TAFRIKADAMİf s SINEMA a Canavarlar Peşinde İM EBA cakir ESRARENGİZ Aabimi ismi çıktığı gibi cesur bir Kadın : Greta Garb0 hayvan değildir, bilâkis korkaktır 5 Doğrusu otelin birinci sınıf Avrupa otellerinden hiç bir farkı yoktu, Eğer cokakta gezen zenci sürüleri olmasa burasının Afrika- nın göbeğinde bir liman olduğuna kimes inanmıyacak.. Dinlendikten sonra şehrin yer- | li hayatını görmek hevesine düş- tüm.. Geldiğim sırada otomobil - | le dolaştım.. Bu sefer zenciler ta- rafından çekilen çek çek arabala- rından biri ile dolaşmak hevesine kapıldım. Herif sabahleyin oto- mobille yolları bir daha gezdir- dikten sonra otele getirdi. Gece gayet güzeldi. Uykum da yoktu. Daha gezmek istediğimi söyleyince biran durakladı. Son- ra dar yollara doğru saparak sür- atla yol almağa başladı. Nihayet geçit gibi bir yerde küçük bir e- vin önünde durdu. Sokak âdeta bir batakhane 30- kağını andırıyordu. Herif birden- bire durdu ve bana dönerek ne cins eğlencelerden hoşlandığımı sordu.. Onun zannettiği şekilde eğlenmek istemediğimi ve yalnız maksadımın yerli hayata ait bir sahne görmek istediğimi anlayın- ca dedi ki: — Bu evde kadınlar toplanır raksederler. Fakat namusludurlar ve erkek kabul etmezler. Eğer siz yalnız danslarını seyretmek isterseniz ona diyecek yok.. Az sonra tahta bir binanın ge- niş bir sofasmda yere oturmuş bir takım zenci kızların darbuka sesi ile göbek atmalarını seyredi- yordum. Bunlar oynadıkça kızı- şıyorlar, acı acı bağrışıyorlardı.. Yarı çıplak bir halde akla gel- miyecek hareketler Oyapan ve durmadan sıçrıyan, uluyan bu yer li dansözler arasında yarım saat ten fazla duramadım. o Kulakla- rım gürültüden sağır olmuştu .. Hemen çek çek arabasına atlıya- rak otele döndüm. EA Manbaza (Afrikanın içlerine doğru gitmek için ilk merhale i- di. Bir gün dinlendim ve ertesi günü Nairobiye (o müteveccihen trene atladım. Tren lüks bir tren- di. Avrupa sür'at katarlarından | hiç bir farkı yoktu. Dahile doğru ouzaklaşmıya başladık. Bir müddet kırda yol aldıktan sonra fundalıklar arası- na girdik. Sonra yükselmiye baş- ladık. Nairobi deniz sathından 1820 metre irtifardadır. Yüksel- dikçe manzara değişiyordu. Hin- distan cevizi ağaçları dağnık bir surette görülüyor. Aara sıra kulü- beleri ile bir yerli köyüne tesadüf ediliyordu. Bu kulübelerden bazısının Vo- kum Oyl kumpanyasının teneke- leri ile kaplandığını görmek insa- nın garibine gidiyor. Yükseldikçe manzara değişti .. Cesim çayırlar gittikçe azalıyor ve karışık arazi arasında kaybo- luyordu. Artık Afrikada olduğu - muz hissediliyor. Toprağın, ne- batların kokusu, yeşilliklerin a- ğaçların manzarası ve nihayet is- tasyonların isimleri Şangamve, Miritini, Majiya Sumuvi, Maun- gu, Kenga, Masamgalain... ! bir adamın cenazösini teşyi | kabristane gittim. Orada i bir mezar gösterdiler. Memleketin lisanınnı bilmiyo- rum, Yalnız Sunbanın aslan de- mek olduğunu öğrendim. Küçük bir istasyonda Sımba ismini gö- rünce hayret ettim. Kumpartimanda benimle beraber seyahat eden bir yolcuya bu is- min küçük bir istasyona neye ve- rildiğini sordum, Anlattı: Hattın inşa edildiği sıralarda bu nokta- | da çalışan ameleye bir aslan mu- sallat olmuş, hayvan nasılsa aç bir zamanında imiş.. (o Aslan bir defa insan etini tatacak olursa in- san araştırmağa başlıyor. Aslan ismi çıktığı gibi cesur bir hayvan değildi. Hattâ korkaktır bile.. Fakat bir defa adam etini tattıktan sonra bu korkudan eser kalmıyor. Velhasıl şu küçük istasyona ya- man bir aslan musallat olmuştu.. Her akşam bir amele kapıyordu . Ertesi günü kamptan bir kaç yüz metre mesafede bedbahtın kemik leri bulunuyordu. Hintli olan ameleler kaçıyor- lardı. Mühendis hayvanı öldür- mek için bir çok tedbirler aldı, muvaffak olamadı. Nihayet bir müfettiş iki dostu ile geldi. Tu- zaklar kuruldu. Etraf alt üst ol- du. Aslanı yakalamak mümkün olmıyordu. Bir akşam müfettiş ve iki arka- daşı aslanı etrafta araştırdıktan sonra yorgun bir halde vagonları- na girdiler. Facia orada oldu. Ge- ce aslan kim bilir nasıl vagonun kapısını açmıya muvaffak olmuş bedbaht müfettişi arkadaşlarının i dehşet bakışları önünde almış gö- | türmüş.. İşte bundan dolayi bu istasyona aslan demek olan Sım- ba ismini vermişler. Bir kaç gün sonra Nairobide aslanlar tarafından parçalanmış için küçük Üzreinde $u sözler vardı: “— Burada şimendifer müfet- tiri Ş.... metfundur. Kendisi bir insan yeyici pençesi altında kur- ban gitmiştir.,, bike Nairobiye doğru yükseliyoruz. Seher vaktidir. Herkes vagonla- Tin pencerelerine koşuyor. Sebebi şu: Dışarıda gazal sürüleri süzü- lerek otlıyorlar, daha uzakta top- lu Afrika merkepleri (zebr) de- dikleri üzeri beyaz siyah çizgili ia zıplayarak çifte atıyor- lar. Uzun boyunlu zürafalar kafa- larını kımıldatmadan koşuyorlar. Devekuşları azametli bir tavırla treni süzüyorlar. Bu hayvanların hiç biri trenden korkmuyor, Çün- kü onlara asla taarruz edilmez .. İngiltere hükümeti sıkı bir kanun koymuştur. Bu mmtakada en küçük hayva- rı öldüren dehşetli surette ceza- lanır. Manzaranın letafetini renk renk binlerce kuşların uçuşması, yerlerde, dallarda yemlemeleri ta- mamlıyor. (İnsan kendisini cen- nette sanır, Nihayet: Nairobiye vardık. Bu- rası büyük evlerin payıtahtı ismi- ni taşır. Şehir Manbaza gibi ge- Kendisini yetiştiren Rejisörle Istanbulda evlenmiş “ kimsenin bundan haberi yok Geçen ay bir gün dünyanın en meşhur yıldızı Greta Garbo İsve- İ çin Bergle şehrine siyah bir elbi- se giymiş olduğu, elinde kalın bir baston bulunduğu halde rıhtı- İ ma çıktı. Ters bir suratla ve istih- | fafkâr bir nazarla İsveçin mer - kezine gitmek üzere trene bindi. Bu vagon onun için tutulmuştu. İsveçin merkezinde her şeyden uzak ve hazin bir evde iki büyük köpeğile ve bir bekçisi ile yerleş- ti. Şimdi halâ oradadır. Niçin o « raya gitti, neden milyonları ve Amerikayı bıraktı? İşte bu suali herkes soruyor? Bir sene evvel İsveçlilerin iki büyük adamı vardı? Kibrit kralı Kröyger ile Greta Garbo. Kroy - ger öldü. Yalnız Greta kaldı. Bü- tün İsveçlilerin gözü Gretaya in- itaf etti. Politikayı bırakıp bütün |' İsveç Greta ile meşgul oluyor. İs- veçliler onun hayatını tetkik eder ken büyük bir hakikat meydana çıkardılar: Esrarengiz Greta, hod bin, başkalarından nefret eden ve kimseyi sevmiyen bu kadın meğer, bir zamanlar evli imiş ve şimdi dulmuş, Meşhur İsveçli Mo- ris Stiller onun kocası imiş, bu sinema müellifi. ve rejisör iki se- ne evvel Holivutta esrarlı bir surette, nagihani ölmüştür. »* v4 Greta İstanbulda Stiller ile 1925 te evlenmişti. Ama karı ko- | ca bu izdivacı gizli tuttular. Ni - çin? Belki Stiller karısmın ka - zanmak üzere: olduğu şöhreti kaybetmesinden korktuğu için.. Çünkü Garboyu Stiller yükselt - mişti. Nasıl bir adamdı? Bir fransız muharriri onların düğü - nü sırasında ve İstanbulda Stille- ri tanımıştı. O bu adamı şöyle an latıyor: “Uzun boylu olan bu Skandi » | navyalı, sinirli, şiddetli (o bakışlı heyecanlı ve endişeli idi! İçki onu bu hale getirmişti. Kaba bira - dam, Giyinmesi temiz fakat zevk siz.. Balıklar kadar az konusur, daima İstanbulda (yanımızdaki sofrada yemek yerlerdi. Onu o - rada tanımıştım. Bakımsız bıyıkları o çehresini | çok < fena gösteriyordu. Daima küçük bir sebeple kavga ediyor, İİ niş ağaçlıklı caddeli, kaldırımlı, bir şehirdir. Büyük banka binaları, muhte- şem kiliseleri, oteller, Avrupa ma hallesi, yerlilerin salaş mahallesi, hariçte sayfiyeler, otomobiller, golf klübü ve saire var. İnsan âdeta içerliyor. Anglo- saksonlar burasını da maletmiş- ler.. Mahalli zevkten hiç bir şey birakmamışlar. Bir mükemmel o- toya biniyor, Kumbri Klub'a gi- | diyorum. Bu noktadan O bazan | 1910 kadem yüksekliğindeki | Kilimancero ve 15000 kadem yük sekliğindeki Kenya şahikaları gö- rülür, (Devamı var) — A Memleketi Isveçe niçin gittiği herkesin merakını cell , esrarengiz kadın: Greta Garbo filimlerinden birin ama garsonun hafif bir izahat onu teskin ediyordu. Bu adamın bir eserini okumuş- tum, Bir gün onun bu (eserini filmde görünce gidip kendisini tebrik etmek istedim: Beni kabul etti, dişlerini. 'gıcırdatarak: dedi | ki: ” — Benim kel eserimi beğendi - niz mi? Hiç zevkiniz yokmuş. Bu budalaca bir eserdi. Hâlâ böyle masallara inanıyor musunuz? Bu çocukça bir eserdir. Bardağını kavrıyarak viskiyi dikti, acı bir eda ile: — Ben hayatta çok betbaht bir adamım. Hiçbir şeyden zevk al - mam, her şey benim için mahvol- muştur.,, »$ Garbonun ilk filmi “Sevimsiz yol,, dur. Büyük bir muvaffakı - yet kazandı. O zaman karı koca Holivuda gittiler. Stillerin çevir - diği ve Garbonun oynadığı film- ler dünyayı tuttu. Stillerin tertip ettiği “Pirazmos,, ismindeki film gayet vahşiyane idi. Garbo film- de kan içinde kalıyordu. Moreno bu filmde Garboyu dayaktan mahvediyor, halbuki Stiller da - ha acı bir hale koymak istiyor, Garbonun daha muztarip olma - sını istiyordu. Nihayet etrafında- kiler bunu tadil etmesini söyledi- ler. Çünkü filmde Moreno ile ra- kibi (Gretaya karşı) biribirlerini kırbaçla mahvediyorlardı. Film o derece vahşiyane idi ve Stiller yalnız böyle mevzular o seçiyor, bunlardan zevk alıyordu. Fakat bir gün gazeteler, Moris Stillerin öldüğünü yazdılar. Bir - denbire ölmüştü. Akşam çayında. sebebi malâm olmıyan bir has -| talıktan öldüğü bildirildi. Greta Stillerin son dakikalarında yastı- | ğımın başı ucunda idi. » 5 » O zamandanberi Greta, söz söylemiyor, yavaş yavaş insanlar- dan kaçıyor, esrarengiz bir halde yaşıyor, kimseyi kabul edemiyor, kimsenin ziyaretine gitmi tün gün yalnız stüdyoda b* yordu. Herkes bu acının yi ölümünden ileri geldiğini fakat onunla evli olduğunu * yor, yasmı tuttuğunu an lardı. - Şimdi bu gizli hadiseni" meydana çıktığını anlatalı”, Greta büyük bir servet€*. tir, Kocasının mirası ile öl sonra hiç alâkadar olms” Fakat Greta kibrit kralı Ki$ rin ölümü ile bütün servi betmiştir. Aşağı yukarı büt / rası Kröygerin işlerine b mıştı. Kröygerin borçları greta mahvoluyor. Bu vaziyet karşısında İ Stillerin karısı olduğunu muhtaç oldu. Stillerin 2 nun mirasına konmak. isti Buna karşı Greta Stilleri olduğunu ispat etmiştir ki" retle hakikat ortaya çıka! Rİ d Büün bu vak'alar bir evvel İstokholm, Oslov gö? rinde yazılmıştır. Hepsi sahi olup olmadığını 80 bir şeye inanmıyanlar tanın kocasının servetim” yacı var. Yeni bir. K9" Greta haftada Holivutt? lira kazanacak.. diyorl8” Bu da doğrudur. Hati ; her şeye rağmen kendisin lerle evli olmadığını devam ediyor. Ve bunda” | yıdır ki, bu kadın halâ © kalmaktadır. a” Adanada bâY“ sergi isi Ha: | Adana, 4 gi 1045, sergisi bugün sa Mümtaz Bey tarafından tır, Sergiye şebrimi vilâyetlerden € vanlar iştirak etmisti el