,kumuştu. İnci gibi güzel rık'a ya- ,Zisile kâğıt tabakalar üzerine mut- Balâda söylediğim veçhile o - nun meşguliyeti kemiyetten ziya- de keyfiyettedir. Bütün hayatın- da, son hastalığı zamanlarında, saraydaki hasta geçirdiği vakitle- ri de dahil ederek geceli gündüz- lü meşgul olmuştur. Şöyle ki her gün yemekten biraz sonra işe başlıyarak, bazan kendisinin hu - susi yemek tepsisi yanında kita- br da olduğu halde hem yer, hem okur. Kahvesi gelir. Cıgarayı tellen- dirir. Mütaleaya başlar. Ta saba. ha kadar cığara, kahve, yazma. Sabah olur, bitap düşer, Kendini yatağa atar. Iki Üç saat kadar dalar. Öğle yemeğinden | sonra uykusunu da ilâve ederse. | niz ekseriya dört, ya beş saat ka. | dar uyur. Her gün üç paketten eksik olmamak üzere <igara, be- nim kulağıma çaldığına göre her gece de, yabut bir gün zarfında elli kadar fincan kahve içerdi. Kışın odasını havalandırmadı- #-cihetle o bayat havada $u mp“ seraitle çalışmayı düşününüz. Sonra da ekser insanların meş guliyetleri: Okuma, okuduklarını seçip yazma veya tercüme etme” | den ibaret olur. Bazan'da o me- seleye ait kitaplara müracaat €- der. İşte ekser meşguliyetler bu kabil şeylerdir. Bununki gece gündüz düşün- me. Düşündüğünü tevsik için tür- | lü dillerde, kitapları araştırma. Gene de onlar üzerine düşünme. | Düşünme, düşünme, | Lisana dair birçok kitaplar 0- tasıl dizerdi. Böyle, böyle tomar lar dolusu yazıları var. Fakat hepsini bir defter içine tanzim müyesser olmadı. (Şunları parça parça kâğıtlara yazma da bir def tere yaz) diye o kadar ısrar etti- ğim halde (Bilmezsin Çelebi, Ol- maz. Ben senin gibi muntazam adam değilim) derdi. Sebebi ben ce malümdur. Kendisi kusursuz | yazmak irca adeta evham dere cesine vardırmıştı kendisine kar: da, başkaları hakkında da Ne kit hususunda pek merhametsiz- | di. Her yazının kıl ayıpsız olması- na saatlerce, günlerce çalışır du- | vurdu. Bazan bir kelime, bir mesele için bana gelir, kitaplar karıştırınız, kanaat hâsrl oluncaya kadar be- ni de yorar ,kendi de bitap dü - şerdi. Çünkü tenkide hiç müsa- mahası yoktu. Bir kitabı, meselâ bir lügat kitabını eline alır, bir iki hatasmdan dolayı o kitap gö- zünden düşerdi. Kendisine ker - ratla söylerdim. (Kardeşim. Bil - hassa lügatçilik dirayet değil rivayet ilmidir. Lügatçinin vazi - fes sadakattir. Kitabına nakletti- ği kelime ve manasında ve şahit- lerinde sadık olacak. Menkulün- de tasarruf etmiyecek. Lâfzında ihtisar gibi tasarruf (yapsa bile ihtisar ettiği sözler, menkulünü manasını tamamile ihata edecek- tir. Bunda kusur ederse kabahat kendinindir. Aldığı kitabın değil, Bundan dolayı aynen naklettiği. nin kusuru da müellifine âittir. Çünkü insan ne kadar lisancı ol- sa bir milletin dilini ihata ede- mez) gibi sözler söylerdim. Süküt eder gene bilidğini yapardı. Samih çok şekerdi. Sohbetine | doyulmazdı. Kendisi ihatalı bir üstadı edep olduğundan her va - dide söz söyler ve güzel söylerdi. okuma, | ese Hele lâtife ve nüktelerine doyul- mazdı, Öyle arsızca, tulumbacı ağzıyla şakayı hiç sevmezdi. Kib- rine gelirdi. Eski nedimlerden Muhsin Bey merhumu takdir eder idi. Ben bazan sermusahip © Sait İ efendinin, Hasan Faiz efendinin fıkraları söylerdim. Artık ba- | yılırdı. Hacı Ratip Bey merhu- | mun (İnek) kasidesini birkaç ke- re okumuştuk. Ben hacmın fıkra» larını söyledikçe pür neşe olurdu- (İşte bizim neşemiz, zevkimiz budur, Çelebi! Bu ziyafetten biz- ler de çöplendik. Bizden sonraki: ler böyle sözleri anlamıyacaklar bile) derdi. Her mephasi çok kısa yazmıya çalıştığım halde kalemim ibtiyar- siz coşuyor, Samih fıtraten kalender meş- repti, Vaktile terbiye aldığı tari- ki nazenin, kendisini de nazenin bir ârifi istiğna meşrep yapmıştı. Kendi manevi zevkinden başka kâinata metelik vermezdi. O ka- dar ki itiyat meselesinde bile ka- lenderdi. İrfan ve kemale taallük elmiyen suveri şeylerle asla mu- kayyet olmazdı. Kimse Samihi e- linde şemsiye, baston, eldiven, tesbih, cigaralık, hatta yüzükle görmemiştir. Bunların hepsini ba- zan taşıdığı olurdu fakat bir iki gün sonra bir yerde kalırdı. Samih derviş nihat, âşık, ehli- dil, yüreği yanık, mutekit bir zattı. Eski zamanlar itiyadı ola- rak yemek sonunda sofrayla gö- rüşmek gibi alışkanlıklara müda- vimdi. Yatarken dua etmeden, hatta büyüklerimizin ve çoluk ço- cuğunun adlarını anarak her bi- rerleri için hayır dua etmeden yatmazmış. Ailesi daima nakle- der, Ben de kendisinin muütekit olduğunu bilirim. Ehlibeytin he- le kulu kurbanı idi. Bu yolda mersiyelerini, nefeslerini herkes bilirler. Hazreti Mevlânaya bü- yük bir merbutiyeti vardı. Kendi usullerince oğlu Oktayı Mevlâ- naya bağışlamıştı. Bana pek çok defa (Hazreti Mevlânadan ca- nım yanarak ne istedimse mura- dım oldu.) diye hikâyeler eder- di, Son günlerde bana birkaç de- fa (Çelebi! Bana dua et.) Bi- lirsin, ohayat Oâşıkı değilim. Su perişan yazılarımı oderleyim toplayım. Çok emek sarfettim) derdi, Vefatından bir gün evvel artık gayet nadir lâkırdı söylü- yordu. Bana (Merhaba Çelebi) demiş. Nasılsa aptallığım tuttu. Teessürüme mağlüp olup dalgın dedi. (Merhaba kardeşim) de- dim. Biraz durdu. (Çelebi ver e- lini öpeyim) dedi. Benimle gö- rüştü, Veda etti. Samih aldığı terbiye mukteza- smca büyük başımıza aşk şevkle merbuttu, Bazan lâkırdı sı- rası geldiğinde (Bizim büyükle- rimize ne derin bir imanla bağ- landığımızı Oherkes (takdir e - demez. o Çünkü bizde bir ikrar o meselesi Ovar. o (İkrar- dan dönülür mü) derdi. Za - ten son zamanlarma kadar bütün görüştüklerimizde yani (daima Gazinin bir menkıbesini, bir bü- yük sözünü, bir efendiliğini mut- i laka nakleder, söylerken o son takatsız zamanlarında bile bir kuvvet alır, adeta başkalaşırdı. Gazinin sesini, ifade tarzını tak- lit ederek anlatırdı. O esnada ken Bir genci öldürdü- ler,sebebi meçhul | Artistik Sinemasında İngilterenin Birmingham şeh rinde vuku bulan ve bütün In- gilterede merak uyandıran bir cinayet iki güzel, genç hemşire tarafından irtikâp olunmuştur. Bugünlerde yapılacak olan muhakemede hazır bulunmak için müracaat edenlerin sayısı binle- di geçmiş olduğundan adli ma- kamat ona göre tedbir almış lardır. Maznun alan iki hemşirenin biri Mis Majoridir ve on dokuz yaşındadır. İkincisi Mis Emlidir ve on altı yaşındadır. Öldürdük- leri genç ise 21 yaşındadır ve Sidney Marston namındadır. Iki hemşirenin bu genci bıçak saplıyarak öldürdükleri anlaşıl- mıştır. Maktul, iki genç kızın ikamet- gâbında bulunmuştur. Fakat bu iki hemşirenin bir olarak bir genç erkeği öldürmelerinin sebe- i bi henüz anlasılmamıştır. Herke- | ' Biri 19, diğeri 16 yaşındaki katiiler sin merak ettiği nokta da budur. Onun için binlerce meraklı mu- a takip etmek istemişler- ir. İngiltere adliyesi bu tehacüm karşısında ancak yüz kişinin mahkeme salonuna kabulüne karar vermiştir. NE ANAK KAM BENNUR MARE RAMEN disi Gazi de fani olurdu. Samih, efendi bendeliğine, başbuğ yoldaşlığıma böyle iman etmişti. Artık yazamıyacağım. Ben de manen çok yorgunum. Adeta ta- katsiz kaldım. Şu sözlerimle mü- selsel makalelerime hitam vere- yim kusurum olduysa okuyucula- rım teessürüme bağışlasın. Samihle görüştüğümüzden iti- baren İstanbulda uzun seneler he men bütün günlerimizi be- raber geçirdik. Taşraya be -! raber çıktık. O valilikler - de gezdi. Ben Konyada Şam ve Hicar havalisinde gez- dim. Bir aralrk Konyada birleş- tik. Azlolduk, İstanbula gittik. Erenköyünde ikamet ettik. Sonra Anadoluya kaçtık. Bugüne kadar VE | Ankarada yaaşdık. Hatta tekaüt- lüğümüz, tekaüdiyemiz bile bir | zamanda ve bir miktardadır. İk- | bal, idbar bir zamanım yok ki! Samihle beraber olmıyayım. Hayf ki Samih beni yazacak diye çok ümit ediyordum. Ben şu perişan, derbeder sözlerimle onu yazmıya çalıştım. Sözü uzatmak korkusu ile hemen de hiçbir şey yazma dım. Kimbilir, şu sözlerim arasın - da ne kusurlarım olmuştur. Su anda kendisi olmalıydı. (İlâhi Çe- lebi!) diye başlardı. : SON Velet Çelebi RE 15 könünmevvel perşembe akşamından iWberen Arlsük &) Gaip Çocuk gösterilmiye baçinnacak Glen Gâip Çecuk filminden hir sahne — Bertören ıtriyat imalâthanezinin bu | kadar parinması şaysnı hâyret değil midir, Nas oldu da böyle parladı. baş veznedar | «fendi? i — Bu, uzun bir hikâyedir. Görliyor mu- | re sunuz efendim, aşk, işin içine girerse oyun 32 zamanda kazanılır. Evvelce, sayıflamış, müşterisiz bir imnlithane ME. Bertören fab- rikasım her halde Lunıyacakaımız. Karanlık ve dumani: salonlarını, çiçeksiz frçıları, is pirtosuz #sktir makinelerini, ziyaretçisiz yazihaneleri bir göz önüne getiriniz. Oh, evet. Bunları görmek çek hazind. Gras huvalisinin en eski itriyat evi, tehlikede, ve | iflâsa doğru gitmekteydi. Bu beni çok me- yur ediyordu, Vağiyeti mevzam bahsettiğim #amaz bu iyi Mü Bertöin, ne cevap verr- coğini İhiemiyardı, silmeyiniz dostum. um yakinda meriseli Be irem ala Size şunu söyl oğlu Garip tir çoculdür. Daha'on Yi gelmeden babasının evinden kaçmış ve bir daha görünmemiştir. M. Bertören de yirmi seneden beri hep garip göçüğün avdetine intizar etiniğtir. Amerikaya giden ve orada yerlöşmiy olacak olan bu çapkın avdet e- deceği hâkkında sökülmez, kırmaz bir i- manı vardı. Nihayet M. Ecrtören işleri mi- yun akmtımma bırakmıştır. Tatlı matmazel Deret de, itimatla takdis ettiği bir kardeşin muhtemel &vdetinin kutsi hatırasile yaşa- mıştır. İşte, İki güpkeli şahsın getirmekte olduğu bu kardeş avdet etmektedir. Onları Zaten tanırsınız. Hani şu eski pazar anayde- | mma yük yerleşmiş olsn tefeci koltukçü | ları, mügen'leri bilmez misiniz? Bu Ihtiyar çapkın, dişleri Gökümüş azgınm Üzerine tahasstüm ve zayıf sarı çehresile patronuna doğru ilertiyerek eline ufak tefek hatıralar | #okuşturmuştur. Bir madalyon, bir kart, | bir de buruşmuş pasüport. M. Bertğren, za- vale «dam, sanki başka söyliyecek hir şey bilmiyormuş gihi “Allahin, allahım, 6 | miştir. Şüphesiz müteşasir olmuş olacak Içeri delikanlı girer. Önce, kendiliğinden daktiloyu bir mürsbahacınm kaba rauame- lesine karşı mildafaa etmekle 1p6 başlar, O zamanda, tam mürabahacılır vardı ha. Daktilo ie küçük hemşimai Doret'in ayni şahıs olduğunu öğrenince, kayret etmiş... ve biraz da canim udalmış olduğunu söyle meyi unutmyalmn, Fakat, M. binesel gök, şen ve cerbeneli olduğundan az zamanda her şeyi değisürmiştir. — Nasil, M. Marsel mi dediniz. Bu M Bartörenin oğlunun İstri değil ki... | — Durunuz, Köpsini öğrenmesksiniz. Şu suretle, Bertörenin oğlu, yeni hayatına gir- | miye bağlamıştır. O, kavuştuğu bu babaya ve bilhassa Doret'e karşı büyük bir muhab. bit göstermekte “idi Defetimisin ie kadar JAtIL olduğunu bilirniniz. Onlar datma bir a. rada görünüyorlardı. Matmazel Doret, ken. dine mucize gibi gelen bu bÜYÜK © kürdeşi için çıldırıyordu. Senelerer, bu delikanimnın izini bulmak için boş yere uğraşıldığını bir göz önüne getirin. Kendi hesabıma bu pla mürabahacı Müşen'lerin müleavelelerine bu kadar namuskirane rayetleri heyreti müs dip oluyordu. Aylarca hiçbir gey getirmez dikleri halde onlara para verilmişti, Fakat ne de olursa olan, M. Marsel yüzündan Bertörenin evine şenlik vo şetaret gelmişti. — Gene mi Mari. — Evet, canım bırakönnıze,. siğin oldu. gunu göreceksiniz. Tekrar ediyorum, M Marsel vücudu İle evi gençleştirmişti. Her işçi, har memur onunla konuşmaktan bir zevk duyuyordu. Herkes ha tebdidine rağ- men dört elle işe sarılmıştı İsterseniz be- na inanın, delikanlı, orilar: pohpohlumaktan başka bir şay yaptığı da yoktu, Ne de olur- | #8 olsun, taşlıca o slacakiıları, kandırmıya iüvaftak oldu. Hem de, o kadar güzel kam- | derdi ki, onlardan mühlet eler. İşten iatik. bali için büyük adm muvaffakıystle at- mıştı. Ticarethane yeni venslâr ay sosa, Yi 10 moleti fazla #mtş, daha mükemmeli, tören firmasının gehiş tarlalarında lerin toplandıklarını, çiçek dalu taşıyan kızları, büyük bazinalari, di her tarafına itriyat gönderen İşleme lerini seyretmek ne zevkli idi. Fakat garip bir vaziyet vardı, Erkek, kız sinden çekiniyor, kız kardeş som ve hatta, Bideetinden, geceleri motosikletinin patırtılarma © boğun Gel) dir zengin gençle hişurlanıyordu, Son kötü Mişenin sakladığı ihtiyat ves Bertörerlerin evinin Üzerinde patla Mevce meydana çıkt. Eu, Ecrtörenin Sİ ane naaeada bekeğe ve Bu tetkike değer mahlğku, iirat” di” de olesijenii şu le boyanmış saçları # dudakları, vücuda yapışmış elbiseyi bir meliydiniz. Ya lisanı, Aman allah. M: sel nereye oturucağını şaşırmıştı. Hir ki böyle bir zevcaya malik olduğu dolayı kızarıyordu. Derete gelince, Y onun Üzerinde sıtma tesiri o yapmişi” böyle devam #damazdi Frihakikn, bİr hesaplarımı yaparken, Maral Yeni yaf esrarengiz bir sürelte “İller şeyi yolupf yunuz. İşte şahsi bilânçom, kasanın tarı, başlıca bankanın çeki, deği ve bii bir seyahate çıkacakmış bana baanp ii Ah evet, büyük bir seyahate. gıkatiğa hiç şilpbe yoktu. Çok şükür ki vu delikanlı zamanında garda Döret dan durduruldu. — İyi ama ne olmuştu. Bakmız söyliyeyim. Bertörenin oğlü © kiknten onun oğlu değildi kHakiki i İ rada Arjantin veya Böezilyada ole malâthaneye gelip yerleşen kadın, teb meyru zevce yani ölen ar lundan dul kalan kadındı. İşte, # bu mülevves adömlar, aptal kadın” ya Kürtarınn öldüğünü öğrendikten se nidıkları ve bir nevi serseri olan Bertörenin oğlu rolunu oynalarak Bi almak İstemişlerdi, ge — Bir üllimlün yerine geçecek di bir Adamınış demek. gö — Hiç de öyle deği. Bunus Şöme bi” delikanir olduğuna inanmız ye Marsel açlığını giderdiğine mari w radan, suilstimsl ettiği ihtyar baar v $ bir muhabbet duymiya başlmdk yayan de, hukiki oğlun uvdet etmiş SP akm &: şeyi yapanak istedi. Ruhum” İndi ve bilfiil, Bertören fatırikasmr MU a gin delme, gelin, Du al ind MO eti bahusus Maraolin Dorete kari 4 şiddetli aşk rabıtam mevcut liye saydı, bütün Bunlar gök yorum ği Bunu bara bilâhare nakletti O “5 o biz kardeş gibi Kuculdamıya Deni ğundan dolayı ısteran içinde İdi. “ nü.. be iss kasa kanslim.. BAHS “gi rip bütün parayı bıraktığı gi asarak trene gayet dürüst bir mektup y hilekâr kadını baylarına yeme ölye etti AE eledi, PEkRORui Ci eyl ettiğim ve mi. gf yaptığında rhuberdar hade okuduğu vakıt M. Bertören: Her muskâr bir çocukmuş dedi gi Fakat matmağel Doret artık Söz gö muyor, sevincinden siçreyordu. 9 m - kura niganisr gelmiş olduğundan. , digi, ve kardeşi olmadığından Kr us ye hakki olduğu şöhm götüren © oi kurdırdı. Trene tam zamanında Ye ol ait tarafı siki ulâkadır etmez, BU el raber yrutlaka Wir şey bilmek İsDe” Derdi * ze oyunu söyliyeyim Xi mntens#i meöayö Mareei çhmiztki ismini tokeif © de) yarın evleneceklerdir.