y ji i za oss olsaydım b bilecektim.. “mek, arkadaşını müteessir SAYA 13 Kânunvevvel 1932 VAKIT İ Hâlâ Maurice de Kobra'nın Son Romanı: Alba korkarak sustu. Roberts şu “özleri ilâve etti; — Daha doğrusu size ifşa ede- müthiş hakikatler var. Av Arasındaki konuşmamızın son Şümleleri bilmem hatırınızda mı? Gerek mahracadan, gerekse Ni- madan çekinmemiz lâzım,, de- — Evet, hatırladım.. Fakat ne istediğinizi hâlâ anlayama- — Fredi ile benim biribirimize ton derece sadık iki arkadaş oldu" İvmuzu söylersem her halde anlr- Yacaksmız, zannederim, Alba, ben yalandan nefret ederim. Onunla Ni son derece samimi, yakm bir 7 Pek âlâ? Onunla arkadaşsr. miz diye, serbestçe başbaşa konu- mıyız?. Doğrusu anlı, YAMIYorum, Edi?. > Biraz daha fazla Yim,, daşlığın ne demek olduğunu bilir misiniz? e — Evet... “— Fakat bizim (dostluğumuz in bildiğinizden, tasavvur etti- #inizden daha büyük.. Bu, hattâ Yktan da daha başka türlü bir *y!, Anlayabildiniz mi?. Aşıkla» Nu kalbinde fırtınalar olabilir . , . biribirlerinden nefret edip barışabilirler.. Aşkta daima İm değişikliklere rast geline: * Arkadaşlık daha asil, daha Yüksek, bir şeydir.. Bilmem iyice ahedebiliyor muyum?. — vet, ei iyi anlıyorum, gös | veverernemisasssssronunnsosaaonasunan yapn anarrm arkadaşınızı müteessir — ii bir harekette bu- ve hattâ benimle (ko mein bile çekiniyorsunuz *, p şey!.. Bu kadar çekingenlik Pek tuhaf! Yalnız Nikolsonun ka» bunu daha iyi anlıya. Arkadaşının karıma göz dik. et “Mek bir vicdansızlık sayılabilir !, “Serçi bu zamanda bu gibi şeyleri ecek asil kalpli insanlar da azaldı, fakat sizin ne kadar Amuslu bir genç olduğunuzu bili. « Lâkin bizim vaziyetimizle “meselenin ne alâkası olduğunu amıyorum.. Roberts cevap vermedi. Srkılı- di 'u. Anlatmak istiyordu, tered- ,“ ediyordu. Nihayet haykırırca» Na söyledi; > Nikolsonun sizi hâlâ çılgın. sevdiğini görmüyor musunuz?. iç le birdenbire söylenen söz- 1 Albay: hayrette bıraktı, Du. slarndaki i tebessüm birdenbire i. Hayreti geçer geçmez: > Nikolson beni hâlâ çılgın. j 5 27. | # aş e dediniz?. Bunu nı kaldırdı. İfaşaatı okaşıamlamak mecburiyetinde hissediyordu. Yaklaş yorum; çünkü benden iyor, k yi ap m şe gok a iç Biribirinizden gizli bir şeyi- izahede- L İki insan arasındaki samimi İ sı Türkçeye çerkes Pahametiin Arvay na bir şey gelmiş Robertse döndü: —— Aranızdaki bu hayrete lâyık arkadaşlık ne zamandanberi?, — Efganistan muharebesinden beri... Alba bu cevabı aldıktan sonra yavaş yavaş, her kelimeyi tartarak tekrar sormağa başladı: — O zamandanberi de beni sev- diğini biliyo muydunuz? — Evet... — Oda ikimizin arasındaki macerayı biliyor mu?. — Evet... Albanın çehresi bir zaman i- çin durgun bir hal aldı, Nihayet i- şini çekti, gitmek için ayağa kalk- tı.. Robertsin eli onu durdurmak i- i çin derhal bileğini tutmuştu. — Alba nereye gidiyorsunuz?. — Sizi yalnız bırakmak için gi- diyorum.. o Aranızdaki dostluğu bozmaktan son derece çekinece - im... — Hayır.. Neden?. Burada teh- likesizçe konuşabiliriz. — Benim için evet, fakat sizin ikiniz için hayır!.. Ayrılmamız da- ha hayırlı.. Edi, bana bunları söy- İediğinize çok iyi ettiniz.. Şimdi her şeyi anlıyorum. Size düşen vazife çok ağır... Nikolson bizim biribirimizle yalnızca konuştuğu” muzdan kat'iyyen siphelenmeme- li! Bu sefer, artık biribirimize ta- mamile elveda demek üzere elini- zi srkabilirim!. i bir parçası liren yaşı Robertse için başını çevirdi. (Devamı car) Son keşide de Büyük ikramiyelerin talilileri kimlerdir? 50,000 lira kazanan 38470 nu- maralı biletin beşte birlik bir parçası ödemişte bir parçası İs- tanbu'da ve diğer parçası İzmir- de satılmış iki parçası İstanbul- da satılamıyarak iade edilmiş mötebakisi satlamamıştı, 15,000 lira isabet eden 20070 numaralı biletin üç parçası İs- tanbulda, ve bir patçası da Bur- sada satılmış mütebaki parçaları satılamamıştır. 10,000 lira isabet eden 21005 İ numaralı biletin iki parçası İs- tanbulda bir parçası İzmirde £a- tılmış iki par Istanbulda, ve rabzonda satılamı- yarak iade edilmiş ve diğer par- çaları satı'mamıştır. Gaziantepte Amerikan fıstığı yetiştiriliyor Gaziantepte Amerikan fıstığı namile bir nevi fıstık yetiştiril mekte ve satış hususunda güzel neticeler vermektedir. Iktısat vekâleti bu fıstıkların başka vilâyetlerdede yetiştirilip yetiştirilemiyeceği hakkında tet- kikata başlamıştır. Birinci ceza reisinin evinde hırsız Dün saat on üçte Aksarayda ci ceza mahkemesi reisi Va- sıf beyin evine anahtar uydura- rak giren ve kurşun boru çalan Ahmet, yakalanmıştır. Yerli malı kullanırsak, Acı acı güldü. Kirpiklerinde be- | göstermemek İ harp Çinliler, bir zırhlı Ja- pon trenini mitralyoz ateşine tuttular Cenevre, 12 (A.A, ) — Bir Japon notası, milletler cemiyeti kâtibi umumiliğine Chan - Hai - Kaan yakınımda Çin ve Japon kıtaatı arasında şayan teessüf bir hâdise vukun gelmiş olduğu- nu bildirmiştir. Zırhlı bir Japon trani 8 kânu- nuevvelde Tchensc istasyonundan halihazırda Çin ve Mançuri de- mieyolları idaresi tarafından kul- lanılmakta olan Chan-Kai-Kou- ava gitjekte idi, Seddi Çin'in civarında saat 22,10 da Çinliler tarafından bu tren Üzerine mit- ralyoz eteşi açılmıştır. Zırhlı tren mukabele etmiştir. Her iki tarafın ateşi saat 3 e kadar de- vam elmiştir. Çin askeri memurları hâdise- yi halletmek üzere Chan - Kai - Kouan'a bir mümessil gönder: mişlerdir. Juponların bu hadiseyi şümul- lendirmek için bütün gayretleri ni sarfetmekte oldukları zanno- lunuyor. Mısırda fevkalâde komiserlik binasına karşı suikast. Kahire 12 (A.A) — Bir çok yüksek zevat, geçen gece fev- kalâde komirserlik binasına kar- şı yapılan suikast dolayısile fev- kalâde — homisere teessürlerini beyan ve'bü güikastı takbih * etmişlerdir. Polis, bu suikasttan ziyade bir ihtar mevzuu babis olduğu fikrindedir. Zira bomba pek ufak ve pek kuvvetsiz idi. Fil- vaki yaptığı hasar pek ehemmi- yetsizdir. Yalnız komiserlik bi- nasının balo salonunun bir çamı ! nın pencerelerini kırmıştır. Bom- ba, o salona konulmuş idi. ç > Büyük hava seferleri Bima, 12 (A,A) —(Sumbava adası ) Avusturalya Ingiltere se- ferini icraya teşebbüs etmiş olan Alman tayyarecisi Hans Betram, bugün Port Darvis'den buraya gelmiş ve hemen Sourabaya'ya müleveccihen bareket etmiştir. öğleden sonra oraya vasıl ola- cağını Ümit etmektedir. —— e — . Kadın tayyareci Bepgueli, 12 (A.A) Amy Mor lison, saat 24 e doğru Benguel- ladan geçmiştir. Fakat 8's dola” yısile geri dönüp yere inmiye mecbur olmuş, saat 4,20'da Douala (istikametine © hsreket etmiştir. — Avusturyalılar, fut- bolda Belçikalıları | yendiler Brüksel, 12 (A.A) — Futbol maçında Avusturya takımı 1 sa- yıya karşı 6 sayı ile Belçika ta- akımina galip gelmiştir. köylü işler, işçi işler; Yaban malı kullanırsak, kesat çöker, durur işler Milli iktisat ve Tasarruf Cemiyeti Milli Roman 25 haziran 193 Dün annemle beraber, teşek- kür için, kolece, doktor Vudu ziyarete gittik; bizi pek samimi karşıladılar. Hatta artık benden anneme bahsederken “ doslu- muz İuran , diyorlar. Hakika- ten tam manasivle insan kimse- ler* Bir aralık kolec binasına da gittim; binlerce güzel hatıra saklıyan köşelerini dolaştım, $i- pıflara, yatakhanelere girdim; içinde güzel hulyalar kurduğum karyolamın #omyesi üstüne otur- dum ve düşündüm, bu yataka- nede geçirdiğim ilk geceleri ha- tırladım, Mister Peri aklıma gel- di. O Amerikaya döneli iki se- yazamadım. Ne ayıp! Fakat A- merikaya gidince ilk işlerimden biri kabilse onu arayıp görmek olacak. O ne saf bir gençti ve zavalıya bu saflığı yüzünden meklepteki büyük haydutlardan kaçı dil uzatmıştı. Doktor Vud az kaldı annemin yanında pot kırıyordu, benim Amerika işimden bahsetmek iş- tedi, Baş göz işaretiyle güç me- nettim, Annemin bu işe aklı yatmadı. O şimdi burada bana parlak vazifeler tahayyül etmek- le meşgul, Allah göstermesin! Doktor Vud ayrılırken bana, bu hafta içinde tekrar kendisini görmemi söyledi. Acabu bir ba- ber mi var?. Daha da çok er- ken. Merakımdan çatlıyacaklım amma annemin yanında daha fazla sormıya cesaret edemedim; esasen bunu doktor Vudda mü- nasip görmemiş olacak ki yalnız bu kadarcık söyledi. Cumartesi- den fazla dayanamıyacağım, mu- bakkak gidip kendisini görece- İğim. Yani yarin. Bugün Fethi geldi. iyi vakit geçirdik; kendisine mümkün ol- duğu kadar politika yaptım. Bir aralık Ayşeden bahis açtım. — Neo küçük bey? Galiba abayı yaktın! Dedi ve ilâve etti: — Nafile niyetlenme, yüz ver- mez. — Bakalım görüşürüz, Alışam Üstü stadyuma gitmek aklımıza geldi. “Albayrak,, la “Turan,, kulüpleri arasında id- dinli bir futbol maçı varmış, Bu | sıcakta da futbo! çekilmez amma bereket ki oyun geç vakit baş- ladı. Maçı seyrederken (eski sportmeniik damarım kabardı. Şimdi serbestim; kulüplerden bi- rine girsem belki ara sıra eğle- nirim, Hem de hangisine İste- sem karşıdan kapar. Kolec ti- mindeki şöhretim halâ dillerde destandır. Resmi mekteplerde hâlâ imti- hanlar devam ediyor. Allah ho: calara akıllar, talebelere de sa- bırlar versin, Hele zavalh Ayşe- cik bu sıcaklarda ders çalışırken kim bilir ne kadar zahmet çe- kiyor! Kâfirin yüzüne süzgünlük te ayrı bir güzellik vermiş. Dün akşam da Kolec ziyareti yüzün- den vapurları bekliyemedim. Hâ- lâ mektepleri kapanmadığı için yalnız perşembe günleri çıkiyor. Gelecek hafta muhakkak bekle- | yip göreceğim. Hele bir mezun | ulsun, © zaman ciddi takibata girişirim, ö Bak, bak; bu basit mektepli kız beni hatıra defterimde bile —36— i ne oldu; kendisine bir mektup | Yazan; Necmettin Halil meşgul ediyor. Halbuki ben bu deftere bilhassa : “İşte nihayet Nevyorktayım..,, cümlesini yazabilmek için baş- ladım. 27 haziran Şimdi Doktor Vudu ziyaretten | dönüyorum; bana epeyce mühim İ bir havadis verdi, işaretimden sonr annemin yanında söyleme- mekte hakkı varmış. Annem bu kadar açık fikirli, hatta Kolecde okumuş bir kadın olmasına rağ- benim Doktor Vudia ve i men Amerikalılarla (o fazla temasımı islemiyor. Bü tabii kendi fikri değil, etrafın dedikodusundan kaptığı nem. Zaten annem böy- ledir, onun şabsi ve kat'i bir kanastıne pek tesadüf etmedim. Annem bana açıkça söylemedi ama galiba benim için misnoner gözdesi diyorlarmış. Bu şehirne berbat insanlarla dolu, Ben ne istersem olurum onlar ne karışı- yorlar? Bana Kolecde de aşağı yukarı ayni şeyi söyliyen azılı haydutlar vardı. Hepsile merha- ' bayı kestim. Hey yarabbi ! Ne zaman hürri- yetin ülkesine kavuşacağım? Neyse, bu aşağılık heriflerin lâflarıma kulak asmağa gelmez. Doktor Vud Kolec işleri için Amerikaya gitmeye mecbur ol- muş, önümüzdeki bafta içinde hareket edip eylül içinde dön- miye çalışacakmış. Bu suretle benim işimi de şahsen takip ede- cekmiş; bunu müjdelemek için beni çağırmış. Sevincimden Dok- tor Vudun ellerine sarıldım. He- men hemen yüzde yür muvaffak olacağını tahmin ediyor. Çabuk bir netice slırsa bana telgraf çekecek, Be uşagılık herifler insaf edin bu ademi sevmekte onun her dediğini yapmakta hakkım yok- mu? Hani şeytan onlara inat protestanda ol diyor. Zaten müs- Jüman değilim. Doktor Vud ilâve olarak de- diki; (Devamı bar) ' LL TE Eyüpte bir müsamere Hilâliahmer cemiyeti Eyüp şu- besi, Eyüp ve civar halkına yardım edebilmek için 2 kânunu sani pazartesi günü bir müsame- re hazırlamıştır, Bu müsamerede Eyüp musiki cemiyeti ile diğer gençler kon- serler verecektir. Safiye hanım tarafından da konser verilecek- tir. Eyüp şubesinin bu müsame- resine çok râğbet olacağı anla- şılmaktadır —e— Tramvay ioförü de iş başında Dün sabah, Mecidiye köylnde Büyükdere caddesinde tramvay şirketi şoförü Fehmi efendinin idaresindeki oloniobi!, Fuat Efen- di isminde bir zate çarpmış, Fuat efendi vücüudünün muhtelif yerlerinden yaralanmıştır, Şoför yaka'anmış, (yaralı hastaneye kaldırılmıştır. yi m Yugoslavya kralının günü Yugoslavya kralının doğum yıldönümü münasebetile kânunu- evvelin on yedinci günü Yugos- lav elçiliğinde bir kabul resmi | yapıacaktır. kii öğ