«— 6 — VAKIT 11 Haziran 1932 Dünya buhranının en mühim amilleri Ger mm a KI a e yla a > Lozan konferansı niçin toplanıyor? Ancak harp borçları da, tamirat bedeli de kökünden ortadan kaldırılabilirse, konferans muvaifak olmuş sayılabilir. Aksi takdirde.. âmillerinden biri tamirat bedeli ile harp borçlarıdır. Bu iki âmil, pek yakında toplanacak olan Lozan konferansının ruzname- sinde en birinci mevkii işgal edecek | Bu iki meselenin künhünü an- lamak çok kolaydır. Umumi harpte mağlüp olan Almanya ile diğer mağlüp dev- Jetler, galip devletlere her sene büyük bir meblâğ ödemiye mec- bur tutulmuşlardı. Galip devlet- ilerde her sene borçlu oldukları Amerikaya, büyük bir meblâğ “tediye edeceklerdi. Evvelâ Almanyanın her sene 350 milyon Sterlin gibi havsalaya sığmez muazzam birmeblâğ te- diye etmesi (kararlaştırılmıştı, Daba sonra bu paranın tediye- sine imkân bulunmadığı ânla- .şılarak 1924 de Danves plânı mucibince bu meblâğ her sene 125 milyona daha sonra 1929 da Young pilânı ile 100 milyon Ster- line indirilmişti. Bu rakamları tayin etmek, iş- ten bile değildir. Asıl mes'ele bu meblâğın ne şekilde ödene- ceğini göstermektedir. Böyle bir para ya altın, yabut mal vermek- le ödenebilir, Altın olarak öde- nirse, ödeyen devletin bir sene içinde altın namına bir şeyi kal- maz. Onun için altın mukabilinde mal vermek mecbüriyeti hasıl olur. Çünkü faraza Almanlar logiltereye milyonlarca Mark öde- yecek olursa, bunların bir kıy- meti olması için bu markların tekrar Almanyaya iadesi ve mu- kabilinde mal alınması lâzımdır. Bu suretle müttefik devletlerin Almanlara tahmil ettikleri şart, onların her sene yüz milyonlarca lira kıymetinde mal göndermeleri ve bunun mukabilinde bir şey almamaları idi. Fakat böyle bir şey ypılmış olsaydı, müttefiklerin piyasaları alt öst olurdu. Onun için Alman- ya gene mültefiklerden borç a- larak Fransaya para verdi, Fran- sa İngiltereye harp borcunu öde di, İngilterede Amerikaya borcu- Bu verdi. Bütün bu muamele, kâğıt öze- rinde cereyan ediyordu. Ameri- ka aldığı para ile Alman malları alacağına, parayı gene ona ikraz etti. İşler bir müddet bu şekilde yürüdü. Fakat her sene Alman- | yanın borçları artıyordu. Onun 1926 tamirat bedelinden maada | harici borcu 500 milyon Sterline Dünya buhrannın en mühim İ 153lde Almanya borç bulamıyordu. beş para Onun için ya fazla ihracat yapmak, yahut || iflâs etmek zaruri idi. Almanlar mallarını ucuz satarak ihracat- larını çoğaltmak için amele üc- retlerini kestiler, istihsal bedeli- Dİ azami derecede indirdiler, itbalâtı tahdit ettiler, buna rağ- men muvaffak olamadılar. Çünkü heman hiç bir memle- ket Alman mallarına ragbet et- miyordu. Her memleket bimayeci gümrük tarifelerile kendini koru- makta ve idhalatını tahdit ile ih- racatını çoğaltmayı istihdaf et- mekte idi. Almanların böyle bir sırada 150,200 milyon isterlin kıymetin- de fazla ihracat yapmak için vuku bulan teşebbüslerinin aka- mete ozraması pek tabii idi. Bunun neticesi olarak geçen sene huvermoratoryumu ilân olundu ve Almanyanın bir sence müddet- le tamirat bedeli ödememesi ka- bul edildi. Moratoryum bu ayin sonunda nihâyet bulacaktır, Onun için ye- ni tedbirler almak icabediyor. | Lozan konferansının toplanması- nın sebebi budur. Almanların hedefi tamirat bedelinden külli- yen kurtulmak”ve bü bedeli'ilga etmektir. Müttefikler tamirat bedelinin ilgası mukabilinde harp borçla- rmmn ilgasını istiyorlar. Bunların Amerikaya harp burcu namile ödedikleri para her sene elli milyon Sterlindir. Amerika sanayi âlemi, bu bor- cun ilgasına muarızdır. Fakat bu borcu verebilmek için onun bu paraya tekabül edecek de- recede olsun mübadele kapıla- rını açması zörüridir. Halbuki Amerika en yüksek gümrük ta- rifeleri ile buna mukavemet edi- yor. Ve bu suretle borcun öden- mesine imkân bırakmıyor. Neti- cede bir çare kalıyor. O da harp borçların da, tamirat bedelini de kökünden kaldırarak mese- leyi halletmek. Lozan konferansı bunu yapabilirse muvaffak olmuş sayılır. Aksi takdirde iş kendi- İiğinden oluruna gidecektir. ÖMER RIZA Halepte neler Oluyor ? Halepten gelen haberlere göre | Niyabet meclisinin bugün açıla- 1930 da bir milyar 250 milyon Sterline varmıştı. Bu sırada eşya fiatlerinin düş- mesi işleri büsbütün berbat etti ve Almanyanın borcunu kat kat arttırdı. Yani Almanyanın 1920 de ödediği 100 milyon altın mu- cağı anlaşılmaktadır, Bunun için bütün meb'usların Şamda hazır | bulunmaları maksadiyle kendile- rine davetiyeler gönderilmiştir. Her hangi bir hadisenin çıkma- ması için askeri tedbirler de a- lunmıştır. Vatani fırkası sik sık kabilinde verdiği mal, 1931 de üç misline çıkmıştı. Bundan başka Amerikanın ha- riçteki sermayesini çekmiye baş- laması, ve Almanyaya borç ver- mekten içtinap etmesi, sonra di. ğer devlerinde Almanyaya ikra- zatta bulunmamaları vaziyeti al- Aönt et, — uya toplanarak vaziyeti konuşmakta- dırlar. Meclis içtimamın çok he- yecanlı ve gürültülü olacağı söy- “İleniyor. Suphi Berekâtın adamlarından birisini öldüren katiller kaçarken budutta yakalanmışlardır. Yan- larında bulunan bir kadın cina- ,yeti itiraf elmiştir. Takvim Cumartesi Pazar Tİ Haziran 12 Haziran 6 Sefer 7 Setler Gün doğuşu 428 Gün batışı 1941 Sabah namazı 34 Öğle 1214 İkindi 16.14 Akşam * 1941 Yatsı “ 2144 İmsak 208 Yal Te 161 Günler: Yüm kalan Günleri 428 203 MAYA — Dün sıcaklık azami 19,5, aa - gari 17 derece İdi, Bugün hava kısmen ka - palı olnsak ve rözgür mutavnsmt şiddette giimalden eseccktir. DYO Tilda 3 ISTANBUL — 18 den 19 a kadar gtntie- fon, 19,30 dan 20,40 a kadar Hafır Ahmet &. ve arkadaklarnın İstirsidie sar, 20,50 dan 31 « kadar gramotonla opera, 2i den 22 yel kadar Hafız Ahmet Bey ve arkadaşlarının İştirakile saz, 22 den 2230 a kadar orkesten. VİYANA (5IT2 e.) <- 12,30 konser, 18 konser, 21 askeri musiki, 28.15 dans, BÜKREŞ (504.2 m.) — 18 plâk, ti pilk. 14 komser, 18,10 konser, 20 ortmmien, 28,15 Komen musikisi, KOMA (441,2 m.) — 13 piti, 18465 Kon- ser ve şarki, 18,15 şarkı ve hafif nmsiki, 20 haber, 21,25 Tanhavzer eperası, BUDAPEŞTE (550,5 m.) — 10,15 kom - ser, 18AS konser, 18 çizen müslilisi Kense- ri, 19,30 plâk, 21 Viyanadan nakil, 33 çizan Bali, OSLO (10114 v5.) — 1915 mellli zmdsikki, 31 konser, 38 miümhabe, 23.15 koro, 23,45 dans, MOSKOVA (1804 m.) — 990 dan 28 el kadar neşriyat, YARŞOVA (1411 m.) — 1345 plâk, 16,10) pik, 18 konser, Zİ konser, 23,05 Şopen konseri, 24,30 dans, KÖNİGVÜSTERHAVZEN (1685 m.) —I Jimnastik, 7,20 konser, 15 komser, 1730 kon ser, 10,05 tmssiki, #İ musiki; 23 Berftnden mali, PARİS (1725 m.) — 745 jinmastik, 8,15! pilik, 13,3 plâk, 20 misahabe, 21 edebi he- raat, 71/40 müsahade, ZLAS radyo komser. M. Heriyo Yazmasını unutmuş istikbalin en açıkgöz gazetecisi Fransız gazeteleri yazıyor; Yeni Fransa Başvekili M, Heryo - yu, birçok gazeteciler, Hariciye bina «- sında beklerken, kapıcı, . bunların a - rasına bir küçük çocuğun karıştığını görerek ilerledi ve onu dışarı gikar - mak istedi. Fakat küçük: — Neden, dedi, benim de burada durmıya hakkım var. Ben de bu efen diler gibi gazeteciyim. Hattâ bir ga - zetenin müdürüyüm, Bu sözlere etraftan gülüşülürken M. Heryo dışarı çıktı ve hadisenin se - bebini anlayınca çocuğa yaklaştı, Kü - çük hiç istifini bozmadan: — Başvekil Efendi, dedi, ben haf « talık “Küçük Liseli, gazetesinin mü « dürüyüm, ve zatıâlinizden, cümarte - siye çıkacak nüshamıza konmak üzere bir makale ricasma geldim. Başvekil tebessüm ederek küçük gazeteciyi elinden tuttu, ve herkesin hayretli bakışları altında onu alıp yazıhanesine soktu ve masasına otu - rarak şu satırları yazdı: Azizim Müdür Bey, Gazetenizin tesadüfi bir muharri » ri eyatile, çocukluk Matıralarımın, hafizamda biraz solmuş olduğunu söylemekle müteessifim. Sadece, kü - çük bir mektep halırlıyorum ki, ora « da okuyup yazma öğrenmiştim. Elân, fakat şimdi gözlüklerle, o - kumasınt biliyorum, fakat siyasetle uğraşmıya başladığımdanberi, yaz - masını unuttum. Hürmetkârınız olduğuma inanma « nızı rica ederim, azizim Müdür Rey... HERYO Ve ancak bu kâğıdı, genç muhar - rire verdikten sonra, Başvekil, kendi - sini beklemekte olan sabık Bagve- kil M, Tardiyö ile dört nazırı kabal etti, İsmi Burjon olan bu genç muhar - rir, şüphesiz yarınm en açık göz ga « zetecisi olacaktır, o“ pe ye | Han İran'la aramızda aktedilen muahede Diplomasi tarikile halledilemiyen ihtilâflar bir uzlaşma komisyonuna verilecek — Geçen kânunusaninin 23 ünde | bariciye vekili Tevfik Ruştü Bey- | le İran hariciye nazırı Furugi Hz. arasında imzalanan Türkiye-Iran “uzlaşma, adli tes- viye ve hakem muaâhedesi,, nin Büyük Millet Meclisince müza- keresi evvelki günkü celsede Tevfik Rüştü Beyin hazır bulun- duğu bir içtimaa bırakılmıştı. Mesbülerin tasdiki için vekil ler heyetince hazırlanan kanun lâyibasının esbabı mucibesinde ez cümle şöyle denilmektedir : “Iki devlet arasında mevcut olan dostluk bağlarını kuvvet- lendirmek arzusuna istinat eden bu Muahede Türkiye ile Iran arasında zuhur edebilecek her nevi ibtilâfların, diplomasi yoli- le tesviyesine imkân bulunama- dığı ballerde, uzlaşma ve hakem vsolleriyle hallini istihdaf etmek- te ve bu hususta takip edilecek yolları göstermektedir. Beynelmilel ihtilafları sulh va- sıtalarile halletmeyi istihdaf eden | Cümhurivet hükümeti diğer bazı devletlerle aktettiği büküm mu- ahedelerine müşabil ve müma- sil olân bu muahedeyi imza et- mekle beynelmilel sulh vadisinde yeni bir adım daha atmış oluyor. 24 maddeden ibaret olan mu- ahede fasdikını müteakip An- karada teati edilecek ve tasdiki taribinden © itibaren beş sene müddetle muteber bulunacaktır. Müddetin inkizası tarihinden en aşağı altı ay evel fesholunmazsa ikinci bir beş senelik müddet için daha muteber olacak ve tah- did şekli bu tarzda devam ede- tektir. Iki taraftan biri tarafından muabede fesh olunsa dahi müd- detin devamı esnasında başlamış olan davalar © neticeleninceye kadar tabii ceryanlarını takip edeceklerdir, Muahede ahkâmına göre iki hükümet arasında zuhur ederek diplomasi oyolile hal ve faslı mümkün olmıyan.her türlü ibti- lâflar, iki âkit tarafından teşkil olunacak daimi veya hususi bir uzlaşma komis;onuna verilecektir. Akitlerden biri tarafından ys pılacak talep üzerine altı ay zar“ fında teşkil edilecek daimi vz- laşma komisyonu, her iki taraf mütekabilen kendi vatandaşları arasından seçilecek birer komi ser tayin edecekler ve komisyon reisinide müttefikan bir üçüncü devlet tebeasından intibap eyli- yeceklerdir. Komisyon reisi her iki tarafça üç ay zarfında inti- hap edilemediği taktirde Isviçre itibadı reisinden lâzım gelen taayinin İcrası rica olunacak- tır. Uzlaşma komisyonu, akitle- rin muhalif bir kararı olmadığı taktirde, reis tarafından tayin olunacak yerde toplanacaktır. Tabkikat bususunda, komisyon müttefikan başka türlü bir karar vermezse, beynelmilel ibtilâfların muslihane halline dair 18 Teş- rinievvel (1907 lâhey mukave lenamesinin 3 üncü faslı ahkâmı na ittiba edecektir. Akitler ko- misyon arasında mülevassit va“ zifesini gören ajanlar tarafından temsil edileceklerdir. Uzlaşma komisyonunun vazife” si ibtilâflı mes'eleleri tavzih et- mek, bu ugurda faideli malümat toplamak, ve iki tarafı uzlaştırma” ğa çalışmaktır. Komisyon mes'ele- yi tetkik ettikten sonra, muva- fik gördüğü hal tarzını akitlere izah ve bu busuta fikirlerini bis dirmeleri için bir müblet vere cektir. Komisyon mesaisini bitir” dikten altı ay sonra akitler ur Jaşmamış bulunuyorlarsa, iki ta“ raf hakeme müracaat hususundâ mutabık kalmamış oldukları tak- dirde, ihtilaflı mes'ele beynelmi" lel adalet divanma verilecektir. Modada bir facıa! (Üst taralı 1 inci sayfada başmda oturmaktadır. Niko, ka- zandığı paradan bir kısmını eve verdikten sonra geriye kalan pa- rayı kendisi için ssrfetmekte, gayet şık giyinmektedir. Yakışıklı ve şık genç, Kuriu- luşta bir çok kızların alâkasını uyandırmıştır. Niko, bir sene ev- vel Evangiliya isminde bir mek- tepli kızla tanışmış, sık sık bu- luşmıya, beraber gezmiye başla» mışlardır. Evangiliya, Kurluluşta yeni istasyon caddesinde 238 numaralı evde oluran tüccar Prodromos Efendinin kızıdır. Ba- basınin hali vakti yerindedir. O- turdukları ev, Kurtuluşun en mü- kemmel binasıdır.Evabgiliya, genç terzi ile konuştuğunu her kesten saklamıya çalışmış, fırsat bulduk- ça Niko ile buluşmuştur. ” Fakat Şara bir pe ir pazar günü kızın babası, E- vangiliya ile Nikoyu kırlarda be- raber gezerlerken yakalamış, kı- xnı tekdir çocuğada bir daha örüşmemelerini ihtar etmiştir. Fakat Evangiliya mektebe gelip gittiği sırada iki gerç görüşmiye gene fırsat bulmuşlar, tramvay seyahatları esnasında (konuşa bilmişlerdir. yi Evangiliyanın babası düşünmüş taşınmış, nihayet kızını Kadıkö- yündeki Fransız mektebine leyli olarak vermiştir. Kızın Kadıkö- yüne geçirilmesi üzerine Niko da işini gücünü bırakarak Kadıkö- yüne geçmiye başlamıştır. Niko on beş gün evvel işin- 'den de çıkmış, hemen her gün | mıştır. Etraftan yetişilmiş, Kadıköyüne gitmiş, bir aralık kızla görüşmiye muvaffak olmuş” tur. Evangiliya, babasının kem disini evden kovmakla tehdit et” tiğini, bu vaziyet karşısında ar” bik alâkalarının kesilmesi lâzı geldiğini söylemiştir. Niko, kız8 herşeye rağmen konuşacağını alâkaları kesildiği taktirde, ör düreceğini bildirmiş, birkâç gö” sonra en son kararı almıya gö“ leceğini sözlerine ilâve ederek ayrılmıştır. Perşembe akşamı olmuş, ki# mektepten çıkmış, Moda cadd€ sinden Kadıköy iskelesine gelirken, Niko, önüne çıkmıfı Evangilyaya : — Şimdi söyle bakalım, be” den mm mısın, yoksa k şacak mısın Diye sormuş, red cevab! alınca bir kaç gün evvel satı? aldığı tabancasını cekmiş, bir bire üst üste bir kaç el 3t etmiştir. Çikan kurşunlardan ri kızın başına, diğer ikisi süne isabet etmiş, zavallı e mektep elbisesile kanlar içimi yere serilmiştir. Bu mü esnasında kız gencin bileğini tutmak istediğinden tabancadi. çıkan kurşunlardan biride Nik nun başina tesadüf ederek geri terziyi ehmiyetli surette yarali” ili Yö” rah Tıp fakültesine kaldırı! dır. Niko dün ölmüştür. Evangiliyann sıkbi vi pek ümit verici mahiyette d w dir. Maamafih, kurtarlm' çalışılmaktadır. “iğ