70 bin kişinin önünde Karnera, zenci şampiyondan nasıl yele gi ? Geçenlerde o müthiş Karnera İngiliz ağır sıklet şampiyunu Arasında çok mühim bir maç Yapılmış ve bütün tahminlerin- ilâfna © Karnera sayı hesa- bile mağlüp olmuştu. Son hafta İçinde gelen İngiliz gazeteleri maç hakkında baylı tafsilât Veriyorlar. Buna göre maç tam 0 bin kişi tarafından seyredil Miştir, Kanadalı bir Zenci olan Ingiliz Şampiyonu Larry'nin maçı kazana- Sağı tahmin olunmuyordu. Fakat nci, Karneraya faik olduğunu Böstermiş ve on ravundun yedinci- sinde hasmını mağlüp etmiştir. Son ravund ta Larry, Karne- Ta'yı fena halde sıkıştırmış sa- ayı çeviren iplere dayıyarak Mütemadiyen dövmüştür. Karnera kendini bu vaziyetten wrtarmak için, yumruğundan fazla dirseğile Larry'nin göğsüne ir darbe indirerek onu yere Yuvarlamıştı. Zenci, yere yuvar- anma neticesinde incinmiş ise de ma ehemmiyet vermiyerek he- Men kalkmış ve.bir dakika geç- meden hiç bir şey olmamış gibi tekrar döv”, “9 başlamıştır. Seyirciler. <4y'yi Peter Jak- son'la kıyas o mektedirler. Larry Jakson arasında bir çok fark- r bulunmasına rağmen Larry". Din zenciler arasında yetişen en mükemmel boksör olduğunda Yphe yoktur. Bilhassa Larrynin adane idaresi Karneraya mu- Vazenesini kaybettiriyordu. İlk üç ravundta maçı sol ko- yle idare eden Larry, kos ko- Saman bir sıçanla uğraşan mini Mini bir siyah kedi gibi idi. Thera onun sağ yumruğunu beklediği ve bu yumruktan kork- gi halde Larry yalnız sol ko- kullaniyor ve Karnera bu ni» kafasına inen yumruklara tehammül ediyordu. Sol kolu ile hasmını hâylıca > an Larry daha sonra sağ ko- seri yumruklar indirmiye e Tefrika No.: 16 lara bir sigara yakarak sustu. titredi. Üşüyorum. Haydi vakit dönelim! itçım bir tavırla sağa sola arak rast geldiği yere basa- kabineye girdi giyindi, bir tedi, tutturdu. Mura, Lola ve “bağı arkasından yürüyorlardı, T giriyordu: ekerlek döner, döner, döner in benimdir vi senindir sıra ukavemet etmez para.., ie daha gelmemişse ak sefil ağlasın çi gül... akat unutma bir zaman erlek döner, döner, döner!.. T vi Ağami daussılaya oğradı. yk iie > * “arnerayı döğen zenci La: Dördüncü ravuntda Larry tek- | rar solunu kollanmağa başlaya- rak hasmına yedi yumruk vur- muş, beşinci ravuntda halâ te- dafii vaziyetini muhafaza eden karnera harakete geçmek istemiş isede Zenci hareketine asla im- kân vermemiştir. Güreş müsabakaları Dün C. H., Fırkası Beyoğlu kaza merkezindeki mıntaka id- man salonunda güreş müsaba- kaları yapılmıştır. Müsabakaya Beşiktaş ve Vefa- Kumkapı ku: İpleri iştirak etmiştir. Müsabaka neticeleri : 56 Kiloda: Birinci Ömer (Ve- fa-Kumkapı), ikinci, Ali (Vefa- Kumkapı), 61 kiloda: Birinci Yaşar (Vefa - Kumkapı), ikinci, Mehmet Ali (Vefa - Kumkapı), 72 kiloda: Birinci Ismail (Vefa- Kumkapı). Sizle Muhafız gücü bisikleiçileri Isparta, 10 (A.A) — Muhafız gücü bisikletçileri dün saat 10da İspartaya girdiler, Fırka erkanı, sporcular ve halk tarafından mu- izka ile karşılanmışlardır. Gediz, 10 (A.A) — Dün sa- bah (o Çavdarhisardan beraket eden mubafzgücü atlıları saat 1lde Gedize geldiler. Atlılar kasabaya bir çok kilometre me- safeden atlı bir grup GArAİMeLİRN Yazan: Mim. Rube- jenski —— —— —— —— Kagaşinadan her mektup alı- şında bu hastalığa oğrar, mektup, Üzerine fırça ile garip işaretler çizilmiş ince uzun bir kâgıt kurdelâdır. Nataşa yuvaları, damları, çi- çekleri, küçük yagutları andıran şu işaretleri ne kadar anlamak isterdi? Deniz aşırı yerlerden gelen vzün zarlı Oburuşturur. Kâğıdın sol tarafındaki güvercini seyreder. Tagami bu sırada en güzel kiraz renği pijamasına s4- rmmış ve kanepenin üzerinde çömelmiş olduğu balde uzun kâgıdı açar. Yavaşca okur. Mektubun Obazı noktalarını tekrar tekrar gözden geçirir, durur, düşünür, sonra devam eder. Nataşayı unutmuşlur, ora- da bulunduğunun bile farkında değildir, | Selânik muhteliti | Nihayet geliyor Bir kaç hafta evvel Selânik mubtelitinin geleceği söylenmiş, hazırlık yapılmıştı. Fakat bütün hazırlıklar boşa gitti. Yunanlılar bazı maniaları ileriye sürerek ge- lemediler. Şimdi Selânik mubte- liti önümüzdeki cuma ve pazar ! günleriiki maç yapmak üzere şeh- irimize geleceğini bildirmiş ve ha- Uzırlıklara yeniden başlanmıştır. Bu arada yazıldığna göre her hangi birdedikuduya meydan ver- memek üzere Selânik muhteliti- nin, Selânik birinci sınıf kulüple- rinden tarekküp edeceğine dair Yunan federasyunundan tastik- name istenmiş ve bu tastikname günderilmiştir. Bu suretle önümüzdeki cuma ve pazar günleri bu maçların kat'i olarak yapılacağına muhakkak pazarile bakıla bilir, Selânik muhteliti hayli kuvvetli bir teşekkül olarak telakki edil- melidir. Çünkü bu muhtelite en çok oyuncu veren Aris takımı bundan iki sene evvel Galatasa- raya (fazla sayı farkile yenilmiş olmasına rağmen geçen zaman içinde kendisini haylı toplatış ve Atinanın birinci sınıf takımlarını- da birer birer yenmiye başlamış- tır. Bizim takımlar gelince © va- kitten beri terakki etmemiş bina- enaleyh gerilemiş bir vaziyettedir bu itibarla iki tarafın tanıdığı kuvvetin tam bir muvazene gös- tereceği vemaçların çok heyecanlı olacağı muhakkaktır. Selânik mubtelitine karşı Galatasarayla Fenerbahçe ayrı ayrı Oybamıya- cak ve bir muhtelit halinde çıka- caklardır. İlk maç cuma günü Kadıköy stadında, © ikinci maç pazar günü (Taksimde yapıla” caktır. ve kasabaya girişte muzika, Jan- darma müfrezesi, kaza erkânı; sporcular ove balk tarafindan bararetle karşı'andılar ve şiddetle alkışlandılar. Belediye tarafından şereflerine bir ziyafet verildi. Dün geceyi | Kocahanda Gediz belediyesinin | misafiri olarak geçiren Güçlüler bu sabah Uşaka hareket ede- ceklerdir. NV) Mektup geldiği gün Uyamaç en güzel yemekleri pişirir. Balık çurbası, şekerli fasulya, börek, uzun makarna... Hele bu makar- mayı tahtadan deyneklere sara- rak parçalamadan yemek lâzımdır. Fakat bu akşam Tagaminin iş- tahı yok. Prinç taneleri boga- zandan geçmiyor. Açık anber rengindeki yüzü esmerleşiyor. Uyemaçın masa üzerine yaydı- ğı Japon iskambilleri olsun, kısa kahkahalarla kestiği gülünç söz- leri olsun Tagami San'ın içindeki kasveti gideremiyor. Ne yapacağım bilmiyor. Türk- çe gazeteleri alıyor. En üst kat- ta sandık ve bavullarla dolu bir odaya giriyor. İş masasına otu- rup birkaç makaleyi tercümeye çalışıyor. Fakat kelimeler, harf- ler gözünün önünden birbirinin içerisindeymiş gibi geçip gidiyor. Nihayet kalemi fırlatıyor. Gidip balkona dayanıyor. Yavaşça 0- muzuna dayanan Nataşayı itiyor Kongre müsabakalarına Tİ Dün Kadıköyünde yapılan maç çok zevksiz oldu da icra edilecek olan kongre ku pası maçına hazırlık müsabakala « rından ikincisi bugün binlerce halkın huzurunda yapıldı. O“ yunu Altmordudan Mustafa Bey idare etti. Takımlar geçen hafta çarpışan Karşıyaka spor — Al - tay ve İzmirspor — Altınordu muhtelitleri idi. Maçtan evvel geçen haftanın galibi olan İzmir « spor — Altınordu muhtelitine mın taka reisi Suat Bey tarafından bir kupa verilmiş ve müteaki- ben oyuna başlanmıştır. Oyun baştan nihayete kadar zevkle £ey- redildi. (Neticede İzmirspor — Altınordu muhteliti bu haftada iyi bir oyunla Karşıyaka spor — “| Altay muhtelitini 3—2 mağlüp Maçtan bir estantane Kadıköy'de Fenerbahçe saha - sında futbol müsabakaları yapıl - mıştır. Fenerbahçe üçüncü takımı ile Hilâl birinci takımı karşılaşmış - lardır. Fenerbahçeliler neticede 6 — O| galip gelmişlerdir. İkinci maç Moda ve Pera ta *| kımları arasında yapılmışsa da| neticesiz kalmıştır. İlk devrede Moda bir sayı kaydetmiş, ikinci devrenin sonlarına doğru Peralı - lar müsavat sayısını yapmışlardır. Modalılar bu golün ofsayt oldu » ğunu iddia etmişler. Fakat ha - kem gol olduğunda israr etmiştir. Bunun üzerine Moda takımı saha - yıterketmiştir. Üçüncü maç İtalyan ve Kur * tuluş takımları arasında yapılmış - tr. Sert ve çok favüllü cere- yan eden bu maçı 2 — | İtalyan - lar kazanmışlardır. Bundan sonra kongre kupa - sına bhazırlı maksadile İstanbul muhteliti Galatasaray takımı ile bir müsabaka yapmıştır. Ha - vanın fırtınalı olması yüzünden maç zevksiz bir şekilde cereyan etmiş ve vaktin geçikmesi sebe - bile ikmal edilemeden ve hiç bir taraf sayı kaydetmiye muvaffak olamadan tatil edilmiştir. izmirde hazırlık maçı İzmir, 10 (A. A.) — Ankara - ve boğuk bir sesle yalvarıyor. — Tagamiyi bir az rabat bıra- kımız olmaz mı? Birbirinden ayrı olarak gözle- ri gök yüzündeki aya dikiliyor. Tramvayların çanlarını, dinliyor- lar birden bire etraftaki inziva sükütu Nataşadada daussıla bir vatan düşüncesi uyandırıyor. Ab! ne olur kavaklı yolu, kr- zil taşları, mavi taşları tekrar görmek kabil olsa, (oPuşkinin hatırası ile dolu olan vadiye av- det edebilse; beyaz lâke mobil- yalı odadan kaça bilse; her ge- | ce sabaha yakın Nataşayı bir | beyaz kelebek haline sokan ve sabableyin tıraş olurken bu ke- lebği kaybeden şu Japonyalıdan kurtulsa, ne gözlerini üstüne dik- miş olan Mikadonun resmini, ne sinsi Uyamaçı, ne başlarına birer kırızantem takılmış çiçekli entarili on iki hemşirenin resmi- ni görmese... ve çaresi olsada etmiştir. Ankarada hazırlık Ankara, 10 (A. A.) — Spor kongresi münasebetile Ankara'da yapılacak kongre kupası müsaba * kasına hazırlık olmak üzere An - kara A ve B muhtelitleribu- gün bir ekzersiz maçı yapmışlar - i dır. Neticede A muhteliti 1 —0 galip gelmiştir. Ankara at koşuları Ankara, 10 (A: A.) — Ankara at koşularmın beşincisi bugün ya - prldr. : Beş hayvanın iştirak ettiği kır koşusunda Osman Efendinin Kır ceylânı birinci geldi. İkinci koşu üç haliskan İngiliz hayvanları arasında yapılan han » dikapm koşusu idi. Bu koşu“ da Ahmet ve Fikret Beylerin Strombelisi birinci geldi. Üçüncü koşuya yedi hayvan girdi. (Halim Beyin Rüçbanı birinci, Rıdvan Beyin Mes'udu ikinci, Hasan Beyin Ceylânü- çüncü geldi. Dördüncü koşu, üç haliskan İn- giliz hayvanları arasında yapıldı. M. Yantesin Jöntürkü birinci gel» di. Beşinci koşu üniformalı zabi - tan koşusu idi. Dokuz zabitin iş- tirak ettiği bu koşuda Binbaşı Mustafa Beyin Leylâsı ile birinci, birinci mülâzim Eyip Bey kinci, birinci mülâzim akla Bey İni Kislodovsk daki dağlarına dön- se,şimdiki yaşayışı, bir hayal olsa, eski hayatı bir hakikat halinde tecelli etse... Tagami düşünüyor, memleket- te şimdi gündüzdür. Kız kardeş» lerim bahçede (Hiraitari Çapan- dari) oynarlar. (Japon çocuk oyu- nu) en büyükleri Olyako başına çiçekten bir kelebek konmuş, şarkı söyler, el çırparken üteki- ler etrafında döne döne rakse- derler. Annem balkonda dost- ları ile çay içer. Mutlaka yokok kuru çörekte yiyorlardır. Babam küçük aile mabedi önünde eği- liyor. O mabedin heykelcikleri i nekadar güzeldi... Babam şimdi mutlaka döğümlü bir iple küçük çana vurarak ecdadın ruhunu uyandırıyor. Ve dua ediyorl. TTagami ona aşk âhengini öğ- retmiş olan güzel kadınları da hatırlıyor. Onlar nefeslerinin yü- züne çarpıp onu rahatsız etme- mesi için yüzlerini çevirirlerdi. (Bitmedi),