaziyetle zaferimi anlattım: — Bir tayyare düşürdüm de.. Fakat kimse aldırmadı. Çünkü hepsi de ayni seyi yapmışlardı... Hep birer tayyare düşürmüşlerdi . O gündenberi, Kambre'nin üze- rine hiç bir İngiliz tayyaresi gel - meğe cesaret edemedi. (Devam var) 4 Amerikan hükümetinden Cha » co'da kan dökülmesini: mak hususunda elbirl malarmı rica etmiştir, atar italya ile Arnavutluk arasında gümrük birliği LONDRA, 6 (A.A.) — Arna- vutluk hükümeti ile gümrük bir - liği vücuda getirmek < hususun » da İtalyaya atfedilen tasavvur ve niyetin Roma hükümeti tarafin - dan tekzip edilmesi çok iyi bir| tesir yapmıştır. ——e—— Döviz kaçakçılığı BÜKREŞ, 6 (A. A.) — Romen milli bankasının talebi üzerine Posta umum müdürlüğü, 1933 i - kinci kânununun birinci günün » den itibaren ecnebi memleketle - re göderilecek taahhütlü mektup- ların posta gişelerine açık olarak verilmesini emretmiştir. Bu emir- | den maksat, bu taahhütlü irsalâ- tm sevdekilmeden evvel muaye - ne edilebilmesidir. Romen milli bankası, tatbi - kını istediği bu istisnai tedbir va- sıtasile dövizlerin ecnebi memle- ketlere kaçak suretile gönderil - mesinin önüne geçmek istemekte- dir. Serbest irlanda'da intihabat DNBLIN, 6G(AAâ)— MW. Vlaerâ dün akşam üstü açık bir yerde yapılan bir içtimada söyle - dö ir nutukla intihap mücalesi- aştır. i. de Valera, bu nutkunda de - miştir ki; “ Yakında yapılacak intikabat- ta kazandığımız takdirde krala sa dakat yemini hakkındaki kanun lâ yihası âyan mezlisinin muhalefeti- ne rağmen kanun halini ve kuvve- tini alacaktır. “Krala, sadakat yemini ilga © - lununca, serbest İrlânda dahilinde sükün avdet edecek, 10 seneden beri çok fena ve flâktli bir surette ayrılıp bölünmüş olan milli kuy - vetler de hiç şüphesiz gene bir ara ya gelecektir. i saçları, boyalı yanakları, vardı. Ö teki kırmızıydı. O kadar güzel olmamakla beraber kendince bir cazibesi vardı, İkisi de ağızların» dan kemikleri alınacak köpekler gibi bana fena fena baktılar, Onların mösyö Pervanştan isti yecekleri işe talip çıkmaklığım » dan korktukları (anlaşılıyordu. Bir çeyrek saat kadar geçti, Son- ra dipteki kapı açıldı, yeşil elbise- li madam koşarak içeri girdi. Ka pı kapandı. Kırmızı elbiseli ma » dam bir tarafta tırnaklarını te - mizliyor, (“er taraftan beni dik» katle süz srdu. On dakike ka - dar geçtikten sonra kapı açıldı. Yeşilli dışarı çıktı kırmızılı girdi. Içerden kahkahalar duyuyordum. Nihayet sıram geldi, Koyu renk mobilyeli bir oda.. Mösyö Pervanşın koca bir (o yazıhanesi | var. Manmafih üzerinde kâğıttan eser yok. Direktör (o hafızası çok | sağlam bir adami olacak. Otuzu - nu geçkin bir adamdı. Tombul yanakları, mavi gözleri, kıvırcık saçları vardı. Dişleri sağlam ve muntazam, sedası dolgun ve ca - zâp. İlk söz olarak dedi ki: — Nasıl, küçük dostum. O imdat ilânını gazeteye dercetti - ren siz misiniz? Vaziyetinizi bâ» na lütfen izah eder misiniz? Masasından kalkmıştı. Benim oturduğum koltuğun oyanmdaki koltuğa oturdu, Ben evvelden hazırlamış Oolduğum (hikâyeyi #öylemiye başladım: k szap, işkence çekmiş belbabt bir kadınım. Simdi İ dat taharrisindeyim. Müsaadeniz | le ben de size bir şey sorayım.. Niçin ilân veren bir kadınla alâ - kadar oluyorsunuz? Malüm ya! | İlân;m vaziyetimi tamamile anla” | tıyordu. — Neden alâkadar olmya » a“ i cak mışım güzelim... Dünya hali bu... Belki hiç umulmadığı halde sizinle uzlaşır ve saaşleti bulu - rum. Bana başımdan (geçenleri | anlatmamı söyledi. Tafsjlât isti » | yordu. Kanaat getirmesi için as- | len Bordolu olduğumu anlattım, sevinçle bağırdı: — Ne Alâ şey1!.. Ben Bordoda | doğdum. Aslen cenupluyum. De - İ senize, bir hemşeri ile karşılaşmış İ bulunuyorum. Anlatınız bakalım; Anlatımız.. © Sözüm bitince kendisi ile ola- Yazan: Matmazel Kler klâavnat | Coolidze, ölmüştür. M. Cosliğse, Bu direktör, otuzunu geçkin ve hafızası çok kuvvetli bir adam olacak cak hayatımız hakkında tafsilât i vermiye başladı. O da diğer talip- ler gibi benim hususi hislerimle kat'iyyen alâkadar olmuyor ve kendi kafasınca bir hayat çiziyor» du, Resim ve musikiden hoşlanıp hoşlarimadığımı bana sormamıştı bile, Onca şehirlere gidip bulun - mak benim için en büyük saadet addedilmeliydi. Gaz lâmbası ya kan kendi basit zevklerinin be» nim için bulunmaz bir saadet o * lacağına emindi. Mösyö-Aleksan- i dr hasta bakıcılık etmekle met- ut olacağıma kanaat © getirmişti, Sinsmacı da bittabi beni sinema yıldızı yapmıya kalkıştı. Dayanamıyarak dedim ki: — Fakat yüzümde büyük bir intizamsızlık vardır. Sinema ak - trisliği edemiyecağimi o zannedi - yorum. Buna ne dersiniz? — Adam sen de, bunun ehem miyeti var mı? Galiba dikkat et- memişsiniz. Sinemacılıkta mu waffakryet artistlerin hepsi mütenasip endemlı değil - dir ki. Meselâ Elmir O Votyeye bakınız. Ağz, çarpıktır. Suzi Ver nönun renginde kandan eser yok- tur. Marsel Şahtala gelince, çe- nesi çarpıktır. İş güzellikte de - ğil hususi istidattadır. Bu istida- dı ben sizde görüyorum. Filha - kika bazı küçük noktalara ayrıca ehemmiyet verilmek ister. Mese » lâ yürüyüş.. Bacakların duruşu. Hele üyağa kalkınız bakayım da görelim.. Elimden (tutarak beni pençereye kadar götürdü. Pence- reye arkasını çevirdi. Ziyayi yü- züme doğru çarptırarak emret » ti: — Karşıki eve şöyle dikkatle gösteren i bakınız. ... Tamam. Çok güzel. Gözleriniz dar bebekli yeşil göz- ler; fotojenik şeyler. Şimdi bir de bacaklarmızı görelim. Etek « lerinizi biraz kaldırmız bakalım. Üç adım ileri... Üç adım geri. Şöyle yana doğru dönün.. Etekler biraz daha yukarı.. Çok âlâ.. Yü- zünüzü şu tarafa dönünüz, baca- ğınızı geriniz. Dizinizi biraz bü . kün.. Tamam tamam... Vücut ga yet müsaittir. Emsali nadir bulu- nur. Mösyö Pervanş, bu suretle tam bir sinema direktörüne terettüp edezek vizifeyi yaptıktan sonra tekrar yüölumü olurdu. Falsat bu sefer elimi iki eli arasına aldu Artık muhavere başka bir mev « Zua intikal etmek istidadını gös- teriyordu. Şimdi, hem bana yiye- cek gibi bakıyor, hem söylüyor » du; — Anlaşıldı, Size bir miktar sinema yaptırırım. Evvelâ . küçü: cük bir rol alırsınız, sonra büyük bir rolle atlırız. Bakayım © hangi filmde sizsilk o vazifeyi venmali.. Felç (durunuz. “Mer * zambaklar, filmizideki Folü 'alsa- ie İ niz fena olmaz değil mi? Tam si- &e lâşik bir rol, 93 güzel clur,, Elimi öptü, dudaklarıma ar » sızen bakir, sonra elimi bırakma dan dedi ki: > Geliniz siza fotoğraf kol » Jeksiyonumu göstereyini, © (Devamı var)